29 Nisan 2011 Cuma

Fabrika Göreve!

Oliver Uche Sunday Ogbonnaya
 Bugün bir kaç saat sonra bizim için formalite maçına çıkıyoruz. Yeni teknik sorumlu Mustafa Kaplan yönetiminde ki ilk maçımızda aslında tek ilk bunlarla kalmasa ve altyapıdan bir kaç isim denesek çok hoş olur kanaatindeyim. Bu sene Özkan, Mahmut ve Soner gibi isimlere şans veren ekibimiz A2 Ligi'nin son şampiyonu ve şu an 2. grupta 2. sırada bulunan A2 takımımızdan bir kaç isim daha deneyebilir aslında.

A2 ekibimizin en dikkat çeken isimleri ise iki Afrikalı oyuncu. İlhan Cavcav'ın Afrikalı aşkı tekrar uyanmış olacak ki devre arasında iki isim A2 takımıyla maçlara çıkmaya başladı bile. Üst resimde ki isim orta saha ve kanat oynayan Nijeryalı Oliver Ogbonnaya. Bu sezon A2 takımıyla bir çok maça çıkan 1992 doğumlu oyuncumuzun ligde de 1 golü var. Güçlü fizikleriyle dikkat çeken Afrikalı oyuncularımızdan Oliver'ın aldığımız duyumlara göre hırslı yapısı sayesinde oyundan düşmemesi en büyük artısı. Sürekli saldıran ve fiziğini iyi kullanan bu genç isim kendini göstermek için Sivas maçında oynatılması halinde güzel işler yapabilir.
Franck Elie Mawuena
İkinci isim ise A takımla antremanlara Mustafa Kaplan tarafından alındığını duyduğumuz Franck. Devre arasında ki hazırlık maçlarında attığı gollerle dikkat çeken Franck bir forvet. ve uzun boyu avantajı. A2 liginde ise TFF kayıtlarına göre 5 golü var. Yine TFF kayıtlarına göre oynadığı maç sayısı ise sadece 7. 7 maçta 5 gol atmak gerçekten dikkat çekici bir istatistik. Mustafa Pektemek'in hafif sakatlığında riske edilmeyip yerine Zec ile birlikte bu iki haraketli forvet konulabilir. Güçlü fiziği sayesinde ilerde top tutan uç oyuncusu eksikliğini kapatmamız için deneme fırsatı olabilir bu maç.

Bu yabancı isimlerin yanında Doğancan Kılıç gibi stoperlerde bu eksiklikte denenip yeni Mahmut Boz'lar çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Fabrikanın bacası yeniden tütsün bizde biraz daha ruhlu, hırslı maçlar izleyelim şu amaçsız 4 haftada...

27 Nisan 2011 Çarşamba

Muhalefet Kanadından Mektup Var!

Gençlerbirliği muhalefet kanadından İlhan Cavcav'a eleştiriler sürüyor. Yeni teknik direktör adayı aradığımız şu günlerde muhalefet Giray Bulak ile anlaşıldı derken birde kabus geri dönecek mesajı verdi; Cem Onuk yeniden menajer!






-ALINTI-



Gençlerbirliği eski yöneticisi Yaşar Durak kulüpte son günlerde yaşananlar ilgili bir açıklama yaptı.

Yaşar Durak Cavcav'ın sadece günü kurtarmak için mücadele verdiğini ve kötü huylarından asla vazgeçmediğini söyledi.

Yaşar Durak'ın açıklaması şöyle:

Son haftalarda Gençlerbirliği’nin kupadan elenmesi ve ligde de herhangi bir ümidinin kalmaması üzerine yine müthiş açıklamalarla günü kurtarmaya çalışılıyor. Ama biliyorlar ki son 8 senedir takım bu halde. Bayatlamış bu senaryo her sene gündeme geliyor ama bir süre sonra önümüzdeki dönem için iyi hocalar şampiyonluk sözleri verilerek gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Sevgili Gençlerbirlikliler Sayın Cavcav oyuncağı ile oynamaya devam ediyor. Kümede kalma onlar için büyük başarı addediliyor. Geçen sezon kümede kaldıkları için şeref tribününde yöneticiler çak yapmadılar mı? Bu sezon ne değişti. Değişmeyecek de ta ki İlhan Cavcav bu kulüpten ayrılana kadar. Koskoca bir camia suspus oturuyor, divan kurulu eski yöneticiler taraftarlar hiç kimseden ses çıkmıyor neden?

Klasspor’un haberinden de anlaşılacağı üzere Giray Bulak-Cem Onuk ikilisi yeni teknik kadro olarak göreve getirilmişler ve çalışmaya başlamışlar. Sayın Cavcav huylarından vazgeçmiyor. Türkiye Kupası’nı aldığımız sene aynı oyunu sayın Samet Aybaba’ya da yapmış Samet Hoca da sezon sonunu beklemeden takımı bırakmıştır. Yani yazımın başında da açıkladığım gibi bu senaryolar her sezon ve her sene devam ediyor ve de edecektir. Çünkü kafasında dürüstlük, açık sözlülük, olmayan sürekli köylü kurnazlıkları düşünen başkan başka bir şey yapamamaktadır. Takımın bu halde olmasına, camianın ses çıkaramamasına, her sene küme düşmeme mücadelesi vermesine, camianın, taraftarın çoğalmamasına tek sebep sayın Cavcav’dır. Ama maalesef bu durumda yapacak bir şey yoktur. Çünkü sayın başkan bütün cinlikleri çok iyi bilir. Üye kayıtlarında genel kurul çalışmalarında her türlü işin mubah olduğunu düşünür ve gereğini de yapar. Burada üzülünecek tek ve muazzam bir takım olan sadece Gençlerbirliği ve camiasıdır.

Saygılarımla
M.Yaşar Durak

Transferde İlk Adım: Cem Can!

Transferde ilk adımı iç transfer olarak attık ve emektar Cem Can ile sözleşme yeniledik. Fizik gücü bakımından takımın en güçlülerinden olması sebebiyle orta sahada ondan vazgeçemedik bu bir gerçek. İlk geldiği günler eleştiriyorduk ama sonradan gördük ki kendini geliştiriyor ve yüreğiyle oynuyor.

Yönetimin son yıllardaki transfer politikası ve istikrar açısından değerlendirirsek bana göre Cem Can'ın kalması doğru bir karar. Oyunu her ne kadar zekasıyla değilde fiziksel gücüyle oynasada Cem Can'ın bu formu Gençlerbirliği'nde hala iş yapacaktır. Sezon sonu sözleşmesi bitecek diğer orta sahamız Jedinak son haftalarda çok çok daha ilgi çekmesine gol atmasına rağmen Cem Can ile devam kararı Jedinak'a göre daha iyi bir karar.

Sezon sonunda Everton yolları gözleyen Jedinak'a güvenemezdik sözleşme yenilesek. Zaten bütün sezon yatıp 3-4 maç iyi oynadı diye sözleşme yenilemekte saçma olurdu. Jedinak son haftalarda Everton için oynuyor olabilir fakat Cem Can hep Gençlerbirliği için oynadı ve kaptanlığa kadar getirildi. Hayırlı olsun takımımız adına.

Zumdick Devri Bitti!

Çok eleştirdik ama geç olsa da gitti. Sezon sonunda yönetim tarafından kendisiyle sözleşme yenilenmeyeceği belirtilince istifasını verdi Ralf Zumdick.

Basın açıklamasında kümede kalmak ve Türkiye Kupası yarı finalini başarı olarak görmüş. Eyvallah belki kendi adına başarıdır ama Gençlerbirliği camiası için söylediği başarılar(!) maalesef ki kabul edilemez. Tek suçlu Zumdick değil elbet bizi bu hallere düşürenlerde kendilerini gayet iyi biliyorlar.

Zumdick ile ilgili kısa bir değerlendirme yapacak olursam, en büyük şansı sakatlıkların geçmesi ve Mustafa Pektemek, Orhan Şam gibi oyuncuların eskisinden daha güçlü takıma dönmesi oldu. Manisa'ya 3, Kayseri'ye 4 derken dışarıdan bakan futbolseverler belki görünüşe aldanabilir ama anti-futbol bir anlayışa sahip teknik adamdan kurtulduk kendi adıma çok mutluyum.

Takımı 1-0'ı görünce geriye yaslayan, beraberlik görünce skora yatan bir isimdi. Thomas Doll'den koltuğu pek iyi bir yerde almadı ve alacağımız her puan önemliydi diyebiliriz ve taktik anlayışıdır mantık çerçevesinde bakmak gerekirde diyebiliriz ancak en zayıf halkası defans olan bir takımı geriye yaslamak bizi çevirebileceğimiz bir Fenerbahçe maçından ve Türkiye Kupası finalinden etti. Bunun yanısıra kadro alternatifi pek olmasa da eldeki oyuncuların form grafiğini yanlış değerlendirip maçına göre çok hatalı kadrolar çıkardı diyebiliriz.

Karakter olarak efendi düzgün bir adamdı fakat futbol bilgisi ve anlayışı olarak açıkçası Ziya Doğan, Bülent Korkmaz gibi isimlerden çok farkı yok benim gözümde. Yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür edebiliyorum sadece ve yolunun açık olmasını diliyorum.

Yazıda Zumdick'i suçladığımı düşünmeyin önceden de belirttiğim gibi yönetimin zihniyetini kurban gittik yine esas suçlu varsa onlardır.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Bugün 23 Nisan!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız tüm vatandaşlarımıza kutlu olsun!

21 Nisan 2011 Perşembe

Bu Sefer Yemedi Zumdick Efendi!


Zumdick tek dalımız, tek eğlencemiz kupaydı elimizden aldın. Çekip git artık şu takımın başından. Çok belli ki herhangi bir futbol bilgin yok. İlk İBB maçında 1-0 öndeyken skora yatırdı Zumdick efendi takımı ve defansımız sağlam olmayınca iki penaltı yaptık. Allah'tan sadece 1 tanesi gol girdi ama orada rahat yeneceğimiz  takımı umutlandırdın. Biz yine yeneriz diye düşünüyorduk ama şu maça çıkardığın kadroya bak bir Zumdick efendi.

Kaç haftadır oynamayan Oktay'ı, formsuz Hurşut'u oynatıyorsun yetmiyor İbrahim Akın gibi, Holosko gibi koşucuların olduğu takıma karşı Burak gibi bir tank ile başlıyorsun stoperle. Hoş gerçi bütün bunların yanı sıra hiç beklemediğimiz oyuncularında formsuzluğu vardı.

Orhan Şam maçın başında 3 tane orta açtı üçü de gülle atar gibi. Jedinak tekrar eskiye dönmüş. Çok garipti bugün takım. Baştan bitmiş gibi oynayınca bizimkiler bu maçı, 3 haftada 3 gol yiyen takım 24 dakika da üç golü aldı içeri sonrada saçma sapan bir maç oldu.

Kadronun eksikleri var ama bu teknik direktörler o eksikler kapansa bile inanmıyorum bişeylerin olacağına. Artık liginde amacı kalmadı. Bu sezonu öldürdüler bizim için. Eseriyle kimler gurur duyacaksa duysun ama seneye şu Ralf Zumdick bi gitsin artık. 

Türkiye Kupası Yarı Final Rövanş Maçı Muhtemel 11'imiz!

17 Nisan 2011 Pazar

Adamsın Özkan!

 Cuma günü haftanın açılış maçında Beşiktaş'a konuk olduk. Dün detaylı bir maç yazısı yazmak istedim ama kafamı bir türlü toparlayamadım. Bugünde baya geç kaldığımı düşünüp bari Özkan'ın hakkını yemeyeyim dedim. Daha bir kaç hafta önce kaleci sorunumuz üzerine yazı yazmış ve artık Serdar'ın yerine Özkan Karabulut'u kalede görmek istediğim(iz)e dair uzun bir yazı yazmıştım. Serdar iki haftadır belindeki sakatlık yüzünden riske edilmedi ve kaleyi Özkan Karabulut devraldı. Yazdığımız yazının ardına Özkan'a verilen bu şansı çok iyi değerlendirdi ve yüzümüzü kara çıkarmadı genç eldiven. İlk yarıda pas atamayan bir Gençlerbirliği takımı vardı sahada ve Beşiktaş çok iyi yüklendi. Kalesini gole kapatan Özkan defansımızı ilk yarı boyunca kevgire çeviren Beşiktaş'ın dünyaca ünlü isimleri Simao, Almeida ve Nihat gibi oyunculara geçit vermedi. Ama tabi ki tek başına yapabileceği bir şey yoktu ve yediği iki golü düşününce ve izleyince yanlışı olduğunu söyleyemeyiz. Orhan Şam'ın cezalı olduğu bir haftada gelen gollerin o kanattan doğru başlayan ataklarla olduğu ve defansın adam paylaşımı konusunda ne kadar kötü olduğu çok net gözüken bir durumdu.
Lakin ikinci yarıyla beraber hücum kendine gelip Beşiktaş'ı zorlamaya başlayınca Özkan'ın kıymeti bir kez daha ortaya çıktı. Açıkçası Serdar'ın yediği gollerin tarzını bilen biri olarak Beşiktaş ataklarından bazılarının gol olması içten bile değildi. Özkan tecrübe ve maç eksiğine rağmen çok güzel bir karşılaşma çıkarıp gelen beraberliğin mimarlarındandır. Nihat'ın uzaktan aşırtma vuruşunu aynı güzellikte kurtararak LigTV spikerlerinin övgüsünü kazanan Özkan'ı daha sık kalede görme temennimizi tekrarlıyoruz.

20 yaşında sezon boyunca Beşiktaş maçına kadar sadece 2 kez kaleyi korumuş yani maç eksiği çok fazla olan bir kaleci her zaman tehlikelidir. Ama biz güven duyduk Özkan ismini görünce maç başında. Üstelik öyle isimlere karşı mücadele veriyor ki sanki yıllardır ilk 11 kalecisi gibi sırıtmadı. Soner Aydoğdu'yu sürekli ilk 11'de görme dileklerimizi yerine getirmeyip kayıplara karıştıran teknik direktörlerin sonuncusu Zumdick'e rica minnet bir şekilde anlatabilsek derdimizi de u-15'ten Ümit milliye kadar Türkiye formasını giymiş şu genç kalecimizin sonu da benzemese Soner'e...

Maç izlerken Facebook ve Twitter'da ne kadar Gençlerli olan veya olmayan arkadaşım varsa başlıktaki cümleyi yazdılar. Bu maçın benim için özetiydi;

"Adamsın Özkan Karabulut"

10 Nisan 2011 Pazar

4 Köşeyiz!

 Maça geçen haftaki Manisa ve İstanbul Belediye maçlarından farklı bir kadroyla çıktık. Açıkçası Azofeifa'yı görememek dışında Zumdick'in çıkardığı en iyi kadroydu sanırım bugüne kadar. Maç biraz tutuk başladı ama ayağında daha çok top tutan takımın Gençlerbirliği olması sezon başından bu yana takımın değişiminin bir göstergesi. Bu topun bizde olma avantajı Mustafa Pektemek gibi bir canavarı harakete geçirmek için çok güzel bir olay. Tam bir kilit açma ustası Mustafa Pektemek 25. dakikada güzel bir gol ile kilidi açtı. Sakatlık sonrası gerçekten ama gerçekten çok farklı döndü Pektemek. Benim en büyük korkum böyle büyük sakatlıktan sonra kaybolmasıydı ama sakatlık öncesi en çok eleştirdiğim fiziksel eksikliğini bile giderip müthiş döndü.

Kahe'nin gitmesiyle top tutan uç adamı eksikliğini çok iyi doldurmaya başladı. Çok güzel top saklıyor, vücudunu koyuyor, direniyor. Aynı zamanda Süper Lig'de benim kanıma göre Gaziantepli Cenk Tosun ile birlikte bitirici özelliği en yüksek futbolcu. 2 haftada attığı 3 golde bitiricilik dersi niteliğindeydi.
 1-0'dan sonraki en büyük korkum Zumdick'in skora yatmasıydı. Korktuğumda oldu ve takımı baya bir geri yasladı. Kayserispor gol bulmak için duran top arayışındaydı ve bizde geriye yaslandıkça bu şansı onlara sıkça verdik. Allah'tan Manisa ve bu maçta üstümüzde bir şans mı diyeyim artık, birşeyler vardı da gol yemedik. Ama aynı şeyi İstanbul Belediye maçı için söylemek güç. Takım geriye yaslanınca 2 penaltı yaptı ve birinde şansımız yaver gitti. Kayseri maçında da çok riskliydi yapılan bu taktik ve ardarda 3 kez tehlikeli noktadan frikik kazandırdık rakibe. İlk yarı böyle kazasız belasız bitti.

İkinci yarının başlamasıyla son haftalarda performansında ciddi bir düşüş olan Oktay Delibalta oyundan alınıp yerini Mehmet Akgün'e bıraktı. Oktay için en büyük korkum böyle bir iyi bir kötü derken Burhan Eşer gibi olması. Umarım kendini bir an evvel toparlar. Zumdick'in bu maç için yaptığı en yararlı işlerden biri Hurşut'un yerine Zec'in 11'de başlamasıydı. Takıma büyük katkısı attığı muhteşem golle oldu. Çaprazdan plase harika gördü ve golünü attı. Uzun zamandır suskundu ve yedek başlıyordu, bu golle kendini yeniden bulur ilk yarıda yaptığı gibi. 2. golden sonra biraz geriye yaslanmadan ziyade uyum sorunu gibi gördüğüm nedenlerden dolayı Kayseri kalemize etkili geldi. Ve bu anlarda Ali Bilgin ile golü buldu. Riskli dakikalar başladı bizim için biraz daha. Açıkçası 90+ larda yiyeceğimiz bir golden korkuyordum. Ama tersi oldu. Azofeifa'nın oyuna girmesiyle daha isabetli paslar yapan takımımız dağılan ve gol aramak için bütün hatlarıyla ileride olan Kayseri'yi gafil avlayıp Jedinak ile 3. golü bulup maçı bitirdi. Ayrıca Emre Aygün Gençler formasıyla ilk maçında asist yapmış oldu. 90+ larda Kayseri'den gol yemeyi beklerken ben, yüzümü Jedinak'tan sonra birde Aykut kara çıkardı ve iyice darmadağın olan Kayseri filelerine 4. golü yolladı.
Bu maç için hayal kırıklıklarım Oktay ve Yasin oldu açıkçası. Daha büyük umutlarım vardı onlar için. Beni şaşırtan ise iki haftadır bir değişik oynayan Jedinak oldu. Everton'ın istediği konusunda haberler geldi bilmem onun için böyle oynuyor yada başka şeyler var. Fakat hava toplarını kaptırmadı, uzun ayağı ile bir sürü top kesti, yetmedi bir de diziyle gol attı Fenerbahçeli Semih'e nazire yaparcasına. Süper Lig'de ayak ve kafa dışında ki uzvuyla gol atan bu hafta ikinci oyuncu oldu Jedinak. Serkan Çalık'ı görememek üzdü bir de beni. Yasin'in yerine olurdu ama tabi Yasin'in maç öncesi bu kadar etkisiz olacağını tahmin edememiştir kimse.

İki haftadır ligde 2 maçta toplam 7 gol atmak ayrı bir heyecan. Takım içinde birazda pas trafiği yükselse zevkli maçlarda izleyeceğiz ama şu skora yatma huyumuz bunu engelliyor. En çok zevk duyduğum anlardan biri hızlı hücumda Mustafa Pektemek'in Zec ile oynması ve Kayseri oyuncular topu takip etmek için Zec'e döndüğü anda Zec'in tek pasla tekrar Pektemek'e dönmesi heyecan vericiydi. Mustafa çalımında başarılı olsa maçı orda koparabilirdik. Her geçen gün takım iyi sinayller veriyor. Bundan sonra kupaya daha çok odaklanmak farz oldu. Bir de kupa bizim olsa kimse değemez keyfimize.

8 Nisan 2011 Cuma

Ne Olur Bırak!

Kupa maçında da yaptın yapma artık Zumdick. Takım 1-0 önde, iyi oynuyoruz. Gol atmak istiyor futbolcular, tribünden biz seziyoruz. Ama inatla skora yatma peşindesin. Yapma etme gözünü seveyim. Futbol bilgin bu kadar kısıtlı olmamalı.

Takımı geriye yaslamakta ki amacın kalecimizin daha çok topla oynaması mıdır? Eski bir kaleci olarak içinde ukteyse bizim takımı kobay olarak kullanma. Ne kadar istediğimizi gör şu kupayı? Ya sev, ya terket Zumdick! Sana yalvarıyorum bırak yakamızı, rakipten çok sen zarar veriyorsun bu takıma...

3 Nisan 2011 Pazar

Ezber Bozduk!

 Her yönüyle beklemediğim bir maç oldu desem kendi adıma yanlış konuşmamış olurum. Manisa ligde rahat, Hikmet Karaman ile iyi bir ivme yakaladılar ve kendi sahalarında oynuyorlar. Bizde ise durumlar karmakarışık,  düşme potasına iyiden iyiye yaklamışız, Sivasspor maç fazlasıyla üstümüze çıkmış, deplasmandayız ve teknik direktörümüz bir an evvel takımdan gitsin diye baktığımız Ralf Zumdick. Maç 0-3 galibiyetimizle sonuçlanıyor, tersi bir durum olsa yadırgamam da - uzun süredir galibiyetin nasıl birşey olduğunu unutunca birde- insan iyice afallıyor tabiri caizse.

Maç öncesi kadromuza bakıyorum, Zumdick puan veya puanlar diyerek belli ettiği işin rengini, sahaya çıkan oyuncularıyla sadece 1 puana razıyız diyerek tam manası ile yansıtıyor. Orta saha üçlüsünde eksik biri var diye kafam karışmış maçı izlerken ayılıyorum Azofeifa yok Jedinak oyunda. Jedinak, Cem Can ve Oktay üçlüsünden oluşan orta sahada hücuma top taşıyabilecek tek isim Oktay gibi gözüksede maçın başlamasıyla Oktay'ın da defansif anlayış sergilediğini gördüm. Nitekim Isaac, Makukula, Kahe, Simpson gibi hücüm elemanlarını barındıran bir takıma karşı bu kadar defansif oynamak normal sayılabilir ama galibiyet aramadığımız çok açık ortada. Son haftalarda tek iyi huyumuz olan maça hızlı başlamak eylemini yine gerçekleştiriyoruz ama Aykut'un kafasından çıkan şutu İlker Avcıbay müthiş kurtarıyor.
 Dedim ya herşey Manisa'dan yana gözüküyor diye, bu koşullar altında agresif ve sıkıntılı olması gereken taraf biz olmamız gerekirken ilginç şekilde Manisalı oyuncular maça çok hırçın başlıyor. Halbuki rahat konumdalar ama maçın başında Yiğit Gökoğlan'ın ayak kırmaya yönelik hareketini, topa vurup itiraz ettiği gerekçesiyle sarı kartla cezalandıran hakem ile birlikte Manisa iyice agresifleşti. Hikmet Karaman'ın bağırışları televizyondan net şekilde duyulurken, inanamadığım bir olay daha gerçekleşiyor ve niye bu adam oyunda dediğim Jedinak ile öne geçiyoruz. Bütün itiraz ettiğim şeylerde yada görüşlerimde beni haksız çıkarmak isteyen bir maç oluyor. Agresif Manisa daha fazla bekleyemiyor ve ilk yarının sonlarına doğru Murat Erdoğan gördüğü sarı kartın ardına hakaret edince direk kırmızı ile oyundan atılıyor. İşte ekmeğimize yağ süren harekette bu kart ile başladı diyebiliriz. 

İkinci yarının başlamasıyla 10 kişi Manisa öyle yüklendi ki biraz Allah korudu bizimkileri. 11'e 11 olsak kesin yatar skora dediğim Zumdick eksik Manisa karşısında bile bir anlık 1-0'a yatar gibi oldu. Maçın kırılma anı ise  Dixon'ın hatası sayesinde bulduğumuz ikinci golle oldu. Mustafa Pektemek zor pozisyonda en iyi hamleyi düşündü fakat pozisyon öyle zordu ki umudu kestiğim anda Dixon'ın hatası Manisa'yı disiplinden tamamen kopardı. Zaten hemen ardına Mustafa Pektemek'in bitiricilik dersi geldi ve bizde maçı iyice kopardık. Bu sefer kritik bir dönemeçten eli boş dönememek güzel oldu.
Maçın iyilerini yazmaya çalışırsam, Serkan Çalık açıldı artık 1 gol 1 asist Mustafa Pektemek ile birlikte karşılık olarak güzel maç çıkardılar. Mustafa Pektemek takımın en kaliteli oyuncusu olduğunu kanıtlıyor sahalara yeniden dönmesiyle. Aynı zamanda Hurşut'u beğendim bu sefer, o da bir asist ile süsledi oyununu. Ayrıca dedik ya beni her konuda haksız çıkaran bir maçtı diye, maçın başlamasıyla Hurşut'un ilk çalım denemesinde tam kızıyordum ki Hurşut'a yüzümü kara çıkarıp güzel iler yaptı. Bu sezon Hurşut'un ezberlenen çalımlarını yiyen ilk ve tek takım Manisa oldu sanırım. Kaç çalım attı saymadım ama yaklaşık 10 çalımından 9'unun başarılı olması  son derece şaşırttı beni.Gerçi rakip iyice teslim etmişti 3-0'dan sonraki çalımları değerlendirirsek ama gollerden öncede şık haraketleriyle maça renk kattı.

Genel olarak takımın oyunu için erken konuşmak istemiyorum. Yanıltıcı olabilme ihtimali yüksek bir maç. 10 kişi kalan ve daha 60. dakikaya girilmeden 3-0 yenik duruma düşen Manisa karşısında laubali tavırlarla harcanan goller rahatlıktan mı harcandı yoksa beceriksizlik mi? emin değilim. Galibiyetimize gölge düşürmek gibi bir niyetim yok aslında, yazı biraz karamsar gibi gözüksede. Benim gerçekten sinirlendiğim iki nokta vardı sadece takımda;

Birincisi, Barcelona vari paslaşmalar ile güzel futbol oynamamız için illa ki rakibin 10 kişi kalıp bizimde 3-0 önde mi olmamız lazım? Bir ara öyle paslaşmalar oldu ki bu sezon hiçbir maçta alamadığım keyfi aldım.
İkincisi; Bre Ralf Zumdick, sanki her maçta 1-0 öne geçince skora yatan ve defansif futbol ile zaman geçirme taktikleri üzerine yoğunlaşan sen değilmişsin gibi 3-0'dan sonra kaçan gollere üzülüp, sinirlenme triplerine girmen çok samimiyetsiz geldi bana. Tabii ki bu son iki yorum tamamen şahsıma ait olup sizde farklı etkiler yaratmış olabilir genelleme yapmak istemem.

Not: İstatistiksel olarak tek bozulmayan ezber ise hala Manisa'da Manisaspor'a yenilmememiz oldu, bu veriyi de paylaşalım.

Gençlerbirlikli mi, Gençlerbirliğili mi?

bobiler.org sitesini çoğumuz biliyoruzdur heralde. İnsanlar resimler üzerinde photoshop yeteneğini konuşturup mizah yapıyorlar. Bu resimde oradan bir üye tarafından siteye eklenmiş.

Doğrusu nedir aslında bende pek emin değilim ama söylerken Gençlerbirlikli, yazarken Gençlerbirliğili olması gerekir kanaatindeyim. =D

Bu resmi facebook üzerinden bana yollayan üniversiteden arkadaşım Onur Aslan'a da teşekkürü borç bilirim, hem eğlendirdiği, hem de durup dururken kafam karıştırdığı için. =D

resmin orjinal linki;
http://www.bobiler.org/anlamsiz_m187313n_yekfb

2 Nisan 2011 Cumartesi

Haydi Gençler!

Yarın Behzat Ç. günü aynı zamanda Manisa ile de kritik bir maça çıkacağız. Deplasmana gidemediğimizden taraftar desteğimizi böyle yapayım dedim ve Behzat Ç.'nin bizim tribünden videosunu koydum. Şu meşale, pankart ve bayrak yasağı yerine çekirdek yasağı konsa aslında bizim tribünler böyledir yanlış olmasın =D.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara