Hele bana göre bu derbileri daha ilginçleştiren birşey varsa bu da takımların aynı stadı paylaşmasıdır. Galatasaray - Fenerbahçe maçı hangisinin stadındaysa atmosfer farklı olur mesela. Fenerbahçe'nin sarı-lacivert hakimiyeti Şükrü Saraçoğlu'nun duvarlarına, kirişlerine, kapılarına, demirlerine de yansımıştır aynı Galatasaray'ın sarı-kırmızısının Arena'nın dört bir yanına hakim olması gibi. Her ne kadar aynı şehirde olsa da bu stadyumlar, deplasman taraftarı olarak içeri girdiğinizde size yabancılık muhakkak hissettirecektir. Bu yüzden aynı şehirde, aynı stadyumda deplase olmanın duygusu çok çok farklı. Bu duyguyu şu an Süper Ligde yaşayan sadece Ankaralılar. Ankaragücü'nün "Gecekondu"sunun yada Gençlerbirliği'nin Maraton'unun bir maçta saatli kale arkasına geçmesi çok ilginç gelir bana.
Aslında biz Maratonda maç seyrederken ertesi hafta aynı maratona Ankaragüçlülerin girdiği gerçeğini düşünmem ama böyle deplasman zamanı saatli kale arkasından maçı izlerken ligin 17 maçını izlediğim yerde başka takım taraftarlarının oturuyor olması -sanırım kıskançlıktan- çok garip gelir bana. Kendi şehrinde ve kendi stadında deplasman olmak ve alıştığın yerden başka tribüne sürülmek sadece benim için değil çoğu kişi için garip bir duygu olsa gerek.
Dünya üzerinde bunun bir çok örneği var özellikle İtalya'da yalnız bizden biraz farklılıkları var. Örneğin en bilineni Milan - İnter derbisi. Milano şehrinin ve İtalya'nın hatta dünyanın en büyük iki takımının stadyumu bize benzer şekilde aynı. Üstteki stadyum iki takıma da ev sahipliği yaparken bizden farklı olarak stadyumlarının ismini değiştiriyorlar. Milan ev sahibi olduğunda San Siro, İnter ev sahibi olduğunda Guiseppe Meazza diye anılan stadyum belki de bu özelliğiyle tek.
Yine bizden farklı olarak ise tribündeki yerleri sabittir taraftarların Curva Sud yani güney tribünü Milan'a aitken, Curva Nord yani kuzey tribünü İnter'e aittir bu özelliğiyle de aslına bakılırsa bizim gibi bir sürgün yaşamamaktadırlar.
Sampdoria ve Genoa FC. Cenova derbisi aslında tarz olarak Karşıyaka-Göztepe'ye benzetebiliriz bu derbiyi. Aynı şehrin bu iki takımı hiç birşeyi paylaşamaz ve ortalık savaş alanına döner. Tek paylaştıkları şey ise Luigi Ferraris Stadyumudur.
İnter - Milan derbisine benzer bir şekilde burda da Curva Sud Sampdoria, Curva Nord Genoa taraftarlarına ait.
Bize en benzeyen derbilerden biri belki de AS Roma - SS Lazio derbisidir. Birincisi "başkent" derbisidir. Sonrasında aynı bizim 19 Mayıs Stadyumunu paylaştığımız gibi onlarda Roma Olimpiyat stadyumunu paylaşırlar. Rekabetin genelinde şehrin en büyüğünün arandığı gibi sosyal ve kültürel bakımdan da iki uç kutuptur. Bu yönüyle Gençlerbirliği - Roma, Ankaragücü - Lazio eşleştirmesi yapsak yanlış birşey yapmayız sanırım. İki takım taraftarının da karıştığı olaylar hatta çok büyük olaylar olsa da agresiflik bakımından Ankaragücü'nün Türkiye'de ki ününün bir benzeri İtalya'da Lazio taraftarlarına aittir.
Siyasi olarak aslında Ankara'da ki rekabet ucundan kıyısından İtalya'nın başkent derbisine tekabül etse de İtalya'nın aksine bizde pek yansıtılmaz tribünlerden. Bunun yanında Lazio, başkentin ilk takımı olma ünvanıyla da Ankaragücü'ne benzer. Ankaragücü'nün İstanbul kökenli olduğunu saymazsak tabi ki..
Sadece İtalya da değil dünyanın bir çok yerinde var aslında aynı şehrin aynı ligde aynı stadyumu paylaşan takımları. Ankara'da bir dönem Ankaragücü-Gençlerbirliği-Hacettepe takımlarının 19 Mayıs'a ev sahipliği yapması gibi 3e bölünen bir stadyum daha var.
Bir başka başkent derbisi de komşumuz Yunanistan'ın başkenti Atina'da Panathinaikos ve AEK Athens takımlarınındır. Başkent derbisiyle bize benzedikleri gibi aynı stadyumu paylaşır bu iki ekip.
OAKA Stadyumu olarakta bilinen Atina Olimpiyat Stadyumu her iki takımında evi. AEK'nın Ankaragücü ile en benzer özelliği İstanbul'da kurulup başkente göç etmiş olması. Lakin taraftar sayısı bakımından Yunanistan'ın en büyük takımlarından biri olan Panathinaikos'un üstünlüğü var. Birbirlerini kızdırmak için AEK'ya takılan lakap "Türkler"i taraftarlar benimsiyor aslında. Bir çok AEK maçında açılan Türk bayrağını görmek mümkün. Bir benzer durumda yavru vatan Kıbrıs'ın Rum tarafının başkenti Lefkoşa'nın iki takımı Omonia Nicosia ve Apoel Nicosia arasında. GSP Stadyumunu paylaşan iki ekip birbirlerini kızdırırken AEK'nın benzeri bir şekilde Omonia taraftarına "Türkler" denir. Omonia taraftarı da bir çok maçta Türk bayrağı açarak aralarında ki gerginliği arttırır.
Rusya'nın başkenti Moskova'nın Dinamo Moskova ve CSKA Moskova takımları Arena Khimki'yi, Belçika'nın Club Brugge ve Cercle Brugge takımları Jan Breydel stadyumunu, Amerika'da C.D Chivas USA ve L.A. Galaxy takımları Home Depot Center'ı payalaşırlar aynı Ankaragücü ve Gençlerbirliği gibi.
Ankaragücü'nün sıkıntılı günler geçirdiği şu günler bizi bir ayrılığa itecek gibi görünüyor. 19 Mayıs'ta son deplasmanımız belki de bu pazar olacak. Stadyumun hakları Gençlerbirliği ve Ankaragücü tarafından oluşturulan Ortak Girişim'e ait olduğu için belki Ankaragücü maçlarını yine 19 Mayıs Stadyumunda oynayacaktır lakin aynı şehir ve aynı stat artık iki takım için 1 kereliğine de olsa deplasman olmayacak.
İki takımında deplasman tribününde izlediği son sezon olma ihtimali çok yüksek. Bu kaderi yaşayan ilk takımlar olmayacağız belki ama ülkenin en üst liginde aynı şehrin, aynı stadyumu paylaşan takımı olmayacak artık. Daha önce Kayseri ve Kayseri Erciyes'in, Adanaspor ve Adana Demirspor'un ayrıldığı ve hatta Almanya'da 1860 Münih ve Bayern Münih'in ayrıldığı gibi aynı şehrin, aynı stadyumda ama ayrı liglerde mücadele vereceğiz.
"En büyük kim?" diye tartıştık, "1923'te Ankara'da kurulduk. Ya siz?" diye Güçlüleri kızdırdık, bir kamyon dolusu küfür yedik lakin böyle ayrılık biraz acı geldi. Çok fazla kişiye nasip olmayan kendi şehrinde, kendi mabedinde deplase olmanın elimden alınacak olması, maratonda oturan Güçlüleri görüp "ulan orası bizim yerimizdi" diye kıskançlık yapamamanın düşüncesi bile üzüyor beni.
19 Mayıs bile hüzünleniyordur. Asi, serseri çocuğu Ankaragücü ile efendi sessiz çocuğu Gençlerbirliği'ni aynı anda kanatlarının altına alamayacak bir ana gibi.
Ankaragücü kaba kuvveti seven, serseri bir ağabey ise Gençlerbirliği efendi ama hazırcevaplığıyla, başarısıyla ağabeyini kızdıran küçük kardeştir. Mizaçlarımız farklı olsa da bizler aynı şehrin büyüttüğü iki kardeşiz aslında.
Bahsettiğim derbiler kadar hatta farklı şehirler olan Trabzon ile İstanbul'un takımlarının maçları kadar değer verilmese de Ankara Derbisi'nin önemi büyük, hele bu pazar hem takımlar hem de taraftarlar için çok daha ilginç olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder