Malum milli takımlar için verilen aradayız. Takımımız çok önemli maçlara çıkacak ve işi çok zor gözüküyor. Bu zor dönemde Fatih Terim'e çok iş düşmekte. Taktiği iyi vermesinin, antremanı iyi yaptırmasının yanı sıra, kadroyu da iyi, hatta olabilecek en iyi şekilde kurması gerekmekte. Yıllardır hep itiraz ettiğim konu ise bu seçimin adaletli olmamasıdır. Sadece benim değil çoğu Anadolu takımı taraftarı biraz duygusal baksa da, bu konuda çok dertlidir ve çoğunlukla da haklıdır. Çünkü kendi takımının oyuncusunu görür, oyununu bilir, her maç izler ve çok göz önünde olan İstanbul takımları oyuncularıyla rahatlıkla kıyaslayabilir oyuncusunu. Eminim bu konuda çok yazı yazanda vardır ancak bende değinmek istedim. Hazır Milli maçlar haftasındayız bu zamanda konuşmayacaksak, başka zaman konuşmak saçma olur, rengimiz belli olsun bir yerde.
Öncelikle Estonya ve Bosna Hersek maçları için seçilen kadroyu değerlendireyim. Dediğimiz gibi durum çok kritik. 4 maç var önümüzde, İspanya birinciliği garantilemiş desek kimse itiraz etmez, en yakın rakip ise Bosna Hersek ve 4 puan önümüzdeler. Yani bütün maçlarımızı kazanacağız ve Bosna'nın 4 puan kaybetmesini bekleyeceğiz. 4 maçtan biri Bosna ve yenersek Bosna'nın bir maçta tökezlemesini bekleyeceğiz. Biraz "ölme eşeğim, ölme" durumu mevcut aslında. Bütün bunlara Bosna'nın fikstür avantajını da katarsak iyice karamsarlığa boğuluruz herhalde. Böylesine kritik bir hafta için Fatih Terim'in kadro seçimi fena değil aslında. Bu yoğun tempoyu kaldırabilecek tecrübe de isimler olarak göze çarpıyor oyuncular. Ancak eleştirilecek yanları yok değil. Başta Anadolu takımları taraftarlarının ortak şikayeti olan "bizden neden oyuncu seçilmiyor?" sorusuna cevap arayalım. Kadroya bakıldığında Galatasaray'dan Mustafa Sarp ismi görülüyor. Mustafa Sarp geçen sene Bursa'da oynayan ve gayet başarılı maçlar çıkaran bir isimdi. Zaten Galatasaray'ın transfer etme niyetide burdan geliyor. Ancak Fatih Terim'in aklı neredeydi bu futbolcu Bursaspor'da futbolunu oynarken? Gayet hak verdiğim bir eleştiri olur. Bir futbolcunun milli takıma seçilmesi için illa ki 3 İstanbul takımından birine transfer olmasına bu kadar mı ihtiyaç var. Hadi formsuz Nihat'ın Milli takıma alınma sebebi, tecrübe sahibi olması ve bu atmosferi kaldırabilecek bir futbolcu olması. Ancak Mustafa Sarp geçen sene de aslanlar gibi futbolunu oynarken hadi tecrübesizdide alınmıyordu, Galatasaray'a gelince yüksek tecrübe sahibi mi oldu? Bu oyunucunun milli takıma girmesi güzel ancak keşke Bursaspor zamanında da alınsaydı. Hazırlık maçlarında dahi oyuncu denenmiyor. Bu tarz oyunculara tecrübe eksiği var diyorsan hazırlık maçlarında oynat ve tecrübe kazandır. Ancak bunu yapmayıp oyuncu İstanbul'a gelince ne değişiyor. Bunun açıklaması ne olabilir? İsmail Köybaşı var sonra mesela. İlk izlediğim günden bu yana milli takımlık oyuncu olduğunu düşünmüşümdür. Gaziantep forması altında genç milli takımlardaydı ancak Beşiktaş'a gelince ne kadar tecrübelendi ki? Daha Avrupa maçına bile çıkmadı Beşiktaş ve bu oyuncu ligin 4 maçında banko bile oynamadı. İsmail çok yetenekli ve bu milli takım için gerekli bir oyuncu ancak Gaziantep'te, Beşiktaş'a göre daha istikrarlı görüntü çizerken alınmadığı milli takıma, İstanbul forması giyince alınması eleştiriye çok açık bir durum. Nedir bunun açıklaması? Fatih Terim'in bir savunması vardır belki, lakin kendi düşüncem Fatih Terim'in hiç Anadolu takımlarının maçını izlememesindendir. Galatasaray, Fenerbahçe gibi kulüplerde daha üst düzey futbolcular olduğu için belki bu takımları biraz fazla takip etmesi normal olandır. Çarpıklık Terim'in hiç Anadolu takımı maçı izlememesidir. Ben kendi takımımdan çok rahat örnekler verebilirim. UEFA Kupası döneminin en başarılı isimlerinden biri olan kalecimiz Gökhan Tokgöz,milli takımın kaleci sıkıntılarıyla gündeme geldiği bir dönemde milli takıma alınmadı mesela. Daha sonra Mehmet Nas gibi bir isim bana kalırsa milli takıma Emre Belözoğlu'ndan daha fazla şeyler katabilecek bir oyuncuydu. Emre şu an yine kadroda ve geçen hafta ettiği küfürlerin, yaptığı haraketlerin bedeli olarak 3 maç ceza kesildi bu oyuncuya. Milli takım ülkeyi temsil ediyorsa, oyuncunun futbolunun yanında bu tip hareketleri de gözetilmeli kadroya alınırken. Emre'den daha fazla o formayı hakeden bir çok oyuncu var bu ülkede ancak izlenmiyor. İlla Emre gibi olay çıkarıp medya önünde olmalı galiba bu adamlar. Gençlerbirliği OFTAŞ forması altında harikalar yaratıp Trabzona giden Giray Kaçar'ın da hakkının yendiğini düşünürüm hep. Avrupa Şampiyonasında Emre Aşık'ın oyununu görünce (Hırvatistan maçında çok sövmüştüm) Giray'ın o takımda olması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Keza Sabri'nin oyunu da Kayseri'de forma giyen Mehmet Topuz'u arattırmıştı. Bu tarz adamların alınmaması tecrübeye bağlanıyor ama bu oyuncularda durduğu yerde tecrübe kazanamazlar haliyle, tecrübeyi kazandıracak isim Fatih Terim'dir ama o belki böyle futbolcuların varlığından bile haberdar değildi. Çünkü Giray'ın maçını hiç izlemedi. Anadolu takımlarının maçlarını ancak Fenerbahçe ile oynarken izledi yada Galatasaray ile oynarken. Neden Ankaragücü-Gençlerbirliği yada Sivasspor-Antalyaspor maçı izlemedi? Bunu sorgulamak lazım gerçekten.
Bu hazırlık maçlarında tecrübe kazandırma işinde de eleştirilecek yan var. Fatih Hoca geçen sene hazırlık maçlarında ki kadroya baktığımda tecrübe kazanması için koyduğu isimler arasında Fenerbahçe'de müzmin yedek oyuncular Yasin, Can Arat gibi isimler vardı. Halbuki o dönem Bursaya baksa Mustafa Sarp'ı daha erken keşfedecek, belki Giray bugün Trabzon'da çürümeye terkedilmeyecekti. Milli takıma alınma kriteri İstanbul damgası yemek olamamalı kesinlikle. Anadolu takımlarında keşfedilmeyi bekleyen çok adam var biraz daha önem verilirse bu adamlara, sadece Milli takım değil Anadolu kulüpleri daha da gelişecektir. Oyuncu milli takıma seçilebilmek için ve Avrupa'ya kısa yoldan gidebilmek için bu İstanbul takımlarını tercih etmeyeceklerdir. Maalesef ülkemizde oyuncuların çoğunda, Anadolu kulüplerinden milli takımlara gitmelerinin imkansız olduğu görüşü hakim. Her fırsatta parlama yapılan oyuncuyla yapılan röportajlarda belli ediliyor bu durum. Oyuncu "öncelikle 3 büyüklerde, sonra A milli takım" diye oluşan olgu, ilk transfer teklifinde aklının allak bullak olmasını sağlıyor. Paranın tadıda hoş geliyor tabi. Bütün bunların zararını Anadolu Futbolu ödüyor.
Anadolu futbolu bu zararları öderken, ülke futbolu formsuz ve takımında haftalarca yedek bekleyen oyuncuların tercih edilmesi yüzünden kaybediyor şanslarını bir bir. Bütün bunlar Milli takımların başında ki adamın Anadolu futbolunu yeterince izlememesinden oluyor. Bulunduğu konumun ne kadar önemli olduğu çok açık gözüküyor, kendisi de bu önemin farkındadır umarım. Bu ülke sadece 3 takımdan ibaret değildir diyoruz ama ülke futbolunun başı bunun farkında değilken boşuna çırpınıyoruz sanırım. Herşeye rağmen tam destek diyorum. Bu kritik virajda Milli Takımımızın desteğimize çok ihtiyacı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder