25 Ekim 2010 Pazartesi

Kara Düzen!


Yeniden sancılı dönemlere girdik. İstikrar ve başarı beklerken yine aceleci bir karar, yönetim yanlışlarını teknik ekibe yıkmak vs vs. bir sürü senaryo işte karşınızda son 5 yılda ki Gençlerbirliği'nin özeti.

Dersler, sınavların başlamasıyla blogla çok ilgilenip Trabzon maçıyla ilgili herhangi birşey yazamadım ama açık konuşayım vaktim çok bol olsada yazacak birşeyim yoktu. Beni bu takımdan soğutan şey yaşanan gelişmeler. İnanın takımın kötü gidişi bu kadar canımı acıtmıyor. 3 ihtimalli bir oyunda yenilgi aldık diye kahrolmanın bir lüzumu yok ama takımı böyle olmaya iten sebepler göz göre göre icra ediliyorsa işte o noktada insan ağlamaklı oluyor. "Thomas Doll'un görevine son veren İlhan Cavcav yeni hocasını arıyor" manşetleri okuyoruz şu ara. Giray Bulak, Mesut Bakkal filan bir ton isim dolaşıyor. Boyalı basın yazsa yazsa bizim yenildiğimiz maçları yazıyor. Kimse de çıkıp Thomas Doll'e, Ralf Zumdick'e, Serdar Dayat'a çektirilen zulüm nedir sormuyor.
Ne kadar kafaya takılır benim söylediklerim ama bir şekilde yönetime ulaşsada bazı şeyleri düşünmeye başlasalar inanılmaz memnun olurdum. Sözüm Sayın başkan İlhan Cavcav nezdinde tüm yöneticilere...

1- Sayın başkan, Hadi Thomas Doll'u takımın başından gönderiyorsunuz. Hadi anladık sonuçlar kötü olduğundan böyle oldu. Peki hocanın tazminatını ödememek için neden dalga geçer gibi yönetim kurulu kararı ile devam ediyoruz kararı çıkarıyorsunuz?

2- Trabzon maçında takımı Serdar Dayat'a emanet edeceğinizi söyleyip, sırf tazminatını vermemek için Ralf Zumdick'i başa getirmek, para konusunda bu kadar takıntılı olmak nedendir?

3- İlk iki durumda da taktığınız bu para meselesini sözleşme yaparken  anlaşarak koymadınız mı? Bu adamlar sizin kararınızla gitmedi mi? Şimdi paralarını vermemeye çalışmak arkadan binbir komplolar üretmek Türk futbolunda "Duayen" olarak adlarılan bir başkana yakışır mı? Bunların futbol etiğinde yeri var mıdır? Gençlerbirliği'nin saygınlığı bu yaptıklarınız yüzünden her geçen gün azalıyor.

4- Thomas Doll gibi bir ismin yerine getirilecek teknik direktörün kaliteli olması uzun vadede bize yarar sağlayacakken sezon sonu göndereceğiniz teknik adamlarla anlaşmanın mantığı nedir? Giray Bulak, Thomas Doll'un birşey yapamadığı takıma nasıl bir etki sağlayabilir bunun mantıklı açıklamasını yapınız. Hadi Giray Bulak bizi kümede tuttu, Hakan Kutlu gibi teknik direktör meziyetleri zayıf bir isimin Gençlerbirliği'ni ne hallere getirebileceğini Oğuz Çetin örneğinde görmediniz mi?

5- 2 defa çalışıp 2 defa da kovduğunuz isim olan Mesut Bakkal'ı taraftar olarak bağrımıza basıp çok sevsekte gerçekler ortadayken takımın başına getirip 3. kez kovmak ile egonuzu mu tatmin edeceksiniz?

6- Bu takımın 5 yıllık bir çıkış planı vs vs.. düzenlemeleri var mıdır? Varsa 5 yıldır neden batıyoruz? Bunun nedenini bir Allah'un kulu açıklarsa çok sevineceğiz.

7- Bu takım küme düşerse geri nasıl çıkartmayı planlıyorsunuz?

Bütün bu sorulara yönetimden bir adam çıkıp mantıklı cevap verse susup oturacağım. Ama bu mantıklı cevapları alamayacağımı bildiğim için BEN BİR TARAFTAR OLARAK BU YÖNETİMİ İSTİFAYA DAVET EDİYORUM!


Not: İlk fotograf klasspor.com sitesinden alınmıştır...

19 Ekim 2010 Salı

Suçlu Kim?

Antalya maçının teknik taktik yorumuyla başlamak istedim yazıya ancak zaten maça gidip canlı seyredemedim birde arkadaşların yorumlarından çok iyi oynamadığımızı öğrenince bir iştah kaçması oldu. Bunun yanısıra Thomas Doll'un gönderildiği haberi iyice canımı sıktı. Şu an ki gelişmeler işine son verildiğine yönelik, Cavcav'ın bugünkü açıklamaları ise işi iyice bilmeceye döndürüyor.

8 hafta sonunda 8 puanda kalmış bir Gençlerbirliği izliyoruz. Üstelik tarihinin en pahalı transferine imza attığı dönemde Gençlerbirliği için beklenmedik sonuç sayılabilir. Daha önce en pahalı transferimiz olarak Skoko alındığında UEFA'da tarih yazıyorduk. Şimdi sorulacak sorular var bu noktada. Aslında bu sorular kötü gidişatın devam ettiği son 4 sezondur soruluyor. Suçlu Kim?


Soru 1: Suçlu Thomas Doll mu?


Bu konu tartışmalı. Thomas Doll'u Türkiye şartlarına bakınca istifaya götürecek neden haklı gözüküyor. 8 hafta da 8 puan Gençlerbirliği gibi Süper Ligin gediklisi bir takım için çok az. Ama geçen sezon eldeki Hacettepe-Gençler karışımı kadroyu 10. yapmayı başaran, ilk 7 hafta namağlup kalmayı başaran 2 takımdan biri yapmayı başaran da bu adam. Geçen sezon evlenme hazırlıkları nedeniyle sık sık takımı yalnız bırakmasını çok eleştirsekte bizim takımın kadro yapısı ve son sezonlarda aldığı sonuçlar ortadayken Thomas Doll'e bana göre başarısız bir adam diyen insan skor yorumcusundan başka birşey olamaz.

Soru 2: Suçlu Futbolcular mı?

İşte bu soruda yıllardır soruluyor. Takımın huzurunu yapısını bozuyor diye son dönemde El Saka gibi, Mehmet Çakır gibi, Gökhan Tokgöz gibi adamlar gönderildi. Bunun yanısıra işini iyi yapmasına rağmen Mehmet Nas, Hakan Aslantaş ve Kahe gibi oyuncularlada kan tazelemek amaçlı sözleşme yenilenmedi. Bu kadar adam gitti Gençlerbirliği hala aynı tas aynı hamam gitmekte. Burda göze çarpan ciddi bir futbolcu sorunu var. Futbolcuların en büyük sorunu ise ruhsuzluk. Bu ruhsuzluğun sebebi nedir diye araştırmak gerekir muhakkak ama hepsiyle tek tek psikolog gibi görüşmek gerekir. Dışarıdan baktığımızda ise memur zihniyetli takım havasında olduğumuz çok açık. Bu sistemde borçsuz kulüplerden olduğumuz için her ay trink yatan futbolcu maaşları oyuncuları bir rahatlığa sevkediyor gibi. Tamam futbolcularda aç mı kalsın sürünsün mü diyeceğim geliyor arada hatta böyle para bakımından sorunsuz olan bir takımın taraftarı olarak övünürümde yine şeytan vermeyin şu futbolculara kötü geçen haftanın sonunda paralarını "oynayın ulan para yok size" diye salın sahaya dedirttiriyor arada. Bunun dışında ki sorunları dediğim gibi bilmek mümkün değil ama gelin görün ki birde transfer sorunu var ki bu da 3. sorumuzu sorduruyor bize.

Soru 3 : Suçlu Yönetim mi?


Yönetim yıllardır eleştiriliyor. Daha doğrusu eleştiriyoruz. İlhan Cavcav'ın hastalığı yüzünden oyuncuları iyi seçememesi ve genel menajer Cem Onuk'un yaptığı hatalı transferleri yüzünden blogda eleştirdiğim onlarca yazı vardır eminim. Özellikle Cem Onuk'un Sandro-Tozo ikilisi ile başlattığı hatalı transfer politikası hem para hem takımın kaybına sebep oldu. Yıllarca onca farklı ülkeden oyuncu izleyip dandik Çin ve Avustralya liginden vasat topçuları getirmesi çok eleştirildi. Geç bir karar olsada sonunda görevinden istifa etti ancak bu seneyi de çaldı bizden. Michael Stewart, Mehmet Akgün, Cem Atan gibi isimlerin gelir gelmez aylarca sakat olması, bu oyunculardan yararlanamamıza sebebiyet verdi. Yıllarca teknik direktörün değişmesi, futbolcuların değişmesinin takıma hiç bir yarar getirmediğini tekrar düşünecek olursak yıllardır değişmeyen yönetim ve onların zihniyetlerinin en büyük suçlu olduğunu görüyoruz.

Soru 4 : Thomas Doll'un Görevine Son Verilmesi Doğru Karar mı?

Taraftar arasında iki farklı görüş hakim. Gönderilmesini çok önce isteyende var, kalmasından yana olanda. Ama ortak fikir Thomas Doll gelen çoğu isimden çok daha iyi bir isim. Gönderilmesini isteyenlerde bunda hemfikir olsada hedeflerin küçüklüğünden ve daha büyük oynamamız gerektiğini savunduğundan böyle bir değişiklik istiyor. Şimdi konuşulan isimler Giray Bulak, Rıza Çalımbay, Samet Aybaba gibi isimler. Bu teknik adamlar yıllarca Türk futbolunun içinde ve sık takım değiştiren isimler. Yaptıkları ortada bir nevi. Geçici çözüm ortakları dersek yanlış bir tabir olmaz, oysa biz Thomas Doll ile sezon başında istikrar parolasıyla yola çıkmıştık. Sonunu bildiğimiz teknik adamların Thomas Doll'un ardından göreve gelmesi çok mantıksız. Yardımcı antrenör Serdar Dayat'ın başa geçmesi de çok şey değiştirmeyecektir. O da biliyor ki bu takıma yapılabilecekler bu kadar. Thomas Doll'den bir farkı olmayacak. Bu doğrultuda kesinlikle Thomas Doll'un kalmasından yanayım. Haa eğer kulüp atılım yapıp Laszlo Bolöni, Zico gibi kalbur üstü adamlar takımın başına getirilecek ise kan değişikliği neden olmasın derim. Kaldı ki Thomas Doll'un 750 bin euro tazminatından kurtulmak için oyun çevirme peşindeki yönetim bu adamların parasını vermek isterler mi diye soruyorum. Cevap; Tabi ki hayır.

Soru 5 : Çıkış Yolları Ne Olabilir?

Dediğimiz gibi suçlu yönetim. Thomas Doll ile devam kararı yada kalbur üstü teknik adam alınıp tam yetki verilmesi kararı çok doğru olabilir. Cem Onuk'un yerine getirilen isim hakkında da çok iyi şeyler duymadık bu yüzden transfer komitesinin başına işini iyi bilen bir adamın getirilmesi ve yönetimden Muammer Akyüz'ün bahsettiği tarihimizi bilmeyen yöneticilerin temizlenip gerçek Gençlerlilerin getirilmesi şart. Sırtımızda büyük bir özel hastanenin adını taşıdığımız bir dönemde sakat futbolcu transfer etmemiz zaten trajikomik haldeyken bu durumu taraftarlar için daha da trajediye çevirmemek gerek buda önemli bir durum. Yönetim ve futbolcularında acilen toplanıp görüşmesi ve akıllarını başlarında devşirmeleri söylenmeli. Yönetimin suçu olduğu kadar futbolcularda kendine pay biçmeli. Ruhsuz oyun, değişen oyunculara rağmen değişmeyen bir şey ise bunun sebepleri bulunmalı muhakkak.

7 Ekim 2010 Perşembe

Behzat Ç. Başkan!!!

Gençlerbirliği'li yazar Emrah Serbes'in romanından uyarlanıp Star TV ekranlarında gösterilen "Bir Ankara Polisiyesi: Behzat Ç." adlı dizinin son bölümünden yüzümüzü güldüren 2 kareyi atayım dedim. Son zamanlarda takımdan ümit kesilince bizi çok heyecanladıracak şeyler olmuyordu. Ta ki bu diziyi izlemeye başladık yeniden heyecanlandık. Dizinin geçtiği mekanların çoğunda Gençlerbirliği flama, kupa, anahtarlık gibi aksesuarların yanı sıra karakterlerinde Gençlerbirliği konuşması ve Gençlerbirliği kültürü hakkında ip uçları vermesi diziyi bizim açımızdan daha da izlenir hale getiriyor. Gençlerbirliği dışında da senaryosu şu anda çok başarılı giden dizinin ekibini kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum. 19 Mayıs Stadında da bir bölüm çekseler bize efsane diyen karakterler bizim için gerçekten efsane olacaklar... :))

2 Ekim 2010 Cumartesi

Forma Reklamımız Jet Fadıl'dan!


Turkcell'in futbol arenasından çekilmesinden sonra 7 haftadır göğsünde reklam olmadan mücadele eden takımımız Fenerbahçe maçında göğüs reklamıyla çıktı. Siyah zemin üzerinde sarıyla "Caprice Gold" yazan reklamla çıkan takımımız, artık sürekli olarak bu reklamla mı sahaya çıkacak yoksa sadece bu maçlık verilen bir reklam mıydı bilemiyorum. Henüz resmi sitede de bununla ilgili bir açıklama yok.

Caprice Gold ne firması diye baktığımızda oteller zinciri olduğunu görüyoruz. Üstteki resimde İstanbul Bayrampaşa'da açılmış veya açılacak olan -tam bilemiyorum- 7 yıldızlı otelin resmidir. Bu otelin projesi de bir dönem futbola el atan JetPA isimli şirketiyle adı bir takım yolsuzluklara da karışan "Jet Fadıl" olarak bildiğimiz Fadıl Akgündüz. Şu anda da Alpay Öcalan ile birlikte Siirt Jet-PA Spor'un başkanlığını yapan isimi bir dönemin yıldızlarını bonservisiyle alıp İstanbul takımlarına kiralamasıyla duymuştuk. 

Neyse takıma hayırlı olsun sahibi her kimse kim bizi ilgilendirmez. Yine de bu reklamın tek maçlık olmasını diliyorum. Zaten Ankara'da da şubesi olmayan bu otelin reklamı formayı çok çirkin hale sokmuş. Neredeyse Turkcell reklamını bile özleyeceğim.

Yine 3-0...

Fenerbahçe deplasmanından beklenen şekilde mağlup dönüyoruz. Eksik oyuncular, bu sezon ki genel gidişat ve rakip Fenerbahçe olunca bekleniyordu bu sonuç aslında. Bütün bunlara bir de hakem faktörünü eklediğimizde sonuç ortada.

Aslında maç öncesi yazısında eksikliklerin sorun teşkil ettiğini söylemiştim ancak öyle bir takımız ki sağımız solumuz belli olmuyordu. Geçen sene ki İstanbul Belediye'nin oynadığı oyunun değişik bir versiyonunu biz oynuyoruz. Geçen hafta aynı kadroyla Ankaragücü'nü yenerken bu hafta ne olacağını bilemediğimi ama yüksek ihtimalle yenileceğimizin sinyallerini vermiştik. Maçın hakemi Fırat Aydınus da taktik gereği oynadığımız agresif futboldan yararlanıp 20 dakika boyunca her topa düdük çaldı. Goller gelipte maç 2-0 olduktan sonra tek düdük çalmadı benzer pozisyonlarda. Hatta LigTV spikeri bile ilk yarı sonlarına doğru "ilginç bir şekilde artık sert hareketlere müsade veriyor" gibisine bir cümle kurdu. Yenilgiye bahane bulmak saçma belki ama bu şekilde yenilmekte insana koyuyor. Maçtan sonra kimse Fırat Aydınus'u konuşmayacak, Türk hakemliği dendiğinde Cüneyt Çakırmış da Barcelona maçını güzel yönetmişte vs vs... Tek hakem üzerinden edebiyatlar yapılacak.

Neyse bizim takımdan bahsedecek olursak Fenerbahçe karşısında o kadronun oynadığı futboldan aslında o kadarda ümitsiz değilim. İlk 2 golde adam paylaşamayan defansımız Ankaragücü maçını arattı sadece. Kulusic'in ilk golde hatası büyüktü gerçekten ancak geri kalan hatalar biraz Thomas Doll'a ait diye düşünüyorum. Ankaragücü maçında rakibin havadan geleceğini iyi tespit edip uzun boylu defans oyuncularımızla etkisiz bıraktık ataklarını. Fakat Fenerbahçe havadan gitmek yerine hızlı adamlarıyla hücum edip ağır defansımızı delmeyi bildi. Buna daha iyi bir çözüm üretebilirdi Doll. Gelgelelim eldeki oyunculara bakınca kimi oynatırdın diye bana sorsanız bende birşey diyemem. Bütün bunların dışında oynamak isteyen bir Gençlerbirliği gördüm ben sahada. Eksiklerin giderileceği devre arasına kadar bu duruma biraz alışmamız gerekiyor sanırım. Ciddi bir şekilde Mustafa Pektemek'e ihtiyacımız var ve Jedinak'tan daha iyi olacağını düşündüğüm Michael Stewart'a.

Jedinak'ın ne yapmaya çalışarak kırmızı kart yediğini de anlamış değilim. Hakemin haklı olduğu tek noktaydı sanırım Jedinak'ı oyundan atmak. Sevindiğim bir durum oldu aslında haftaya yok nihayet. Soner Aydoğdu daha fazla forma şansı hakediyor. Topla buluştuğu zaman zarfında akıllıca işler yapmaya çalıştı. Özkan'ın ise zamana ihtiyacı var. Kalecilerin olgunluk döneminin 28 yaşından sonra olduğunu düşünürsek Özkan henüz 19 yaşında diye not düşersek neden zamana ihtiyacı olduğunu da açıklamış oluruz sanırım. Patiyo için hala umudum yok ama Serkan Çalık yavaş yavaş içimde bir umut ışığı doğurmaya başladı. Dediğim gibi oynamak isteyen bir takım görüntüsündeyiz ama bir süre eksik kadrolu halimize katlanmamız gerek. İkinci yarı kağıt üstünde fikstür bizden yana gözüküyor.

1 Ekim 2010 Cuma

2010 - 2011 Sezonu 7. Hafta Maçımız ; Fenerbahçe - Gençlerbirliği


Ligin yedinci haftası ile ilk İstanbul maçımızı oynuyoruz. Rakip bu sezon başlangıcında hayal kırıklığıyla başlayan ve toparlanmak isteyen Fenerbahçe. Kendi evlerinde oynayacakları bu maç onlar için kritik. Onlar için kritik olduğu kadar bizim içinde artık bir devamlılık sağlamak adına önemli bir maç. Deplasmanda olması ve hala eksiklerimizin olması bizim için herşeyi zora sokuyor.

Fenerbahçe'de Uğur Boral ve Özer Hurmacı bu maçta kulübede dahi duramayacaklar gibi. Bunun yanı sıra yeni transfer Stoch'un sakatlığı söz konusu. Gelen haberler yüksek ihtimalle oynamayacağı yönünde. Kritik bir diğer 2 isimse eski oyuncumuz Gökhan Gönül ile milli kaleci Volkan Demirel. Son saydığım 3 isim bizim için avantaj gibi gözüküyor yalnız belalımız Alex'in oynaması bile herşeyi alt üst etmeye yetebilir. Geçen sezon Alex'in oynadığı maçta yenilirken, Alex'in oynamadığı Ankara'da ki maçtan puan çıkarmayı bilmiştik. Alex her takımın korktuğu ama bizim takımın daha fazla korktuğu bir isim.


Orta sahada Jedinak'ın halini görünce maestro göreviyle Alex başımıza iş açabilir. Alex'i durdurabilecek tek faktör Aykut Kocaman. Yıldız isimle sorunlar yaşayan Aykut Kocaman, Alex'i oynatmaz ise rahat bir nefes alabiliriz. Yada geçen hafta ki tandemin harika oyununu üstüne konulmuş şekilde izlersek Gençlerbirliği'nde o zamanda rahat bir nefes alabiliriz. Fenerbahçe'nin defans bölgesi aksasa da bizim hücum gücümüz çok umut verici değil. Guiza'dan korkmayan bir ülke de yaşasakta artık Niang var ve açılmaya başladı yavaş yavaş. Geçen hafta 6 golden 2sine imzasını atsa da Niang, takımı eleştirildi. Herşeye rağmen onlar Fenerbahçe.

Bütün bunları toplayıp Gençlerbirliği'ni düşündüğümüzde umutsuz bir maç olacağını söylebilirim bizim açımızdan. Eksiklerin devam etmesi can sıkıyor. Bir de bütün bunlara sağı solu belli olmayan oyunumuz eklenince ne diyeceğimi bilemiyorum. İddiacılara tavsiyem uzak durun abi bu maçtan :). Birde büyük ihtimal kazanan kadro bozulmayacak ki İBB maçından sonra bozulmayan kadro Karabük'ten 3 yedi. Yine de tekrar ediyorum ne olacağımız hiç belli olmuyor. Güzel maç olsun yeter.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara