3 Mart 2012 Cumartesi

Adını Sen Koy!

Maçı televizyondan izleyip hemen ardına bu yazıyı yazmak istedim. Muhtemelen şu sıralar Fuat Çapa basına mağlubiyetin sebeplerini anlatıyodur fakat benim nazarımda son haftalardaki Gençlerbirliği'ni bir kenara bıraktım bu maçtaki Gençlerbirliği'nin hiçbir açıklaması olamaz.

İnanın skor zerre umrumda değil. 6-1 gerçekten ağır bir skor ama bazen şanssızlık oldu deyip geçersin, hakem hatasına kurban gidersin, eksik kalırsın vb. bir maç dersin geçersin. Yalnız sahada oynanan bu oyunu kabul etmek mümkün değil. Her zamanki ideal kadro, top aynı top, kale aynı kale, çim aynı çim. Bugün buralarda olmamız bu kadro ile mucizedir bunu böyle kabullenebiliriz, kabullendik ama bizi buraya kadar getiren şey neydi? Şimdi nerede? Beşiktaş maçını çeviren, Bursa maçını çeviren, 4 maçlık galibiyet serisine giren, kendi evini kaleye çeviren Gençlerbirliği'nin hırsı Mersin İdman Yurdu maçıyla uçtu gitti. Beşiktaş maçındaki oyunla umutlanmıştık, yenilsek de güzel oynadık demiştik, ölümüne play-off demiştik ama Sivas maçıyla birlikte anladım ki başarıyı biraz yakalayınca futbolcularımız gibi bizde biraz fazla uçmuşuz.

Fenerbahçe maçının sinyalini Sivas maçı vermişti gerçekten. 9 kişi kalan takımla kendi evinde 2-0 önde olduğun maçı 3-3 ile bitiriyorsan bir yerlerde birşeyler yanlış gidiyor demektir. Lakin Sivas maçındaki oyun bile bugün İstanbul'da ki maçın skorunun rezilliğini örtse bile oyunun rezilliğini örtemez. Hiç bir oyuncuya takılmıyorum, şu iyiydi, bu kötüydü gibi birşey demeyeceğim. Takım halinde berbattık. O hırsla saldıran, rakibi yiyip bitiren, gol atamasa, yenilse dahi alkışladığımız Gençlerbirliği bugün Fenerbahçe gibi orta sahası olan takıma bir saniye bile basmadı. Adeta her topa eskort görevi gören oyuncuların 6 gol yemesinden daha doğal bir durum yok kanımca. İlk yarım saatte 3-0 oluyorsa maç ne Mehmet Sedef ne Özgür'e atabilirim suçu. Bütün suçlu onlar olsa dahi kaybedecek birşeyim yok diyerek oyuna 2. hatta 3. bir forvet oyuncusunun girmesini isterim. Ama bugün bunu bile göremedik. En güvendiğimiz Fuat Çapa bile şaşkındır eminim.

Maçın skoru, oynadığımız oyunu çok düşünmek, üzerine kafa yormak bize ne kazandırır hiçbir fikrim yok. Yalnız futbolcuların içindeki hırs ve umut geri gelecekse ne gerekiyorsa yapayım, konuşayım, kafa yorayım... Ben, skor 6-1 olmuş ve hala maçı umutla ve hırsımdan ağlayacak kadar inatla izliyorsam takımımdan da sahada bu hırsı beklerdim. Kapasitemiz bu kadar olabilir, ligin kadro kalitesi en kötü takımlarından olabiliriz ama bugün 4.lüğü kovalayacak konuma gelmişsek eğer biz, bu kaliteyle buralara gelebileceğimizi göstermişsek hem kendimize, hem ele güne, bugün Fenerbahçe karşısındaki oyun AYIPTIR, REZİLLİKTİR!

Ya sorumluluk kaldıramıyoruz, ya çok havaya girdik. Eğer havaya girdiysek ne ala derim, bu skor burnumuzun sürtmesi için çok iyi ama sorumluluk kaldıramıyorsak durum çok vahim. Play-off'lar için avantajlı konumdayız belki hala ama şu oyundan sonra ne play-off kelimesini ağzıma alırım, ne de katılacağımız olası bir play-off'ta başarı beklerim. Ben kimseye kızmak istemiyorum, günah keçisi olarak birini seçmekte istemiyorum, şu dakikadan sonra kişisel olarak sadece ligde kaldığımıza dua edip bu sezonu da sağ salim atlattıranlara teşekkür ediyorum. Lakin takıma dair hala umutları olanlar varsa sezon başındaki hırsın nereye kaybolduğunu bulup bana da söylerseler bende tekrardan onlara katılıp içimde umut filizlendirmeye başlarım. Ben bu sezon şu geldiğimiz noktanın adını koyamamışken, şu an yaptıklarımızın adını hiç koyamıyorum.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara