İkinci yarının başlamasıyla ufaktan düşüş oldu takımda. Toptan korkuyor gibi oynamaya başlayınca baya pozisyon verdi Gençlerbirliği. Eskişehir'de de öyle pek bir gol atacakmış görüntüsü yoktu ya hakem sağolsun el-kol kullanan oyuncuyu ES(!) geçince golü yedirtti bize. Golü yiyen Gençlerbirliği'de sanki bi parçasını söküp çıkarmışlar gibi dağıldı. Bu dakikadan eski Gençlerbirliği'ne merhaba dedik. Şaşırtıcı şekilde kontratak golü yemememiz ilginçti.
Yeni transferleri ilk kez canlı izledim ve açıkçası bir tek Randall Azofeifa'yı beğendim. Azofeifa'da son dakika'da Ümit Karan'ı düşürerek gereksiz bir kırmızı kart gördü. Genel olarak Azofeifa'nın attığı paslara hayran kaldım diyebilirim. Cem Can önündeki adama pas atmakta güçlük çekerken Azofeifa olmadık yerlerde güzel paslar çıkardı. Yasin Öztekin kupa maçlarının yıldızıydı o zaman izleyememiştim. Bu maçta izledim ve bencil buldum kendisini. Çalımcı, takım oyunundan uzak, yeteneği var, neredeyse tipiyle ve oyunuyla yeni Engin Baytar gibi gördüm kendisini. Şimdilik fena değil denebilir sadece. Mununga ise orta sahada ne yaptığını anlamadığım bir adamdı. Jedinak'a göre iyi fakat ağır ve basmayan bir adam. Jedinak'a göre tek artısı vücudu, fiziksel olarak daha üstün ancak Cem Can ve ikisi orta sahada yetersiz kaldılar.
Takım genel olarak olumlu bir sinyal vermiyor. Teknik direktör Zumdick, Thomas Doll'dan kalma taktiklerle üzerine yeni birşeyler koymadan kara düzen gidiyor bakalım. Devre arasında aranması gereken ilk isim bir teknik direktör olmalıydı. Defans zayıf, Murat Kalkan, Kulusiç ile olacak iş değil. Forvet yalnız kalıyor, Ermin Zec tek başına ne kadar uğraşsa boş.
Aslında günü özetleyen durum Ankaragücü'nün kovup, Manisa'da forma şansı bulamayan Burak Özsaraç'ı defansında ilk 11'de başlatıyorsun, bu da yetmezmiş gibi 1-0 yeniksin gol atman lazım oyuna kurtarıcı olarak senden daha kötü durumda olan Konyaspor'un bile oynatmadığı Erdal Kılıçarslan'ı alıyorsun. İşte Gençlerbirliği bu kadar vahim ve çaresiz durumda.
1 yorum:
Sevgili Emre Angı,
öncelikle yaptığın yorumu yanlışlıkla sildim kusura bakma. "Harbiden bizim golde el olduğunu yürekten söyleyebiliyor musun ?" diye sormuşsun.
Maraton tribününden izledim maçı baya baya iki kere eline değdiğini gördüm. Bizimkilerin golü yedikten sonra ceza sahasında penaltı için kendilerini yere attıklarını söyleyecek kadar açık söylüyorum bunu.
Zaten Sezer, maraton programında ilk topun göğüs ikinci topun sol elle kontrol olduğunu itiraf etti. Keşke Sezer bu doğruluğunu programda değil maç esnasında hakeme karşı kullansaydı diyorum. Ama bahanelere de sığınacak durumumuz yok 1 puan alsakta puansız ayrılsakta önemli değil, önemli olan 3 puandı ama Gençlerbirliği 3 puanı hakedecek kapasitede oynamadı tıpkı Eskişehir gibi buda bir diğer gerçek...
Yorum Gönder