27 Mart 2013 Çarşamba

Keramet Belçika'da Mı?

 Vleminckx'in gelişi Sneijder, Drogba filan derken malum İstanbul medyasının pek konuşmadığı sadece geçmişte yaşadığı Hollanda gol kralı ünvanına atıfta bulunularak verilen bir haberdi. Ama o gelir gelmez attığı gollerle selamladı Türkiye'yi. İlk çıktığı resmi maç olan Antalyaspor karşısında attığı 4 gol ve rakibin kendi kalesine attığı golde yaptığı baskıyı da sayarsak 4,5 golle şöyle bir selam çaktı. Yaptığı gol sevinçlerinde ki yüz ifadesi kendine olan güveni ve hırsınız yansıtıyormuş aslında. "Bu kadar mı? Tutabilen yok mu beni?" dercesine veriyordu pozunu. İlk maçtan belli olmaz bekleyelimciler bir süre haklı çıktı başta ama o bir süre durgunluğun ardından gollerine devam etti, üstelik hayati goller. Tek başına oynadığı Antalya maçı, 3 golle geçtiğimiz Mersin'e attığı ilk kurşun, tek golüyle İstanbul'u fethettiğimiz Galatasaray maçı (ki bu golde yaptığı kafa vuruşunu çoğu oyuncu ayağıyla beceremiyor maalesef ligimizde), 90. yılı 90. dakikada 3 puan ile kutlamamızı sağlayan Karabük'e attığı son dakika golü. Hani Mersin maçını geçersek tek başına kazandırdığı 9 puan var Mersin'i eklersek 12 puan.

Tabi bu puanlar sadece attığı golleri değerlendirdiğimizde kazandırdıkları. Açıkçası Vleminckx sadece attığı gollerle değerlendirilebilecek sıradan bir forvet değil. Golü koklayan, kovalayan, bitiricilik konusunda doktora yazmış özel bir santrafor olmanın yanında komple bir futbolcu. Golcü özelliklerinin yanında en önemlisi takımı gelir gelmez sahiplenip hırsıyla ruhsuz futbolculara örnek olabilecek bir isim. Kaldı ki 4buçuk gol attığı Antalya maçında 90. dakikada defans oyuncularına basıp sarı kart gördü. Yapmam gereken bu kadar deyip vazgeçmiyor asla.

Bunun yanında defansa gelip özellikle rakibin duran top organizasyonlarında kafasıyla uzaklaştırdığı bir çok tehlikeyle de kazandırdığı çok puan var diyebiliyoruz. Top indirmesi, saklaması, aklı başında hareketleri gönülleri fetih, gözleri mest ediyor. Bu yüzdendir "komple futbolcu" tanımı bu "sarı bebe" için tabiri caizse cuk oturan bir tanım.

Gençlerbirliği tribünleri ne zamandır böyle komple futbolcu görmedi diyoruz şu sıralar. Sahi ne zamandır görmedi bu gözler böyle futbolcuyu diye şöyle bir düşündüğümde en yakın örnek Josip Skoko geliyor aklıma.
2003 senesinde meşhur UEFA'lı dönemimize adını kazıyan futbolcumuzdu Josip Skoko. Daha büyük paralar veren taliplileri olmasına rağmen sırf söz verdiği (ortada sözleşme, senet yok) için Gençlerbirliği'ne katılmıştı. Blackburn ve Parma maçlarında attığı füzeler gollere, yaptığı kritik müdahaleler defansa yardım ediyordu. Oyunu yönlendirmesi, pas dağıtması iyi bir orta saha oyuncusu olması ötesinde komple bir futbolcu yapıyordu Skoko'yu. 2005 senesinde gerileme döneminin ilk ayağı olarak takımdan gönderildi. Gittiği yer ise İngiltere'ydi. İsmini her andığımızda O'nu kasap Ayman'a (manevi oğlu) tercih eden Ziya Doğan'ı saygıyla(!) anmayı asla ihmal etmeyiz, etmeyelim.

Skoko'nun takıma gelme nedeni ise 2003 senesinde takımdan ayrılan bir diğer komple futbolcu diyebileceğimiz Thomas Zdebel'in yerini doldurmaktı. Thomas vurduğu füzelerle skora desteğini esirgemezken yine Skoko gibi defansına yardım eden bir isimdi. Gençlerbirliği taraftarlarınca her ismi anıldığında hakettiği değeri, saygıyı görse de Türkiye'de hala Pascal Nouma ile yaptığı kavgalarla bilinen bir isim. Bizden sonra gittiği Bochum'da yıllarca oynayıp 35'inden sonra Bayer Leverkusen' transfer olmasıyla Bochum taraftarının ayağa kalkmasına, yönetime istifa çağrısı yapmalarına neden olmuştu. Bu bile ne kadar profesyonel, ne kadar komple futbolcu olduğunun bir kanıtı aslında.

Thomas'ın ardından gelen bir diğer isimde sağ bek olmasına rağmen herşey de parmağı olan Filip Daems. Valencia'yı yendiğimiz tek maçta attığı penaltı golü, kanattan hücuma verdiği destek, bir savunma oyuncusundan ekstra özellikleri olmasıyla ve giderken bile takımına para kazandırmak isteyen tavrıyla komple futbolcular kuşağının bir diğer ismiydi benim hatırladığım. Bizden sonra gittiği Mönchengladbach takımının halen kaptanlığını sürdürmekte.

Bu yazdığım futbolcuların ortak özelliğiyle ise hepsinin Gençlerbirliği'ne Belçika liginden transfer olmuş olmaları. Club Brugge'den gelen Vleminckx, Lierse'den gelen Filip ve Tomas, Genk takımından gelen Skoko. Belçika'dan gelen bu isimler Gençlerbirliği'ne bi şekilde damga vuruyor. Bütün bu futbolcuların yanı sıra Belçika'dan gelip Gençlerbirliği taraftarının gönüllerine taht kuran hali hazırda Randall Azofeifa ve aramızda olmayanlardan Süleyman Youla, Marcel M'bayo, Patrick Nijs gibi isimleri de unutmamak lazım.

Lakin bir bu kadar da Belçika'dan gelip hayal kırıklığı yaratan oyuncu sayabiliyoruz. Bunların en son örneği Mununga, Christope Lepoint, Michael Niçoise gibi isimler. 

Keramet Belçika'da mı? Doğruyu söylemek gerekirse evet yadsınamayacak bir rastlantı mevcut gibi gözüküyor. Yine de bu sorunun cevabını verebilmek güç. Yazımı sonlandırırken bir erken konuşmuş olma tedirginliği, özellikle Vleminckx'e nazar değdirme endişesi taşıdığım doğrudur. Kiralık sözleşmesi yüzünden bizde kalır mı, gider mi henüz bilemiyoruz. Garanti olarak yarım dönem oynayacağını biliyoruz lakin bu "sarı bebe" golleriyle, oyunuyla bizi Avrupa arenasına tekrar taşırsa yarım dönemde de olsa ismi her anıldığında Gençlerbirliği taraftarına "O'nun gibisi zor bulunur" dedirtecek gibi duruyor. Hali hazırda şimdiye kadar kazandırdığı puanları göz önüne alsak bile "O olmasaydı halimiz niceydi?" diyebiliyoruz.  Aman nazar değmesin. 

Not: İlk görsel "Gençlerbirliği resmi instagram sayfası"ndan alınmıştır. Hayır sonra telif hakları diyerek bizi de kapattırırlar diye önlemimizi alalım.

23 Mart 2013 Cumartesi

Atabey Geliyor!


 Fabrika durmuyor. En son fabrika'nın en son model golcüsü Artun Akçakın'dan bahsetmiştik. Artun oyununun üzerine koydu ve ümit milli takıma kadar yükselmenin yanı sıra Gençlerbirliği A takımına kadar çıktı. Üstelik Türkiye Kupasında Gençlerbirliği devam edebilseydi gol krallığında 1 numaradaki yerini bile koryabilirdi belki. Ligde henüz gol atamamış olsa da Artun geçen hafta ilk 11'de başlayarak kariyerindeki uzun ve başarılı yolun ve takımımızda kalıcı olmanın ilk sinyallerini verdi.

Artun için bu sevinçlerimiz tazeyken altyapımızdan yeni bir haber geldi. Yine bir golcü, adı Atabey Çiçek. 1995 doğumlu, henüz 18 yaşında. Geçen sezon İngiliz takımlarının ilgisiyle adını duyurdu aslında Atabey. Profesyonel sözleşmeye imza attırıldı hemen. Galatasaray'ın teklifi geri çevrildi. Genç yaşında bütün bu ilgiler onun adına büyük bir gurur ve başarı diyebiliriz. Aynı zamanda futbolcu fabrikası Gençlerbirliği'nin de başarısı.

21 Aralık 2011 tarihinde imzaladığı sözleşmeyle 2014 sezonu sonuna kadar Gençlerbirliği formasını terletecek Atabey Çiçek. Milli takımlar seviyesinde U-16, U-17,U-18 olmak üzere bir çok defa forma giydi şimdiden. Geçen hafta A2 milli takımına ilk kez seçildi. 3 gün önce oynanan özel maçta Katar karşısında ilk kez A2 milli formayı giymenin yanı sıra ilk golünü de attı.
Geçen sene çoğunlukla U-18 akademi liginde forma giyen Atabey bu klasmanda 10 gol atarak yeteneklerinin  ilk sinyalini verdi. A2 takımımızda da geçen sene zaman zaman forma bulan Atabey 5 golde bu ligde atarak yeni golcü geliyor mesajını pekiştirdi. Milli kategorilerde 4 golü bulunan oyuncumuz geçen seneyi toplamda 19 gol ile tamamladı.

Atabey'in asıl çıkışı ise bu sene oldu. Milli kategorilerde 5 gol atan Atabey, 6. golünü de az evvel değindiğim Katar maçında attı. Bu sene A takıma alınmasa da, A takımın bütün yurtiçi-yurtdışı kamplarına katıldı. Gençlerbirliği A2 takımında ise düzenli olarak forma giymekte. Atabey A2 ligi kademe ve Final gruplarında toplamda 26 kez Gençlerbirliği formasını giydi.

Bu 26 maçta ise tam tamına 23 kez rakip fileleri havalandırdı. Neredeyse maç başına 1 golü bulunan Atabey, A takıma sinyallerini göndermeye ve Vleminckx, Lekic, Zec ve Artun'un rakibi olmaya şimdiden başladı.
Final grubunda bu performansıyla gol krallığında zirvede yalnız olan Atabey en yakın rakibinin 5 gol önünde. Fiziksel gelişimini tamamladığında çok canlar yakacak gibi duruyor. Seneye A takıma girmeyi zorlayacaktır hatta belkide yabancı sayısında sıkıntı yaşadığımızı söyleyen Fuat Çapa'nın bu sorunu çözmedeki en büyük silahı olacak Atabey.

Vleminckx gibi oyuncuları kolay kolay Gençlerbirliği'nde izleyemiyoruz bu bir gerçek. Hatta Belçikalının kalitesi bir yana takıma verdiği katkıyı göz önüne aldığımızda bizim için vazgeçilmez bir oyuncu. Böyle oyuncuların da takımımızda oynamasından ekstra gururlu olsakta eminim her Gençlerbirliği taraftarının gönlü Gençlerbirliği altyapısından yetişmiş oyuncusunu sahada 11de görmektir.

Benimde kendi adıma naçizane hayalim 2-3 sene içinde Artun ve Atabey'den oluşan forvet hattını 19 mayıs çimlerinde ilk 11'de gollerini atarken izlemek. Ve bu hayal hiçte uzak gözükmüyor.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara