Göksel dostum sağolsun kendi blogunda Gençlerbirliği ile ilgili 2 yazı yazmış. Bloga giriş problemleri ve bayram derken bizde yazmayı unuttuk, bu güzel yazıları görünce 2 kelime de ben edeyim dedim. Kahe ile ilgili yazısı çok hoş olmuş o sebeple çok fazla söz etmeye gerek duymuyorum altta vereceğim linke tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz. Benim yazımın konusu Hurşit Meriç olacak. Göksel dostumun yazdığı 2. yazıda biraz bahsediyor kendisinden onunda linkini yazının altında bulabilirsiniz ancak ben biraz daha Gençlerbirliği'li gözüyle anlatayım istedim.
Hurşit Meriç 1983 doğumlu Hollanda'da yaşayan gurbetçi bir ailenin oğlu. Haliyle çifte pasaportu var kendisinin. Yaş itibariyle en verimli dönemlerine girmiş bulunmakta ancak ismi pek sık anılmamış bir oyucu Türkiye için. Ta ki geçen sene devre arasında kadromuza kattığımızdan beri kimse tanımıyordu sanırım. Hatta Türk futboluyla çok fazla içli dışlı olmayanlar hala tanımıyorlardır bile. Geçen sezon devre arasında Hollanda Eredivisie ekiplerinden ADO Den Haag takımından transfer oldu bize Hurşit. ADO takımında vazgeçilmez oyuncuymuş, oyuncuymuş diyorum çünkü bize gelen her oyuncunun seceresini karıştırıp yazı olarak döküyorum buraya ancak Hurşit geldiğinde ben bu blog olaylarından yeni yeni haberdar olmaktaydım o nedenle pek araştırmamıştım Hurşit'i. Şimdi biraz göz gezdirdim eski istatistiklerini buldum. Bize gelmeden evvelki sezon(2007-2008) ADO takımında 36 maçta forma giymiş. Ligde 18 takım olduğuna göre 34 hafta lig maçları var zaten, ADO takımıda Avrupa'da yok, sadece Hollanda Kupasında olsa, sakatlıkları, cezaları çıkarınca 36 maç önemli bir rakam. Gerçi şöyle bir gerçekten de bahsedelim 36 maç forma giydiği sezon ADO takımı Hollanda 2. ligi olan Jupiler Lig'de mücadele ediyormuş. Bu sezon istatistiklerine baktığımızda 5 gol atıp 4'de asist yapmış. Bize geldiği sezonun ilk yarısında ise Eredivisie'ye çıkan ADO takımında yine vazgeçilmezlerden olup 14 maçta forma giymiş Hurşit. Bu yarım sezonda ise 2 gol atıp 1 asist yapabilmiş. Aynı zamanda ADO'nun oynadığı 2 Hollanda Kupası maçında 2 gol 1 asist ile güzel bir tablo çizmiş. Bizde ise geçen sezon sadece 5 maç oynayıp hiç bir şey yapamamıştı. Hoş o takımda kim ne yaptı ki Hurşit'e umut bağlayalım.
Gelelim bu sezona. Hazırlık kampının en golcülerindendi Hurşit. Yeni sezona şöyle bir göz kırptı "ben geliyorum" diye. "Hadi bakalım" dediğim oyunculardandı Hurşit ama sezonun ilk 3 haftasıyla Hurşit'i sahada hiç göremedik. Oynanan futbolda güzel olunca pek aramadık aslında. Ta ki ilk galibiyetimizi aldığımız Kasımpaşa maçında sonradan oyuna girince gördük onu. Dönüşü muhteşem oldu derler ya ilk forma giydiği maçta son golümüze de imzasını attı Hurşit. Daha sonra ki haftalarda hep sonradan izledik kendisini ve son Ankaragücü maçında da galibiyeti getiren golün asistini yaparak gönüllere taht kurdu. 3 maçtada son dakikalarda oyuna girdi ve Kasımpaşa hariç Eskişehir ve Ankaragücü takımlarının katı defansını açmak için tercih edildi. Sol kanatta aldığı topu rakibe çalım atıp, sıfıra inip sonrasında gol pası olarak değerlendirmeye çalışıyor. Çok göz önüne çıkmadığı için basında diğer takımlar bilmiyor olabilir ama 3 haftadır ne yapacağını adım adım biliyorum. Şu halimle koysunlar karşısına durdurum bu adamı diye iddiamı da atayım ortaya :). Çalım stili hep aynı çünkü, önce karşısına adamı alıyor sağa çeker gibi yapıp soldan aynen devam. İşte bu aynılığı güzel kılan şey, bir maç içinde her defasında bu hareketin aynı adam tarafından yenmesi :). Bu zorlu kilidi açmakta gerçekten yararı çok büyük Hurşit'in, hatta geçen maç sonu değerlendirmesinde yazmıştım, içeride biraz daha hızlı çoğalabilsek asist kralı yaparız biz Hurşit'i. Bu çalımlarda başarılı olduğu gibi, birde Hurşit her oyuna girdiğinde -maçlarımızı izleyenler farketmiştir- oyun bir anda sol kanada yığılıyor. Atağa çıkıldığı anda her top sol kanatta Hurşit'in ayağında. Büyük bir özgüven, birebirde etkinlik ve pas yeteneği var. Ancak bütün istatistiklerini verdiğim sezonların bir ortak özelliği var.
Hurşit bu oynadığı çoğu maçı 90 dakika maalesef tamamlayamamış. Hollanda 2. ligindeki 36 maçlık periyotta 5 kere sonradan girerken, 19 kez de oyundan alınmış. 36 maçın sadece 3te 1'lik bir bölümünde 90 dakika sahada kalabilmiş. Bize geldiği sezonun ilk yarısında, Hollanda 1. liginde forma giydiği 14 maçın ise 9'unda sonradan oyuna girerken 3'ünde oyundan alınan isim olmuş ki buda sadece 2 maçı 90 dakika tamamlayabildiğini gösteriyor. Süper form çizmiş dediğim 2 maçlık Hollanda kupasında ise 1 maç 90 dakika oyunda kalırken, bir maç sonradan dahil olmuş oyuna. Bizdeki performansı zaten 90 dakikayı bu oyunla çıkarabilecek biri olmadığını gösteriyordu bana göre ve gördümki geçmiş zaman istatistikleride 90 dakikayı tamamlayabilecek bir oyuncu olmadığını gösteriyor. Yani kondisyon olarak gücü yerinde maşallah ancak oynadığı oyun tarzı 90 dakikalık bir oyun değil bana göre. Daha çok rakibin kilidini açmaya yönelik kullanılabilecek bir isim. Ayrıca değinmem gereken bir noktada, çıkışı çok hızlı olan bir isim yani şu an bizim yaptığımız son dakika kontratak futbol için kilit isim kendisi ki bunu da 3 maçtır gösteriyor yükselen formuyla. Topla buluştuğu anda hızlanabiliyor ki bunu Türkiye'de ya da en azından bizim takımda yapabilen bir oyuncu yok. Eğer oyununu ezberletmeden ve kondisyonunu iyi kullanabilirse Burhan'ın ilk 11'deki yeri sarsıntıda diyebiliriz. Pek sağ kanatta kullanacağını düşünmüyorum ama 2 kanatta da etkili olabilen bir isim Hurşit. Ayrıca futbol dışında da renkli bir kişiliği var Hurşit'in yani uzaktan öyle gözüküyor, başlıkta, bulabildiğim tek resmine bakarmısınız. Kulüp sayfasından alıntıdır resmi bu arada. Birde taraftar arasında bir üçlü çektirme geyiği var, sanırım maçta olmadığım bir dönem ki bu geçen sene bi üçlü çektirme hadisesi olmuş. Kolundan başlayıp nereye uzandığı belirsiz dövmeleriyle de Kahe'nin sırtında ki dövmeden sonra bizde gördüğüm en dövmeli futbolcu kendisi :). Bir de tereddütlerim adı konusunda, normal olanı sanırım Hurşit olmalı ama kulüp sayfasında Hurşit Meriç linkine tıklayınca Hurşut Meriç yazılı oyuncu profili geliyor. Stadda da ismi o gıcık bayan sesi tarafından Hurşut diye okunuyordu en son, kafam çok karışık bu konu yüzünden :). İşin şakası bir yana tam bir gizli kahraman Hurşit oynadığı futbol ile. Bu başarısını ileriki haftalarda da görmek istiyoruz umarım başarılı olur. Uludağ sözlük sitesinde tek yorum yapılmış onu tanıyan bir kişi tarafından, Hollanda da ki lakabının "Boğaz'ın Maradonası" olduğunu yazmış başlığımın adı da burdan gelmektedir şahsi görüşüm değildir.
Göksel Sert'in blogunda ki Gençlerbirliği yazıları:
Kahe ile ilgili yazısı için:
Thomas "DOLL"durabildi! başlıklı yazısı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder