1 Ekim 2009 Perşembe

Four-Four-Two Ekim Sayısına Bakış...


Bu yazıyı daha çok Gençlerbirliği taraftarları için yazma gereği duydum aslında. Four-Four-Two'nun Ekim sayısını ilk alan biriyim malumunuz içinde benim blogda olunca. Dergiyi elime aldım ve Gençlerbirliği ile ilgili neler var diye şöyle bir araştırdım.

İlk olarak blogumun tanıtımı var derginin "Altıpas" bölümünde. Sırf bunun için okunmaya değer diyerek, alçakgönüllüğümü göstermiş olayım :D. Yine "Altıpas" bölümünün içinde ki "Bu Çocukta İş Var" adlı bölümde her ay bir genç yeteneği konuk ediyorlar. Bu ay ki konukları 1993 doğumlu, genç milli takımlar oyunucusu Artun Akçakın. Bizim için bu çocuğu özel kılansa kendisinin şu anda Gençlerbirliği formasını terletmesi. Yalnız klasik hayal kırıklıklarımızdan birini daha yapılan röportajı okuyunca yaşayabiliriz. Dediğim sanırım rahatça tahmin edildi, "5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?" sorusuna cevabı maalesef klasik olmuş. Yine de 9 senedir formamızı terletiyor ve Ankara doğumlu "bizim çocuklardan" kendisine başarılar diliyoruz. Umarız çok uzun seneler bize hizmet eder, hele ki pozisyonu forvet tam ihtiyacımız olan bölge. Böyle giderse daha çok uzun seneler bu transfer politikasıyla forvet transfer edemeyeceğiz, bu yüzden altyapıdan yetenekli forvetlerimizin çıkması çok önemli.

"Son 25 yılın efsane 10 takımı" başlıklı araştırma yazısında ise 2002-2003 sezonunun Gençlerbirliği'ne yer verilmiş. Ali Ece benden bununla ilgili fikir istemiş ancak benim o sıralar internete girmekte sıkıntı yaşadığım döneme denk gelince 2 gün gecikmeyle yollamıştım ancak kendisi yazıyı baskıya yollamış bu sebeple yardımcı olamamıştım. Baya üzüldüm ancak yazılan yazıda kısa olmasına karşın benim yazdıklarıma yakın. Hatta takımın yıldızı ve gizli kahramanı bölümü de oldukça başarılı. Benim yazdığım isimlerden farklı ama yine de doğru tespitler olduğu kanaatindeyim. Ben o takımdan kimseye toz konduramıyorum duygusallıkla, bir kahraman seçmem oldukça zor olmuştu düşününce ancak bu isimlerinde doğruluğuna onay veririm. Bugün o başarının neden devamı gelmediğini de sormuştu kendisi, o soruya yanıt yazıda birşey bulamayınca maili geç cevapladığıma bir kez daha çok üzüldüm. Umarım bir daha sefere bu tür araştırmaya katkı verebilirim. Gençlerbirliği benim için bir tutku, dergide ki her yazıda Gençlerbirliği'ne bağlanacak bir uç bulabilecek kapasitede olduğumu düşünüyorum :).

"Kazanan onlar olmalıydı" yazısında ise "İlhan Mansız" var. İlhan Mansız'ın bizimle ilgisi yok tabiki ama maç Beşiktaş ile Gençlerbirliği'nin efsane Türkiye Kupası maçı. Futbolculara oturtulup ders diye izletilmesi gerektiğine inandığım o müthiş maçta bize 3 gol birden atan İlhan Mansız'dan kaybeden kahraman olarak bahsediliyor. Gençlerbirliği ile ilgili gözüme çarpanlar bu kadar. Gençlerbirliği dışında ise CM oyunlarının patronuyla yapılan söyleşi, şimdi Eskişehirli olsa da "bizim çocuk" sayılan Youla ile yapılan röportaj güzel gerçekten. Bucaspor'un genç akademisiyle ilgili yazıyı da keyif alarak okudum. Real vs. Barça yazısı ve Hollanda amatör takımları arasında ki ezeli rekabet yazıları futbolun ne derece bir güç olduğunun göstergesi. Genel anlamıyla çok hoş bir dergi olmuş yine bu ay. Gençlerbirliği ile ilgili konular az olsa da blogumun tanıtımını görmek yetti bana :). Yine de alacakların pişman olmayacağı dergi Four-Four-Two.

2 yorum:

UzunPaslar dedi ki...

Gençay tebrik ediyorum seni. Bugün otobüsteyken uzun uzun okudum FFT'yi, güzel bölüm olmuş sahiden.

Blogun yazısını sen yazdın herhalde, o da çok güzel :) Tebrik ediyorum tekrardan!

Gençay Ergez dedi ki...

Sağol Göksel, blog yazısını ben yazdım beğendiğine sevindim. =)

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara