25 Eylül 2010 Cumartesi

Süpriz Takım, Süpriz Galibiyet!

 Ankara derbisinde gülen taraf olmayı başardık. Geçen hafta Karabük de yaşadığımız facia sonrası umudumuzu kestiğimiz bir maçtı aslında. Hele bir de Hurşut'un cezasının üstüne Zec, Harbuzi, Curri gibi isimlerin sakatlığı iyice umutsuz gittiğimiz bir derbi yaptı bu maçı.

Bizim takımda sistem nasıl işliyor bu sene çözebilene aşk olsun. Bana mı öyle geliyor ancak futbolu en iyi bilene Gençlerbirliği'ni yorumlatsan ne diyeceğini bilemez. Kadro yapısına baktığımızda 6 eksik 1 cezalı futbolcuyla başlayacağımız bir maçta çıkacak kadro mecburen böyle olacaktı. Tek fark belki Mahmut Boz ilk 11'de düşünülebilirdi. Bunun dışında normal bir kadroyla çıktık elimizdeki oyunculara bakılacak olursa. Geçen hafta Kasımpaşa'yı 3-0 ile geçen Ankaragücü'nün oyuna hakim olmasını beklerken Gençlerbirliği üstün bir oyun oynadı. Karabük maçı öncesi Ankaragücü'nü izleyen Thomas Doll sanırım dersine baya baya iyi çalışmış. Hava toplarıyla etkili gelmek isteyen Ankaragücü'nün elini ayağını uzun boylu defans isimleriyle iyi kesti Doll.
Kadromuzda bizi en çok korkutan isimlerden biri olan Kulusiç kendisinden beklemediğimiz bir performans ile maçın yıldızlarından oldu. Girdiği her hava mücadelesinden üstün çıkmayı başaran Kulusiç hatasız oyunuyla 17. dakika da sakatlanan defansımızın güvencesi kaleci Serdar'ın yerine giren genç Özkan'ı da rahatlattı açıkçası. Takımın galip gelmesi, Kulusiç'in üstün performansı dışında 2 süpriz isim daha öne çıktı maç boyunca.. Galatasaray'dan geldiğinden bu yana etkili oynayamayan Serkan Çalık hücum hattının yıldızıydı. Sol kanatta etkili oyununu ortasaha da Harbuzi'nin görevini üstlenen Oktay ile iyi anlaşarak yücelten Serkan, Smeltz'in gole çevirdiği maçın tek golü olan penaltının da yaptırıcısı olarak kısmen asist yapmış oldu.

Günün en son ve açıkçası benim için en büyük patlamasını Patiyo gerçekleştirdi. Zamanında futbolcu bile olamaz dediğim Patiyo hala eksikleri olsa da hayatının futbolunu oynadı bana göre. Sağ kanatta bireysel yeteneğini geliştirdiğini gösterircesine oynayan Patiyo bile geçer not aldı bu maçta. Ayrıca Patiyo'nun hiç bilmediğimiz bir özelliği olan arka arkaya hızlı davranarak zıplamasıyla aldığı kafa topları belki sıradan bir özellik olsa da 2 sezondur bu adama katlanan benim için büyüleyiciydi =).
Maçın geneline baktığımızda bizim üstünlüğümüz göze çarptı. 2. yarının başlarında Ankaragücü biraz kıpırdansa da Aykut-Kulusiç ikilisinin etkili oyununa Serkan'ın hücumdaki iyi oyunu eklenince galibiyet geldi. Vasat bir oyun vardı sahada, Ankaragücü'nün bizi bu halde yakalamasıyla belki 3 gol izlenebilir gibi düşünüyordum ama as kadroların karşılaşması gibi tek gol çıktı maçtan. Futbolun üst düzey olmaması hiç bir şekilde Ankara derbilerinin önemini bilenleri etkilemiyor sanırım. Ben bunu bir kez daha yaşadım. Belki çoğu kişinin sıkılıp kanalı değiştireceği bir maçtı ama özellikle ikinci yarı beni saran heyecanı uzun zamandır yaşatmamıştı herhangi bir maç. Haftaya Fenerbahçe maçı için bir moral diyeceğim ama diyorum ben bu takımı çözemiyorum. İstanbul Belediye maçından sonra Karabükte'ki faciayı düşününce Fenerbahçe maçı için kesin bir şey söylemek çok zor benim için.

Gol yollarında etkisiz kalmamız artık Mustafa Pektemek'i aratır oldu. Ne Zec, ne Billy Mehmet isteneni veremiyor. Billy'den umudu kesmiş durumdayım ancak Zec ve Mustafa Pektemek ikilisinin oynayacağı bir maçı iple çekiyorum diyebilirim. Süprizlerle dolu, belki şans eseri kazandık, belki futbol vasattı ama hiç bir şey Ankaragücü'nü yenmek kadar heyecan verici ve mutlu etmiyor insanı.

23 Eylül 2010 Perşembe

Engin Baba'nın Anısına!

Blogun Facebook'ta ki sayfasına bu resmi Kadir Çimen ağabeyimiz yollamış. Biraz geç gördüm kusura bakmasın. Yakın zamanda kaybettiğimiz Gençlerbirliği taraftarlarının simgesi Engin Kurbey'in anısına bloga koymak istedim bu resmi. Kadir ağabeyin altına yaptığı yorumda resmin hikayesini içerdiğinden aynen kopyalıyorum. Kendisine buradan çok teşekkür ediyorum. En sol tarafta ayakta ki gözlüklü ağabeyimiz Engin Baba. Tekrar Allah rahmet eylesin dileklerimle...

"NUR İÇİNDE YAT ENGİN AĞABEY,
YIL 1987
15 ŞUBAT GB-GS MAÇI OYNANDI. MAÇI HARUN'UN 57. DK ATTIĞI ŞIK GOLLE 1-0 KAZANMIŞTIK. MAÇTAN HEMEN SONRA KIZILAY'DA BİR MEKANDAYIZ.
ÇEYREK ASIR ÖNCESİ OLAN BU OLAYDA BİZLER O ZAMANIN GENÇLERİ, YANİ ŞİMDİLERİN İHTİYARLARIZ.
SON YILLARDA ANKARA DIŞINDA OLMAM SEBEBİYLE PEK SIK GÖRÜŞEMEDİĞ...İM ENGİN BABAYA ÇOK ÜZÜLDÜM. SON GÖRDÜĞÜMDE İÇİM CIZ ETMİŞTİ. OLAYI YENİ DUYDUM. CENAZESİNE KATILAMADIM.
ALLAH RAHMET EYLESİN. NUR İÇİNDE YATSIN"

Ankara Derbisine Doğru #2; Kahe'yi Aramak!

Ankara Derbisine yaklaştığımız günlerde oynanan futbolun yanısıra sakatlıklar gözümüzü korkutuyor. Birde rakip Ankaragücü olunca kritik bir dönemeçteyiz. Böyle kritik ve umutsuz maçların ne kadar farkedilmese de adamı Kahe oldu oynadığı dönem boyunca.

Geçen sezon Galatasaray ile oynanan maçta kaçırdığı gollerden sonra "böyle forvet mi olurmuş?" diyerek ağır eleştirildi Kahe. Ben ise sürekli olarak takımda ki görevinin gol atmaktan farklı olduğunu söyledim. Kahe geçen sezon gol atmaktan öte ileride fiziğiyle top tutabilen bu sayede takımın pozisyon almasını sağlayarak şuurlu organizasyonlar yapmamızı sağlayan isimdi. 2 sezondur attığı golleri topladığımızda 15 etmese de bu özelliğinin takım için ne kadar önemli olduğunu geçen sezon ara sıra görsekte bu sezon daha sık görmekteyiz. Kahe'nin yerine alınan Billy Mehmet maalesef gol atamadığı gibi fiziğini de Kahe gibi kullanarak top saklayıp indiremiyor. Bunun en acısı tecrübesi geçen haftaki Karabük maçıyla oldu. Baştan sona şişirme toplarla atak yapmaya çalışsakta Billy Mehmet'e havadan gelen topların bir tanesini lehimize kullanamadık. Kabaca bir istatistik yaparsak gelen 10 toptan 1 tanesini indirmeyi başardı kafayla oda rakibin ayağına gitti. Bu bile Kahe'nin neden gönderildiğini sorgulamak ve Kahe'yi özlemek için bir neden.

2 sezonda attığı gollerin 15i bulmadığından bahsettim. 2 sezon önce Kahe'nin gol attığı maçlar çok kötü oynadığımız ve aynı bu haftada olduğumuz gibi kritik maçlardı. Daha önce "Altı(n) Puanlık Adam" başlıklı bir yazı yazmıştım, yazının özeti 1-0 kazandığımız 2 maçta goller Kahe'den geldi ve bize 6 puan kazandırarak dönemsel rahatlamamızı sağladı Kahe. Ayrıca çok istatistiki bir düşüncede olsa geçen sezon Kahe'nin gol attığı maçlardan puanlar çıkardık.

Beğenilmeyen, sözleşme yenilemediğimiz ve bugün aradığımız, özlediğimiz bu adam, Gençlerbirliği'ne çok şey katan bir adamdı. Azdı, yetersizdi belki ama öz bir adamdı. Gelen gideni aratır misali Billy Mehmet bu gidişle Kahe'yi çok aratacak

21 Eylül 2010 Salı

Ankara Derbisine Doğru! #1


Karabük mağlubiyetinin ardından cumartesi günü hemşehrimiz, ezeli rakibimiz Ankaragücü ile karşılaşacağız. Bu maç öncesi ise sakatlıklar Gençlerbirliği'nin elini ayağını iyice kesmiş durumda. Sakatımız olmadan Karabük karşısında neydik ki, Ankaragücü karşılaşmasına bu kadar umutsuz bakıyoruz? Bu da ayrı bir konu. Karabük maçında sol arka adelesi yırtılan Harbuzi, maçtan erken çıkmıştı. Gelen haberler doğrultusunda kendisini 3 hafta izleyemeyeceğiz. Bunun yanı sıra Bosnalı suskun forvetimiz Zec'te yapılan kontrollerin ardından Harbuzi ile aynı durumdan dolayı 2 hafta oynayamayacağı açıklandı. Bu iki haberin ardından TSYD Kupasında kötü zemin kurbanı Mustafa Pektemek gibi acaba bu iki oyuncumuzda Karabük'teki kötü zeminin kurbanı mı oldu soruları aklıma geldi.

3 oyuncumuzu zemine kurban verdikten sonra TFF'den açıklama maalesef yeni geldi. İngiliz firmasının stat yetkililerine rapor yıllık bakım çalışmalarını kulüpler uyguluyor mu? uygulamıyor mu? diyerek TFF kontrollere başlayacakmış. Geçen ki istanbul Belediye ve Ankaragücü'nün Kasımpaşa maçlarında 19 Mayıs'ın hali ise oldukça iyi duruyordu.

19 Mayıs demişken bilet fiyatları ve tribünlerde kesinleşti. Ev sahibi olduğumuz bu karşılaşmada kale arkaları ve maraton 10 lira olarak belirlenirken kapalı tribün 15 lira olarak belirlendi.

Gençlerbirliği taraftarları, Gençlik Parkı kale arkası, maraton tribününün tamamı ve kapalı tribünün sağ kısmına girecekler. Ankaragücü'ne ise %5lik kota uygulanmayarak Saatli kale arkasının tamamı ile sol kapalı tribün verildi.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Kandırıldık!

İstanbul belediye maçından sonra hayat belirtileri var yazmıştım Gençlerbirliği için ancak hepsi koskocaman bir yalanmış. Sahada futbol oynadığını iddia eden ama uzaktan yakından futbolla alakası olmayan bir takım vardı. Ankara'ya yakınlığı sebebiyle bir umut sezonun kendi adıma ikinci deplasmanında resmen Gençlerbirliği tarafından kandırıldık.

Öncelikle sahanın zemininden şikayetçi futbolcularımızın haklılık payı olduğunu söylemeliyim. Zemin gerçekten berbattı ancak oynanan oyunu saha zeminine yıkmak tamamen acımasızlık olur. Hatta acımasızlığı geçtim zeminin etkisi belki %10dur bu mağlubiyete. Karabük takımından başlamak gerekirse bas bas bağırdık Emenike'yi tutalım diye haliyle sonuç ortada tutamadık. Emenike gerçekten Türk futboluna yeni bir heyecan getirecektir. Emenike bu maçın adamıydı yanında ise Cernat önderliğinde orta saha ekibi iyi iş çıkardılar. Biraz daha becerikli isimler olsa farka da giderdi maç. Akıl almaz goller kaçırdılar. Kalecileri, Karabüğün en zayıf halkası. En yavaş topu bile elinden sektirmesiyle Hakan Arıkan'ın yabancı versiyonu gibiydi. Biraz sert ve düzgün şut atabilen adamımız olsa çok rahat geçebilirdik lakin şut bile atamadık doğru dürüst.

Bizim takımda ise Cem Can'ın geçen hafta biraz daha sağa yakın oynadığını bu sebeple adam kaçırdığını söylemiştim galiba yanılmışım. Cem Can bugün yerindeydi ve inanılmaz adam kaçırdı. Jedinak'ın aynı oyunu devam ediyor. 3 pas ardarda yapamadık. Haliyle orta saha düştü. Maç öncesi yazımda en çok korktuğum durumlardan biri buydu. En güvendiğim defans hattındaysa Mahmut dışında Curri ve Orhan çok kötü bir maç geçirdi. 3 kişi Emenike'den top alamadı desek durumun vahameti ortaya çıkacaktır. Özellikle Curri 2 golde müthiş hatalıydı. Defansta düşünce ileri mevki kaldı bize sadece bu da bizim maç boyunca taktiğimizdi az sonra onuda anlatacağım. Harbuzi'nin sakatlanmasıyla giren Oktay bir öyle bir böyle görüntüsüyle ikinci Burhan olma yolunda. Zec ve Smeltz sanırım takıma adapte olmada sorunlar yaşıyorlar. Yetenekli fakat takımdan kopuk oynuyorlar. Serdar'ın gollerin hiç birinde suçu olmadığına inanıyorum. Bir ara voleybol takımına dönme çabamız Cem Can ve Oktay'ın sarı kart görmesiyle sonuçlandı.

Maçın dönmeyeceği oyuna yeni giren Hurşut'un kırmızı kart görmesiyle kesinleşti. Neden gördüğünü bir türlü anlayamadım ama kötü sözden dolayı atıldığını düşünüyorum. Asıl umutsuzluğum size oyun taktiğini görünce oldu. Maç boyunca nasıl bir taktik anlayışıysa ileri Billy Mehmet'e top şişirip indermesini bekledik ancak kocaman bir hayal kırıklığı oldu. Oyunda kaldığı süre boyunca tek top indirdiğini gördüm. Bu kadar başarısızlığa rağmen inatla maç boyu bunu yaptık. Geçen yılda ki gibi ilk yarı kötü oyundan sonra ikinci yarı iyi oyun bekledim aslına bakılırsa bu maç. İkinci yarının başında santra yapar yapmaz ileriye yine Billy'e top şişirince takımdan umudumu ilk orada kestim. Billy çıktı inatla ileriye şişirme top atıldı. Bu konuda neden bu kadar ısrar edildi bir türlü çözemedim. Madem böyle isteğiniz vardı neden Kahe gönderildi? diye sorarlar adama.

Bir deplasmanda böyle üzücü geçti. Bu oyunla Ankaragücü karşısında işimiz çok zor. Benim şahsi olarak umudum sıfırın altında. Karabük'ün stadı o şehre yakışmıyor. Umarım tribünleri biran evvel yapılır ve isyanları diner. Bizi iyi dileklerle karşılayan Mavi Ateş'e selamlar olsun...

18 Eylül 2010 Cumartesi

2010 - 2011 Sezonu 5. Hafta Maçımız ; Kardemir Karabükspor - Gençlerbirliği

5. haftada Karabük deplasmanındayız. Deplasmanda takımımızı yalnız bırakmamak adına bizde yola çıkıyoruz. İnşallah sabah saatlerinde ufak bir Karabük turundan sonra maçtaki yerlerimizi alarak takımımıza destek vereceğiz.

Geçen hafta kritik bir maçtan galibiyetle ayrılarak özgüven tazeleyen takımımız bu maç için umutlu. Kötü gidişatın ardından geçen hafta hakemin inatla futbola izin vermeyen oyununa rağmen hayat belirtileri gösteren takımımız hazırlıklarını tamamladı. Geçen haftaki ilk 11'i bozmamayı düşünen teknik direktör Doll'de umut veren açıklamalar yaptı. Takımda eksik yok. Daha doğrusu bilindik Mustafa Pektemek, Stewart ve Mehmet Akgün'ün dışında ekstra bir eksik yok. Smeltz geçen hafta takıma ayrı bir hava getirdi ancak hala alışma sürecinde bu maçla biraz daha oyununa birşeyler katabilir düşüncesindeyim. Bunun yanı sıra Jedinak hala en zayıf halkamız. Hafta içi Thomas Doll'un yaptığı açıklamada kalite farklarından bahsetti. Burada vurgulanan muhtemel isim Jedinak olarak düşündüm ben. Tabi diğer oyunculara göre kumaşı daha iyi olduğunu düşündüğüm Ermin Zec'in yalnız kalmasından da bahsediyor olabilir. Orta sahayı elimizde tutarsak daha rahat bir maç geçirebiliriz düşüncesindeyim ancak Jedinak'ın bu formuyla çok eksik kalıyoruz o noktada.

Karabük'te ise Jedinak'ın bu formunu görünce o bile daha iyiydi dediğim Tozo sarı kart cezalısı. Orta sahada ilk eksik kendisi ancak Florin Cernat ismi korkutuyor. Etkili şutları da cabası. Bunun yanında sakat olan Mehmet Çoğum'da oynamayacak. Kağıt üstünde bakıldığında kadromuz bir adım öne çıksada Cernat ve Emenike'ye özellikle dikkat etmek lazım. Geçen hafta Kasımpaşa'ya karşıda çok etkili olan Emenike en büyük sorunumuz olarak göze çarpıyor. Lakin defansımız formunda. Kaleci Serdar, Curri ve Aykut'a bu maçta büyük iş düşecek. Mahmut Boz tecrübelendikçe iyiye gidiyor. Orhan ise istikrarsızlık göstermezse formunda şu an itibariyle. Ama Emenike gerçekten büyük tehlike. Orta saha üstünlüğünü de Karabük'e teslim edersek Emenike canımızı yakacaktır. Ama geçen haftalara göre daha umutlu gidiyoruz. Geçen hafta ki oyunumuzu devam ettirebilirsek en kötü (o da orta sahamızın da hala aynı olacağı düşüncesiyle) beraberlik çıkartırız. Ha unutmadan umarım duran toplara da bir çare üretmişizdir artık.

17 Eylül 2010 Cuma

"Pırpır" Halim Vefat Etti!

Şu aralar çok fazla vefat haberleri geliyor. Federasyon ve Gençlerbirliği başkanı Hasan Polat, tribün emekçisi Engin Kurbey derken dünde aynen Hasan Polat gibi Federasyon başkanlığı yapmış ve Gençlerbirliği'nde hem futbolcu hem de yönetici olarak hizmet etmiş Halim Çorbalı'yı kaybettik. Eşi, babamın edebiyat öğretmenliğini de yapmış olan bu özel adama Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesinin ve camiamızın başı sağolsun.

Tanıl Bora'nın yazdığı Gençlerbirliği tarihi kitabından, Halim Çorbalı'yı anlatan ufak bir yazı;


Halim Çorbalı, öğrencisi olduğu Mülkiye’nin takımında onu izleyen Orhan Şeref Apak’ın girişimiyle 1944 yılı sonunda Gençlerbirliği’ne alınmıştı. Gole yakın bir açık oyuncusuydu; çok hareketli ve hızlı oluşundan, Zündap Hüseyin’in deyişiyle“yandanyandan kaçışından” ötürü “Pırpır Halim” Lakabıyla anılıyordu.

Yine aynı özelliğiyle ilgili, pek bilinmeyen, sadece Hasan Polat’ın telaffuz ettiği bir lakabı daha vardı: “Sıçanoviç!”Cezmi Başar, istikrarlılığını ve efendiliğini takdir ettiği bu yetenekli oyuncunun eksiklerini şöyle tasvir etmiştir:“Karşısındaki hafı behemahal geçmeye çalışması, gerçi çok zaman muvaffak da oluyor amma,  forvetin hızlı temposunu bozuyor gibi geliyor bana.”

Halim Çorbalı 1951’de-kendi deyimiyle- “Yılmaz diye hain bir kaleci” tarafından ayağı kırılınca altı ay sahalardan uzaklaşacak, geri döndüğünde de hem formdan düşmüş olacak hem de meslek hayatına atılıp futbolculuğu bırakacaktır.

14 Eylül 2010 Salı

Engin Baba'yı Kaybettik!

Tribünümüzün en eski isimlerinden Engin Baba lakaplı Engin Kurbey'i maalesef kaybettik. Gençlerbirliği sevgisi yüzünden takımı hiçbir maçında yalnız bırakmayan Engin Baba'nın ailesine sabır, camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun. Kendisini sadece sima olarak tanıdığım için O'nu tanıyan ve bu fotoğrafı da çeken  ağabeyimiz Ahmet Günen'in www.haydigencler.com sitesinde ki bir yazısını buraya kopyaladım.


Engin Baba:
  
   "  Engin ağabeyi yıllardır tanırım fakat karşılıklı diyalogumuz hiç olmamıştı. Tribünümüzün sanıyorum en eskisi Engin Babadır. Kendi çevresinde ileri yaşta çok arkadaşları olmasına rağmen o insanları artık pek göremiyorum. Engin Babanın olduğu yerde espri, kahkaha hiç eksik olmaz. Fotoğrafını çektim; “birer poz isterim haa” dedi. Yaşını sormak aklıma gelmedi, fakat 80 civarı olduğunu zannediyorum. Fotoğrafa bakarmısınız? Bir tarafta koltuk değneği, başında Gençlerbirliği şapkası, üzerinde orijinal forması, lütfen taraftar gençlerimiz bu resime iyi bakın…
     Kendisi ile ilk karşılıklı konuşmamız Gerede  Dorukkaya otelinde Gençlerbirliği’nin Malatyaspor’la yapacağı hazırlık karşılaşması için kulüp otobüsüyle otelin tesislerine gittiğimizde olmuştu. Ekibimizin teknik direktörü Erdoğan Arıca, Malatyaspor’un hocası Aykut Kocamandı. Maçtan önce  ormanda piknik yapıldı. Sonrasında otelin futbol sahasına gidildi. Çim saha güzel fakat tribün yok, tribün yerine arkalığı olmayan sıralar konmuş, sayısı da biraz yetersiz. Maçı bir müddet ayakta seyrettim, bir ara sıralardan birinde Engin Babanın yanında yer olduğunun farkına vardım. Sanıyorum sıraların ayağının altına bir boşluk vardı, oturmamla birlikte sıranın dengesi bozuldu. Engin Baba müthiş öfkelendi:
     -Ulen bana bak, ben Boşnakım ona göre!!! 

Engin Babaya Allah'tan rahmet diliyorum..."

Gençlerbirliği'nde Hayat Belirtileri!


Sezonun ilk galibiyeti kendi sahamızda biraz zorda olsa geldi. Zor dediğime çok aldanmayın takımın eksiklerine rağmen bizden kaynaklı olmayan bir takım sorunlar yüzünden de zorlandık galibiyeti alırken.

Maçı değerlendirmeden önce oyuna damgasını vuran isimden bahsedeyim. Hakem Özgür Yankaya. Ben bu yazıyı yazarken TRT Stadyum programında Özgür Yankaya övüldü. Tamam belki kritik pozisyonlarda haklı kararlar vermiş olabilir ancak sahada futbol oynamaya hevesli Gençlerbirliği ve İstanbul Belediye takımlarının her hareketini düdükle durdurup, bir de otoriteyi sağlayayım diye sarı kartı gereksiz ve fazla kullanınca maçı katletti diyebilirim. Skora etkisi direk olmasa da güzel futbola etkisi büyük ama maalesef negatif yönde oldu.

Maça gelirsek iki takımda oldukça istekliydi. Gençlerbirliği biraz daha iyi başladı. ilk dakikalardan 3 pozisyon bulurken Smeltz ve Billy Mehmet ile değerlendiremedik maalesef. Baskı artınca penaltı geldi ve kullandığımız atışı gole çevirdik. İlk 30 dakika uzun zamandır özlediğimiz futbol vardı sahada. İlk yarının sonlarına doğru kontrolü biraz İstanbul Belediye'nin eline verdik. Beklemediğimiz de bir gol yedik bu arada. Duran toplarda sorunumuz var diye yakındım baya, bu sefer kornerden yemedik ama frikikten güzel bir gol geldi. Maçın özetini izlediğimde gördüm top geçmeyecek yerden geçmiş Serdar'da tahmin edememiş maalesef. Geçen hafta Buca'dan yediğimiz 2 golün benzerini 83. dakika da Orhan ile atarak maçı kazanmasını bildik.

Eksikler hala var. Orta saha tam verim vermiyor hala. Özellikle Jedinak orada çok fazla ağır kalıyor ve top kaptırıyor. Gençlerbirliği ile kimyası cidden uymuyor bu adamın. Cem Can biraz daha sağ kanada yakın oynayınca arada adam kaçırdı orada da aksaklıklar gözüktü. İkinci yarı Oktay Delibalta'nın gelmesiyle biraz daha toparlandı orta saha ancak Jedinak'ın yerine acilen adam gelmeli. Michael Stewart'ın biran evvel düzelmesini bekleyeceğiz gibi. Billy Mehmet istekli ancak ilk dakikada kaçırdığı gol, Kahe'yi eleştirenlere izlettirilmeli. Ermin Zec sağdan soldan ataklarla iyi bir profil çizdi. Orta sahanın birazda işlevini yerine getirmesiyle goller atmaya başlar diye düşünüyorum. Shane Smeltz ilk maçında fena bir görüntü çizmedi. İlk dakika da golde bulabilirdi ancak Hasagiç güzel bir şekilde çıkarttı topu. Defansta Aykut'u listenin başına koyarak söylersek Curri, Orhan ve Mahmut gayet güzel. Özellikle Curri'nin yavaş yavaş oyun kurmaya çalışmasıyla daha iyi bir hal alıyor. Orhan'ın da attığı goldeki takipçiliğini ve bugün oynadığı oyunu tebrik ediyorum. Yeniden Sergio Ramos'un Türkiye şubesine dönmeye başlıyor.

Genel olarak orta sahanın eksiklerine rağmen dikine futbol oynamaya çalışan ve geçen haftalara göre daha canlı ve diri bir Gençlerbirliği vardı sahada. Hakem biraz bıraksa kıran kırana bir mücadele verecektik. Diri bir İstanbul Belediye takımını yenmeyi, hayat belirtilerinin sinyali olarak görüyorum. 


Fotoğraflar: ajansspor.com

12 Eylül 2010 Pazar

İstanbul Bş Belediye Maçı Muhtemel 11'imiz!

2010 - 2011 Sezonu 2. Hafta Maçımız ; Gençlerbirliği - İstanbul Bş. Belediye!

Sezonun ilk galibiyetini almak için yarın İstanbul Belediye karşısına çıkıyoruz. Milli maç arasında eksiklerini gidermek için çalıştı Gençlerbirliği ancak bu arada oynadığı hazırlık karşılaşmalarında çok tat vermedi. Pursaklarspor ile yapılan maçta Smeltz'in gol atması ne kadar umut verici dursa da Hacettepe karşısında takım çok iyi görüntü vermedi. Cansız ve temposuz bir oyun oynadık. Tek beğendiğim isimse Alparslan oldu bu maçta ama o da Belediye maçı için kadroya alınmadı. Orta saha ile forvet arasında ki sorun çözülmemiş gibi duruyor hala. Smeltz'de Hacettepe maçında biraz etkisiz kalırken 2 hazırlık maçında 3 gol atmayı başaran Billy Mehmet'de biraz kıpırdanma var sanki. Ne kadar hareketlenme var desem de Kahe'nin ileride ki top tutma görevini yerine getiremiyor.

Bu maçta sistem biraz değişecek gibi. Zec gizli forvete geçip Smeltz forvette değerlendirilebilir. Ayrıca Alparslan Erdem'in yanısıra Serkan Çalık, Cem Atan gibi isimler de kadro dışı. Mehmet Akgün, Stewart, Mustafa Pektemek ve Murat Kalkan'ın sakatlıkları sürüyor. İBB'de ise Barbosa, Martin Kus ve Vinicius forma giyemeyecek. Defans yollarında sıkıntılılar. Yalnız geçen seneki sağı solu belli olmama durumu devam ediyor. Kendi sahamızda İBB'ye karşı şansımız tutuyor olsa da geçen haftada ki oyunu oynarsak beraberlik maçı bu maçta.

Doll'un koltuğu tehlikede diye haberler çıktı hafta boyu. Büyük ihtimalle bu teoriler doğru. Thomas Doll, koltuğunu kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır. Bu maçta hüsran olursa bir kan değişikliği ne kadar yararlı olur bilemem ama istikrar istiyorsak bu maçta galip gelmek zorundayız.

9 Eylül 2010 Perşembe

İyi Bayramlar!


Bütün müslüman aleminin Ramazan Bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.

7 Eylül 2010 Salı

Hayal Kırıklığı No:1 ; Mile Jedinak!

Sezon başladı ve 4. haftaya girdik bile lakin lig bizim için beklenenin aksine çok kötü başladı. Özellikle bir çok konuda beklentilerin hayal kırıklığı yaşatması lige böyle başlamamıza sebep oldu. Bu hayal kırıklıklarından yazı dizisi şeklinde biraz bahsedeyim istedim.

İlk hayal kırıklığını çoğunluklu taraftarımız gibi bende Mile Jedinak'ta yaşadım açıkçası. İlk geldiği yarım sezonda aslında hiç fena bir performans sergilememişti. Uzun boyuna rağmen defansif orta saha olarak başarılı performans çizen Jedinak, frikikten de Fenerbahçe'ye gol atarak duran toplarda da sert vuruşlarıyla dikkat çekiyordu. Geçen sezona başlarken milli takımda çıkarttığı güzel oyunu Gençlerbirliği'ne bir türlü yansıtamadı. Sezon başlamadan Antalyaspor'a kiralandı.

Antalyaspor'da ise oldukça iyi sezon geçiren Jedinak, Antalya'daki Gençlerbirliği maçında bize karşı 2-0 yendikleri maçta 2 golede imzasını koydu. Sezon başında kaldı, gidecek diye tartışmalar yapılırken bende dahil çoğu taraftar kalmasını istiyordu Jedinak'ın ancak beklediğimiz olduysa da beklediğimiz futbol olmadı. Jedinak gereksiz paslarla yaptığı pas hataları, isteksiz tavrı ve pozisyonlarda ağır kalmasıyla bir türlü bekleneni veremiyor. 3 haftadır mecburiyetten oynuyor, 3 haftadır futbolunun üstüne birşey koyamadı. Bir kimya uyuşmazlığı var Jedinak ile Gençlerbirliği arasında. Belki de Thomas Doll ile anlaşamıyor, ama bir gerçek var ki bu takıma katkısı olmadığı gibi kötüye gitmesine de sebep oluyor.

3 haftadır orta sahanın ortasında belirgin bir sıkıntımız var. Bu durum yüksek ihtimal antremanlarda da belli oluyordur. Thomas Doll'da zaten orta alana transferin şart olduğunu söyledi çok defa. Transfer döneminin kapanmasına saatler kala ise Mehmet Yozgatlı'nın haberini aldık. Yozgatlı bu takıma neden alındı? diye daha önce sorguladım ve orta sahanın ortasında oynayacak bir isme ihtiyacımız olduğunu söyledik teknik direktörümüz gibi bizde. Akla ilk gelen isim Beşiktaş'ın göndermek için yer aradığı Fink oldu bende. Sezon sonuna kadar kiralansa müthiş işe yarayabilirdi. Bunun yanı sıra yine Beşiktaş'ın serbest bıraktığı ve Antalyaspor'un kaptığı Uğur İnceman transferi de çok güzel olabilirdi. Kaldı ki orta alanda ki boşluğunu doldurmak için bizden ısrarla Jedinak'ın bonservisini isteyen Antalyaspor'a istediğini vererek çokta kolay halledebilirdik. İşin yönetim boyutunda farklı işler mi dönüyor bilmiyorum ama benim gördüğüm bu çözümleri yönetim nasıl göremiyor aklım ermiyor bir türlü bu işe.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Son Dakika Atağı; Mehmet Yozgatlı Gençler'de!

Kulüp transferin bitimine saatler kala atak yapıp Mehmet Yozgatlı'yı renklerine bağlamış gözüküyor medyada çıkan haberlere bakarsak. Henüz kulübün resmi sitesi tarafından doğrulanmadı bu haber ancak bu kadar çok yerde çıktıysa vardır bir haklılık payı. Neyse bu son dakika transferine şöyle bir göz atalım;

Yozgatlı, kariyerine 3 istanbul takımını sığdırmayı başarmış Türkiye çapında oldukça tanınan bir futbolcu. Ancak Beşiktaş kariyerinden sonra biraz çöküşe geçip Gaziantepspor'un yolunu tuttu. Burada ilk sezonunda iyi olsa da ikinci sezonu yani geçen sezon pek parlak değildi Mehmet Yozgatlı için. Geçen sezon sadece 7 maçta forma giyen Yozgatlı sadece 1 gole imza atabildi. Şimdi asıl mesele Yozgatlı neden alındı takıma? Açıkçası kadroya bakıldığında Yozgatlı'nın oynadığı sol kanatta oynayabilecek bir sürü oyuncumuz var. Hurşut, Bilal, Mehmet Aygün, Cem Atan, Oktay Delibalta gibi isimler hali hazırda kanat isimlerimiz ve bunlara Mehmet Yozgatlı'yı eklemek nasıl bir politika çözebilmiş değilim.

En önemli mevkilerden ön liberoya adam yok, sol bek derseniz Murat Kalkan ile Alparslan Erdem veremiyor isteneni. "Öncelikli mevkiler bunlarken sol kanat transferine ne gerek vardı?" dedirtiyor. Tek açıklaması 3 haftadır Hurşut ile birlikte kanat oynayan Oktay ortaya çekilecek kanadı Mehmet Yozgatlı dolduracak olabilir. Ancak Oktay ortada oynasada ön libero gibi oynayabilir mi bilemiyorum. Bunun yanında Cem Atan'dan doğan hayal kırıklığı doruk noktasına ulaştı ve onu unutturmak için böyle bir transfer yapıldı da denebilir belki.

Bütün bunların yanında Mehmet Yozgatlı bize ne katabilir? Aslında Fenerbahçe döneminde beğeniyordum, Beşiktaş'ta da fena değildi ancak Gaziantep'te çok izleyemedim. Geçen sene neredeyse oynamamış gibi olması dezavantaj. Sanırım son çırpınışları futbol adına ancak hasbelkader eski günlerine dönüş sinyali verirse işte o zaman işimize çokça yarayabilir. Genel görünümde hala gereksiz bir transfer gibi duruyor. Hocanın düşüncesini ilerleyen haftalarda göreceğiz bakalım.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara