28 Mayıs 2010 Cuma

İşte Gerçek Gençler! A2 Takımımız Şampiyon!

Bu sene statüsü değiştirilerek ismi PAF liginden A2 ligine çevrilen turnuvada Kuzey grubunu 2. olarak tamamlayıp finallere kalmaya hak kazanan Gençlerbirliği A2 ekibimiz finallerde 2 gruptan ilki olan A grubunda Beşiktaş, Gaziantep ve Antalyaspor ile mücadele etti. Bu karşılaşmalarda Gaziantep'i 2-0 ile Antalyaspor'u 2-1 ile geçen ekibimiz Beşiktaş'a 4-1 kaybetse de grubunu lider olarak tamamladı ve B grubunun birincisi Ankaraspor ile final oynmaya hak kazandı.

Yozgat Bozok Stadında ki final maçında rakibini 3-1 ile geçen gençlerimiz kupanın sahibi oldu. Sezon içinde Efşan ve Özkan'ı A takıma gönderen ekipte u-17 milli takımında fırtınalar estiren Artun Akçakın'ın eksikliğine rağmen kupayı almasını bildi. Final maçında Artun olmasa da son Denizli ve Antep maçlarımızda kalemizi koruyan Özkan ve A takımda forma giyemese de bir kaç kez 18'de yer alan genç defans oyuncumuz Efşan maçta forma giydiler. Aynı zamanda Efşan'da bir gole imzasını atarak başarıda büyük pay sahibi oldu.

Gençlerbirliği taraftarı olarak en büyük zevkimiz, altyapıdan çıkan gençlerimizi izlemek ve gelişimlerini takip etmektir. Bu şampiyonluk haberi hepimizi mutlu etti. Teşekkürler Gençler.

Billy Mehmet'ten İnciler(!)

İmza törenin de yaptığı harika açıklama aynen budur;

''Gençlerbirliği'nde bir işe atılacağım. Farklı bir ülke, farklı bir lig. Bir an önce alışıp, takıma yararlı olmaya çalışacağım. Turkcell Süper Lig, kolay bir lig değil. Mücadele edilmesi gereken bir lig. Hedefim burada kendimi gösterip, Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş'a transfer olmak. Burada, attığım gol sayısını arttıracağıma inanıyorum.''

Şimdi bazı insanların haklı olarak "ne var ki bunda? bütün futbolcular diyor bunu" diyecektir ancak şu unutmamalıdır ki bizde bu takımın taraftarıyız. Futbolcunun gönlü kimde olursa olsun profesyonellik burada devreye girer. Kimsenin bizi yok saymasına tahammül edemem. Bu adam bizim futbolcumuz artık ne yapsakta, sezon başında moral bozmakta anlamsız belki ancak bu adam ne kadar iyi de oynasa, isterse takımın 1 numarası olsun, herşeyi olsun, artık attığı her gole tepkisiz kalacağım. Kendisi bizi yok saydıysa, bende kendisini yok sayarım, saha da 10 kişiyiz sayarım. Biliyorum çok futbolcunun gönlü başka takımlarda ama bunu hele ki imza töreninde bizi yok sayarak söylemenin alemi yok. Ben istatistiki olarak zaten çok iş yapacağını düşünmüyordum ama artık yapsa da yapmasa da isteğim bu adamın geldiği gibi gitmesidir. Daha Türkçe'yi, kendi takımının ismini öğrenmeden, yeni formasıyla topa vurmadan 3 takımın adını zikreden adamı yok sayarım.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Arsenal İle Oynayacağız!

Ligin bitmesi, transfer haberleri derken bir bomba da bugün patladı. Sezon öncesi hazırlık kampı programını belirleyen takımımızın hazırlık maçlarında muhtemel rakiplerinden birinin İngiliz devlerinden Arsenal olduğu açıklandı. 19-31 Temmuz tarihleri arasında Avusturya'da kampa girecek takımımızın aralarında Arsenal'in de olduğu 4 takım ile maç yapacağı açıklandı.

Daha 2 sezon önce Fuat Çapa ile başladığımız sezon yapmıştık Arsenal ile hazırlık maçı. İlk yarı iyi oyun çıkaran ekibimiz ilk yarının sonunda yediği tek gol ve ikinci yarı yediği 2 gol ile 3-0 mağlup olmuştu. O sezon iyi transferlerimizde yoktu. Bu sene iddialı gidiyoruz.

Dişe diş, kana kan,
Avusturya'da alınacak intikam
Gençler'e rahat yok
Arsenal'e 5 tane atmadan diyerek maçın anlam ve önemini belirten tezahüratla maçı zamanını bekliyorum :D.

İşin şakası bir yana böyle takımlarla hazırlık maçı yapmak amatörlerle yapıp 5-10 atmaktan daha iyidir düşüncesindeyim. Maç TV'den yayınlanacak diyorlar ama hangi kanal bilmiyorum. Bir de Arsenal'in sitesinde sezon öncesi 4 Hazırlık karşılaşması gözükmekte bunların arasında biz yokuz. Heralde henüz kesinleşmiş bir durum yok haberde bugün geldi belki yarın öbür gün güncellerler. Bakalım heyecan ve merakla bekliyoruz.

2009-2010 Sezonu Sonu Gençlerbirliği Analizi!

Sezonu 10. sırada tamamladık. Sezon boyunca maç yazılarıyla takımın gidişatı hakkında bilgi versek de, şöyle tek bir post ile toparlayayım istedim. Transferler başladı, takım analizsiz kalmasın.

Geçen senelere nazaran başarılı bir sezon geçirdik, 2 senedir gördüğümüz düşme kabusları bu sene son buldu ve Thomas Doll ile birlikte 10. sırada kendimize yer bulduk. Sezona fırtına gibi giren ekibimiz 8. haftaya kadar namağlup gelse de Fenerbahçe maçıyla birlikte yenilgiyle de tanıştı. Bu haftadan sonra ise istikrarsız haftalar başladı. Sezonu şampiyon bitiren Bursaspor'u ilk maçta kendi evinde 2-1 mağlup edip, ikinci yarıda 0-0 berabere kalıp 4 puan çıkaran ve 5 puandan eden takımımız, buna karşılık 2 sıra altımızda ki Antalya'ya 2 maçta da 2-0 mağlup olarak ne kadar ilginç bir takım olduğunu ortaya koydu. Ancak maçların çoğunda ortaya koyulan pozitif ve güzel oyun gelecek seneler adına umut verdi. Küme düşen Diyarbakırspor ve Denizlispor'a karşı oynanan etkin oyuna rağmen kaybedilmesi bizi sadece oynadığımız futbol ile mutlu etti. Küme düşen takımlara karşı yenilgi alırken Kendi üstümüzde ki takımlara Ankara'da geçit vermediğimizi de hatırlatıp Turkcell Süper Ligin bir nevi Robin Hood'luğuna soyunduğumuzu söyleyebiliriz.

Başlarda çok fazla olumlu tepki alan Thomas Doll ise haftalar geçtikçe "overrated" bir isim olduğu izlenimiz verse de elinde ki kadroyla aslında büyük işler başardı. Stoper ve forvet sıkıntımızın olması ve transfer yapılamaması takımı etkiledi tabii ki. Yalnız Thomas Doll'a getirebileceğimiz en büyük eleştiri sık sık Almanya'ya giderek takımı yalnız bırakması olabilir. Düğün hazırlıkları diye kaçtığı maçlarda mağlup olduk sürekli. Biran evvel evlenirse bizde rahata kavuşabileceğiz sanırım. Başlayan transfer çalışmalarıyla bu takımın oynadığı futbol gelecek seneye UEFA Avrupa Ligine katılma umutları verdi yinede.

2009-2010'un En İyisi : Gençlerbirliği'nin bu sezon en iyisi bana göre Hurşut Meriç olmuştur. Geçen sezon devre arasında gelip pek forma şansı bulamasa da bu sene kaptığı formayla çok iyi işler çıkarttı. 90 dakikayı her zaman tamamlayamayan bir futbolcu olsa da özellikle sonradan oyuna girdiği maçlarda seyirciye heyecan veren isim olarak dikkat çekti. Kanattan hücumlarda en büyük kozumuz olan Hurşut attığı goller ve yaptığı asistlerle de takıma büyük katkıda bulundu.

2009-2010'un En Kötüsü: Geçen sene Hacettepe formasıyla Beşiktaş'a gol attı diye hemen yeni Youla yaftası yapıştırılan Patiyo bu sezonun açık ara en kötüsü. Hatta oynadığı çoğu maçta futbolu bildiğinden şüphe ettik.

2009-2010'un En İyi Çıkışı Yapanı : Geçen seneden sezon başlarına kadar eleştirdiğimiz Cem Can bu sene oynadığı futbolla kendini aştı. Mücadeleci yapısıyla, orta saha da çalışkan görüntüsüyle Gençlerbirliği'nin 10.luğunda katkısı olan isimlerden. Zaten Kerem'i, Tozo'yu sürekli yedek bırakan Thomas Doll, Cem Can'dan vazgeçemedi.

2009-2010'un İstikrarsızı : Bu isim kim olabilir diye düşündüm ve Labinot Harbuzi uygun olur fikrindeyim. Transfer olduğu ilk 1 ayda müthiş bir form çizen, golleri ve asistleriyle bizi coşturan Harbuzi ilerleyen haftalarda laubali futboluyla gözden düşüp yedek kalmaya başladı. Kendisini toparlaması ise sezon sonuna doğru oldu. Son hafta Galatasaray maçında da galibiyeti getiren gole imzasını koydu.

2009-2010'un İstikrar Sembolü : 34 maçın 31 maçında oynayan ve çoğu maçta kalesinde devleşen Serdar Kulbilge, inişli çıkışlı olmayan bir form ile sezonu kapattı. Hatta sezon devam ederken babasını kaybetmesine rağmen profesyonelliğinden ödün vermeyerek harika maçlar çıkardı. Bu sene gerçekten takımca kötü oynanan maçlarda ayakta kalan tek isimde kendisi oldu.

2009-2010'un En İyi Genci : Ümit Milli oyuncumuz Aykut Demir'e vermezsek bu ünvanı Gençlerbirliği taraftarları beni döverdi heralde :D. Orjinalinde bir sağ bek olmasına karşın sezonu başarılı sol bekimiz ünvanıyla kapattı. Yeri geldi mevkisi olan sağ bekte, yeri geldi stoperde oynadı. Genç yaşına rağmen 34 maçın 32'sinde forma giyen futbolcumuz Türk futboluna yeni armağanlarımızdan. Ayrıca bu ödülü paylaştırmak istediğim ikinci isim ise Mahmut Boz. Az forma şansı bulan 91 doğumlu altyapımızdan yetişen oyuncumuz, Bursaspor, Fenerbahçe gibi kritik maçlarda heyecansız, olgun görüntüsüyle dikkat çekti. İlerleyen yıllarda Türk futboluna kazandıracağımız genç stoperimizi de tebrik ediyorum.

2009-2010'un Hayal Kırıklığı : Buraya aday iki futbolcu ismi vereceğim. Birincisi ara transferde kadromuza kattığımız Jurica Vranjes. Werder Bremen'den geldiğinde heyecanlanıp umut bağlamıştık ama isteksiz futbolu, toplara basmayan orta saha oyuncusu görüntüsüyle hayal kırıklığı yaşattı. Tabir-i caizse prenses gibi futbol oynamaya çalıştı. İkinci isim ise Sandro. Hacettepe küme düşmesine karşın attığı gollerle dikkat çekiyordu. Sezon başında sakatlığı vardı ve merakla bekliyorduk ancak dönüşü kötü oldu. Trabzon maçında 2-0'dan 2-2'ye getirdiğimiz maçta boş kaleye atamadığı golle galibiyetten eden isim oldu. Sonrasında 1-2 gol atsa da ölü toprağını üstünden atamadı.

2009-2010'un İyileri: Plaseleri burada yazayım. Hurşut'un ardından iyiler arasına girebilen isimlerin başını Mustafa Pektemek çekiyor. En çok gol atan Türk futbolcu ünvanını da alan futbolcumuz istikrarsız görüntü çizsede bu ünvanıyla iyiler arasına girmeye hak kazandı. Ardında ki isim bana göre Kahe'dir. Bu sene az gol attı diye eleştirilse de sonradan görüldü ki onun oynamadığı maçlarda ilerde top tutamayınca mahkum futbol oynadık. Mustafa Pektemek ne kadar golcüde olsa top tutamayarak ayağında kontratak yememize sebep oldu. Kahe bu yönden çok önemli bir futbolcuydu bizim için. Bu isimlerin yanısıra Orhan Şam, Harbuzi, Aykut Demir, Cem Can, Serdar,Mahmut Boz takımın iyilerindendi.

2009-2010'un Vasatları : Vasat isimlerin başını Tozo, İlhan gibi futbolcular çekiyor. Bu isimlerin yanısıra Burhan'da hayal kırıklığı yarattı. Serkan Çalık, Vranjes vasatta kalan ara transferlerimizden oldular.

2009-2010'un Kötüleri: Patiyo'nun ardından sıralayabileceğimiz isimlerin başını Sandro çekiyor. Ara transferlerden Alparslan Erdem'de bekleneni veremedi. Kerem Şeras ise başta Yılmaz olmak üzere Gençlerbirliği taraftarlarına saç baş yoldurturken, sezon sonu kırmızı kart görerek İlhan Cavcav'ı çıldırttı. Stoperimiz İvan Radeljic'te ağır görüntüsüyle yediğimiz gollerde hatalar yaparak sezonun kötülerinden.

İyisiyle kötüsüyle bir sezon böyle bitti. Transferler şimdiden başladı. Giden isimler gelen isimler mevcut. Başkan'ın açıklamaları daha iyi Gençlerbirliği yönünde. Bizde bir heyecanlar 2010-2011 Sezonunu bekliyoruz bakalım.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Ermin Zec Hırvat Basınına Göre Gençlerbirliği'nde!

Az evvel haydigencler.com sakinlerinden Mert Çetinkaya'nın gönderisini görünce heyecan yaptım. 1 hafta önce ismi bizimle anılan ve Dzeko'nun varisi olarak gösterilen Boşnak forvet Ermin Zec Hırvat basınında çıkan haberlere göre bitmiş ve Perşembe günü Ankara'ya gelmesi bekleniyormuş.

Hırvat liginde HNK Sibenik forması giyen Boşnak futbolcuyla 4 yıllığına anlaşılırken 2 milyon euro gibi -Cavcav'a fazla büyük bir rakam- 4 taksit ile kulübüne verilecekmiş. Oyuncunun ise yaklaşık olarak 500.000 dolar yıllık ücret alacağı konuşuluyor. Daha dün Bursaspor'lu dostum emosimo ile konuşurken kendisi bana Dzeko'dan daha iyi olduğunu söyleyen ve futbol aleminde sözü geçen abilerinin olduğunu söylemişti. Bu haberle biraz daha heyecan yaptım. Verilen paralara bakılırsa İlhan Cavcav gemileri yakmış durumda ya da Mustafa Pektemek'ten sağlam para kaldırmış gibi.

Haberlerin geçtiği Hırvat siteleri aşağıda ki linklerde. Ayrıca wikipedialarda Gençlerbirliği transferi gözükmeye başlamış durumda.

Gurbetçi Mehmet Akgün Geliyor!

Transfere hızlı giren ekibimiz 4. transferin de müjdesini verdi. Resmi sitemizde Stewart haberini veren kulüp bonusu olarak gurbetçi Mehmet Akgün'ün de geleceği haberini verdi. 1 yılı opsiyonlu 3 yıllık anlaşmaya vardığımız Mehmet Akgün'ü kısaca tanıyalım;

Mehmet Akgün futbola Almanya'da Nuri Şahin ile birlikte Borussia Dortmund altyapısında başladı. 2001-2007 yılları arasında Dortmund'un altyapı takımı olan Dortmund II takımında forma giydi. Mevkisi forvet olarak gözükse de pek golcü sayılmaz. Dortmund II takımında 81 maçta sadece 3 gol atabilmiş durumda. Daha sonra A takıma geçen Mehmet burada sadece 2 kez forma giyebildi sonrasında ise yarım sezonluk Kasımpaşa macerası başladı ancak ilk Türkiye deneyiminde maça bile çıkamadan gitti. Buradan geçtiği Hollanda'nın Willen II Tilsburg takımında 28 maçta forma giyen Mehmet 3 gole imzasını attı.

4. transferimiz aslında bir FM efsanesi. Ucuz ve yetenekli Türk oyuncu dendiği zaman ilk transferlerinden olmuştur benim gibi FM fanatiklerinin. Ancak gerçekte attığı gol sayısı pek iç açıcı durmuyor. Gönderilecek listesinde adı geçen Burhan'dan ne farkı var demeyi geçtim Bilal Çubukçu'da bundan daha iyi referansla gelmişti ancak bekleneni veremedi. İzlediğim 2 videoda attığı goller var ancak forvetten çok kanat oynuyor gibi. Bir diğer umutlu düşünmemi sağlayan durum ise Dortmund'da oynarken Thomas Doll'un kendisini tanıması. Thomas Doll'un isteğiyle gerçekleşmiş olma ihtimali yüksek bir transfer. İstatistikler pek umut verici olmasa da seneye izleyip göreceğiz gurbetçi futbolcuyu.

Go Ahead Eagle maçında attığı 2 golün videosu;

Teşekkürler Bursaspor! Darısı Başımıza!

Onlar sezon boyunca "5. büyük olmaya değil saltanatı yıkmaya geliyoruz" dediler. Gerçekten de mütevazı duruşlarını koruyarak kutluyorlar şampiyonluğu. Bursaspor taraftarının üstte astığı bu pankart herşeyin özeti aslına bakılırsa. Kimseyle bir dertlerinin olmadığını tek istediklerinin İstanbul hegemonyasının yıkılması olduğunu gösteriyor bu pankart. Aralarında husumet olduğu söylenen Karşıyaka'nın, Es-Es'in hatta gereksiz olduğunu düşünseler bile belediye takımlarının bile logosu var. Ve diyorlar ki biz bu yolu açtık sıra sizde. Teşekkürler Bursa Taraftarı.
Pankartın orjinali yukarı da ki gibidir bizi de unutmamışlar Orduspor ve Adana Demirspor logolarının arasındayız. Pankart Seni Annem Gibi Sevdim isimli taraftar grubuna ait.

Jedinak Dönüyor Mu?

Bir süre önce ismi gönderilecekler listesinde olarak anılan ve Dünya Kupasında boy gösterecek Avustralyalı orta saha oyuncumuz Mile Jedinak kiralık gittiği Antalyaspor'dan bize geri dönüş yapacağının haberini gördüm.

Avustralyalı Büyükelçi'yi uğurlama töreninde bulunan Avustralyalı Gençlerbirliği ve Ankaragücü taraftarı kankalar'ın blogunda gördüğüm haberin çevirisinde Jedinak'ın döneceği yazıyordu.

Yöneticimiz Halil Erkman ile görüşen Avustralyalı kankalar, vatandaşları Mile Jedinak'ın Gençler'e döneceği haberini almışlar. Benimde kalmasından yana olduğum Jedinak'ın bu haberini de yeni transfer haberleri arasında sayabiliriz. Michael Stewart ile birlikte muhtemelen Tozo-Vranjes ikilisinin görevi gelecek sezon kendisine verilecek. Kankalar içinde benim içinde güzel haber.

Yazının orjinali için aşağıda ki linke tıklayın. Ayrıca güzel sitedir tavsiye ederim, Ankara'da yaşayan Türklerin tutmadığı, Ankara takımlarını Avustralyalıların nasıl tuttuğunu görün bakın ;) ;
http://ankarafootball.blogspot.com/2010/05/gencler-transfer-news.html

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun!

Cumhuriyet ile yaşıt bir takımın taraftarı olarak Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı bu özel günü tüm içtenliğimle kutluyorum. Sporun peşinden koşan insanlar olarak böyle anlamlı bir günün tüm halkımıza kutlu olmasını diliyorum. Cumhuriyet ile yaşıt Gençlerbirliği taraftarları olarak Ata'm İzindeyiz!

18 Mayıs 2010 Salı

Michael Stewart'da Tamam!

Transfer dedikodularında Billy Mehmet ile birlikte anılan ilk isimlerden olan Michael Stewart sonunda Alkara oldu. Billy Mehmet ile birlikte İskoçya'dan gelip tesisleri ve Ankara'yı gezen oyuncu geri dönüp ailesine danışacağını ve pazar günü kararını vereceğini söylemişti. Birkaç gün gecikmeyle de olsa mutlu haber geldi ve Michael Stewart ile 1 yılı opsiyonlu 3 yıllık anlaşmaya varıldı. Bu oyuncunun Perşembe (20 Mayıs 2010) günü Ankara'ya gelerek sözleşme imzalayacağı söyleniyor. Peki kim bu Stewart;

Michael Stewart İskoçyalı futbolcu. 1981 doğumlu futbolcunun mevkisi orta saha. Futbola doğduğu kent olan Edinburgh'un kolej takımında başlarken kendisine Glasgow Rangers takımından deneme teklifi gelmesiyle 2 hafta burada antremanlara çıktı. Ardından Alex Ferguson'un scoutları kendisini keşfedip 1997 senesinde Manchester United takımına kazandırdılar. 1 sene sonra Manchester United ile profesyonel sözleşme imzalayan Stewart 2005 senesine kadar Manchester da kaldı. Ancak burada ancak 8 maçta forma şansı buldu. Oynadığı bölgede Paul Scholes'un arkasında kalması az forma şansı bulmasının ana nedeni olarak görülüyor. Bu yıllarda Belçika'nın Antwerp, İngiltere'den Nottingham Forest ve İskoçya'nın Hearts takımlarında kiralık olarak forma giydi. 2001-2005 yılları arasında olan bu kiralık döneminin sonrasında İskoçya'nın Hibernian takımı kendisini bonservisiyle kadrosuna kattı. 2005-2007 yılları arasında Hibernian formasıyla 54 maça çıkarken 2 gol atma başarısı gösterdi. Ardından nadir bir şekilde görülen transfere imza atarak Hibernian'ın ezeli rakibi Hearts'a transfer oldu. İkinci Hearts deneyiminde 2007'den günümüze kadar geçen sürede 87 maça çıkan Stewart 12 gole de imzasını attı.

Bedelsiz olarak Gençlerbirliği'ne gelen Stewart 29 yaşında ve futbolunun olgunluk döneminde, Gençlerbirliği'nin Skoko'dan beri aradığı beyin olarak getirildi. Manchester United altyapısı alması ve bize gelirken Hearts takımının kaptanı olarak gelmesi iyi bir isim olduğunun göstergesi gibi duruyor. Tozo ve Vranjes ile dolduramadığımız oyun kurucu mevkisi gelecek sezon kendisinden bekleniyor. Cavcav'ın bedava hamlelerinden de olsa diğer isimlere göre biraz daha ön planda duruyor. Vranjes transferinde yaşadığımız hayal kırıklığını umarız kendisiyle yaşamayız.

Gençlerli Büyükelçi'ye Veda!

Görevde bulunduğu 3 yıl boyunca oğlu Patrick ile Gençlerbirliği maçlarını şeref tribünü yerine maraton tribününden seyretmeyi tercih eden Avustralya Büyükelçisi Peter Doyle görev süresini yakında tamamlayacak. Büyükelçi'nin gösterdiği bu vefayı karşılıksız bırakmayan Gençlerbirliği yönetimi de kendisine bir uğurlama töreni yaparak forma ve atkı hediye etti.

Asıl dikkat çekici olan ise Peter Doyle'un açıklamaları. Bütün Türk taraftarlara bir şeyler düşündürmesi dileğiyle aynen kopyalıyorum açıklamalarını sayın büyükelçinin;

Biraz eski kafalı olduğunu ve yaşadığı şehrin takımını desteklenmesi gerektiğini savunanlardan olduğunu belirten Büyükelçi Peter Doyle

“Oğlum Patrick ile birlikte hemen hemen tüm Gençlerbirliği maçlarını izledim. Yaşadığı şehrin takımını destekleyenlerdenim. O yüzden Gençlerbirliği taraftarıyım. Ayrıca burada geçen sezon 3 Avustralyalı futbolcu görev yaptı. Bunun da taraftar olmamda etkisi olmuştur. Bugün Türk futbolu içinde mutlu bir gün. Anadolu’dan şampiyon çıkmasına çok sevindim. İnşallah bu meşaleyi gelecek yıl Bursaspor’dan Gençlerbirliği devralır”

Gerçekten bu ülkede yaşayıp şehrinin takımına sahip çıkmanın ne demek olduğunu anlamayanlar dururken Avustralyalı bir adamın bunu anlaması garip. Ne diyelim okuyan ders alır da belki şehrinin takımına sahip çıkar. Helal olsun büyükelçi. Yolun açık olsun.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

19 Mayıs'ta Sessiz Vurgun! Gençlerbirliği:2 Galatasaray:1

Bursaspor'un şampiyonluğuyla kapanan ligde bu durum bir devrim niteliğinde olduğundan insanlar Bursa nasıl şampiyon oldu?, Fenerbahçe'nin stadındaki anons neyin nesiydi? tartışmaya koyuldular. Ligi çoktan kapatan Gençlerbirliği ile Galatasaray ise sessiz sedasız 2009-2010 sezonuna veda etti. Normal zamanda oynansa şu maç herkes bizi konuşuyordu şu an ama şampiyonluk maçına denk gelmesi sıradan yaptı bu maçı.

Bursaspor, Beşiktaş'ı devirerek Trabzon-Fener maçının skorunu beklediği sıralarda Gençlerbirliği Galatasaray'ı eze eze yendi. Maçın başından sonuna üstün bir oyun oynadık bakıldığında. Sadece golü yediğimiz ara biraz bocalama yaşasakta Gençlerbirliği sezonun son maçında taraftarına çok büyük bir hediye verdi. Ankara'da bu sezon sıralamada üstümüzde olan bütün takımlara köstek olduk puanlarını çaldık. İddiasız bir maç olsa da bizim için önemliydi bu galibiyet. Hele hele böyle üstün oyunla gelen galibiyetin yeri çok özel.
Maça daha fazla değinmeye gerek yok. Kaleci Serdar, üst resimde golün sahibi Hurşut, laubali görüntüsünden uzak Harbuzi bu maçın iyilerindendi. Aşağılarda yazdığım postta ki gibi gereksiz kırmızı kartıyla başımızı yakan Kerem maçın kötüsüydü. Bir türlü etkili olamamasıyla bizi kabız eden Pektemek Galatasaray'a gitme işini bu oyunuyla bir daha düşünsün. Hep böyle olacaksa Galatasaray'a gitmesine sevineceğim gerçekten.

Benim için bir buruk nokta var ki Kahe'yi son maçında hakettiği gibi uğurlayamadık. Ve bir kez daha gördüm ki Kahe gol atmasa da bu takım için çok önemli. O'nun gibi top tutan, akıllı paslar veren ve bencil oynamayıp gol attırabilen bir isim daha yok ve en önemlisi hiç bir futbolcumuzda Kahe kadar sempatik bulunmuyor. Keşke yönetim çark etse de Kahe kalsa.

Günün özeti sessiz sedasız ama Bizans'a karşı bir galibiyetle bitirdik ligi. Gidenlerin yolu açık olsun derken biz tribüne tekrar kavuşma gününü iple çekeceğiz.

Tebrikler Bursaspor!



Gençlerbirliği taraftarları olarak Galatasaray maçında kendimizden çok Bursa'nın ve Trabzon'un gol haberleriyle sevindik. Karşı tribünde Galatasaraylılar Fener şampiyon olamadı diye sevinirken biz can-ı gönülden Bursa'nın şampiyonluğuna sevindik. Kupa finalinden beri gönül bağımızın hiç kopmadığı Bursaspor taraftarını ve Bursasporlu futbolcuları tebrik ederim. Anadolu'nun ihtiyacı olan ihtilal gerçekleşti. Darısı diğer Anadolu kulüplerinin ve özellikle Başkent takımlarının başına. 2 maçta da Bursa'ya köstek olmuş gibi gözüksekte sonuçta hakedenin şampiyon olduğu bir lig oldu uzun zaman sonra ilk kez...

Bu heyecanı bize de yaşatıp, paylaştığın için TEŞEKKÜRLER BURSA!

Tarih Bizim İçinde Tekerrür Etti!

Üstteki 27 numaralı isimi hatırladınız mı? Hatırlamayanlar için anlatayım;

Son hafta Kayserispor ile oynadığımız lig maçında gereksiz kırmızı kart görerek Fair-Play liginde şampiyonluktan edip 4. yapmıştı bizi. Anında gönderildi. Alttaki futbolcu ne yaptı peki? Bilmeyenler için anlatayım;

Son hafta Galatasaray maçında gereksiz yere kırmızı kart görerek 1 aydır lider götürdüğümüz Fair-Play liginde bizi şampiyonluktan etti. Sözleşmesi de bitiyor. Cavcav yaşatır mı bu kulüpte artık Kerem'i? Ne ekmek verir ne su :D...

Buradan =Anti-Kerem= Yılmaz Güler dostuma selam olsun...

16 Mayıs 2010 Pazar

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 34. Hafta

Turkcell Süper Ligde kapanışı evimizde Galatasaray ile yapıyoruz. Dün oynanan maçlarda Antalya'nın kazanması, Ankaragücü'nün de berabere kalmasıyla -ki yense bile bir şey değişmeyecekti- yerimiz 10. sırada garantilendi. Ligi 10. bitirdik sadece bir Bizans galibiyeti ile taçlandırmak güzel olabilir.

Galatasaray'da çalkalanmalar devam ediyor. Arda'ya fazla yüklenildi, Rijkaard gitsin filan derken Galatasaray karışık iyiden iyiye. Başarısızlığın sorumlusu aranıyor, açıklamalar yapılıyor. Bu arada yaprak dökümü de Mehmet Topal ile başladı. Ardından Jo Alves'in izinsiz ülkesine dönmesi, Lucas Neill'ın izinli olarak ülkesine dönmesi derken futbolcu kalmadı neredeyse Galatasaray'da. Ayhan, Baros, Elano, Hakan Balta'nın tedavilerine devam ediliyormuş. Tek dertleri üçüncü bitirebilmek ligi.

Bizim tarafta ise Cem Can cezalı, O'nun dışında eksiğimiz yok. Ancak bizde de hafta içi çıkan yolcu listesi oyuncuların morallerini iyi yada kötü yönde etkileyebilir. Başka yerlere kapak atmak isteyenler biraz daha hırslı oynayabilir. Bunun dışında İlhan'ı Thomas Doll'un istemediği, Cavcav'ın bunu duyup kızdığı ve ufak çaplı kriz çıktığı haberleri geldi. Haber gerçekse İlhan maça adapte olamayabilir. En çok merak edilen ise Mustafa Pektemek'in oyunu şüphesiz. 2.5 milyon euro'ya Galatasaray'a transfer olacağı haberleri çıktı. Bizde gelenek gibi birşeydir transfer belli olunca o takıma gol atar futbolcular keza Veysel ve Ahmed Hassan'da böyle oldu ve Beşiktaş'a gol atmışlardı transfer haberleri çıktıktan sonra. Mustafa'da gol atar ve sevinmezse bilin ki haberler gerçek ve Galatasaray'a gidiyor. Bakalım nasıl bir maç olacak. Yapılan transferler bu maçtan daha çok heyecanlandırıyor. Erken başladık, genç oyuncuları da keşfedip takıma adapte etmek adına son maçta bir iki altyapı oyuncusu oynatsak misal forvette Artun Akçakın güzel bir yetenek denenebilir.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Debatik Curri İle 3 Yıllığına Anlaştık!


Dün akşam Ankara'ya getirilen Arnavut futbolcu Debatik Curri ile 2+1 yıllık anlaşmaya varmışız. Stoper açığı yavaş yavaş kapanırken Radeljic'te ufak ufak yolcu gibi. Formamızla ilk çekilen resmi ile birlikte araştırdığımız kadarıyla Curri'yi kısaca tanıtayım;

Ukrayna Premier Lig takımlarından FC Vorksla Poltava'da 5 sezondur forma giyen Debatik Curri, 1983 doğumlu 27 yaşında 1.89 boyunda Arnavut stoper. 2003-2005 yılları arasında ülkesinin takımı FC Priştina takımında forma giydikten sonra geldiği Ukrayna'da istatistikleri oldukça istikrarlı olduğunu gösteriyor. 15 takımdan oluşan Ukrayna liginde bir sezonda 30 maç yaptığını düşünürsek bir takımın, Curri oldukça fazla forma giyen bir oyuncu. Ayrıca bir stopere göre oldukça fazla sayılabilecek gol attığını görüyoruz.

05/06 sezonunda 28 maçta 4 gol
06/07 sezonunda 24 maçta 1 gol
07/08 sezonunda 28 maçta 6 gol
08/09 sezonunda 28 maçta 4 gol
09/10 sezonunda 26 maçta 3 gol

İstatistikleri böyle olan yen stoperimiz Arnavutluk milli takımında da forma giymekte. 2006'dan bu yana 27 kez milli takıma seçilmiş. Hava toplarında yaşadığımız zayıflığı da görünüşe göre azaltacağız. Aşağıda linkini verdiğim videoyu izlediğimde 10 numara mı aldık stoper mi aldık karıştırdım ama Radeljic'ten daha kaliteli bir isim almışız gibi gördüm. Yönetimi inceden tebrik ederken Ermin Zec transferini de bitirmelerini dört gözle bekliyoruz. Keza Michael Stewart transferini de oldu bittiye getirmezlerse çok güzel olur.

Geçmişten Afrikalı Dostlar!


http://www.scugnizzi.org blogunda görünce çok hoşuma gitti. 23 Şubat 1994 tarihli Milliyet Gazetesinden.

Soldan Sağa: Komphela (Gaziantepspor), Moloi (Gaziantepspor), Buthelezi (Karabükspor), Moshoeu (Gençlerbirliği), Madida (Beşiktaş), Chris (Karabükspor), Kona (Gençlerbirliği), Kushe (Gençlerbirliği)

13 Mayıs 2010 Perşembe

Dünya Kupasındaki Eski Bizimkiler!

Dünya Kupası kadroları açıklandı, kimi Arjantin'in, kimi Brezilya'nın kadrolarını eleştirirken bende bir bakayım kadrolara derken gözüme bizim eski dostlar çarptı. Kısaca derleyim hem de nostalji olsun bizim için dedim.
Nicky Carle ( Crystal Palace-Avustralya): Üst resimde gördüğünüz Socceroo kendisi. Avustralya'nın Dünya Kupası maçlarında forma bekleyecek. Mehmet Nas ile olan benzerliği gündeme gelmişti bizdeyken, karıştıranlar için sağda ki isim Nick Carle. Önce Fenerbahçe sonra Trabzon ile adı geçerken bize gelmişti. Orta alanda dikine gidebilen yetenekli bir isimdi. Çok durmadı maalesef bizde bir sezonun sonunda Bülent Korkmaz'ın mağduru olarak İngiltere Championship ligine yani Premier ligin bir alt basamağına Bristol City'e Cavcav'ın içini acıtan bir ücret ile transfer oldu. Burada da geçirdiği başarılı sezonun ardından 1 milyon euro karşılığında Crystal Palace takımına geçti ve şimdi Dünya Kupasında boy göstermeye hazırlanıyor. İçimiz biraz buruk ve Bülent Korkmaz'a kıza kıza izleyeceğiz sanırım kendisini.

Geremi N'Jitap (Ankaragücü - Kamerun) : Şu sıralar hemşehrimiz Ankaragücü'nün formasını terleten Geremi'nin yıldızı bilindiği üzere bizde parlamıştı. Bizden Real Madrid oradan Chelsea derken başarılı bir kariyeri ardında bırakıp Ankaragücü'ne son baharına geldi. Ama hala takımı Kamerun için vazgeçilmez.
Haminu Draman (Locomotiv Moskova - Gana): İçimizi yakan bir isim daha. Kendisini transfer ettiğimiz sıralar son Dünya Kupası'nda da Gana formasını terletiyordu. Bize gelmeden kendisini izledik ve Brezilya'ya uzaktan vurup direkte patlayan topu hala aklımızda. Maalesef onu da 1 sezon izledik. Kayseri Erciyes'e orta sahadan attığı gol ve sprintleri hala aklımda. Carle'den farkı teknik direktör kurbanı değil Cavcav'ın kurbanı oldu. Para uğruna Lokomotiv Moskova'ya transfer olup çıktığı ilk özel maçta da Real Madrid ağlarını havalandırdığı haberini aldık. Draman'ı sattı diye de 2. Ersun Yanal dönemimiz sadece 3 gün sürdü.
Bojan İsailovic( Cukaricki Belgrade- Sırbistan ): Kaleci sıkıntısı yaşadığımız dönemlerde çılgın kalecimiz Peric ile yolları ayırıp sezon ortasında kendisini katmıştık takıma. Ama maalesef yarım sezon izleyebildik. Serdar Kulbilge'den önceki kalecimizdir aynı zamanda. Yan toplarda ki zayıflığı ve hantal vücudu yüzünden gönderildi aslında. Unutmadan gereksiz yere uçmasıda bizi deli eden faktörlerdendi. Pek iyi anılarımız yok ama bi ara gol yememe serisi falan yapmıştı. Sırbistan Milli Takımının 4 kalecisinden biri olarak forma şansı arayacak ancak giyeceğine çok ihtimal vermiyorum. Üstteki resimi de koydum ki sahada kendisini göremeyenler buradan nostalji yapsınlar.

Mile Jedinak ( Antalyaspor - Avustralya): Avustralya piyasasına sardığımız dönemde geldi. Bizde ki oyunu oldukça başarılıydı. Uzun boyuna rağmen orta sahada defansif özellikler göstermesi hayret verici olsa da bunu güzel başarıyordu. Ancak bu sezon başında Thomas Doll'un gözüne giremedi. Hazırlık maçlarında da yaptığı pas hataları sinir bozucuydu gerçekten ve Antalyaspor'a kiralandı. Halihazırda futbolcumuz ancak gelen haberler gönderilebileceği yönünde. Bu sezon Antalya'da yaptığımız ve 2-0 kaybettiğimiz Antalyaspor maçında 2 golü de kendisi atarak bir nebze hırsını çıkardı bizden. Apar topar sözleşmesi eline verilmezse Dünya Kupasında en çok takip edeceğimiz isim kendisi olacak galiba. Yine de geçen sezon Fenerbahçe'yi 1-0 yendiğimiz maçta frikikten attığı gol unutulmazlardan.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Yolcudur Abbas!

Transfer sezonunu bizde Billy Mehmet yazısıyla açmışken gidecek isimlerden konuşalım birazda. Yabancılar da deyim yerindeyse kıyıma gidiyoruz. Gelen bilgilere göre çoğu yabancıyla sözleşme yenilenmeyecek. Başta Brezilyalılar Kahe - Sandro - Tozo üçlüsü takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan isimler. Bunların yanında futbolcu çakması Patiyo ile de yollar ayrılacak. Defansta ağır kaldığı için eleştirilen Radeljic ile de yollar ayrılıyor. Kiralık sözleşmesi olan ve imza opsiyonu bizde bulunan Jurica Vranjes ile de sözleşme yapılmayacak. Kiralık gönderdiğimiz Aussie'lerimiz Jedinak ve Djite'de yolcu. Bu kadarına bakarak Harbuzi dışında bir yabancı kalmayacak kadroda ve sıfırdan transfer yapılacak.

Şöyle yabancıları kısaca değerlendirecek olursam bana göre Tozo-Sandro-Patiyo isimleri kesinlikle doğru karar olur. İstenen verim bir türlü alınmadı bu isimlerden. Aralarından tek sıyrılabilecek Tozo olsa da, zayıf görüntüsüyle ve gereksiz çalım atma çabalarıyla gönderilmeyi haketti. Sandro ve Patiyo ise gerçekten bu takımın en kötüleri bana göre. Bunun yanında Avustralyalı kiralıklardan Djite'nin gitmesi Dünya Kupasından sonra olursa daha hoş olur düşüncesindeyim. Keza Jedinak'ın gönderilişi de böyle olabilir. Ancak ben yine de Jedinak'ın kalması taraftarıyım. Daha iyisi bulabilinecekse gidebilir ama bizim yönetimden böyle bir başarı beklemiyorum açıkçası.

Bunun dışında topa girme konusunda oldukça nazik davranan Vranjes yarım sezonda oldukça çıldırttı beni. Çok güzel paslar atabiliyor ama topu çok az ayağına aldığından attığı paslarda az oluyor. Bu sebeple Vranjes biraz yalan transfer oldu. Boşuna para kaybetmeye gerek yok. Ivan Radeljic aslında bazı maçlarda öyle kritik toplar kesti ki gerçekten takdir ettim ancak İlhan ile ikisi asla Traore-El Saka yada Traore-Risp ikilisinin uyumunu yakalayamadı. Aynı zamanda bazı zamanlarda da ağır hareket etmesi taraftarımızı en çok çileden çıkaran özelliği oldu Radeljic'in.

Gitmesini yanlış bulduğum tek isim ise Kahe. Geçen sezon başında gitseydi sesim çıkmayacaktı aslına bakılırsa ama bu sezon kötü olduğunu düşünmüyorum. Bir golcü olarak 6 golde kalması ve Galatasaray maçında kaçırdığı goller çok eleştirildi. Ancak Eskişehir'e ve Sivas'a attığı goller hiç konuşulmadı. Sadece bununla da bitmiyor Kahe, mevcut kadronun zayıf fizik gücü malum ve bir iki dayanıklı oyuncularımızdan biri de Kahe idi. Kahe'siz çıkılan çoğu maç kaybedildi. Özellikle son Fenerbahçe maçı en büyük örneğidir. Şanssızlık değil kaybedişimiz tamamen ileride top tutamamamızdır. Pivot santraforluğun her türlü gereğini yapan bir isim Kahe ve ben çok gol atamamasını tek başına kaldığı ve top indirip saklamaktan gol atmaya fırsat yaratamadığına bağlıyorum. Mustafa Pektemek ile çıktıkları maçlarda Mustafa'nın kendisine katkısıda çok az oldu maalesef. Tüm bunların yanında bir de duygusallık var tabii ki. Kahe'ye çok alışmıştık gerçekten özellikle beni gitmesi biraz üzdü.


Türk oyunculara geçecek olursak, Kerem ile İlhan'ın sözleşmesi bitiyor ancak bu oyuncularla konuşulacağı haberleri geliyor. Tek özellikleri ateşli oyuncuları ve oyuncuları ateşleyebilmeleri. İlhan ara sıra hata yapsa da Kerem'in top oynaması tümden hata. İlhan'ı da yarım sezondur Ankaragücü'ne yamamaya çalışıyorlar zaten. Thomas Doll'da bu isimlere pek sıcak bakmıyormuş yazılanlara göre.

Yedek kaleci Ulaş Güler gidecek isimlerin başında. Performansı soru işareti. Zaten son Antep maçında oynaması beklenirken 3. kaleci Özkan oynadı. Bilal Çubukçu'nun da ara sıra parlaması dışında istikrarsız ve çoğunluklu yedek görüntüsü de bağlarını koparacak gibi duruyor. Trabzon maçında ki mükemmel frikik golünden başka birşey göremedik maalesef. Ayrılması gündemde olan bir diğer isimse daha ara transfer döneminde Galatasaray'dan alınan Alparslan Erdem. Sakatlıklardan sonra ligin son haftasında bulduğu şansları değerlendiremeyen Alparslan, Doll'un gözden çıkardıkları arasında. Zaten başından beri uyguladığımız İstanbul görmüş oyuncuları almama geleneğini neden bozduk anlam verememiştim. Başından beri karşıydım, gitmesini de destekliyorum. Serkan Çalık'ta keşke bu listeye dahil olsa.

Gelelim Kahe gibi gitmesini yanlış bulduğum Türk oyuncuya, bu isim geçen sezon taraftarın yılın oyuncusu seçtiği, "Diyarbakırlı Messi" lakaplı Burhan Eşer. Bu sezon Momha gibi harcandığını düşündüğümüz isimlerden olan Burhan bir türlü istediği şansı bulamadı. İstikrarsız görüntüsünü atamasa da sezon başında biraz daha şans bulabilirdi aslına bakılırsa. Yetenekli bir oyuncu ve kaybetmek ibizm için kayıp olur. Türk olarak yerine bulabileceğimiz daha iyi bir isim yok bana göre. Kimsenin değil de Burhan ve Kahe'nin gidişi çok üzecek bizi gibi duruyor. Önemli bir not bu gidecek listesi sadece tahmini liste, resmiyet kazanmış bir durum yok.

Billy Mehmet Gençlerbirliği'nde!


Lig bitti artık ve transfer sezonu resmi olarak açılmasa da gayri-resmi açılmış durumda. Söylenti haberlere çok yer vermek istemiyorum çok fazla ancak transfer sezonu bizim için çok erken başladı ve ilk transfer haberimiz duyuldu. Resmi sitemizde de geçen haberle birlikte 2 futbolcuyla görüşmelere başlandı ve biriyle ön protokol sağlandı. Bu ilk imza attırılan isim Billy Mehmet oldu.

Annesi İrlandalı, Babası Kıbrıs Türkü olan Billy Mehmet, Türk statüsünde forma giyecek. Forvet mevkisinde görev yapan Billy, İrlanda milli takımını seçmiş olsa da çok fazla forma şansı bulabilmiş değil. Bonservis bedeli ödemeden aldığımız oyuncu 5 sezondur İskoçya'nın St.Mirren takımında forma giyiyordu. West Ham takımının akademisinde futbol eğitimi alıp hemen ardından Dunfermline takımıyla İskoçya'ya geçen oyuncu, St. Mirren takımıyla oynadığı son sezonunda 45 maçın 43'ün de ilk 11'de çıkarken 7 gol 4 asist ile tamamlayabilmiş sezonu. Geçtiğimiz sezon ise 40 maçın 32'sinde ilk 11'de oynayıp 12 gole imza atan Billy Mehmet pek aradığımız forvet gibi durmasa da istatistikler her zaman doğru söylemediğinden yeni bir heyecan olacak.

İsminde ki ilginçlik ve attığı gollerden sonra yaptığı break dance figürleriyle İskoçya'da çok popüler olan bir futbolcunun az gol atmasına rağmen bu kadar çok ilk 11 çıkması da kumaşında birşeyler olduğunu sezdiriyor gibi. Herşeye rağmen takımıza ve ligimize gerçekten ilginç bir futbolcu kattık. Çok fazla bilgim olmadığından hayırlı olsun demekten başka birşey diyemiyorum.

7 Mayıs 2010 Cuma

Gaziantepspor Maçı Muhtemel 11'imiz!

Ulaş Güler-Murat Kalkan, İlhan Eker, Aykut Demir, Orhan Şam - Kerem Şeras - Hurşut Meriç, Jurica Vranjes, Cem Can, Serkan Çalık - Mustafa Pektemek

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 32. Hafta

GAZİANTEPSPOR - GENÇLERBİRLİĞİ

32. haftada yani ligin bitmesinden 1 hafta önce bir kez daha deplasmandayız. Gaziantep ile yapacağımız maç bizim için formaliteden öte değil. Sadece Doll'un koyduğu tek rakamlı bir sırada bitirmek istiyoruz sözü açısından önemli bir maç. 9. sırada ki yerimizi garantilemek açısından yenmemiz gereken bir maçtan öte bir şey değil. Renktaş takımında artık hiç bir beklentisi yok bizim gibi. Düşen takımlar erkenden belli olunca ligin sonunu da böyle bekliyoruz.

Ayrıntılı bir maç yazısına gerek yok diye düşündüm. Kadro aynı bilindik kadro. Geçen hafta Denizli maçında oynamayanların oynaması düşüncesi tutmadı gibi. Bu hafta değişiklik çok fazla yapılmayacak gelen haberlere göre. Kaleci Serdar topu oyuna geç sokmak yüzünden topladığı sarı kartların cezasını çekecek bu hafta. Bunun dışında Brezilyalılarımız Sandro ve Tozo ise sakatlıkları nedeniyle bu maçta oynayamayacaklar. Şu an ki durumumuzun özetini de açıkçası Denizli maçı sonrası Thomas Doll yaptı. "Futbolcularım tatile çıkmış" diyerek durumu gayet net anlattı. Bu yüzdendir uzun zamandır maç sonu değerlendirme yazısı yazmıyorum. Zaten sezon sonu değerlendirme yazıları yazarsam değineceğim bir nokta olacak büyük ihtimalle, kendi altımızda ki takımlara yenilirken üstümüzde ki takımlara karşı bir üstünlüğümüz var. Galatasaray maçını bilemem ancak Gaziantep maçını yenebilir miyiz çok da emin değilim bu görüntü itibariyle...

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Ben Futboldan Galatasaraylı Kadar Anlamıyorum Galiba(!)

Bloga kim nerden girmiş diye bakarken Harbuzi ile ilgili yazdığım yazıya www.gscimbom.com adlı bir Galatasaray taraftar sitesinden girildiğini gördüm merak ettim açtım. Onlarda haberi tartışırlarken bir arkadaş benim blogdaki yazıyı söylemiş, biri de kopyalamış oraya. Gelsin diyenler çoğunlukta bu transfer için benim yazıya girmeden onlara değineyim. Biri Harbuzi gibi kendini kanıtlamak isteyen oyuncular iyi derken biri çok dayanıklı bir isim gelse süper olur demiş.

Şimdi Harbuzi'nin kendini kanıtlama isteğini nerede gördüler başta bunu merak ettim. Laubaliliği biraz askıya alıp oynadığı maçlardan biri 0-0 biten Fenerbahçe maçı. Sanırım bu maça bakılarak yapılan bir yorum. Hangi oyuncu büyüklere gol attıysa, biraz kendini gösterdiyse transfer edilir politikası taraftarında zihniyetine yerleşmiş anlaşılan. Dayanıklılık mevzusu ise daha vahim Gençlerbirliği'nin kaç maçını izlenip dayanıklılık damgası vurulmuş acaba Harbuzi'ye? Biz de Cem Can ve Kahe dışında hangi oyuncu varsa af edersiniz ama "osuruğuna yıkılmak" diye bir tabir vardır, işte bu tanıma tam uymakta bizim futbolcularımız. Zaten şikayetimiz bu değil mi? Boşuna mı bağırıyoruz Kahe oynamazsa ileride top tutamıyoruz hep atak yiyoruz diye. Cem Can gibi özelliksiz bir adamın cezaları hariç ilk 11'den kesilmemesinin sebebi dayanıklılığı değil mi? FM oyununun verdiği yetkiye dayanarak bir Harbuzi efsanesidir gidiyor :D.

Gelelim asıl can alıcı noktaya. Son cümlede transfer gerçekleşirse Tabata kazığına döner demiştim. O cümleye yazılmış bir yorum var aynen paylaşayım;

"Tabata'ya transfer kazıgı diyen blog kotu diyorsa direk alsınlar hatta 3'e 5'e bakmadan alsınlar"

Şimdi bunu okuyan Adnan Polat gaza gelip 3'e 5'e bakmadan Harbuzi'yi alsa İlhan Cavcav beni bulur yüksek şeref madalyasını göğsüme takar, yaptığım emeklerden dolayı teşekkür eder heykelimi Beşetepe'ye hemen kendi heykelinin yanına diktirir. Ben Tabata'nın Antep'teki oyununa laf edemem. Beşiktaş'ta ki oyunu o kadar olmasa da ona da bir lafım yok ancak 8 milyon euro bir adama veriliyorsa beklenti büyüktür haliyle. Eee durumda ortada Beşiktaş Tabata'dan ne kazanmış şu dakikaya kadar. Mevzu bu değil tabii ama Galatasaray'ın Brezilya Milli Takımının orta saha oyuncusuna verdiği para bile 7 milyon euro iken, Brezilya Milli Takımının yanından geçmemiş adama verilen bu parayı transfer kazığı olarak görmeyen kimdir parmak kaldırsın. Beşiktaşlılar bile eleştiriyor. Mevzu Tabata'nın alınıp alınmaması değil verilen para. Benimde kastettiğim Harbuzi'nin alınıp alınmaması değil verilecek para. Cavcav sağlam para almadan bırakmaz Tabata'ya döner mevzu dedim. Aynı forumda "8 Milyon euroya almadıktan sonra sorun yok" yorumu benim ne demek istediğimi anlayan biri tarafından gelmiş inancındayım. Esprili ve bana göre doğru bir yorum. Demek istediğim büyük paralara almadıktan sonra sorun yok ama İlhan Cavcav silkelemeden bırakmaz dedim. İşlerine yarar yaramaz, transfer gerçekleştikten sonra beni ilgilendirmez zaten. Bizim kaybımızda sıfır olur. Para kazancımız olur iyi olur.

Tabata transfer kazığı değilse, kötü dediğim için 3'e 5'e bakılmayacak ise keşke Galatasaray alsa Harbuzi'yi 5 milyonu kafadan verirlerse hiç bir Gençlerbirliği taraftarı da üzülmeyecektir bu adamın gidişine. Zaten şu an seveni de ne kadar fazla bilemiyorum. Kötü denilen Kahe'yi bile daha çok tutan isimler varken Harbuzi'de Galatasaray taraftarının ne gördüğü tartışılır. Galatasaraylılar Gençler maçını senede 2 belki Fener, Beşiktaş derken 4-5 defa izlerler ama biz 34 hafta izliyoruz, futbolu da takip ediyoruz. Az buçuk birşeyler biliyoruz. Gelgelelim bu mesele bana niye bu kadar dert oldu? Bende bilmiyorum. Oturmuş bir de yazı yazıyorum. Transfer olmuş olmamış Harbuzi çok önemli değil bizim için. Sadece bu yorumu getiren arkadaşın profil resmindeki isim Ayhan Akman bu transfer ile bize gelmesinde her türlüsüne razıyım :D.

Denizlispor Maçı Muhtemel 11'imiz!

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 32. Hafta

Amaçsız maçlarımızdan birine daha çıkıyoruz. Artık 9.luğa demir attık ve küme düşmesi matematiksel olarak kesinleşen Denizlispor ile oynayacağız. Denizlispor seyircisi önünde Süper Lige veda edecek, biz ise bu sene düşme korkusu olmadan son hafta maçlarımızdan birini oynayacağız.

Teknik-taktiklik bi durum yok aslında ama geleneğimiz bozulmasın yazımızı yazalım. Denizlispor A2 takımında oynayan 2 yetenekli gence bu maçta görev verecek haberleri geldi. Tabi genç isimler kendilerini göstermek için hırslı oynayacaklardır. Eksik var mı yok mu bilemiyorum ancak bu dakikadan sonrada çok önemi yok gibi. Ancak düşen takımların geleneğidir son haftalarda iyi oynayıp yenmeye başlarlar, böyle bir durumla karşılaşma ihtimalimiz olabilir. Oyuncularda stresin olmaması bir avantaj ancak düşmeninde moral bozukluğu vardır muhakkak.

Bizde oldukça rahatız. Denizlispor gibi tam olarak altyapı oyuncuları oynatmasakta Alparslan ve Serkan Çalık gibi ara dönemde transfer edip çok yararlanamadığımız isimleri oynatacağız. Büyük umutlarla alınıp sakatlıktan kurtulamayan Sinan Ayrancı'da bu maçta görev alabilir. Almanya'dan gelen ve daha bir kez Eskişehirspor maçında izlediğimiz Sebahattin Usta'da bu maçta forma giyebilir ancak bu genç isimlerin ilk 11'de çıkma şansları biraz zor gibi. Genç stoper Mahmut ve Kahe'nin sakatlıkları devam ediyor. Yedek kaleci Ulaş'ın 11'de çıkmasını beklerken kadroya alınmayıp yerine genç kaleci Özkan'ın kadroya alınacağı haberini duydum.

Ankara'dan uzak geçecek 2 haftanın ilk maçı olan Denizlispor ile yarın saat 16.00'da karşılaşacağız. Yenmek sadece prestijimiz olacak. Yenmeyi tabi ki çok istiyorum ancak genç oyunculara 11'de şans verilip gelecek sezonun kalacaklarını gideceklerini ayıklamak daha güzel olurdu bana göre.

Harbuzi Galatasaray'a Göreymiş(!)

Biraz blogu boşladım Gençlerbirliği amaçsız gidince. Uzaktan bakıp haberleri filan okuyordum Gençlerbirliği hakkında. Bir kaç gündür www.holigan.com.tr isimli internet sitesinin Galatasaray ile aramızda ki transfer trafiği haberlerini görüyorum. Önce Mustafa Pektemek haberi çıktı olabilir deyip çok yorum yapmadım daha sonra onunla da ilgili yazı yazacağım ama Harbuzi haberi beni acayip şaşırttı.

Habere göre Galatasaray Adnan Polat, "Harbuzi tam bize göre" diyerek İlhan Cavcav'dan bu oyuncuyu istemiş. Anlaşma kısmını bilemem ama bu haber biraz yalan geldi bana. Harbuzi bizde gösterdiği performans ile Milli Takımına seçilmiş geçenlerde ancak bizde gösterdiği performansta çok ahım şahım değil açıkçası. Uzun zamanda yedek kaldı bizde çok fazla 11'de şans bulamadı. Ayrıca bir çok maç yazımda Harbuzi'nin oyununu çok laubali olduğunu yazmıştım hala da kendini tam vererek oynadığına inanmıyorum açıkçası. Belki Harbuzi bi Jo kadar hovarda birisi değil ancak Galatasaray'ın Dos Santos gibi büyük umutlarla aldığı isimlerden gelen katkı ne ki Harbuzi'den birşeyler bekliyorlar merak ettim doğrusu.

Bu transfer gerçekleşirse kendi adıma söyleyeyim çok büyük bir kaybımız olmayacak. İlhan Cavcav'ın iyi bir para almadan bırakmayacağını düşünürsek -haber de doğruysa tabi ki- Tabata'yı bile sollayacak derecede bir transfer kazığı yaşanabilir.

Haberin tamamı burada;
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara