2 Ekim 2010 Cumartesi

Yine 3-0...

Fenerbahçe deplasmanından beklenen şekilde mağlup dönüyoruz. Eksik oyuncular, bu sezon ki genel gidişat ve rakip Fenerbahçe olunca bekleniyordu bu sonuç aslında. Bütün bunlara bir de hakem faktörünü eklediğimizde sonuç ortada.

Aslında maç öncesi yazısında eksikliklerin sorun teşkil ettiğini söylemiştim ancak öyle bir takımız ki sağımız solumuz belli olmuyordu. Geçen sene ki İstanbul Belediye'nin oynadığı oyunun değişik bir versiyonunu biz oynuyoruz. Geçen hafta aynı kadroyla Ankaragücü'nü yenerken bu hafta ne olacağını bilemediğimi ama yüksek ihtimalle yenileceğimizin sinyallerini vermiştik. Maçın hakemi Fırat Aydınus da taktik gereği oynadığımız agresif futboldan yararlanıp 20 dakika boyunca her topa düdük çaldı. Goller gelipte maç 2-0 olduktan sonra tek düdük çalmadı benzer pozisyonlarda. Hatta LigTV spikeri bile ilk yarı sonlarına doğru "ilginç bir şekilde artık sert hareketlere müsade veriyor" gibisine bir cümle kurdu. Yenilgiye bahane bulmak saçma belki ama bu şekilde yenilmekte insana koyuyor. Maçtan sonra kimse Fırat Aydınus'u konuşmayacak, Türk hakemliği dendiğinde Cüneyt Çakırmış da Barcelona maçını güzel yönetmişte vs vs... Tek hakem üzerinden edebiyatlar yapılacak.

Neyse bizim takımdan bahsedecek olursak Fenerbahçe karşısında o kadronun oynadığı futboldan aslında o kadarda ümitsiz değilim. İlk 2 golde adam paylaşamayan defansımız Ankaragücü maçını arattı sadece. Kulusic'in ilk golde hatası büyüktü gerçekten ancak geri kalan hatalar biraz Thomas Doll'a ait diye düşünüyorum. Ankaragücü maçında rakibin havadan geleceğini iyi tespit edip uzun boylu defans oyuncularımızla etkisiz bıraktık ataklarını. Fakat Fenerbahçe havadan gitmek yerine hızlı adamlarıyla hücum edip ağır defansımızı delmeyi bildi. Buna daha iyi bir çözüm üretebilirdi Doll. Gelgelelim eldeki oyunculara bakınca kimi oynatırdın diye bana sorsanız bende birşey diyemem. Bütün bunların dışında oynamak isteyen bir Gençlerbirliği gördüm ben sahada. Eksiklerin giderileceği devre arasına kadar bu duruma biraz alışmamız gerekiyor sanırım. Ciddi bir şekilde Mustafa Pektemek'e ihtiyacımız var ve Jedinak'tan daha iyi olacağını düşündüğüm Michael Stewart'a.

Jedinak'ın ne yapmaya çalışarak kırmızı kart yediğini de anlamış değilim. Hakemin haklı olduğu tek noktaydı sanırım Jedinak'ı oyundan atmak. Sevindiğim bir durum oldu aslında haftaya yok nihayet. Soner Aydoğdu daha fazla forma şansı hakediyor. Topla buluştuğu zaman zarfında akıllıca işler yapmaya çalıştı. Özkan'ın ise zamana ihtiyacı var. Kalecilerin olgunluk döneminin 28 yaşından sonra olduğunu düşünürsek Özkan henüz 19 yaşında diye not düşersek neden zamana ihtiyacı olduğunu da açıklamış oluruz sanırım. Patiyo için hala umudum yok ama Serkan Çalık yavaş yavaş içimde bir umut ışığı doğurmaya başladı. Dediğim gibi oynamak isteyen bir takım görüntüsündeyiz ama bir süre eksik kadrolu halimize katlanmamız gerek. İkinci yarı kağıt üstünde fikstür bizden yana gözüküyor.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara