Şehir bilinci olarak çok ilginç bir ülkede yaşadığımızı düşünüyorum. Kimse memleketine laf söyletmez bizim ülkemizde. Her memleketle ilgili şakayı öyle kolay kolay kaldıramıyoruzda bazen. "O mu? Belli Çorumludan ne beklersin?" der biri. Öteki altta kalmamak için cevabı yapıştırır. "Kayserili değil misiniz? Allah düşmanıma vermesin." Bu tarz diyaloglarda kimse memleketini ne inkar eder, ne de savunmaktan geri kalır. Ama sadece bu tür dalaşmalarda, laf atışlarında bizim köylüyüz.
İş takım meselesine gelince durum biraz değişiyor. Şu son zamanda dönen haber ve yazılar en çok dertli olduğum konuda beni de itti yazmaya. Zeki Çol'un yazısında belirttiği bir bahis şirketinin araştırması bu acı gerçeği bir kez daha ortaya koyuyor. Sen şuralısın, sen buralısın diyip ezmeye çalışırken kahraman kesilen ve şehriyle övünç duyan adam, "hangi takımlısın?" diye sorulduğunda İstanbul'a taşınıyor. Övünerekte söylüyor takımını. "Adanalıyım sapına kadar dededen de Beşiktaşlıyım" diyor gerine gerine. Hiç kimse de sormuyor Adanalı olmak bu kadar gurur vericiyken ve şehrinde iki güzide, efsane takımı varken neden onları desteklemiyorsun diye. Vatandaş "onlar ayrı. Demirspor'u severim 2. takımım" diyor. Övünmekte olduğu memleketinin takımı onun için 2. plana düşüyor. Ama kimse de yadırgamıyor bu durumu. Çünkü küçüklükten beri böyle görmüşüz. İlk çocukluk tartışmaları da böyle başlamaz mı zaten.
-"Süpermen mi döver? Batman mi?
-"Batman daha iyi olum.
-"Olur mu lan Süpermen gözünden ışık çıkarıyo"
Küçüklükten beri gelen en güçlüyü sevme huyu var bizde. Yukarıda ki hayali diyalog zamanla sıra artık takım seçimine gelince değişiyor. Ligde 18 takımın içinde 3 Ankara takımı var. Eee bu çocuklar da Ankaralı ama tartışma Ankara takımları arasında hangisi hangisini yener diye dönmüyor. Çünkü onlar şampiyon olamamışlar bir kere klasman dışı sayılıyorlar. Aynen Süpermen ile Batman'in yanında Red Kit'in kıyaslanmadığı gibi 3 İstanbul takımı dururken Ankara sadece gönüllerde kalıyor. "Fener 6 attı olum nabeeer, pis geseli" muhabbeti başlıyor artık. "Galatasaray'da Arda var, Fener'de kim var? Arda Lugano'yu çalıma dizer." Kim iyi transfer yaparsa, kim o gün yenerse o tutulur. Ama Ankara takımı yense o İstanbulludan birini o kadar olay olmaz. Hatta isyan çıkar şehrimizin takımının yaptığına bak diye.
Basın'ın zaten etkisi büyük hiçbir zaman "Antalyaspor yendi" yazılmaz. "Beşiktaş yenildi" olur bütün manşetler. Bu takımların sırf bir eğlence haberi bir sayfa iken, Gençlerbirliği'nin UEFA kupasında Valencia'yı yendiği ilk maçın haberini bir spor gazetesinin 1 sayfanın 3te 2sine sığdırdığına tanıklık ettim maalesef. Türk insanı güçlü olmakla haklı olarak övünür. Fakat bu övünmeyle yetinmeyip güçlü olan bir simgeyle de anılmayı sever. Bu durumunda getirdiği üzere şampiyonluk yaşamış takımlar hariç hepsi öylesine gelir. Tutulan şehir takımları bile güce yöneliktir. Hani bu 2. takım olan şehir takımları seçerken bile çoğunda güç gösterisine tanıklık ederiz. Yanlış anlaşılmasın şehrimin takımı olmasından dolayı Ankaragücü'nü severim ancak taraftarının zamanında yaptığı kavgacı ün yüzünden Ankara'da Fenerbahçe'yi tutan adam güç gösterisi olarak ben asarım keserim havalarına girip Ankaragücü'nü tutuyor. Ankaragücü taraftarının büyük kısmı böyle maalesef. Bunu eleştiri olarak söylemiyorum, gerçek Ankaragücü taraftarı şehrine çokta iyi sahip çıkıyor.
Geçenlerde Bursaspor'un şehir merkezinde yaptığı gösteri yürüyüşü basında yankı buldu. Bir çok blog sitesine de konu olmuş bu yürüyüş. Yürüyüşün sebebi Bursasporluların, Bursa'da açılan İstanbul takımlarının açtığı mağazaları kapatmak istemesi sebebi ise Bursa'da yaşayan insanların Bursaspor'u desteklemesi gerektiğine inanmaları. Benim hak verdiğim bir yürüyüş aslında. Bloglarına konu eden yazarların kimi haber olarak tarafsız yazsada yapılan yorumlardan biri dikkatimi çekti. Diyor ki "Adama sorarlar Bursa babanızın çiftliği mi diye?" Çok saçma bir yürüyüş olduğunu savunmuş bir çok insan bunun gibi. Demokratik bir ülkede böyle bir zorlamanın olması başta kabul edilemez ve çok saçma bir yürüyüş gibi duruyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de insanların takımına saygı duyan biriy(d)im. Böyle yürüyüşlere hak vermeye bu Ankara'da başka takım tutan taraftarları gözlemleyince başladım.
Bir Sivas maçından çıktıktan sonra dolmuşa binmiş evime giderken 2 Sivaslı ancak Ankara'da yaşayan adamın muhabbetine kulak misafiri oldum. Bir adam Sivas tarafına diğeri ise Gençlerbirliği tarafına girmiş. Sivas tarafına giden adam soruyor:
-" Neden Gençler tarafına girdin Sivas'lı değil misin sen?
ötekisi cevaplıyor:
-" Ankara'nın ekmeğini yiyoruz oğlum. Ben Ankara takımına sahip çıkarım burada ama Sivas'ta başarılı olsun isterim."
Öteki adam bu düşünceyi ayıplayıp boşver Gençleri birşey olmaz gibi birde aşağıladı. Bu konuşma bende ki saygıyı azaltan etkendi. Asıl soğuma sebebim ise bir Beşiktaş maçıydı. Bursalıların kızdığı şu storelardan Ankara'da açılmış ordan alınan formalarla Ankara'da yaşayan Beşiktaşlılar maça gelmiş. Buraya kadar bir sorun yok. Herkes normal maçta 1-1 berabere devam ediyor. Son dakikalar gelmiş ve Beşiktaşlıların sherhangi bir takım için usması, bizimde onlara nazaran daha iyi bir oyun oynamamız tezahüratlarımızın artmasına sebep olmuş haliyle. Beşiktaşlılar da ıslıkla karşı tepki veriyor bize. Buraya kadar da herşey normal, bütün bunlar futbolun cilvesi lakin Beşiktaş'ın bir anda duran topta golü bulması, bizim Süper ligde olmamız sayesinde Ankara da Beşiktaş maçlarına gidebilen çok sevgili Beşiktaşlıları ne olduysa çileden çıkarıyor ve o an ki durumumuza gönderme yaparak "Gençler kümeye!" diye bağırıyorlar. Biraz sağduyu lazım. Biz orada Beşiktaş'ı yensekte veya tezahürat yapsakta hiç birşey Ankaralıların bize ihanet etmesine sebep değil. Düşüncesizce yapılmış bir hareket ve biz o sene düşsek acaba o Beşiktaşlılar Ankara'da daha az maç izleyecekleri için sevinecekler miydi? Zaten şehrinin takımı zor durumdayken asıl tuttuğun takım için avazın çıktığı kadar tezahürat yapıyorsun. Buna bir karışanın yok ama bir de üstüne kötülüğümüzü istemek neden?
Kızılay da Ankaragücü taraftarının Beşiktaş formalı insanlara karışmasına, sataşmasına çok kızardım. Ancak bu durum biraz müstehak gelmeye başladı. Sadece Beşiktaş için değil bu müstehaklık durum. Ankaragücü ve Gençler arasında ki böyle tezahüratlara hak veririm. Ankara da en büyük olma çabası olarak görülebilir bu durum. Gelin görün ki biz bu kümeye tezhüratını Ankaragüçlülerden görmedik. Bilakis kendiler destek bile verdiler. Ankara takımları arasında ki bu dayanışma oldukça herşey boş ama insanların, özellikle kendi şehirlerinde başka takımları tutan insanları şapkayı önlerine koyup biraz düşünmesi gerek. Ligin 18 takımı var ve herkesin takım tutma görüşüne saygılıyız. Kimseyi zorlmayız illaha bizim takımlı ol diye ancak yaşadığın şehre biraz daha sahip çık. Gözünü kırpmadan verdiğin forma parasının 10 da 1ini verip bir Gençlerbirliği maçı seyredilebiliniyor misal. Çok ilgisiz olanlara bilgi olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder