27 Nisan 2010 Salı

Blogumuz 1 Yaşında!


Bir yıl önce özene özene ve keyifle okuduğum blogların etkisiyle kurmaya karar verdiğim blogum 1. yaşına girdi. 1 yılda, sadece 3 İstanbul takımının haberini yapan ve bizi basit gören spor sitelerine inat Gençlerbirliği kimliğini insanların tanımasını amaç edindiğim bu blogda sanıyorum ki baya bir yol katettim. Blogumun 1 yaşında, okuyan, destek veren, yorum bırakan, okumasa da yolu düşen herkese teşekkür ediyorum. Ne diyelim umarım kalıcı oluruz! Nice yıllara!

23 Nisan 2010 Cuma

Antalyaspor Maçı Muhtemel İlk 11'imiz!

Football Fans Know Better

Bayramımız Kutlu Olsun!



Tüm Halkımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı Kutlarım.

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 31. Hafta

İddiasız kaldığımız şu günlerde, yine iddiasız diyebileceğimiz bir takım olan Antalyaspor ile evimizde oynayacağız. İddiasız olmak futbolcuların üstünde ki baskıyı azalttığından daha iyi bir oyun sergilediğimizi söyleyebilirim. Bunu geçen hafta ki İstanbul Belediye maçında gördük. Bursaspor'a karşı yenilmemek adına defansif bir oyun oynarken Belediye'nin üstüne daha rahat giderek üç puanı gollü bir şekilde aldık.

Bu maçta büyük ihtimal böyle olacak. 2 takımda sadece biraz daha üst sıralar için oynayacak bu yüzden açık ve zevkli futbol izleyebiliriz. Gerek Thomas Doll'un gerekse Mehmet Özdilek'in oynattıkları futbol her zaman olmasa da zevk veriyor. Antalyaspor'un kalıplı forveti Serge Pacome Dijehoua ve asistleriyle bu sezon dikkat çeken ve Antalyaspor'a katkısı büyük olan Tita yok. Bu iki hücum elemanı yokken bizimde defansımızda Mahmut Boz dışında eksik yokken çok zorlanacağımızı sanmıyorum. Ancak Necati'ye dikkat etmemiz gerekiyor. Mehmet Özdilek'te ciddiyeti elden bırakmadıklarını ve 3 puan için oynayacaklarını söyledi hafta içi, bu sebeple eksiklerine rağmen yılmayacaklardır.

Bizde ise Mahmut Boz dışında tam kadro sahada olacak. Cezası biten Cem Can geri döndü ve büyük ihtimal Tozo veya Kerem ikilisinden biri yerine sahada olacak. Forvet hattının formsuzluğu geçen haftalarda Mustafa Pektemek'in açılmasıyla bozuldu. Mustafa hakkında Galatasaray iddiaları hala devam etmekte ve kendini göstermek içinde oynayacaktır. Aynı şekilde gönderilmesi gündemde olan Kahe, Tozo ve Sandro'da kendilerini göstermek amacıyla hırslı oynayabilirler. Haftasonu zevkli bir maç olacak ancak iddiasız takımları izlemeye gelecek taraftar sayısı çok az olacaktır. Kombineleri olmayan taraftarlar dışında gelecekler için biletlerin en ucuz 10 lira olması biraz fazla açıkçası. Maraton ve Kale Arkası fiyatları aynı tutularak insanları Maratona sevk etme çabası olsada Kale arkası 5 lira tutulsa insanlara daha çekici bir maç haline gelebilir ve Kale arkasınında dolması sağlanabilir.

Antalyaspor Kale Arkası: 10,00 TL
Gençlerbirliği Kale Arkası: 10,00 TL
Gençlerbirliği Kapalı: 15,00 TL
Gençlerbirliği Maraton: 10,00 TL

20 Nisan 2010 Salı

Bir Zaman "Gençler" Forması Giydiler! #5

BENT CHRISTENSEN ARENSOE
Gençlerbirliği'ne gelmiş ilginç isimlerden biri daha; Bent Cristensen. Danimarkalı eski forvet oyuncusu bir diğer ilgin isim olarak yazdığım Roger Lukaku'nun takımdan ayrılmasıyla yerine gelmiş bir isim. 1967 doğumlu oyuncu artık yaşının ilerlemesiyle 30'lu yaşlarında yani 1997-1998 sezonuna Gençlerbirliği'ne katıldı. Bu oyuncuyu ilginç kılan özelliklerinden biri Danimarka Milli Takımı oyuncusu olması.

İlk bakışta ne var bunda denilebilir aslında ancak bu Danimarkalı milli futbolcunun özelliği 1992 Avrupa Şampiyonasında tatilden toplanıp son anda gelen ve şampiyon olan kadronun bir elemanı olması. Yugoslavya'nın dağılmasıyla birlikte diskalifiye edilip onların yerine Danimarka Milli Takımı alınır turnuvaya. Tabir-i caizse tatilden gelerek şampiyon olan ve gerçekten tarih yazan bu milli takımın forvet oyuncularından biridir Christensen. Toplamda 26 kez Danimarka Milli Takımı forması giyen Christensen toplamda 8 gole imza atar. Gençlerbirliği'nde ki formuda gerek Babangida gerek Lukaku'da olduğu gibi çok iç açıcı değildir.

1997-1998 sezonunu aynen geçen sene olduğu gibi 3 takımın eşit puanda bitirip farklı olarak averaja bakılarak son anda düşmekten kurtulup 14. bitiren Gençlerbirliği'nde forvet olarak görev yapan Christensen 16 maçta 3 gol atabilir ancak ve ertesi sene ülkesinin takımı Brondby FK takımına gider. Bizde çok iz bırakmadan da gitse, ülkesinin en önemli takımlarından Brondby takımının kendisini alması seneler geçsede ne kadar önemli bir isim olduğunun göstergesi. Yine bizden sonra 2 sene ülkesinde oynayan Christensen Brondby adına bu sürede 50 maça çıkıp 20 gol atma başarısı gösterir. Ardından da emekliliğini vererek önce bir ikinci lig takımında teknik direktörlük yapar. Sonrasında ve halen günümüzde Brondby takımının Genç Akademisinin başında bulunmakta.

13 Nisan 2010 Salı

Bir Zaman "Gençler" Forması Giydiler! #4

TIJANI BABANGIDA
Gençlerbirliği'ne gelişi de, gidişi de olay bir adam Tijani Babangida. Türkiye'ye geldiğinde duayen başkan İlhan Cavcav kendisini havaalanından aldığını hatırlarım. Bir nevi dönemin Vassell transferi sayılır kendisi. Dünya futbolunda ismini kanıtlamış ve dünya futboluna kaliteli isimler sunmayı her dönem adet haline getirmiş Ajax'ta forma giyerken kiralanmıştı Babangida. Beğenilirse bonserviside Gençlerbirliği'ne geçecekti.

2000-2001 sezonunun başlamasıyla flaş transferlerimizden olan bu isim tüm Türkiye'de heyecan yaratmıştı. Sezona gollü başlangıçlar yapamasada oyunuyla kalitesini gösteriyordu Babangida. Sağ kanatta inanılmaz süratiyle dikkat çekiyordu. Dikkatleri üzerine tam olarak çekmesi ise Türkiye Kupasında 7-1 yendiğimiz Mobellaspor maçında attığı ilk golden sonra 15. haftada ligde, üstelik İnönü Stadında Beşiktaş'ı 3-0 yenerken gollerden birinin kendisinden gelmesiyle olmuştu. Sadece attığı gol değil atılan diğer iki golde de Beşiktaş'ın sol kanadını çökertmiş ve arkadaşlarına büyük yardımı dokunmuştu. Bu maçı özel kılan diğer bir durumda 47. dakika da İsmail Güldüren'in kırmızı kart görmesi, Babangida'nın golünün ise 63. dakikada gelmesidir.

Ancak Ajax'ta oynarken Marc Overmars gibi isimlerle karşılaştırılan, Nijerya Milli Takımı oyuncusu bu isimin maalesef ki disiplin problemleri vardı. Zaten Ajax'ın tek kiralama sebebi de izin süresini sürekli olarak aşmasından dolayı bıkmasıdır. Bir nevi Yattara'ya da benziyor bu konuda. Bizde ise herşey bu kadar iyi giderken 15 maçta görev alıp sadece 3 gol atarak ülkeyi terketmesi akılları karıştırdı. Yıllar sonra bu transferi anlatan İlhan Cavcav bu futbolcunun hareketlerini takip ettiklerini ve antreman yerine Ankara Üniversitesinde kız avına çıktığını söyleyerek, "huylu huyundan vazgeçmez" şiarını bu örnekle doğrulamıştır.

Bizde sadece yarım sezon oynayıp giden Babangida düşüş dönemine bizden sonra başladı. 1991 yılında Hollanda liginde Roda JC takımı ile parlayan yıldızı 1996-2003 yılları arasında Ajax ile tavan yapsada bizde ki yarım sezondan sonra kendini Suudi Arabistan takımı Al-Ittihad'da buldu. Ardından Çin liginde bir takımda olduğunu öğrendiğim Babangida 2004 yılında son olarak Afrika Uluslar Kupasına katılıp emekli olmuştur. Gençlerbirliği'ne gelen kariyerli isimlerdendir, sadece 3 İstanbul takımlarının böyle kariyerli oyuncu getirdiği yıllarda oldukça ses getirmişti Gençlerbirliği'nin böyle bir ismi Türkiye'de oynatması.

Desteğinizi Bekliyorum!

www.altinklavye.com sitesinin düzenlediği "Altın Klavye Blog Ödülleri"nde spor kategorisinin adaylarından biriyim. Önce oylamayla ilk tur geçilecek ardından jüri tarafından bloglar değerlendirilmeye alınarak ödüller sahibini bulacak. Bu kapsamda ilk turu geçmemde yardımcı olmak isterseniz http://spor.altinklavye.com/ adresinden oylarınızı bekliyoruz efendim. Oylarınız için şimdiden teşekkürler...

12 Nisan 2010 Pazartesi

Bursaspor Taraftarına!


Bursaspor taraftarı çok sevdiğim bir taraftar grubudur. Kardeşleri Ankaragücü'nden daha çok seviyorum kendilerini açıkçası. İzlemekten de büyük keyif aldığım taraftar grubu. İlk yarıda 2-1 yendiğimiz Bursa'daki maçta bizi öyle bir ağırladılar ki hayranlığım kat kat arttı kendilerine. Es-Es taraftarı dahi bizim sahamızda durduk yere bize küfür ederken Bursa'yı kendi evinde yendik adamlar tek damla küfür etmedi bize ve tebrik ederek yolladılar bizi.

Ancak şampiyonluk havası dedikleri olay bir başka anlaşılan. Ankara'da muazzam bir Bursaspor taraftarı vardı. Kendi sahamda deplasman havası yaşamama rağmen cidden izlemekten büyük keyif duydum kendilerini. Gel gelelim onlar ne kadar Bursaspor'a aşıksa, peşinden koşturuyorsa deplasman deplasman bizde Gençlerbirliği'ne o kadar aşığız ve peşinden koşuyoruz. Haliyle ortada bir maç var ve bu maç benim takımımın maçı bende 90 dakika desteklemek zorundayım. Çünkü onların galibiyeti, benim mutluluğum demek. Bursasporlular maalesef bunu anlayamadılar bu maçta. Ne kadar Gençlerbirliği forumuna girseler Bursa'nın kazanmasından gocunmayacağını söyleyen posta denk geleceklerdir ancak sevdamızdan ötürü bu maçta takımımızı destekledik, hatalı hakem kararlarına ıslık çaldık, yeri geldi kendi oyuncularımızı yuhaladık. Bursasporlular istedi ki yatalım maça. Böyle birşey hiç bir taraftar grubundan beklenemez. "Sanki şampiyon olacaklar, nasıl oynuyor öyle gavurlar" anlayışı kadar çirkin bir anlayış yoktur bana göre futbolda. Amaç kazanmaksa haketmek gerek. Bursaspor hakkıyla kazansaydı gocunmazdım, üzülmezdim, biz yensek sevinirdim, en berbat şey beraberlik olurdu, o da başımıza geldi.

Takımımızı alkışladık, destekledik diye Bursasporluların ıslıkları normal ancak maç sonu jest olsun diye "Şampiyon Bursa" diye bağırmamızla el kol hareketleri, küfürler havada uçuştu. "Şampiyon Bursa alkışlayın ulan i... Gençler" gibi çirkin tezahüratlar gerçekten hiç yakışmadı. Biz de istiyoruz şampiyon Bursa olsun ancak ne yapalım illa ki sizi mi destekleyelim, kendi oyuncumuza küfür mü edelim? Bursa-Ankaragücü maçlarında hangi Bursalı diyor ki bunlar bizim kardeşimiz yatalım bu maça kendi adamlarımıza sövelim diye. Yada tam tersi hangi Ankaragüçlü Bursa maçında böyle düşünüyor. Tek kelime küfür etmedik sadece alkışladık buda bizim büyüklüğümüzdür diyorum, Bursaspor taraftarını kınıyorum. Herşeye rağmen biz hala Bursaspor'un şampiyonluğunu istiyoruz. Umarım bundan sonraki maçlarını kazanarak mutlu sona ulaşırlar.

Tek ricam kendilerinden; mutlu sona ulaşırlarsa "5. Büyük olmaya değil, saltanatı yıkmaya geliyoruz" sloganına her daim sadık kalmalarıdır.

Guus Hiddink Ankara'daydı!


Milli Takımımızın yeni teknik direktörü, Hollandalı ünlü isim Guus Hiddink Ankara'da Bursa ile yaptığımız maçı izlemeye gelmiş. Hoş bizden çok Bursa'yı izlemektir derdi bu aşikar bir durum tabi ki ancak yinede çok çok fazla olumlu buluyorum. 3 İstanbul takımından başka kimseyi izlemeyen Fatih Terim bizim İstanbullularla yaptığımız maçları bile izlemedi. Ancak derbilere giden ve kendi yetiştirdiği oyuncuları Milli Takıma çağıran Terim'den sonra Anadolu takımlarının arasında oynanan maça giden Guus Hiddink, hakedene forma anlayışa sahip bir milli takım yaratabileceği ihtimali üzerine heyecanlandırdı beni. Gerçekten ne olursa olsun tebrik ederim. Bir ihtimal ya belki Kaleci Serdar'a Milli Takım yolu yeniden açılır.

11 Nisan 2010 Pazar

Biz Bursa Dedik, Bursa İstemedi!

Öncelikle 1 haftadır kolumdaki sorun sebebiyle bloga yazı yazamadığım için okuyuculardan özür dilemek istiyorum... Kolumun ağrısı sebebiyle tek el ile yazı yazmak oldukça zor olduğu için benim açımdan maç öncesi yazısı ve Salı günleri yayınladığım "Bir Zamanlar Serisi"ni yayınlayamadım. Herkesten özür diliyor ve anlayış göstereceğinizi düşünüyorum.

Maça dönecek olursam; bizim stadyumda turnike kuyruğu yüzünden en son geç girdiğim maç Gençlerbirliği'nin UEFA'lı dönemlerine rastgelen zamanlardı. Bu maçta da muazzam bir kalabalık yüzünden maça 18. dakika sularında girebildim. Hafta içinde 7000 bilet verilen Bursaspor taraftarlarından bizim bölümlere de girmemeleri konusunda uyarıda bulunulmuş ve girdikleri takdirde çıkarılacakları söylenmişti. Ancak Gençlik Parkı Kale arkası yani nam-ı diğer "Gecekondu" tribününün yarısı, sol kapalı, saatli kale arkasının hepsi ve maraton tribününün 4te 1i Bursasporlular tarafından doldurulmuş, giremeyenlerde çevre kafelerde maç izliyorlardı. Yani neredeyse biz deplasmandaydık. Daha önce 3 İstanbul takımına çok kapasite ayırdık ancak böylesini ilk kez gördüm. Maç ise hızlı başladı. Tribündeki insanları eğlendirecek, paranın hakkını verecek gibiydi. Aslında başladı demem yanlış olur. Benim girdiğim sıralarda karşılıklı ataklar vardı. Bizim ataklar biraz daha zayıf kalırken Bursa'nın ataklarına karşı eski Bursaspor'lu Serdar çok başarılı işler yaptı.
2. yarı ise işler değişti ve bizim takımın basireti bağlanmış gibi hata üstüne hata derken zorla gol yemeye çalışan bir görüntü içine girdik. Serdar bu anlarda çok fazla ön plana çıktı. Yenilmediysek Serdar sayesindedir. Ne Bursaspor gibi bir takıma, ne kendi takımıma laf diyemem, şaibeli konuşmam, böyle birşey de olsun istemem ancak bir ara ciddi ciddi maçı sattığımızı düşündüm. Bursa hakkıyla kazansa, şampiyon Anadolu'dan diye eyvallah der geçerdim ancak hal vaziyet böyle olunca kan beynime sıçradı, benim gibi düşünen taraftarlarda yuhalamaya başladı Gençlerbirliği'ni. Tek varlık gösteren isim kalecimiz Serdar'dı tebrik ediyorum, Bursalılar ne kadar sevmese de karakterli bir oyun oynadı gerçekten. Tozo defansta çalıma girmeye kalkar, Kahe ilk kez top görüyormuşcasına ayağının altından pas kaçırır, Sandro boştaki adama inatla top atmaz, Hurşut rakibe pas verir, Mustafa Pektemek önünden geçen topa hamle yapmaz. Bursa'ya ciddi anlamda maçı vermeye çalıştık ancak Bursa gerçekten çok garip bir şekilde geri çevirdi bu lütufları. Maçı sattık diyemem, kimsenin günahına girmek istemem ancak bu kadar saçma oyunumuzla Bursa'nın bizi duman etmesi gerekirken oldukça cömert davrandılar.
Bursaspor'un ilerde basarak bize defanstan dahi top çıkartmama taktiği çok başarılıydı gerçekten ancak sorun Ozan İpek'in yokluğu muydu bilinmez hücumcuları gol atmayı beceremediler. Gelen ikramlar geri çevrildi. Çevirilmeyenleride Serdar kurtardı. Bursaspor bu oyunla zor şampiyon olur gibime geliyor, bende ikinci yarı oynadığımız oyundan utanıyorum açık konuşmak gerekirse. Bursa'yı üzdük ancak bundan sonraki maçlarında başarılar diliyorum. Umarım Şampiyon Anadolu'dan çıkar ki Bursa, Gençlerbirliği'nden sora şampiyonluğu isteyebileceğim ilk takımlar arasındadır.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Manisaspor Maçımızın Muhtemel 11'i

Haydi Gençler!

Gençlerbirliği Ve Rakiplerimiz 2009-2010 Sezonu 28. Hafta

28. Hafta rakibimiz Manisaspor. Deplasmanda oynayacağımız karşılaşma oldukça zorlu. Artık düşme korkusu yaşamadığımız için rahatız ve geçen hafta ki maç yazımda bu sıralamada ki rahatlık takımın oyununa da yansımış durumda. Hal böyle olunca Diyarbakır ve Sivas ile düşmeme yarışı içine giren Manisaspor'un hırslı oynayacağını düşünürsek, Diyarbakır karşısında sergilediğimiz oyun ile puan almamız neredeyse imkansız gibi.

En büyük eksikliğimiz yine stoperde. Mahmut Boz'un sakatlığı devam etmekte. 2 haftadır sakatlığına rağmen oynamaya çalışan Radeljic ise son antremana çıkmayarak pes etmiş. iki oyuncuda çok büyük ihtimal Manisa kadrosunda olmayacaklar. Bunun yanısıra Aykut ile Orhan Şam'ın cezasının bitmesi buradaki açıklarımızı kapamamız açısından iyi oldu. Karşılaşmada geçen hafta iyi performans sergileyen Murat Kalkan'ın forma giymesi bekleniyor. Stoperde olan açığımızı ise Aykut Demir tamamlayacak. Harbuzi'nin sakatlığı geçmiş durumda ancak uzun süre oynayamaması bu maçta yedek başlayabileceğini gösteriyor. Sandro biraz biraz kendine gelmeye başlamışken Thomas Doll'un takımdan keseceğini sanmıyorum. Mustafa Pektemek'in adı yine Galatasaray ile anılmakta. Bakalım bu hafta ki performansı nasıl olacak? Ya dibe vuracak ya coşacak diye bekliyorum.

Manisaspor'da bizim eski futbolcularımızın çokluğu göze çarpıyor. Eren Aydın, İsaac Promise, Momha ve bizim taraftarın ve benim favori isimlerinden Mehmet Nas, Manisaspor'da. Oldukça hırslı oynayacaklardır. İlk yarıyı berabere bitirip Manisa'nın tüm hatlarıyla yüklenmesini sağlarsak, Hurşut ile kontrataklardan goller bulabiliriz. İlk golü attığımız takdirde de Manisa üstümüze gelecektir, geçen haftaki oyunu göz önüne alırsak kazanmak için tek şansımız kontratak futbolu. Golü kalemizde gördüğümüz takdirde gol atacağımıza imkan vermiyorum. Manisa'nın gol yollarında uzun zamandır bir etkisizliği var, aynı olay bizde de geçerli. Ve gerek bizim kalecimiz Serdar, gerekse onların kalecisi İlker Avcıbay oldukça formda. Golsüz geçmesi muhtemel bir beraberlik maçı diyorum ve beraberlik bile bana göre iyi bir sonuç.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara