20 Kasım 2011 Pazar

Önemli Bir Puan!

 14 puanlı iki ekibin mücadelesi. Gençlerbirliği açısından da Sivasspor açısında da eşik niteliğinde bir maç. İki takımında galibiyet isteyerek çıktığı bir maç desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Biraz tamam, devam gibi bir mücadele oldu açıkçası. İki takımında geçen sezon ki hali düşünülünce tekrar o günleri sezon başından yaşamamak için önemli bir maçtı.

Bu eşiği tam anlamıyla atlayan takım olmadı 1-1!lik sonucun sonunda ancak Gençlerbirliği bir ayağını attı kapıdan. Deplasman fobimiz düşünülünce bunu daha iyi anlayabiliriz. Deplasmanda oynadığımız 5 maçta 1 puan çıkarabilen ekibimiz 2. puanını da Sivasspor deplasmanında aldı. Bu anlamda maç bizim için daha karlı geçti.
 Kamil Grosicki, Ricardo Pedriel gibi bir hücum hattına sahip takım Sivasspor ve onlar kadar olmasada Enaramo gibi yıpratıcı bir kuvvet daha var. Defansif zaafları olan bir takım olarak deplasmanda 1 gol yiyip beraberlik almak güzel. Karşılıklı pozisyonlar var ve burada kalecilerin başarısı dikkat çekici. Gerek Grosicki'nin yarattığı tehlikelerde Ramazan, gerekse Soner'in frikiğinde topa çok iyi uzanan Milan Borjan gayet başarılı maç çıkardı diyebiliriz.
Atılan gollerde ise Pedriel'in fırsatçılığı karambolde bir gol atmasını sağlamış. Bizim golümüze gelecek olursak, Herve Tum'un kafa vuruşu gerçek bir vuruş cidden. Oldukça sert ve kalecinin yapabileceği çok bişey yok. Herve Tum'un gol sayısını üçe çıkarması bizim açımızdan ayrıca heyecan verici. Ligin ilk üç maçını kaçırdığını ve takıma uyum sürecini eklersek, sezon başında düşündüğümüzden çok daha iyi bir performans sergiliyor. Belki oyunun genelinde pek etkili değil ama gol atma sayısını böyle böyle arttırırsa tecrübeli golcü olarak takımın bu kısıtlı kadrosunda çok fayda sağlayan isimlerden olabilir. 

3 hafta arka arkaya içerde oynayacağımız bir seri bizi bekliyor ve bunların ikisi Fenerbahçe, Galatasaray maçları. Kendi sahamızda ki iyi formumuzu koruyamazsak eğer bu takımlara karşı, bu deplasmanda alınan 1 puanın değeri biraz daha artabilir.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Behzat Ç. Kaldığı Yerden!

Behzat Ç. dizisi oyuncuları yeni sezon öncesinde Gençlerbirliği - Beşiktaş maçındaydı. Hem dizi de canlandırdığı Behzat Ç. karakteri hem de gerçek hayatında Gençlerbirliği taraftarı olan Erdal Beşikçioğlu, attığımız gollere sevinince bir grup Beşiktaşlının da tepkisini çekmişti.


Dizinin yeni sezonunun ilk bölümü geçtiğimiz pazar ekrana geldi. Erdal Beşikçioğlu mükkemmel oyunculuğuna ara vermeden devam ederken bir yandan da takımını destekliyor. İlk görüldüğü F-tipi cezaevi sahnesinde giydiği eşofman altına dikkat diyelim :)).

11 Kasım 2011 Cuma

Bojan Jorgacevic Tercihini Yaptı!


KAA Gent kalecisi ile ilgili haberi bir önceki post ile duyurmuştuk. Bir önceki yazının hemen ardından bir kaç yerde Bojan Jorgacevic yine Belçika takımı olan Club Brugge ile anlaştı şeklinde bir iki bir şey okumuştum ama resmi siteden geçilecek olan bir haber beklemiştim.

KAA Gent takımının resmi sitesinde de Bojan Jorgacevic'in Club Brugge ile anlaştığı haberi duyuruldu. Haberin içeriğinde Jorgacevic'in 4.5 yıllık imza attığı söyleniyor. Kulüpte kaldığı sürece gösterdiği bağlılığa teşekkür eden Gent kulübü daha önce açıkladığı Türk kulübüyle prensipte anlaştık haberini de şu sözlerle açıklmış;

"İlk etapta bir Türk kulübüyle anlaştık ancak Jorgacevic, Club Brugge takımını Türkiye'ye tercih etti"

Başka kaleci adayları var mı bilmiyorum ancak Jorgacevic defteri bizim için kapandı. Facebook üzerinden yaptığım ankette de kimse Jorgacevic alınsın şıkkını işaretlememiş taraftarlar için güzel bir haber olsa gerek. Taraftarlar olarak mevcut kalecilerimizi kağıt üstünde yetersiz bulsakta destek verme görüşündeyiz ve yeni kaleciye pekte sıcak bakmıyoruz.

KAA Gent takımın resmi sitesinde çıkan haberhttp://www.kaagent.be/actueel/1/08-11-2011/bojan-jorgacevic-maakt-de-overstap-naar-club-brugge

8 Kasım 2011 Salı

Bojan Jorgacevic Geliyor Mu?

Sezon öncesi kaleci almak isteyen takımımız için KAA Gent'li Bojan Jorgacevic ismi anılıyordu. Fakat tarafların vazgeçmesi sonucu bu transfer gerçekleşmemişti.

Belçika ekibi resmi sitesinden yaptığı açıklamada "Bojan Jorgacevic için bir Türk takımıyla prensipte anlaştık." diye duyurdu. Kulüp sitesindeki haberde isim verilmemiş fakat sezon öncesi ismi Gençlerbirliği ile anıldığı için gözler öncelikli olarak bizim üzerimizde.
http://www.kaagent.be/actueel/1/07-11-2011/princiepsakkoord-over-transfer-jorgacevic

Belçika sitesi sporza.be de yayınlanan haberde, Club Brugge ile de bir bağlantının olduğu yazılmış ama kesinlik yok. Bunun yanı sıra sezon başı Türkiye'den gösterilen ilgi iptal olsa da yeniden girişimlere başlanıldığını yazmış. Resmi site Türk takımı olarak açıkladığı için Club Brugge safdışı kalmış diyebiliriz şimdilik. Tek bir gerçek var ki işin sadece sağlık kontrollerine kaldığını ve çok yüksek ihtimalle Ocak ayında Jorgacevic'in Gent takımıyla yollarını ayıracağını bu sitede doğrulamış.

http://www.sporza.be/cm/sporza/voetbal/Jupiler_Pro_League/111107_jorgacevic
Sezon öncesinde çıkan haber: http://www.sporza.be/cm/sporza/voetbal/Jupiler_Pro_League/1.1092292

hln.be adlı bir başka internet sitesi ise sporza ve Gent kulübünün resmi sitesindeki haberi özetlemiş. "Gent Türk kulübüyle prensipte anlaştığını söylerken, sporza bunun sis perdesi olduğunu, kesin olmadığını yazdı" şeklinde bir haber geçmişler.
http://www.hln.be/hln/nl/1285/Jupiler-Pro-League/article/detail/1344679/2011/11/07/Jorgacevic-naar-Turkse-club.dhtml

footgoal.net adlı sitede dün yayınlanan haberde ise Gençlerbirliği ve Gent'in anlaştığı yazılmış.
http://www.footgoal.net/suite.php?selection=76099

Kulübün resmi sitesinde yapılan açıklama daha güvenilir sonuçta. Bojan Jorgacevic büyük ihtimalle Türkiye'ye gelecek. Tabii ki öncelikli olarak Gençlerbirliği'ne daha yakın gözükse de günümüzde ki menajerlik oyunlarına akıl sır erdirmek mümkün olmadığından sadece dedikodu diyelim. Ocak ayında bir kalecimiz olursa şaşırmayalım diye denk geldiğim bu haberleri paylaşmak istedim. Herkesten önce ilk dedikodular bizde efendim =D.

Harbuzi Yolcu Gibi!


insidefutbol.com sitesinde 2 Kasım tarihinde çıkan, Harbuzi'nin ağzından verdiği  haberde takımdan ayrılcağına dair sözler sarfetmiş.

Çevirebildiğim kadarıyla Harbuzi, kendisini İtalya, İspanya ve Fransa'da takip eden takımlar olduğunu bildiğini ve muhtemelen teklif gelirse tercihini o takımlardan yana kullanacağını açıklamış.

Haberde Harbuzi'nin ağzından şu notlara yer veriliyor;

-İtalya, İspanya, Fransa'dan takımların beni izlediğini biliyorum.


-Kulüplerin çözüm bulması gerekir


-Eğer takımlar iyi tekliflerle gelirlerse, Gençlerbirliği ile devam edeceğimi sanmıyorum.

Çeviri hatalarım olabilir. Anladığım kadar çevirmeye çalıştım. Bu sözler üzerine kısa bir yorum yapmam gerekirse açıkçası kendi adıma Harbuzi'nin  yıllardır oynadığı futboldan memnun değilim zaten sakatlıklar yüzünden tam bir düzen tutturamadığı gibi oynadığı maçlarda da laubali oyun tarzı takıma pek fayda getirmiyordu. İyi bir teklif gelirse yolları ayırmak en mantıklı çözüm gibi duruyor bizim için.

Haberin orjinal linki; http://www.insidefutbol.com/2011/11/02/labinot-harbuzi-reveals-italian-spanish-and-french-interest/51909/

Tarih Yazdık!

 Sıkıntılı dönem geçiren takımımızda şu ana kadar giden en iyi şey kısıtlı kadroya rağmen futbol oynamaya çalışan bir takım ve iç sahada alınan güzel sonuçlardı. Fikstürde en zorlu dönemece girdik ve iç sahada arka arkaya Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray ile maçlarımız olacak. Bunların ilki olan Beşiktaş maçı gerçek bir tarih yazmayla başladı. Kolay kolay unutulmayacak bir maç hem biz Gençlerbirliği taraftarları hem de Türk futbolu tarihi açısından.

Maç başlamasıyla Beşiktaş'ın bulduğu ilk pozisyonu gole çevirmesi en istemediğimiz olaydı ki bizim için kabusun başlangıcı oldu. Ardından olmayan bir pozisyonda yediğimiz ikinci gol açıkçası umutlarımızı tüketti derken ikinci yarı başıyla itibaren destan yazmaya başladık.

 Maçı Gençlerbirliği açısından değerlendirirsem, yediğimiz iki golde de çok net bir pozisyon yoktu sadece ciddi bir defans zaafının sonucu golleri yedik. Genel anlamda da en büyük sıkıntımız defansımız. Cem Can'ı ortasaha'dan devşirip sağ bek ve vasat oynayan Mehmet Sedef'ten de sol bek yaptığımız için çok sık bu bölgede aksaklıklar oluyor.

İlk yarı 0-2 geriye düşmemize rağmen 45 dakikanın büyük bir bölümünde tek kale oynadık desek yalan söylemiş olmam. Medyada genellikle "Beşiktaş yenildi" diye lanse edildiğinden pek konuşulmadı ama tarafsız bir gözle bakarsak ilk yarıda da bahriz bir üstünlüğümüz mevcuttu. Burda da Gençlerbirliği'nin ikinci büyük zaafı ortaya çıkıyor. Defansif anlamda pozisyon vermeden yediğimiz golleri Mersin ve Beşiktaş maçlarında gördüğümüz gibi hücum anlamında da pozisyon yakalayıp gol vuruşu yapamama hastalığımızı Kayseri maçında olduğu gibi bu maçta da gösterdik. Gol vuruşlarını halledebilirsek eğer -ki bunun içinde takviye şart- galibiyet serileri gelebilir ve Gençlerbirliği hiç beklenmeyen bir performans ile üst sıraları zorlayabilir.

Maçın ikinci yarısında ise pozisyon bulmaya devam ettiğimiz gibi iki dakika arayla gerçekleşen ataklarımızda bulduğumuz goller galibiyetin habercisi oldu. Kolay golleri dahi bir türlü atamayan takımımız bu sefer iki zor pozisyonda son vuruşları başarılı bir şekilde gerçekleştirince kendimize güvenimiz geldi. Herkesin kırılma noktası olarak dillendirdiği Mustafa Pektemek'in mutlak pozisyonda kaçırdığı 3. gol şansını bir kenara ayırırsak 2 dakika arayla gelen goller maçın bizim açımızdan kırılma noktasıydı.

Egemen'in durup dururken kaleci ile anlaşamayıp kendi kalesine attığı gol galibiyetin habercisi olurken, Erdal'ın 90. dakikada attığı son golümüz ise belkide Erdal'ın hayatının golüydü.
Beşiktaş niye yenildi? Beşiktaş neden çöktü? gibi sorulara yanıt arayan medyaya karşı taraflı ve tarafsız kim bu maçı baştan sona izlese aslında maçı Gençlerbirliği'nin haklı olarak kazandığını konusunda kesinlikle hemfikir olacaklardır.

Toparlayacak olursak defansif anlamda zaaflarımız gerçekten çok yüksek seviyede. Sezon başından bu maçın ikinci yarısına kadar son vuruşlardaki beceriksizliğimizde bir o kadar can sıkıcı. Ama Fuat Çapa'nın bu kısıtlı kadroya rağmen futbol oynatmaya çalışması ve çok pozisyon bulmamız bizi heyecanlandıran ve umutlandıran şeyler. Ankara her takıma deplasman olmaya başlıyor yavaş yavaş yalnız bu durumu deplasmanda da gerçekleştirmeye çalışmamız lazım. Ciddi bir deplasman fobimiz olduğu açıktır.

Öyle yada böyle bir çok duyguyu aynı anda yaşadık her yönüyle efsane olacak bir maçtı. Attığı gole sevinmeyip bize saygısını sunan Mustafa Pektemek'i de tekrar kutluyorum ve Beşiktaş'ı bireysel olarak sevmesemde Mustafa'nın gollerinin devamını can-ı gönülden istiyorum.

30 Eylül 2011 Cuma

Kadın Ve Çocuklara 2278 Bedava Bilet!

Türkiye Futbol Federasyonu proje aşamasındaki kadın ve 16 yaşaltı çocukların maçları ücretsiz izleme fikri bu hafta ile beraber hayata geçiyor.

Üstteki tabloda takımların bu kontenjana ayırdıkları kontenjan sayıları ve hangi tribünü ayırdıkları yazılı. Gençlerbirliği yönetimi kadın ve çocukların maçları ücretsiz izlemesi için sezon başında kombine bilet çıkarmadığı ve maçlarımızda boş kalan Gençlik Parkı kale arkası tribününden 3 blok ayırmış.

Böylelikle "sezon başında kombine alan kadın taraftarlara ne olacak?" sorusunu da ortadan kaldırmış oldu Gençlerbirliği yönetimi. Bu uygulamanın avantajları bizim için büyük olabilir aslında. Çünkü kamuoyunda  "eşimi, sevgilim, çocuklarımı gönül rahatlığıyla getirebildiğim tek tribün Gençlerbirliği tribündür" şeklinde bir yargı mevcut. Böyle bir ortamda Ankaralı futbolseverler Gençlerbirliği maçlarını tercih edebilirler. Yıllardır boş kalan kale arkası tribünüde hem hoş bir görüntüye sahip olurken, dolu görünümüyle de daha hoş hale gelip hareketlenebilir.

Dezavantajlarını düşünecek olursak 16 yaş biraz fazla gibi görünebilir öncelikle. Bedava bilet engelini aşmak amacıyla bu yaş 12'ye çekilebilirdi. Yine de en büyük sorun bu gözükmüyor. Ankara gibi metropol şehirde bilindiği üzere İstanbul takımlarını tutan kesim çok daha fazla ve olası İstanbul takımlarının maçında Gecekondu tribünü kadın ve çocukların oluşturdu rakip taraftara teslim olabilir. Bu noktada üstünde rakibin forması olan taraftarlar güvenlik tarafından geri gönderilse ancak bu şekilde önüne geçilebilir bu durumun. Fakat bu biletletlerin parasını TFF kulüplere ödeyeceği için Gençlerbirliği yönetimi böyle durumlara ses çıkarmayacaktır bana göre.

Bu uygulamanın avantajları ve dezavantajlarını harmanlarsak, farklı takımı tutan veya tutmayan maça gelecek özellikle yetişen yeni nesil olan çocukların gönlünü kazanabiliriz. Tabiki takımın iyi sonuçlar alması çocukların gönlünü çelmemiz için en büyük faktörlerden.

Bu vesileyle Ankaralı bütün kadın ve çocuk futbolseverleri Gençlerbirliği maçına davet ediyorum. Rakip takımın taraftarı bile olsanız "Neden Gençlerbirliği taraftarı" olduğumuzu bizi görünce daha iyi anlayacaksınız.

18 Eylül 2011 Pazar

Gençlerbirliği Tribünü Değişiyor Mu?

Bu blogda Gençlerbirliği kültürünün centilmenlik olduğunu ve asla küfür, kavga sevmeyen taraftarlar olduğumuzu o kadar çok söyledim ki böyle bir yazı yazacağım bu sebeple hiç aklıma gelmezdi. Bir çok takım taraftarını sırf ettiği küfür yüzünden eleştirdiğim çok yazı yazmışımdır burada şimdi de iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor sanırım.

Üstteki fotoğraf www.ajansspor.com sitesinin galerisine düşmüş ve Karabük maçı öncesi bizim maraton tribününde çıkan kavganın fotoğrafı. Sebebi tam olarak nedir bizde bilemesekte genel bir kanı var ki o da; rant ve çıkar ilişkileri güden bir kaç taraftarın yönetim tarafından desteklenmesiyle tribünlerin birbirine kırdırılma çabası bu kavganın nedeni. Çoğu Gençlerlinin tanıdığı simalar maalesef ki resimde görülen kişiler. Cavcav'a karşı tepki sergileyen Maraton tribününe, İlhan Cavcav tarafından verilen bir ceza bu fotoğrafın açıklaması. Yıllardır inatla çıkmalı dediğimiz kale arkası kombinesi çıkmayınca, maalesef ki sonunda oluşan tablodur bu fotoğraf. Hem dolu bir kale arkası hem de bu tarz şeyleri yaşamamız için çıkması gereken kale arkası kombinesini çıkarmayan İlhan Cavcav ve yönetimidir bütün bunlara sebep.

Sporda şiddet yasasına İlhan Cavcav'ın itiraz etmesinin sebebi bu tablonun devam etmesi sonucu kendi başının yanacak olmasıdır. İlhan Cavcav'ın isteğide kendi başı yanmadan bu tablonun devam etmesinden başka birşey değildir. Maraton her taraftara açıktır fakat bir kaç kendini bilmezin olay çıkarıp tribünümüzü lekelemesi kabul edilebilir birşey değil. Böyle isimleri daha önce çok defa olduğu gibi yine kendi içimizde sindireceğiz bundan eminim. Sporda Şiddet Yasasıda umuyorum böyle isimleri sadece bizim değil başka takımların tribününden de uzaklaştıracaktır.

Galibiyet Zor Geldi!

 Samsunspor maçında ilk yarıdaki vahim görüntünün ardından ikinci yarı toparlayan takımımız Karabükspor karşısında tam tersi olarak ilk yarıda iyi oyununu ikinci yarı gösteremeyince biz taraftarlara 90 dakikanın bitmesi çok zor oldu.

Maça Cem Can'ı sağ beke çekip orta alanı Azofeifa-Harbuzi-Oktay üçlüsüne teslim eden Fuat Hoca aslında olabilecek en iyi kombinasyonu uyguladı. Ancak bu üçlü özellikle ikinci yarı defansif olarak çok yetersiz kaldı. Ön libero olarak daha çok Azofeifa'yı gördük ancak tek başına Azofeifa'da bir yerden sonra yetersiz kaldı. Harbuzi'nin desteğe gelmemesi ve 90 dakikaya yayamadığı oyunu, bana hala isteksizmiş gibi geliyor.
 İlk yarıda güzel pas oyunu ikinci yarı kendini rölantiye bırakınca defansif anlamdaki zaaflarımız ortaya çıkmaya başladı. Özellikle en büyük sorunumuz olarak duran topları uzaklaştıramamız olarak göze çarptı. Korner ve faul atışlarında sadece bir pozisyonu Burak ile savuşturabildik. Hava toplarında ki bu zaafın yanına birde sol bekte Mehmet Akgün'ün aksaması maçı her dakika, özellikle maç 2-0'dan 2-1 olduktan sonra yüreğimiz ağzımızda izlememize sebep oldu.
İleri uçta en olması gereken değişiklik ayağında top tutabilen bir adamın oyuna girmesi olacaktı. Mununga değişikliği bu yüzünden çok yerinde bir değişiklik olmasına rağmen verilen taktik ve Mununga'nın oynaltıldığı yer yanlıştı. Yasin yerine oyuna girip sol kanatta oynatılan Mununga ayağında top tutup zaman geçirmeye çalıştı sadece. Bana göre Zec'in yerine geçip Zec'i de kanada çekşeydi Fuat hoca, uzun topları Mununga ile indirip sağdan Hurşut, soldan Zec ile üçüncü golü bulmak adına çok daha faydalı işler yapabilirdik.

Özkan, Özgür gibi isimler umut verseler de beklerin yetersizliği bu sezon en azından devre arasına kadar canımızı çok yakacak gibi gözüküyor. Cem Can ön libero olarak en ideal isim olmasına rağmen bir süre daha sağbek olarak izlemekte yarar var. Bütün bunlarla beraber tek devrelik oyunu iki devreye çıkarabilirsek ve orta sahayı 90 dakika kaybetmezsek defansın zaafları biraz daha kapanacaktır.

16 Eylül 2011 Cuma

Reklamlar: Ankara Tişörtleri!

 Dün akşam Kızılay'da Karanfil'de gezerken her akşam kurulan işporta tezgahlardan birinde üzerinde "Ankara" baskılı tişörtlerin satılanına denk geldim. Durdum bakakaldım öyle, o kadar güzeldi ki hani uzun zamandır tam hayalimdeki şeydi. Şu en son resimde gördüğünüz tişörtü kendime denerken, elimdeki Gençlerbirliği poşetini gören tişörtleri yapan ve sonrasında satan Nehri ağabey benimle sohbete girdi. Kendisi de Ankaragüçlü olan ağabeyimiz bütün bu tişörtlerin tasarımını kendi yapıyor.
 Biz muhabbet ederken gelen iki turiste tarzan ingilizcemle yardımcı olamaya çalıştım ama ince kumaş "ego otobüsü" baskılı tişört isteyen Slovenyalı ağabeyimiz maalesef hayal kırıklığına uğradı. Tişörtlerin fiyatı 10 lira sadece ve her akşam 9 buçuktan sonra Kızılay-Karanfil'de Dünya Bazaar karşısında tezgah açıyor Nehri ağabey. Benim gibi şehir milliyetçileri için çok güzel düşünce bu tişörtler. Bilindik mağazalarda yerli yersiz her ilde satılan ve fiyatı 20 liradan aşağı olmayan "İstanbul" tişörtlerine inat Ankaralılara ve Ankara müptelalarına amatör ruhla, çok daha güzel çalışma yapmış Nehri bey.
Maç günleride Atatürk Spor Salonu önünde tezgah açıyor. Yarın Gençlerbirliği-Karabük maçı öncesi yine orada olacak.

Ankara Tişörtlerinin Facebook adresinden çeşitlere bakabilir ve isteklerinizide dile getirebilirsiniz; https://www.facebook.com/AnkaraTisortleri

Ayrıca polar,tişört,şapka şiparişleri de alıyor. Taraftar gruplarına duyurulur.

2011-2012 Sezonu Formalarımız!

 uzun yıllardan beri forma imalatçımız olan Lotto'dan şikayetçiydik. Hatta bu sezon başı Lotto ile yolların ayrılacağı ve Errea ile anlaşacağımız haberi de gelmişti lakin yeniden Lotto ile anlaşıldı.

Yeni sezon formalarını TFF'nin sitesinde görünce Lotto ile yeniden anlaşmak iyi mi oldu kötü mü oldu bilemedim. Yıllardır özellikli bir forma yapmıyor dediğimiz Lotto en güzel formalarını bu yıla saklamış sanırım. Bunlardan daha iyisini bulamazsınız diyorum hele ilk kez bu kadar erken tesislerdeki satış mağazasına geldikten sonra gidip gözlerinizle kontol etmenizi öneriyorum.

Çubuklu forma klasik tarzda her sene böyle birşey yapılıyor zaten. Bana göre en güzel çubuklu tasarımı 2 sezon önceydi Lottonun. Kenardan göğüse doğru eğri bir çizgi vardı.
 Beyaz forma bizim yedek formamız. hani Antep ile Es-Es ile oynarken kırmızı-siyah olmasın ortalık diye bu formayı tercih edeceğiz çoğunlukla. Beyaz formanın seveni ne kadardır bilmem ama bu forma sevilir. Yıllar önce Adidasın beyaz forması vardı tam ortadan kırmızı-siyah iki şerit iniyordu, o formaya hayrandım ben bunu görünce direk aşık oldum diyebilirim. Adidas'ın o formasının aksine şerit enine ve daha ince fakat çok sade ve bir o kadar şık olmasını sağlamış bu detay. Normal zamanda dışarıya formayla çıkmayı sevmeyenler için ideal aslında tişört gibi giy ve gez.
Geçişli forma çoğunlukla deplasman formamız. Sezonun ilk maçında Samsun deplasmanında giydiğimiz bu forma lottodan beklenmeyecek bir performans benim nazarımda. İlk almaya heves ettiğim bu formaydı fakat kendi beğenilerim dahilinde değerlendirdiğimde arkasının düz kırmızı, kollarınında komple siyah olması arkadan güzel gözükmeyeceğini düşündürdüğü için ben beyaz formayı tercih ettim.

Hazır reklamsızken kaçırmayın derim. Gençlerbirliği tesislerinin içinde Cüneyt Üstündağ Futbol Okulu binasında hizmet veren Gençlerbirliği Store'da. Her bedeni mevcut. Arkada kocaman Medicana ve önce iğrenç renkli CapriceGold reklamları yok bunu bizim için düşünüp reklamsız siparişleri veren Hasan Sağlam ağabeye çok teşekkürler.

2 Ağustos 2011 Salı

Ali Kuçik, Gençler Büyük!

Gençlerbirliği'mizin göz bebeği Mustafa Pektemek'in Beşiktaş'a satılmasıyla forvetsiz kalan ekibimiz bu sorunuda bir yandan çözmek umuduyla Beşiktaş ile Mustafa karşılığında 4 milyon euro üzerine birde forvet Ali Kuçik'in bonservisini almıştı. Ancak Ali Kuçik bir türlü Gençlerbirliği'nde oynamaya yanaşmadı.

Derdi her Türk profesyonel(!) futbolcu gibi paraydı elbet. Daha sadece 20 yaşında ve Süper Ligde yarım sezondur ya oynayan ya oynamayan bir futbolcu için büyük meblağlar verecek bir takım ararsanız bu asla bir Anadolu kulübü olamaz. Bunun açıklaması adam olmadan cin çarpmaya kalkışmak olarak yapılır. Ali Kuçik hiç birşeyin farkında değil ki birde anlaşamaması üzerine yaptığı açıklamalarda "Ben Süper Ligde oynayan ve geçen sezon 4 gol atan bir oyuncuyum. Çok daha iyi şeyler hakediyorum" filan demişti.

Birincisi, Süper Ligde 4 gol atan bir forvetsen açıklama yapma git bi köşeye sin uzunca bir süre utan. İkincisi geldiğin kulüp öyle sıradan bir kulüp değil. Kaldı ki geçen sezon oynadığı Bucaspor'dan çok daha köklü ve yetiştirdiği oyuncularla ünlü bir kulübüz. Bununla övünmesemde bizde sergileyeceğin performans seni tekrardan çok rahat Beşiktaş'a götürebilirdi.

Ali Kuçik sözleşmesine "Türkiye'de sadece Beşiktaş'a transfer olabilir" gibi bir ifade koydurmuş. Zaten başında bununla profesyonel olamadığını kanıtlayan Ali Kuçik en sonunda İlhan Cavcav'ı da kızdırmış. Cavcav oyuncu hakkında "antremanlara hiç gelmedi şu saatten sonra gelsede almam" diyerek uzun bir aradan sonra güzel bir kelam etmiş. Beşiktaş'tan 400.000 euro istediğini duydum haberlerde Ali Kuçik'ten çok daha faydalı olacağı inancındayım o paranın.

Ali Kuçik'in yeteneklerini asla küçümsemiyorum. Daha 20 yaşında ve gelişebilirdi ancak kendi kendini bitiren oyuncular arasında görebilmemiz daha olası artık. Takım tutma hakkının var olduğunu biliyorum ve saygı duyuyorum lakin profesyonel yaşamda bunlara biraz daha dikkat etmek lazım zaten her konuda anlaşıp gelseydi bu Beşiktaşlılığı ve Beşiktaşa geri dönme arzusuyla ilgili yaptığı açıklamalardan sonra taraftarımızın gelmesini isteyeceğini hiç sanmıyordum. Kendi adıma konuşmak gerekirse bizim altyapımızda Ali'den çok daha sağlam ve profesyonel isimlerin olduğunu düşünüyorum. Gelseydi gol atsa dahi sevinmezdim doğruya doğru!

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Fuat Çapa Twitter Günlüğü!


"Sosyal Medya"nın parlayan yıldızı twitterda ünlü bir çok isim kayıt olup 140 karakterle herhangi bir konu hakkında görüş bildiriyorlar. Benimde bu mecrada olmamın en büyük sebebi futbol tutkum. Bir çok futbolcu, spor yazarı ve blog yazarını takip edip bir çok konu hakkında görüşlerini ilk ağızdan okumak güzel birşey.

Son dönemde en büyük heyecanı ise yeni teknik direktörümüz Fuat Çapa twitter'a üye olarak yarattı. Fuat Çapa'nın heyecanı tazeyken futbolcumuz Hurşut Meriç'in de twitter'a girmesi bizi mutlu etmişti ki çok sürmedi. NTV Spor spikerlerinden Emek Ege, Hurşut'u arayarak bu hesabın kendisine ait olmadığını yine twitter üzerinden açıkladı kamuoyuna.

Fuat Çapa'nın, basın danışmanı aracılığıyla hesabın kendisine ait olup olmadığını da sorduğunu söyleyen Emek Ege'den henüz net bir haber gelmedi. Hazırlık maçının 10. dakikasında twitter'a mesaj atması düşündürücü olsada resmi bir yalanlama yada resmi bir onaylama yok henüz. Benim takıldığım konu ise hocanın twitter'daki mesajları!

Takımdan umutlu olduğunu, eksiklerini, artı yönleri twitterdan yazan hocamız aynı zamanda taraftarlarla ilgili, futbola dair çok güzel şeyler yazıyor. Çakma bir hesabı onun adına kim açabilir bilemiyorum ama bu kadar mantıklı konuşması bana gerçekten Fuat Çapa'ymış gibi geliyor.

Mesajlarından beğendiğim bir kaçını sizinle paylaşmak istedim. Bu yazılarıyla gönlüme giren Fuat Çapa'nın hesabının sahte olması şu transfersiz, umutsuz Gençlerbirliği haberleri içinde en son görmek istediğim haber açıkçası.

-Son derece usta bir ekibim var. Çalışma sistemimiz oyuncular için çok yeni. Birbirimize alışıyoruz. Kimyamız tutarsa, sürpriz oluruz. (17 temmuz)

-Soner ve Tenten! Bu gençler altyapımızdan. Gençlerbirlikliler tanıyor onları. Bu sezon bütün Türkiye tanıyacak.(17 temmuz)

-sistemimiz 4-2-3-1. bu sistemi oynamaya çalışacağız. daha çok pas diyorum, ama pas sabır işi. zoru istiyoruz, farkındayım.(17 temmuz)

-Şu yoğun günler geçsin, ilk fırsatta Gençlerbirliği taraftarıyla buluşmak isterm. Avrupa'da gelenek bu, neden Ankara'da da olmasın.(20 temmuz)

-Skor önemli değil. Oyunda gelişme var.(28 temmuz)

-Kamp sürecinde sadece futbol çalışmadık, tanıştık ve arkadaş olduk.(28 temmuz)

-Son derece yoğun çalışıyoruz. Zaman sadece benim değil bütün ekibin ve takımın zamanı.(28 temmuz)


Bu arada benim twitter hesabımda burdadır, tamamen gerçek çakma değil =D ; http://twitter.com/#!/gencayergez

12 Temmuz 2011 Salı

İkinci Fuat Çapa Dönemi!

Giray Bulak'ın ani istifasıyla daha lig başlamadan teknik direktör değiştiren ekibimiz, daha önce takımın başına getirdiği fakat başarılı olamayan Fuat Çapa'ya ikinci bir şans verdi. Açıkçası ayda bir hoca değiştirmesinden korktuğum Gençlerbirliği'nin bu değerlendirme yazısını bu yüzden geciktirdim diyebilirim.

Fuat Çapa Daha Önce Ne Yapmıştı?

2007-2008 sezonunda takımın başına geçen Fuat Çapa sezonun ilk maçında Süper Lig'in yeni ekiplerinden o zamanki ismiyle Gençlerbirliği OFTAŞ ile Ankara'da maçta ilk mağlubiyetini tattı. Giray'lı, İlhan'lı, Orhan Şam'lı Oftaş karşısında Nicky Carle, Mehmet Nas, Mehmet Çakır gibi isimlerle sahaya çıkan Çapa sezonun en büyük transfer fiyaskolarını da ilk maçta gösterdi, bu isimler sırp futbolcular Petkovic ve Zoric isimleriydi.

İkinci maçında Rize deplasmanında Çaykur Rizespor'a karşı galibiyet alan Fuat Çapa, sezonun ilerleyen, kendisi için ise 3 hafta daha süren lig maratonunda galibiyet yüzü görmedi.

Sırasıyla, önce Bursaspor'a evinde 3-1 ile mağlup olan, ardından Ankara derbisinde Ankaragücü ie 2-2 berabere kalan Çapa'nın istifasını vereceği son maç ise evindeki 2-0'lık Manisaspor mağlubiyeti oldu. 5 Haftalık macerasından 4 puan çıkarabilen Çapa yerini Alman Stumpf'a bırakırken pek olumlu izlenimler bırakamadı.

Geçen sezonu küme düşmeyi garantileyen Kasımpaşa'da geçiren ve son haftalarında yine pek iyi sayılmayan sonuçlar alan Çapa'ya bu durum için yüklenmek ağır olabilir. Ancak şu ana kadarki güdülen transfer politikasına bakılırsa Çapa için yine ilk 5 hafta sonunda yolcu diyebilmek için çok fazla müneccimlik gerekmiyor.

Ersen Martin, Ergün Teber gibi isimleri istediği basına yansıyan Fuat Çapa şu ana dek bu isimleri almasada son çıkan haberler Herve Tum'u aldığına yönelik. Bu durum taraftarı korkutuyor. Fuat Çapa yaptığı açıklamalarda her ne kadar geçmiş sezonlardaki hatalarımı yapmayacağım demiş olsa ve kadro için en uygun taktiği belirleyip göze hoş gelen futbol izlettireceğiz dese de asıl amacını başka bir açıklamasında beyan etti çoktan.

Yönetimin kuklası olmayı kabul eden Çapa "Bu sezon futbolcu yetiştiren bir takım olacağız" diyerek yönetimin yetiştir sat politikasına destek verip kümede kalmak yada herhangi bir başarı yakalamak hedeflerinin olmadığını açıkça gösterdi. Gençlerbirliği taraftarları sanırım yine kabuslarla dolu bir lig seyredecek bu sezon Çapa yönetiminde ve bu sezon Süperlig'deki son sezonumuzda olabilir.

8 Temmuz 2011 Cuma

Eskilerden...

19 Mayıs Stadyumunun eski hali... Uzun kule maraton yarışları için yapılmış. Bu yüzden bu tribünün adı Maraton olarak kalmış.

Foto ve bilgi için Ahmet Günen ağabeye teşekkürler..

8 Haziran 2011 Çarşamba

Giray Bulak İle Yollar Ayrıldı!

Daha 2 hafta önce bu pozu verdiler. Bugün gönderildi. Transfer konusunda yaşanan anlaşmazlıklar sonucu yaşanmış bu gelişme.

Bu haber aslında şu an Gençlerbirliği'nin halini çok net anlatıyor. Giray Bulak'ın gelmesiyle bu sene cidden küme düşmeyi hedefleyen Gençlerbirliği, bu haberden sonra bana kalırsa Bank Asya'ya bir adım daha attı. Şimdi bu konumda futbolcularkulübe saygı duyup ruhlarıyla nasıl top oynayacaklar?

Bu habere sevineyim mi? üzüleyim mi? Ben bilemedim. Bi hayli komik ve başından beri istemediğimiz bir isim olduğu için sevindirici bir durum ancak kulübün içler acısı halini gösterdiği içinde ağlayasım var.

En doğru söz "güleriz ağlanacak halimize" olur sanırım.

Son bir not: Aynı sebeple yani bu transfer konusunda yaşanan anlaşmazlıklar sebebiyle gelmesiyle gitmesi bir olan teknik direktörler listesinde rekor hala Ersun Yanal'da.

Hatırlanacağı üzere 2. Ersun Yanal dönemi sadece 1 gün sürmüştü. Sözleşmeyi imzaladığı anda fesheden biri çıkmaz ise rekor uzunca bir süre Ersun Yanal'da kalacak gibi.

1 Haziran 2011 Çarşamba

2011-2012 Sezonu Transfer Dedikoduları No:1

Erdem Özgenç - Boluspor

Boluspor'un başarılı stoperi, bu sezon BA1L sezon sonu ödüllerinde en iyi ilk 11'e seçildi. Kendi ağzından verdiği röportajda Göztepe, Bursaspor ve  Gençlerbirliği'nin kendisiyle ilgilendiğini söyledi. Ayrıca oyuncunun Beşiktaş ile anlaştığıda iddia ediliyor.

http://www.bolusporluyuz.com/icerik/haber.asp?i=11240

Metin Akan - Ankaragücü

Ankaragücü'nün forveti Metin Akan, geçtiğimiz sezon Sapara'dan sonra takımın en golcü ismiydi.. Sözleşmesi sona eren futbolcu ile Gençlerbirliği flörtü konuşuluyor...

http://www.klasspor.com/tr/haber/18517-Metin_Akan_GBirligi_yolunda.html

Yunus Akman - Sakaryaspor

Sakaryaspor'u 1. lige çıkaran isimlerin başında gelen orta saha oyuncusu için Ankaragücü ve Gençlerbirliği devrede...

http://www.klasspor.com/tr/haber/18563-Yunus_Akman_icin_AGucu_ve_GBirligi_iddiasi.html

Gökhan Dinçer - Akhisar Belediyespor

Akhisar'ın Bank Asya 1.lige tutunmasının mimarlarından gösterilen savunma oyuncusu Gökhan Dinçer'e, Gençlerbirliği talip oldu. Oyuncu için 300 bin TL öneren Gençlerbirliği'ne Akhisar'ın yanıtı 1 milyon TL. Yakın zamanda Gençlerbirliği'nin yeni bir teklifle geleceği Akhisar basınında gündeme geldi.

http://www.facebook.com/note.php?note_id=10150206244504119



Elyasa Süme - Gaziantepspor
Serkan Kırıntılı - Fenerbahçe
Christian Keller - Kasımpaşa
Mehmet Eren Boyraz - Kayserispor

Gençlerbirliği'nin Elyasa ve Serkan ile prensipte anlaştığı iddia edilirken, Kasımpaşa'nın başarılı ve kariyerli sağ beki Christian Keller'in tamamen bittiği ve Manisaspor ve Eskişehir'in de talip olduğu Mehmet Eren Boyraz ile de görüşmeler sürüyor..

http://www.klasspor.com/tr/haber/18572-GBirligi_4_koldan.html

NOT: Bu haberler sadece dedikodudur. Gerçekliği konusunda net bilgim yoktur. Sadece basında yazılıp internette gördüğüm haberleri derlediğim bir yazı olmakla beraber söz konusu iddiaların olduğu linkler isimlerin altında kaynak olarak verilmiştir.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara