29 Ocak 2010 Cuma

Yine İşbaşındalar!


Alman Bild Gazetesi, Teknik Direktörümüz Thomas Doll'un Beşiktaş ile anlaşacağını iddia etmiş. Alman basının amacı nedir bilmem ama bu haberi Türk Medyasına taşıyanların işi diye düşünüyorum. Hatırlanacağı gibi daha önce de Vatan Gazetesi, Alman Bild Gazetesini kaynak vererek Thomas Doll'un gönderileceğini iddia etmişti.


Beşiktaş maçına hazırlandığımız bu dönemde bu tarz iddialar atılarak takımın motivasyonunun bozulması ve teknik direktörümüzün aklını karıştırılması sağlanmaya çalışılmış büyük ihtimalle. Şampiyonluğa oynadığımız 2002-2003 sezonunda da Ersun Yanal için defalarca Fenerbahçe ile anlaşacak iddiaları ortaya atılmış ve takımın dengesini bozmayı başarmışlardı özellikle son dönemler. Ersun Yanal ile çıktığımız 2 Türkiye Kupası finalini de kaybetmemizin başlıca sebebi budur. Aynı durum şimdi de Thomas Doll için uygulanmaya çalışılıyor. Thomas Doll iddiaları yalanlayıp zaten bizim gibi düşündüğünü göstermiştir. Beşiktaş maçının sonucunu merakla bekliyorum bu haberlerden sonra. Yancı medya Anadolu takımlarından çek artık ellerini.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Rasmussen'de Kaçmış


Beşiktaş maçına 2 hafta olmasından dolayı Antalya'da hazırlanacakmış bizim takım. Hazırlansın hazırlanmasına ya ara transfer dönemi verimli geçmedi pek, bu durumu düzeltebilceklerse bu kamp daha faydalı olur diye düşünüyorum.


1 hafta boyunca Jurica Vranjes ismi döndü yerel basında ancak hala bir sonuç yok. Ankara'ya geldiği ve kararını vermek için Almanya'ya döndüğü söylendi yine heyecanlandık ancak yine hevesimiz kursağımızda kalacak gibi. Bir forvet, bir orta saha istiyoruz, çok mu şey istiyoruz. Yeni yayın gelirleri hani daha çok yıldız demekti Sayın Cavcav? Bu kadar neden kıvranıyoruz anlamış değilim. Kayseri gibi başa güreşen bir takım, şu zayıf kadromuza rağmen elimizden kaçıyor ama hala ders alınmıyor. "Taraftar çok gelsin.","Taraftarımıza şampiyonluk göstermek istiyorum" demek kolay kalıyor böyle transferler gözümüzün önünden kaçınca.


Jurica Vranjes gitti Almanya'ya hala bir karar haberi yok. Sezon başında Pantelic gibi isimler 300-500 liranın lafı edilerek kaçırıldı elden. Son duyduğum haber artık içler acısı bi halde olduğumuzu hissettirdi bana maalesef. Sezon başında Brondby'de oynayan Rasmussen isimli bir forvete göz dikmiştik ancak ağır olduğu için beğenilmediği söylendi. Aynı Rasmussen'i Celtic transfer etmiş. Bildiğin İskoçya'nın devi Celtic transfer etmiş. Nereye kadar gidecek bu elden kaçırmalar anlamış değilim. Bir de elde ki oyuncuyu kaptırmakta başladı ki (bkz. Isaac Promise, bkz. James Troisi) bu yönetimin gidişat hiç hayra alamet değil. Yıllarca Cem Onuk'un (ya da dediğine göre işgüzar bir kaç hocanın) yanlış transferleri zarara uğrattı takımı, böyle adamlardan da fazla para çıkacak diye vazgeçilip elden kaçırılması 2 kat daha zarar veriyor takıma. İşin maddi boyutunu geçtim, geçen sene Süper Lige maloluyordu bize bu durum az kalsın.


Bu yönetimde bir strateji eksikliği, bir amaçsızlık var. Yeni heyecanlara bıraksınlar artık yerlerini. İlhan Cavcav "kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez" diye biliyordum ama bu fırsatlarda elden kaçtıkça durum gerçekten çok vahim geliyor. Kayserispor'lular alınmasın ama bir Kayseri bile iyi veya kötü olsa bile Makukula'yı getirebiliyorsa, Gençlerbirliği bir kulüp forvet diye dilenmemeli artık.


Not: Sözleşme hatası yüzünden elimizden kaçırdığımız Isaac örneğini sadece maddi zararı dokundu diye verdim. Yoksa takımdan gitmiş gitmemiş çok farketmedi. Hatta iyi ki gitti =D.

24 Ocak 2010 Pazar

Son Dakika Laneti

2010'un ilk lig maçında, Kayserispor ile berabere kaldık. Maçın teknik-taktik kısmında puan almak iyi sonuç demiştim, yine iyi sonuç ancak önde olduğumuz maçta 90+3'te gol yemek oldukça üzücü bir durum. Geçen senelerde çok yaşadığımız bu son dakika laneti tekrardan başlamaz umarım, bu maçla son bulur.

Maçın analizini özetlerden izlediğim kadar yazacağım. Maalesef Kayseri'ye gidemedim. Özetlerden izlediğim kadarıyla maçın belli bölümünde Kayserispor'un üstünlüğü görülüyor. Ancak defansı sağlam tutmuşuz ki gol yemeden atlatabilmişiz. Yalnız devre arasında kesinlikle kontra atak ve birlikte hücum çalışmış olmalıyız ki bu konularda oldukça etkindik. Thomas Doll'da maç sonu değerlendirmesinde futbolcularının hazırlık kampında verilen taktikleri eksizsiz uyguladıklarını söyledi. Genel anlamda kesinlikle kötü değildik. Kayserispor'da kötü değildi. Bu yüzden oldukça renkli ve zevkli bir maç olmuş, maçı izleyen taraftarlar için. Ben gidemediğim için üzgünüm elbet böyle zevkli bir maça ancak son dakika golü kesinlikle beni kahrederdi. Bir yandan iyi ki gitmemişim dedim.
Maçta dikkatimi çeken oyuncularımız, golün sahibi Burhan Eşer ve genç defansımız Mahmut Boz. Burhan ilk devrenin sonlarına doğru geri dönüş sinayllerini vermişti zaten. Yavaş yavaş üstüne koyuyor. Hızlı hücumlarda ne kadar etkin olduğunu gösterdi. Ayrıca bir topununda direkte patlaması çok büyük şansızlık. Sağda Burhan, solda Hurşut ile kontratak futbolunu geliştirebiliriz diye düşünüyorum. Ersun Yanal döneminde ki gibi bir futbol oynanabilir ancak kesinlikle forvetimizin olması lazım. Burhan umarım bu futbolunun üzerine biraz daha ekleyerek hücum yükünü biraz olsun sırtlanır.
Mahmut Boz'a gelince, dakika 17'de sanıyorum Radeljic'in sakatlanmasıyla oyuna girmiş. Henüz 18 yaşında ancak ilk maçlarında ki heyecanını artık atmış gibi gördüm özetlerde. Attığımız golde topa ayak koyarak önce kesti daha sonra Burhan'ın koşu yoluna çok hoş bir pas attı. Ayrıca defanstan çıkıp bir pozisyonda vurduğu kafa az farkla auta çıktı. Burhan'a verdiği hoş bir pas daha vardı, onu da söylemeden geçmeyeyim. Telelig'de Kerem Öncel, Kayseri'li Serdar Kesimal'dan bahsetti, topu oyuna sokabilen stoper yetişiyor diye. Bu konuda Mahmut'u atladı gibi, gerçi henüz ilk kez gördüm bende, tabi ki daha çok gelişme gösterecek ancak umut verici. Mahmut'u kutluyorum. Eskişehir'li genç stoperimizi bir gün Gençlerbirliği kaptanı olarakta görürüz umarım, kendi hayalinde ki gibi.

Kayserispor'lu Mehmet Eren, Aykut'u öyle bir geçmiş ki izlerken yüzümü kapadım. Sağından atıp solundan geçti, attığı pasta Makukula'ya güzel geldi. Serdar sağolsun bu topu kurtarmayı başardı. Serkan sonradan girmiş oyuna ancak özetlerde de göremedim. Ayrıca aklımın takıldığı bir diğer konu, Ankaragücü'ne gönderilmek istenen kaptanımız İlhan Eker'i Thomas Doll'un da pek tutmadığı söyleniyor ancak bu maçta da ilk 11'deydi kendisi. İlhan zorla mı yoksa denildiği gibi para konusu için mi gönderiliyor anlayamadım.
Son dakikalarda Süper Ligin gol kralını tutamayınca golü yedik, tabi ki Makukula'dan çok Cangele'nin ortası etkiledi beni. Açık konuşmak gerekse Cangele olmasa Makukula zorlanır, ikisi de giderse Kayseri, bu sene Sivas'ın yaşadığı durumu yaşar gibime geliyor. Kayserispor görüşlerime, yönetiminin artık transfer yapmamasını istediğim gibi Tolunay Kafkas'ın da artık maç sonu demeç vermemesini istiyorum. Bana kalırsa maçı çok izlemeden daha böyle bir ben yaptım ama şansızdık havası veriyor her demecinde. Bazı yerlerde hatalısın be kardeşim kabul et. En iyisi sen değilsin. Takımında Barcelona değil. Hayatta 6 kupa birden de alamazsın. Gerçeği gör ya da takımını göklere çıkaran demeçler verme böyle. Futboldan soğuyorum Tolunay Kafkas demeçlerini dinledikçe.
Haftaya rahatız. 3 puanımız var. Beşiktaş maçına 2 hafta var. Oldukça verimli geçebilir bizim açımızdan. Takıma Mustafa Pektemek'in de katılması artı olacaktır. Bu 2 haftalık dönemde bir transferde yapılırsa (Vranjes gibi), Serkan Çalık gibi isimlerde adapte edilebilir ve Beşiktaş karşısına oldukça fit çıkabiliriz.

22 Ocak 2010 Cuma

Gençlerbirliği Kültürü

Gençlerbirliği Kültürü'nü daha yakından tanımak adına bir video çok fazla söze gerek yok diye düşünüyorüm. Videoyu izleyin yeter!

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 18. Hafta


2010 yılının ilk lig maçını, ilk yarının flaş takımlarından Kayserispor ile Kadir Has Arena'da oynayacağız. Devre arası hazırlık kampları, transferler derken ikinci yarı bizim için Pazar günü başlıyor.Öncelikle takımımız başta olmak üzere bütün kulüplerimize ve taraftarlara hayırlı olsun diyeyim.


Gençlerbirliği'nden başlayacak olursak, devre arası hazırlık kampında Gaziantep'ten alınan mağlubiyet ve Köln maçında gelen beraberlik dışında yaptığımız maçlarımızı kazandık. Takıma sezon başından beri gurbetçi akını var, devre arasıda devam etti ve ilk olarak Hollanda'dan Abdülhamit Yıldız, ardından Galatasaray'ın 2 gurbetçisi Serkan Çalık ve Alparslan Erdem takıma katıldı. Ancak bu Galatasaray'dan gelen yeni isimlerin uzun süredir sakatlıklarla boğuşmaları sebebiyle Kayseri ile yapılacak maçta forma giyme durumları meçhul. Alparslan Erdem geçirdiği son ameliyat ile 1.5 ay kadar yokmuş. Gelen isimler dışında gidenlerin olmaması ilginç ve sevindirici bir durum bizim için. Orhan Şam, Mustafa Pektemek, Harbuzi, İlhan gibi isimlerin söylentileri çıktı, takımı olumsuz etkilemeyeceğini düşünüyorum. Yeni transferlerden tam anlamıyla yararlanamayacak olsakta eksiğimiz yok, kaldığımız yerden devam etmeye hazırız. Ayrıca şu sıralar Jurica Vranjes ismi dolanıyor. ilk maça yetişemeyecekte olsa, takıma tecrübesiyle bile katkı yapabilecek bir isim bana kalırsa.


Kayseri cephesi ise sorunlu gözüküyor şu sıralar. Mehmet Topuz transferinde etik dersi veren yönetim, bizden Troisi'yi kaçırmış ancak gözüken o ki kendilerine yar olmamıştır bu futbolcu. Sansasyonlarının ardı arkası bu dönemde kesilmedi. Bu sefer kahraman ilk yarı da defansın başarılı ismi Ali Turan idi. Gitmek istediğini söylediği için kadro dışı kaldı. Futbolcuya insan değilde ticari malmış bir metaymış gibi davranan Kayseri yönetimi, Ali Turan'ı da sürekli birilerine sattı ancak yine ellerinde kaldı. Tolunay hoca da bi şekilde tutuştu ve futbolcusunun affını bekliyor. Yöneticisi etik dersi verir, Galatasaray ile dalga geçmesini bilir ancak iş transfer olunca kurallar tabular yıkılıyor Kayseri için. Manisaspor'dan transfer edilen kaleci Orkun Uşak, statü gereği bir sezonda 2'den fazla takımda oynayamayacağı için lisansına vize alamamış. Kayseri'nin iş bilir(!) yöneticileri böylelikle bir bombaya daha imza attı. Orkun'u oynatamayacak Kayseri, bizim maçta as kalecisi Süleymanou'nun Afrika Kupası'nda olmasında dolayı çaresiz kalmış durumda. Diğer kalecisi Yusuf'un sakat olması ile son kalecileri Gökhan Değirmenci'ye kaldı takım. Ancak bu isiminde formsuz olduğu söyleniyor. Kayseri'de durum bundan ibaret. Sorun sorun ve sorun.


Bütün sorunlara rağmen, deplasman faktörünü de göz önüne katarsak, ilk yarının bu flaş takımını yenmek kolay olmayacak. Özellikle defansta verebileceğimiz açıklar Makukula'nın iştahını kabartabilir. Tabi ki kazanmamızı istiyorum ancak yine de mantığımla düşününce puan çıkarmak güzel sonuç gibi duruyor. İlk maçta da hatırlanacağı üzere berabere kalmıştık kendi sahamızda. Eğer durum uygun olursa Kayseri'ye gitmeyi de düşünüyorum. Zaman ne gösterir bilinmez ama maç sonu öyle yada böyle maç sonu yorumumu burdan ve www.goal.com/tr adresinden takip edebileceksiniz. İkinci yarı tekrardan hayırlı olsun herkese...

Kaldığımız Yerden Devam...


Efendim finallerimiz bitti. An itibariyle memleketim Ankara'ya dönmüş bulunmaktayım. Yazılarım kaldığı yerden devam edecek. Yorucu sınav maratonu içinde boğuldum kaldım. Hala sınavların sersemliği üstümde ama şu 3 hafta da kendimi futbola verip, bu yorgunluğu atacağımı düşünüyorum. Tekrardan hoşbuldum.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Mecburi Mola!


Kaldığım öğrenci yurduna sonunda (şu aralar oldukça yavaş olsada) internet geldi. Ancak benim 1 hafta sonra finallerimin başlayacak olması sebebiyle sıkı bir ders çalışma zamanım geldi. Ben buna mecburum bilemezsiniz =D. Fizik okuduğumu söylesem "Allah sabır versin" diyenleri şimdiden duyar gibi oluyorum. Ara sıra uğrayacağım. Zaten 3 hafta boyunca birşeyler karalamadan duramam. Sınav stresimi ara ara burada atacağım yine. Anlayışınız için ve beni okumaya değer bulduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Çok sık yazamayacağım için özür diliyorum.

Galatasaray Bize, Biz Galatasaray'a Hasta!


Galatasaray'ın transfer gündeminin içinde bir takım olsakta yerimiz büyük sanırım. Bizim ise şu transfer döneminde gurbetçi ve Galatasaraylı oyunculardan başka konuştuğumuz konu yok. Bir furyadır gidiyor, Galatasaray bizden, biz Galatasaray'dan medet umar haldeyiz yazılanlara göre.


Son Galatasaray maçında, Galatasaray'ın Orhan Şam'ı istemesiyle başladı herşey. İlhan Cavcav vermedi kendisini ama Orhan Şam artık gelenek haline getirdi her hafta İstanbul'a gitmek istediğini söylüyor. Gözü yollarda, şu dakikadan sonra bize bir fayda da getireceğini zannetmiyorum neyse bu işin yorumu, asıl olansa dedikoduların bununla sınırlı kalmaması. Bu haberin ardından Harbuzi'ye Galatasaray tarafından kanca atıldığı yazıldı. Bizde yedek oturan adamı son maçta Kahe atsa asist olacak paslar vermesi yüzünden istiyordu Galatasaray sözde. Adnan Polat takas, Cavcav 3 milyon euro istedi.


Takas haberleriyle Alparslan Erdem ve Serkan Kurtuluş'a yani Galatasaray'ın gençlerine kanca attığımız yazıldı. Sorunun çözümü olarak yine takas gündeme geldi. Orhan Şam'ın yanı sıra bu seferde Mustafa Pektemek girdi işin içine. Tek somut olay Alparslan Erdem'in bize imza atması oldu. Bonservis bedeli açıklanmayınca iki taraf tarafından da takas haberleri bir yeni ismi içine alarak devam ediyor. Alparslan Erdem'in ardından Serkan Çalık'ta bize gelebileceği ihtimaliyle bu furyaya eklendi. Son haber "FANATİK" gazetesinden geldi. Haberde sol bekimiz ümit milli Aykut Demir'i Galatasaray'ın Alparslan Erdem'e karşılık istediği öne sürülüyor. Haberlerden hangisine inanalım şaşırdık. Ama bir gerçek var ki Galatasaray tarafında genç oyuncularının gitmesi ne kadar sorun yaratmasa da bizden söylentisi çıkan isimlerin gitme ihtimali taraftarın her dakika yüreğinin hoplamasına sebep oluyor.


Zaman Gazetesi'ne röportaj veren Başkan İlhan Cavcav, Orhan Şam ve Mustafa Pektemek'i isteyenlerin olduğunu söylerken, satmayı düşünmediğini de eklemiş. Röportaj bugün duyuldu basında, ne kadar su serper yüreğimize bilmiyorum. Açıkçası içimde hala bir korku var.

Savaş Alanı Değil, Bir Stadyum Burası!

Burası Bosna ya da Kosova değil değerli okuyucular. Bu resimlerin sahibi çok sevdiğim Ahmet Günen ağabeyim böyle tanımlıyor burasını. Daha bi kaç post evvel Bank Asya 1. lig standartlarına uyum sağlaması için yenilendiği haberini verdik ama oldukça yanıldığımızı görüyoruz. Burada ateşli taraftar grupları arasında savaşta yaşanmadı. Kendi halinde mütevazı bir semt stadı. Bu savaştan çıkmış gibi görüntüsü olan yer maalesef Ankara Cebeci İnönü Stadyumu. Ankara'nın en büyük kapasiteli stadı, bir kaç hafta evvel yenilendi ancak ne kadar yenilendiği ortada.
Futbol Federasyonu mali destek ile koltuk taktırmış, yeni skorbord yaptırmıştı bu stada. Bank Asya 1. Lig statüsünde sadece görünür yerlerin yenilenmesi lazım diye talimat mı vardır bilinmez ancak Cebeci İnönü Stadyumunun kale arkası kısımları içler acısı halde. Ne bir oturak, ne bir ıslah var. Sıvaları dökülmüş, koltukları sökülmüş, savaştan çıkmış bir halde Cebeci İnönü. Ankara'da stadlara verilen önem ortada. Birinci lig maçları olmasa, belki İstanbul takımları maç yapmayacak olsa, Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne ait bir diğer stadımız olan 19 Mayıs'ın hali de böyle olacak. Hoş dış cephesi yavaş yavaş bu yolda ilerliyorda.



Ondan sonra çok sayın GSGM Genel Müdürü Yunus Akgül çıkıp "Ankara'ya çok modern stad yapacağız" diyor. Yeni yapılacak stada da böyle bakacaksanız hiç yapmayın. Verilen paralara yazıktır, günahtır. İngiliz taraftarların kaçıncı ligde olursa olsun stadları doldurmalarına çok gıpta ederiz ya bir onların 4. kademe takımlarının stadına bakın, bir de bizim arka bahçemiz 1. lig maçlarının yapıldığı şu stada. 2 koltuk taktınız diye modern mi oldu stad? Stadın sahibi stada değer vermiyor ki, taraftar değer verip maç izlemeye girsin? Verin şurayı TOKİ'ye mi nereyeyse, daha fazla can çekişmesin yıkılsında huzura kavuşsun Cebeci İnönü. EURO 2016 seçici komitesine göstermek lazım bu stadı, değil EURO 2016 uzunca bir süre tüm adaylıklardan ihraç eder adamlar bizi.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara