19 Ekim 2010 Salı

Suçlu Kim?

Antalya maçının teknik taktik yorumuyla başlamak istedim yazıya ancak zaten maça gidip canlı seyredemedim birde arkadaşların yorumlarından çok iyi oynamadığımızı öğrenince bir iştah kaçması oldu. Bunun yanısıra Thomas Doll'un gönderildiği haberi iyice canımı sıktı. Şu an ki gelişmeler işine son verildiğine yönelik, Cavcav'ın bugünkü açıklamaları ise işi iyice bilmeceye döndürüyor.

8 hafta sonunda 8 puanda kalmış bir Gençlerbirliği izliyoruz. Üstelik tarihinin en pahalı transferine imza attığı dönemde Gençlerbirliği için beklenmedik sonuç sayılabilir. Daha önce en pahalı transferimiz olarak Skoko alındığında UEFA'da tarih yazıyorduk. Şimdi sorulacak sorular var bu noktada. Aslında bu sorular kötü gidişatın devam ettiği son 4 sezondur soruluyor. Suçlu Kim?


Soru 1: Suçlu Thomas Doll mu?


Bu konu tartışmalı. Thomas Doll'u Türkiye şartlarına bakınca istifaya götürecek neden haklı gözüküyor. 8 hafta da 8 puan Gençlerbirliği gibi Süper Ligin gediklisi bir takım için çok az. Ama geçen sezon eldeki Hacettepe-Gençler karışımı kadroyu 10. yapmayı başaran, ilk 7 hafta namağlup kalmayı başaran 2 takımdan biri yapmayı başaran da bu adam. Geçen sezon evlenme hazırlıkları nedeniyle sık sık takımı yalnız bırakmasını çok eleştirsekte bizim takımın kadro yapısı ve son sezonlarda aldığı sonuçlar ortadayken Thomas Doll'e bana göre başarısız bir adam diyen insan skor yorumcusundan başka birşey olamaz.

Soru 2: Suçlu Futbolcular mı?

İşte bu soruda yıllardır soruluyor. Takımın huzurunu yapısını bozuyor diye son dönemde El Saka gibi, Mehmet Çakır gibi, Gökhan Tokgöz gibi adamlar gönderildi. Bunun yanısıra işini iyi yapmasına rağmen Mehmet Nas, Hakan Aslantaş ve Kahe gibi oyuncularlada kan tazelemek amaçlı sözleşme yenilenmedi. Bu kadar adam gitti Gençlerbirliği hala aynı tas aynı hamam gitmekte. Burda göze çarpan ciddi bir futbolcu sorunu var. Futbolcuların en büyük sorunu ise ruhsuzluk. Bu ruhsuzluğun sebebi nedir diye araştırmak gerekir muhakkak ama hepsiyle tek tek psikolog gibi görüşmek gerekir. Dışarıdan baktığımızda ise memur zihniyetli takım havasında olduğumuz çok açık. Bu sistemde borçsuz kulüplerden olduğumuz için her ay trink yatan futbolcu maaşları oyuncuları bir rahatlığa sevkediyor gibi. Tamam futbolcularda aç mı kalsın sürünsün mü diyeceğim geliyor arada hatta böyle para bakımından sorunsuz olan bir takımın taraftarı olarak övünürümde yine şeytan vermeyin şu futbolculara kötü geçen haftanın sonunda paralarını "oynayın ulan para yok size" diye salın sahaya dedirttiriyor arada. Bunun dışında ki sorunları dediğim gibi bilmek mümkün değil ama gelin görün ki birde transfer sorunu var ki bu da 3. sorumuzu sorduruyor bize.

Soru 3 : Suçlu Yönetim mi?


Yönetim yıllardır eleştiriliyor. Daha doğrusu eleştiriyoruz. İlhan Cavcav'ın hastalığı yüzünden oyuncuları iyi seçememesi ve genel menajer Cem Onuk'un yaptığı hatalı transferleri yüzünden blogda eleştirdiğim onlarca yazı vardır eminim. Özellikle Cem Onuk'un Sandro-Tozo ikilisi ile başlattığı hatalı transfer politikası hem para hem takımın kaybına sebep oldu. Yıllarca onca farklı ülkeden oyuncu izleyip dandik Çin ve Avustralya liginden vasat topçuları getirmesi çok eleştirildi. Geç bir karar olsada sonunda görevinden istifa etti ancak bu seneyi de çaldı bizden. Michael Stewart, Mehmet Akgün, Cem Atan gibi isimlerin gelir gelmez aylarca sakat olması, bu oyunculardan yararlanamamıza sebebiyet verdi. Yıllarca teknik direktörün değişmesi, futbolcuların değişmesinin takıma hiç bir yarar getirmediğini tekrar düşünecek olursak yıllardır değişmeyen yönetim ve onların zihniyetlerinin en büyük suçlu olduğunu görüyoruz.

Soru 4 : Thomas Doll'un Görevine Son Verilmesi Doğru Karar mı?

Taraftar arasında iki farklı görüş hakim. Gönderilmesini çok önce isteyende var, kalmasından yana olanda. Ama ortak fikir Thomas Doll gelen çoğu isimden çok daha iyi bir isim. Gönderilmesini isteyenlerde bunda hemfikir olsada hedeflerin küçüklüğünden ve daha büyük oynamamız gerektiğini savunduğundan böyle bir değişiklik istiyor. Şimdi konuşulan isimler Giray Bulak, Rıza Çalımbay, Samet Aybaba gibi isimler. Bu teknik adamlar yıllarca Türk futbolunun içinde ve sık takım değiştiren isimler. Yaptıkları ortada bir nevi. Geçici çözüm ortakları dersek yanlış bir tabir olmaz, oysa biz Thomas Doll ile sezon başında istikrar parolasıyla yola çıkmıştık. Sonunu bildiğimiz teknik adamların Thomas Doll'un ardından göreve gelmesi çok mantıksız. Yardımcı antrenör Serdar Dayat'ın başa geçmesi de çok şey değiştirmeyecektir. O da biliyor ki bu takıma yapılabilecekler bu kadar. Thomas Doll'den bir farkı olmayacak. Bu doğrultuda kesinlikle Thomas Doll'un kalmasından yanayım. Haa eğer kulüp atılım yapıp Laszlo Bolöni, Zico gibi kalbur üstü adamlar takımın başına getirilecek ise kan değişikliği neden olmasın derim. Kaldı ki Thomas Doll'un 750 bin euro tazminatından kurtulmak için oyun çevirme peşindeki yönetim bu adamların parasını vermek isterler mi diye soruyorum. Cevap; Tabi ki hayır.

Soru 5 : Çıkış Yolları Ne Olabilir?

Dediğimiz gibi suçlu yönetim. Thomas Doll ile devam kararı yada kalbur üstü teknik adam alınıp tam yetki verilmesi kararı çok doğru olabilir. Cem Onuk'un yerine getirilen isim hakkında da çok iyi şeyler duymadık bu yüzden transfer komitesinin başına işini iyi bilen bir adamın getirilmesi ve yönetimden Muammer Akyüz'ün bahsettiği tarihimizi bilmeyen yöneticilerin temizlenip gerçek Gençlerlilerin getirilmesi şart. Sırtımızda büyük bir özel hastanenin adını taşıdığımız bir dönemde sakat futbolcu transfer etmemiz zaten trajikomik haldeyken bu durumu taraftarlar için daha da trajediye çevirmemek gerek buda önemli bir durum. Yönetim ve futbolcularında acilen toplanıp görüşmesi ve akıllarını başlarında devşirmeleri söylenmeli. Yönetimin suçu olduğu kadar futbolcularda kendine pay biçmeli. Ruhsuz oyun, değişen oyunculara rağmen değişmeyen bir şey ise bunun sebepleri bulunmalı muhakkak.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara