30 Eylül 2011 Cuma

Kadın Ve Çocuklara 2278 Bedava Bilet!

Türkiye Futbol Federasyonu proje aşamasındaki kadın ve 16 yaşaltı çocukların maçları ücretsiz izleme fikri bu hafta ile beraber hayata geçiyor.

Üstteki tabloda takımların bu kontenjana ayırdıkları kontenjan sayıları ve hangi tribünü ayırdıkları yazılı. Gençlerbirliği yönetimi kadın ve çocukların maçları ücretsiz izlemesi için sezon başında kombine bilet çıkarmadığı ve maçlarımızda boş kalan Gençlik Parkı kale arkası tribününden 3 blok ayırmış.

Böylelikle "sezon başında kombine alan kadın taraftarlara ne olacak?" sorusunu da ortadan kaldırmış oldu Gençlerbirliği yönetimi. Bu uygulamanın avantajları bizim için büyük olabilir aslında. Çünkü kamuoyunda  "eşimi, sevgilim, çocuklarımı gönül rahatlığıyla getirebildiğim tek tribün Gençlerbirliği tribündür" şeklinde bir yargı mevcut. Böyle bir ortamda Ankaralı futbolseverler Gençlerbirliği maçlarını tercih edebilirler. Yıllardır boş kalan kale arkası tribünüde hem hoş bir görüntüye sahip olurken, dolu görünümüyle de daha hoş hale gelip hareketlenebilir.

Dezavantajlarını düşünecek olursak 16 yaş biraz fazla gibi görünebilir öncelikle. Bedava bilet engelini aşmak amacıyla bu yaş 12'ye çekilebilirdi. Yine de en büyük sorun bu gözükmüyor. Ankara gibi metropol şehirde bilindiği üzere İstanbul takımlarını tutan kesim çok daha fazla ve olası İstanbul takımlarının maçında Gecekondu tribünü kadın ve çocukların oluşturdu rakip taraftara teslim olabilir. Bu noktada üstünde rakibin forması olan taraftarlar güvenlik tarafından geri gönderilse ancak bu şekilde önüne geçilebilir bu durumun. Fakat bu biletletlerin parasını TFF kulüplere ödeyeceği için Gençlerbirliği yönetimi böyle durumlara ses çıkarmayacaktır bana göre.

Bu uygulamanın avantajları ve dezavantajlarını harmanlarsak, farklı takımı tutan veya tutmayan maça gelecek özellikle yetişen yeni nesil olan çocukların gönlünü kazanabiliriz. Tabiki takımın iyi sonuçlar alması çocukların gönlünü çelmemiz için en büyük faktörlerden.

Bu vesileyle Ankaralı bütün kadın ve çocuk futbolseverleri Gençlerbirliği maçına davet ediyorum. Rakip takımın taraftarı bile olsanız "Neden Gençlerbirliği taraftarı" olduğumuzu bizi görünce daha iyi anlayacaksınız.

18 Eylül 2011 Pazar

Gençlerbirliği Tribünü Değişiyor Mu?

Bu blogda Gençlerbirliği kültürünün centilmenlik olduğunu ve asla küfür, kavga sevmeyen taraftarlar olduğumuzu o kadar çok söyledim ki böyle bir yazı yazacağım bu sebeple hiç aklıma gelmezdi. Bir çok takım taraftarını sırf ettiği küfür yüzünden eleştirdiğim çok yazı yazmışımdır burada şimdi de iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor sanırım.

Üstteki fotoğraf www.ajansspor.com sitesinin galerisine düşmüş ve Karabük maçı öncesi bizim maraton tribününde çıkan kavganın fotoğrafı. Sebebi tam olarak nedir bizde bilemesekte genel bir kanı var ki o da; rant ve çıkar ilişkileri güden bir kaç taraftarın yönetim tarafından desteklenmesiyle tribünlerin birbirine kırdırılma çabası bu kavganın nedeni. Çoğu Gençlerlinin tanıdığı simalar maalesef ki resimde görülen kişiler. Cavcav'a karşı tepki sergileyen Maraton tribününe, İlhan Cavcav tarafından verilen bir ceza bu fotoğrafın açıklaması. Yıllardır inatla çıkmalı dediğimiz kale arkası kombinesi çıkmayınca, maalesef ki sonunda oluşan tablodur bu fotoğraf. Hem dolu bir kale arkası hem de bu tarz şeyleri yaşamamız için çıkması gereken kale arkası kombinesini çıkarmayan İlhan Cavcav ve yönetimidir bütün bunlara sebep.

Sporda şiddet yasasına İlhan Cavcav'ın itiraz etmesinin sebebi bu tablonun devam etmesi sonucu kendi başının yanacak olmasıdır. İlhan Cavcav'ın isteğide kendi başı yanmadan bu tablonun devam etmesinden başka birşey değildir. Maraton her taraftara açıktır fakat bir kaç kendini bilmezin olay çıkarıp tribünümüzü lekelemesi kabul edilebilir birşey değil. Böyle isimleri daha önce çok defa olduğu gibi yine kendi içimizde sindireceğiz bundan eminim. Sporda Şiddet Yasasıda umuyorum böyle isimleri sadece bizim değil başka takımların tribününden de uzaklaştıracaktır.

Galibiyet Zor Geldi!

 Samsunspor maçında ilk yarıdaki vahim görüntünün ardından ikinci yarı toparlayan takımımız Karabükspor karşısında tam tersi olarak ilk yarıda iyi oyununu ikinci yarı gösteremeyince biz taraftarlara 90 dakikanın bitmesi çok zor oldu.

Maça Cem Can'ı sağ beke çekip orta alanı Azofeifa-Harbuzi-Oktay üçlüsüne teslim eden Fuat Hoca aslında olabilecek en iyi kombinasyonu uyguladı. Ancak bu üçlü özellikle ikinci yarı defansif olarak çok yetersiz kaldı. Ön libero olarak daha çok Azofeifa'yı gördük ancak tek başına Azofeifa'da bir yerden sonra yetersiz kaldı. Harbuzi'nin desteğe gelmemesi ve 90 dakikaya yayamadığı oyunu, bana hala isteksizmiş gibi geliyor.
 İlk yarıda güzel pas oyunu ikinci yarı kendini rölantiye bırakınca defansif anlamdaki zaaflarımız ortaya çıkmaya başladı. Özellikle en büyük sorunumuz olarak duran topları uzaklaştıramamız olarak göze çarptı. Korner ve faul atışlarında sadece bir pozisyonu Burak ile savuşturabildik. Hava toplarında ki bu zaafın yanına birde sol bekte Mehmet Akgün'ün aksaması maçı her dakika, özellikle maç 2-0'dan 2-1 olduktan sonra yüreğimiz ağzımızda izlememize sebep oldu.
İleri uçta en olması gereken değişiklik ayağında top tutabilen bir adamın oyuna girmesi olacaktı. Mununga değişikliği bu yüzünden çok yerinde bir değişiklik olmasına rağmen verilen taktik ve Mununga'nın oynaltıldığı yer yanlıştı. Yasin yerine oyuna girip sol kanatta oynatılan Mununga ayağında top tutup zaman geçirmeye çalıştı sadece. Bana göre Zec'in yerine geçip Zec'i de kanada çekşeydi Fuat hoca, uzun topları Mununga ile indirip sağdan Hurşut, soldan Zec ile üçüncü golü bulmak adına çok daha faydalı işler yapabilirdik.

Özkan, Özgür gibi isimler umut verseler de beklerin yetersizliği bu sezon en azından devre arasına kadar canımızı çok yakacak gibi gözüküyor. Cem Can ön libero olarak en ideal isim olmasına rağmen bir süre daha sağbek olarak izlemekte yarar var. Bütün bunlarla beraber tek devrelik oyunu iki devreye çıkarabilirsek ve orta sahayı 90 dakika kaybetmezsek defansın zaafları biraz daha kapanacaktır.

16 Eylül 2011 Cuma

Reklamlar: Ankara Tişörtleri!

 Dün akşam Kızılay'da Karanfil'de gezerken her akşam kurulan işporta tezgahlardan birinde üzerinde "Ankara" baskılı tişörtlerin satılanına denk geldim. Durdum bakakaldım öyle, o kadar güzeldi ki hani uzun zamandır tam hayalimdeki şeydi. Şu en son resimde gördüğünüz tişörtü kendime denerken, elimdeki Gençlerbirliği poşetini gören tişörtleri yapan ve sonrasında satan Nehri ağabey benimle sohbete girdi. Kendisi de Ankaragüçlü olan ağabeyimiz bütün bu tişörtlerin tasarımını kendi yapıyor.
 Biz muhabbet ederken gelen iki turiste tarzan ingilizcemle yardımcı olamaya çalıştım ama ince kumaş "ego otobüsü" baskılı tişört isteyen Slovenyalı ağabeyimiz maalesef hayal kırıklığına uğradı. Tişörtlerin fiyatı 10 lira sadece ve her akşam 9 buçuktan sonra Kızılay-Karanfil'de Dünya Bazaar karşısında tezgah açıyor Nehri ağabey. Benim gibi şehir milliyetçileri için çok güzel düşünce bu tişörtler. Bilindik mağazalarda yerli yersiz her ilde satılan ve fiyatı 20 liradan aşağı olmayan "İstanbul" tişörtlerine inat Ankaralılara ve Ankara müptelalarına amatör ruhla, çok daha güzel çalışma yapmış Nehri bey.
Maç günleride Atatürk Spor Salonu önünde tezgah açıyor. Yarın Gençlerbirliği-Karabük maçı öncesi yine orada olacak.

Ankara Tişörtlerinin Facebook adresinden çeşitlere bakabilir ve isteklerinizide dile getirebilirsiniz; https://www.facebook.com/AnkaraTisortleri

Ayrıca polar,tişört,şapka şiparişleri de alıyor. Taraftar gruplarına duyurulur.

2011-2012 Sezonu Formalarımız!

 uzun yıllardan beri forma imalatçımız olan Lotto'dan şikayetçiydik. Hatta bu sezon başı Lotto ile yolların ayrılacağı ve Errea ile anlaşacağımız haberi de gelmişti lakin yeniden Lotto ile anlaşıldı.

Yeni sezon formalarını TFF'nin sitesinde görünce Lotto ile yeniden anlaşmak iyi mi oldu kötü mü oldu bilemedim. Yıllardır özellikli bir forma yapmıyor dediğimiz Lotto en güzel formalarını bu yıla saklamış sanırım. Bunlardan daha iyisini bulamazsınız diyorum hele ilk kez bu kadar erken tesislerdeki satış mağazasına geldikten sonra gidip gözlerinizle kontol etmenizi öneriyorum.

Çubuklu forma klasik tarzda her sene böyle birşey yapılıyor zaten. Bana göre en güzel çubuklu tasarımı 2 sezon önceydi Lottonun. Kenardan göğüse doğru eğri bir çizgi vardı.
 Beyaz forma bizim yedek formamız. hani Antep ile Es-Es ile oynarken kırmızı-siyah olmasın ortalık diye bu formayı tercih edeceğiz çoğunlukla. Beyaz formanın seveni ne kadardır bilmem ama bu forma sevilir. Yıllar önce Adidasın beyaz forması vardı tam ortadan kırmızı-siyah iki şerit iniyordu, o formaya hayrandım ben bunu görünce direk aşık oldum diyebilirim. Adidas'ın o formasının aksine şerit enine ve daha ince fakat çok sade ve bir o kadar şık olmasını sağlamış bu detay. Normal zamanda dışarıya formayla çıkmayı sevmeyenler için ideal aslında tişört gibi giy ve gez.
Geçişli forma çoğunlukla deplasman formamız. Sezonun ilk maçında Samsun deplasmanında giydiğimiz bu forma lottodan beklenmeyecek bir performans benim nazarımda. İlk almaya heves ettiğim bu formaydı fakat kendi beğenilerim dahilinde değerlendirdiğimde arkasının düz kırmızı, kollarınında komple siyah olması arkadan güzel gözükmeyeceğini düşündürdüğü için ben beyaz formayı tercih ettim.

Hazır reklamsızken kaçırmayın derim. Gençlerbirliği tesislerinin içinde Cüneyt Üstündağ Futbol Okulu binasında hizmet veren Gençlerbirliği Store'da. Her bedeni mevcut. Arkada kocaman Medicana ve önce iğrenç renkli CapriceGold reklamları yok bunu bizim için düşünüp reklamsız siparişleri veren Hasan Sağlam ağabeye çok teşekkürler.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara