7 Mayıs 2009 Perşembe

İsmimize Yakışan Olmalı; Birlik Şart!!!


Takımda iyi oyuncuların olması, yetenekli futbolcuların transferleri maalesef iyi bir sezon geçirmenize yetmiyor her zaman. Çok taraftar veya az taraftarda başarı için bir kriter değil çoğu zaman. Parayla pullada olmuyor. Ligimizde örneklerini görüyoruz bütün bunların. Ne Fenerbahçe’nin parası, ne Galatasaray’ın kalburüstü oyuncuları, ne Ankaragücü’nün çok taraftarı hiç biri başarıyı getiremedi.

Bir takımda başarıyı getiren en önemli şartını birlik ve beraberlik olarak görüyorum. Takım oyuncuları, yöneticeleri, taraftarı bir ve beraber olacak ki başarı gelebilsin. Bugün Sivasspor’un başarısında iyi futbolun etkisinin olduğunu çok düşünmüyorum açıkçası. Çok ahım şahım, dillere destan futbol oynamıyorlar ama yönetimiyle, futbolcularıyla, taraftarıyla beraberler, inançlılar, uyum içinde haraket ediyorlar.Kısacası tüm şehir kenetlenmiş durumda ve bu çok kaliteli kadrosu olmasada, parası olmasada itici bir güç bir takım için. Hacettepe Turkcell Süper ligine çıktığı sezon taraftarı olmasada futbolcuların yıllardan beri gelen arkadaşlığı, yönetiminde bu takıma verdiği destek ile belli bir başarı yakaladı. Bu sezon ise mevcut oyuncuların satılması ile arkadaşların başka yerlere dağılması sonucunda bulunulan lig konumu bu savımı doğrular nitelikte. Ankara’nın taraftar potansiyeli en yüksek takımı Ankaragücü ise senelerdir kümede kalmamaya mücadele ediyor. Taraftar ile yönetim arasında gerilen ipler başarısızlığı beraberinde getirdi haliyle. Seneye 100. Yıllarında birlik ve beraberlik sözcükleri var ağızlarında başarı için.

Bu örneklerden bu blogu açma amacım olan Gençlerbirliğine değineceğim. Gençlerbirliği de bu sezona hazırlık turnuvalarında şampiyon olarak başladı. Tecrübeli ve kaliteli tabir edilen Koray transferi, genç yetenekler Emre Balak, Mustafa Pektemek geldi üstüne, Hacettepe’nin herşeyi İlhan eklendi. Yabancılardan Djite ve Newcastle’dan Troisi bu senenin flaş takımı olacağının sinyaliydi bizim için fakat öyle olmadı. 2 sezondur düştük düşmedik derken çok çile çektik.

Ersun Yanal’ın son döneminden sonra Ziya Doğan’ın gelmesiyle önce takım bozuldu. Sezon öncesi Brezilya’ya milli takım formasıyla frikikten gol atan, çoğu Gençler taraftarının gözbebeği Skoko takımdan bedavaya ve yanlış biçimde gönderildi. Bununla karışırken yönetim seçimleri sırasında yıllardır seçime tek liste giren İlhan Cavcav’ın karşısına yıllardır dostu olan Atilla Aytek’in çıkması ve seçimlere hile karıştı iddaaları yönetimde bölünmeleri beraberinde getirdi. Taraftarlar arasında rant iddaaları Kale Arkası – Maraton tribünleri arasında ki gerilimle doruk noktaya ulaştı bölünmeler. Yıllardır taraftarı yok diye söz edilen kulübümüzde olan taraftar arasındaki gerginliklerde tribünü çirkinleştirir hale geldi ki bazı zamanlarda Gençlerbirliği tribün tarihinde yaşanmamamış yada yaşanmaması gereken olaylara da şahit oldum. Ersun Yanal ile oynadığımız parlak UEFA dönemimizde ise herşey çok farklıydı. Takıma bütün Ankara destek oluyordu, Ankaragüçlü taraftarların bile maçlarımıza gelip destek olduğunu görmüşümdür. Yönetim birlik içindeydi, futbolcular inançlıydı. Teknik direktör ve yönetim birbirini destekliyordu. Bütün bunlar yetenkli oyuncularla ve teknik adamla birleştiği anda başarıda geldi. O sezon kupayı alan Valencia’yı tek yenebilen bizdik ve ligi onca engellemelere karşı 3. bitirdik.

Bu 2 sezonda yaşadığımız kabus bütün bu olayların getirdiği doğal bir sonuçtur bana göre. UEFA döneminde kulübün bir vizyonu vardı. Başarı için tecrübeli futbolcular alındı ve bu futbolculardan istenen açıktı. O ruh ve inanç aşılanıyordu gerek yönetim, gerek teknik ekip tarafından. Bu son dönemlere baktığımız zaman o inançla oynayan futbolcu maalesef göremiyoruz. Her futbolcu biraz oyunuyla sivrilse nasıl giderim diye bakıyor. Oyunumuz futbol, takım oyunu ama takıma herşeyini verip oynayan 11 kişiden çok kişiyi sayamıyorum maalesef. Öncelikle yönetim içindeki çalkantıların sona ermesi gerek. Belli bir vizyon geliştirip bu doğrultuda transferler yapılmalı. Hedefler ile transferler birbirini tutmalı. Lafla sözle yola çıkılıyor ama maalesef peynir gemiside yürümüyor. Önümüzdeki sezon daha reel hedefler koyulup alınılan futbolcular hedefler doğrultusunda olmalı ve futbolculara hedefler açıklanmalı. Daha gerçekçi hedeflerle, daha candan oynayan futbolcularla ve birlik içinde centilmen ve vefakar taraftarımızla önümüzdeki sezon silkelenip başarılara ve Gençlerbirliği’nin tarihine yakışır başarılar yakalarız umarım.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara