4-4-2 dergisinin Mayıs 2009 sayısında James Troisi röportajını okudum ve hiç şaşırmadım bir de üstüne hayal kırılığı yaşadım desem Gençlerbirliği taraftarları ne dediğimi anlayacaklardır. Çünkü böyle vakalarla öyle çok karşılaştık ki normal bir durum gibi görsekte yüreğimizin bir parçası acıyor...
Dergide röportajı yapan Umut Çelik oyuncumuza şu soruyu sormuş:
-Gençlerbirliği'nin genç futbolcuları alıp daha sonra büyük takımlara satma konusunda geleneği var. Bu oyuncular arasında Geremi de bulunuyor. Buraya gelmeden önce bunu biliyor muydun?
Ne yazık ki bizde yıldızı parlayan her oyuncuya sorulan ve belkide röportajı gerçekleştirecek kişilerin "sormam gereken ilk soru" dediği bir soru bu. Sadece bizim için demiyorum elbet neredeyse her Anadolu kulübünde yıldızı parlayan oyuncuya sorulan standart bir soru ama bizde herşeyin üstüne bir de bu durumun geleneğinden bahsediliyor. Elbette soruyu soranlara suçlusun diyemiyorum böyle anılmamızın sebebi çok açık ve insanların böyle düşünmesi oldukça normal. Duygusal bakınca biraz olaya böyle soru sorulur mu bi adamımızın da aklını bulandırmayın be kardeşim demekten kendimi alamıyorum. Hoş cevabı okurken adamın aklını bulandırmasına gerek yok dedim. Troisi'nin cevabı kısaca şu şekilde olmuş:
-Geremi ile Newcastle'da beraber oynadık. O yüzden böyle bir geleneklerinin olduğunu biliyordum.
Adam ne yapsın yahu dünya çapında duyurmuşuz ünümüzü. Dünyaca ünlü olmamıza sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.
Cevabın devamında araştırma yaptığını ve Türkiye'ye gelen genç oyuncuların bir iki sezon içinde büyük kulüplere transfer olduğunu söylüyor Troisi. Gerçekten Türkiye ne yolda ilerliyor nasıl tanıtılıyor futbol konusunda ciddi şüphelere düştüm. Haydi Türk futbolcusu Anadolu'dan şampiyon çıkmaz mantığıyla ve çok para kazanmak mantığıyla kendisini gösterip bir şekilde İstanbul takımlarına yamanmaya çalışıyor da bu yabancılara ne oluyor??? Bunun temel sebebinin her yönden Avrupaya bir köprü olmamızdan kaynakladığını düşünmekteyim. Afrika'dan Asya dolaylarından gelen futbolcu Avrupa'dan önce geçiş yolu ve iyi bir hazırlık ligi olabileceği kanaatiyle menajerler tarafından Türkiye'ye pazarlanıyor. Menejerlerin katkısıda büyük ölçüde var. Yapılan tanıtımda en büyük onların etkisi var şüphesiz. John Carew, Nicolas Anelka, Okocha gibi futbolcularda buradaki performanslarıyla kendilerini gösterip Avrupa kulüplerine, kendilerini daha iyi gösterebilecekleri yerlere gittiler maalesef ki.
Maalesef ki diyorum çünkü aslında böyle bir reklamımızın olması ligimizin kalitesinin artması için bulunmaz bir fırsat olabilecekken (renklerine vurulduğumuz takımdan gitmeleri her ne kadar acı verse de) sıfırız diyebilirim. Bugün UEFA kupası yarı finalinde 2 tane Ukrayna takımının olması bu hipotezimi doğrular yönde bir örnek diyebilirim. Çünkü Shaktar da bir Milan Baros, Lincoln, Harry Kewell ve Avrupa 3.sü milli takımımızın yıldızlarından Servet,Arda gibi kaliteli isimler birarada oynuyor diyebilir miyiz? Sanmıyorum. Peki aynı zamanda Shaktar'ın rakibi Dinamo Kiev de Avrupa Şampiyonu İspanya'nın forveti Guiza, Güney Amerika'nın en iyi defansı seçilmiş Lugano, Brezilya milli takımında oynamış Alex ve bizim yıldızlarımız Semih, Emre(sonuçta bir kariyeri var =) ) gibi kaç adam gösterebilirsiniz. Ligimizin lokomotifi dediğimiz takımlar bu haldeyken bir de bizim oyuncularımıza göz dikip büyük paralarla akıllarını çeliyorlar.Böyle güzel kadrolarla, bu zayıf(bizim takımlara göre) kadrolu Ukrayna takımları gibi başarılar yakalasalar şimdi bu sıçrama tahtası olarak görülen ligimiz belkide Almanya ligiyle, İspanya ligiyle yarışıyor olabilirdi. Tek suç kulüpleri değil tabii birazda oyuncuda bitiyor iş. Gelgelelim İstanbul takımları ile Anadolu takımlarının arasında ki bu futbolcu rekabetide ekonomik yönden adaletsizlik giderilmedikçe uzun süre böyle sürüp gidecek sanırım.
Bize de her daim bunları tartışmak kalacak. Futbol dergilerinde kendi futbolcumuzun resmini görmekten aldığımız haz ve mutluluk duygusu resmin üzerinde büyük puntolarla yazılmış "Gençlerbirliği'ni büyük kulüplere transfer olma fırsatı yarattığı için tercih ettim" yazısı ile derin üzüntüye dönüşecek yıllar boyu tıpkı şimdi olduğu gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder