30 Aralık 2011 Cuma

Bize Yakışan Transfer!


Uzun zamandır eleştiriyordum Kulüpler Birliğini. Ankaragücü'nün parasızlık yüzünden elinden giden oyunculara varılan anlaşma üzerine hiç bir kulüp talip olmayacak, transfer görüşmesi yapmayacaktı sözde. Bu gelişmenin basına yansımasından bir kaç gün sonra neredeyse her kulüp, takımdan ayrılan futbolcularla transfer görüşmesine koyuldu. İlk olarak bu oyuncularla ilgilenilmeyeceği sözünü veren İlhan Cavcav ise dün itibariyle bir futbolcuyla anlaştı. Çok kızdım çok eleştirdim. Hem bize böyle bir hareket yakışmazdı, hem de verilen sözün tutulmaması hani Cavcav'ın sözü senetten daha değerliydi dedirtti bana.

İşin aslında ise bu oyuncu ile görüşülmeye başlanılmadan Ankaragücü'nden izin alınmış olmasıymış. Murat Duruer'e gelen çeşitli teklifler olmuş ve ailesi Ankara'da kalmasını istediği için İlhan başkan ile görüşülmüş sonrasında Sami Altınyuva'dan izin alan Cavcav bu transferi gerçekleştirmiş. Eğer işin aslı gerçekten böyle ise bize ve kültürümüze yakışan bir şekilde yapıldığını düşünüyorum. Troisi transferi, Mehmet Topuz meselesi en son Ambarat ile çok övülen Kayseri yönetimine herşeye rağmen böyle anlayış sergileyebilen bir yönetimi tercih ederim.

Murat Duruer'e gelirsek Ankaragücü altyapısından yetişme, yetenekli, genç orta saha ve sol kanat oyuncusu. Milli takımın A2'de dahil A milli dışında her kategorisinde defalarca görev almış. 2005 senesinde 17 yaş altı milli takım ile Avrupa Şampiyonu ünvanı alırken aynı sene yapılan 17 yaş altı Dünya Kupasında ise Dünya Dördüncülüğü ünvanı var.

Ankaragücü'nde çok fazla gol atma şansına erişememiş en çok gol attığı sezon geçen sene 3 gol ile sadece. Bu sene ise 4-2 kaybedilen Fenerbahçe maçında bir golü var. Fakat istikrarlı bir isim dersek yanılmış olmayız sanırım 2005'ten bu yana 120 kadar Süper Lig maçına çıkmış üstelik yaşı daha sadece 23. İlk 11'i zorlayacaktır muhakkak. Orta saha rotasyonunu genişletecek bir isim. Oktay'ın, Mununga'nın formsuzluğunda kadroya heyecan ve rekabet katacaktır.

Oyunu hakkında yazıyla ne kadar bilgi verebilirim bilmiyorum, internet üzerinde oyununu gösteren videolar bulmakta zor ancak 2009 senesinde Galatasaray'a attığı bir golü izleyerek en azından yeteneği hakkında ufak bir fikir kıvılcımı verebiliriz belki;

Buda Gaziantep maçından;

Son olarak jeneriklik sayılabilecek bir gol milli takım formasıyla 2. golün sahibi Murat Duruer;

Transferler Başladı!


Transfer sezonunun açılmasıyla erkenci davranan kulübümüz mevkilere göre isimler transfer etmeye başladı. İlk isim Samsunspor ile sözleşmesini fesheden eski oyuncumuz Ergün Teber. 2008-2009 sezonunda takımımız 1 sezon boyunca formasını giyen sol bek o zamanlar bekleneni pek verememişti. Bizde oynadığı dönem başaramadığını Kasımpaşa formasıyla küme düşerek yaşayan Ergün, Süper Ligin yeni ekibi Samsunspor ile anlaşarak bir nevi kurtuldu düşmekten. Samsunspor formasıyla ligin ilk maçında şaşkın bakışlarımız altında bize karşıda çok iyi bir performans sergilemişti Ergün. 

Teknik direktörümüz Fuat Çapa; "biz Ergün'ü alarak 3 mevkiye transfer yaptık" diyor. Mehmet Sedef'i sağ bekte oynatmayı planlayan Çapa böylelikle sağ beke mahkum kalan orta saha Cem Can'ı gerçek mevkisine döndürme planları içinde. Ayrıca bu sezon Samsunspor formasıyla Trabzon'a çok şık bir gol atan Ergün bakalım ikinci Gençlerbirliği macerasında neler yapacak? Şu an için daha önce dilimiz yandığından biraz şüpheli baksakta Fuat Çapa'da olduğu gibi belki bu sefer güzel şeyler düşünebiliriz.


İkinci transferimiz ise Onur Bayramoğlu. Orta sahaya Harbuzi'nin gidişinden sonra genç dinamik ve oynamak isteyen bir oyuncu transferi. Üstelik Türk yani yabancı kontenjanını bir kişi eksilttik. Bozüyükspor forması giyerken 3 büyüklerin dikkatini çekebilmek kolay değil. Genç oyuncuları öğütmesiyle tanınan İstanbul kulüplerimiz tabiki Onur'u da çok fazla maçta oynatmadı. Uzun bir sakatlığı atlatıp Pektemek transferinde bize gelmeyen Ali Kuçik'in yerine mantıklı bir tercihle oynayabileceği bir takıma geldi. Bilenler vardır aynı Harbuzi gibi Türk futbol severler için Football Manager adlı oyunun efsanesidir. Sonunun Harbuzi'ye benzeyeceğini düşünmediğim bir isim olarak eklemeliyim. Türkiye U-19, U-20 milli takımlarınında formasını giymiş bir isim. Fuat Çapa gibi genç futbolcuların gelişimine büyük önem verdiğini her yerde söyleyen bir hocanın elinde çok şey verebileceğine inanıyorum.

25 Aralık 2011 Pazar

Gözümden İlk Yarının "En"leri!

İlk devre bitti sayılarla verilerle değerlendirme işini sağolsun bir çok spor sitesi verdi. Bende kendi gözümden bir taraftar olarak ilk yarı sonunda takımın "en"lerini seçeyim dedim. Tamamen kendi görüşüm olduğundan itiraz gelebilir yorumlarla sizde düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.

İlk Yarının En İyisi: Aykut Demir


Aykut Demir genel olarak beğendiğim futbolunu bu sene de sürdürdü. Hem de fazlasıyla üstüne katarak. Takımın en istikrarlı ve en çok süre alan ismi olması vazgeçilmez oluşunun bir göstergesi. İlk yarı boyunca Gençlerbirliği'nin takımca döküldüğü anlarda bile ayakta kalmasını bilen isimdi Aykut. Boşuna değil Anderlecht onunla ilgileniyor.

İlk Yarının En Süpriz İsmi: Özgür İleri






Çanakkale Dardanelspor'dan gelen 3 isimden biriydi. Küme düşmüş bir alt lig takımının oyuncuları olarak çok umut vaat etmiyorlardı ilk bakışta. Galatasaray'ın bir dönem ilgilendiği Sakıb Aytaç'ı parlar belki diye beklerken orta saha Özgür çıktı sahneye. Eskişehir maçında sonradan oyuna giren Özgür defansif anlamda takımı çok rahatlatmıştı. İlerleyen haftalarda Cem Can'ın sağ beke çekilmesiyle zayıf kalan orta sahanın arkası Özgür'ün oynadığı maçlarda aksamadı. İlk 11'de yerini garantilemeye başlamıştı ki sakatlık belası ligin bitimine 4 maç kala buldu Özgür'ü. O olmadan çıktığımız, orta sahanın zayıf kaldığı ilk maçta Galatasaray'a kendi evimizde mağlup olduk. İkinci devre tekrar takıma katılacak Özgür'ü şimdiden dört gözle bekliyoruz. Bu sezon ki iyi performansımızda Özgür'ün süpriz katkısı yadsınamaz bir gerçek.

İlk Yarının En Çok Katkı Sağlayan İsmi: Herve Germain Tum


Takımın en yaşlı ismi. Sezon başında alındığında anlam verilemeyen isimlerdendi. Taraftarın sevgilisi Mustafa Pektemek'in yerine geldi, çok şey beklenen Zec'i kesti. Başlarda hatta ara sıra her maçta saç baş yoldursa da tecrübesini, golü koklama yeteneğini göstererek 7 golle en golcü ismimiz konumunda. Gol krallığında ise inanılmaz bir performans gösteren Burak Yılmaz'ın ardından 2. sırada. Son maçta attığı iki golle bu sezon gol konusunda bizi daha çok maçta sırtlayacağının mesajını verdi.

İlk Yarının En İyi Altyapı İsmi: Soner Aydoğdu


Samet Aybaba döneminde gördük ilk kez. Çok iyi maçlar çıkardı ancak sonra gelen teknik direktörlerin tercihi olmadı. Hacettepe'ye kiralandı geri döndü. Fuat Çapa ile birlikte ilk 11'in gediklilerinden oldu. Frikik golleriyle adını duyuruyor bu sezon 3 golü var, attırdıkları da cabası... Anderlecht, Fenerbahçe ve Trabzonspor'un takibinde olması bu sezon ne kadar yükseldiğinin kanıtı.

İlk Yarının En Kötüsü: Labinot Harbuzi


Sakatlığı ve zaten pek kendini vermeden oynadığı maçlarla çoktan beri en kötü olmuştu ancak bu sezon kendini tamamen bitirdi. Nihayetinde sözleşmesi feshedildi şu an serbest bakalım Türkiye'den talibi çıkacak mı?

İlk Yarının En Şanssızı: Özkan Karabulut


Kaleci sıkıntısı var mı yok mu taraftarımız hala tartışabilir belki ancak ben kalecilerimize güveniyordum. Beklediğimiz gibi sezona Özkan ile başladık fenada gitmiyorduk. Biraz topu elinden kaçırması bizi strese soksada iyiydi Özkan derken ümit milli maçta karın ağrısıyla maçı tamamlayıp hastaneye kaldırıldı. Apandisit ameliyatı geçirdi. Yerini Ramazan'a bıraktı. Kendi adına şansızdı belki ama Ramazan'ı kazandık aslında. Özkan'dan devraldığı kaleyi oldukça başarılı bir şekilde korumaya devam ediyor.

İlk Yarının Vasatı: Mehmet Sedef


Aslında bu ilk yarı performansının üstüne böyle vasat isim göremedim taraftar olduğum için ancak Mehmet Sedef'i bu kategoriye soksak çok yanlış yapmayız gibi. Vasattan ziyade istikrarsız bir oyunu bir oyununu tutmuyor. Ne Beşiktaş'taki günleri var ne de Konya'da ki kadar kötü. En azından bir şeyler yapma çabasını takdir etmek lazım ama iyi diyebilmemiz için gereken sıçramayı bir türlü beceremedi.

İlk Yarının Yeniden Doğan İsmi: Hurşut Meriç


Geçen sezon iyi bir ilk yarı geçirse de ikinci yarı bekleneni bir türlü verememişti Hurşut Meriç. Taraftarın çok sevdiği bir isim olsa da çalım sevdası, topu öldürmesi bi yerden sonra can sıkıcı olmuş ve çok eleştiri almıştı. Bu sezon ise son bıraktığı izleri temizliyor. Çalım huyundan çok fazla kurtulamamış olsa da daha çok pas yapıp kanattan ortaya ani dalışlarıyla rakibi yıpratıyor. Bu sezon her zamankinden farklı bir Hurşut var sahada yeniden doğdu diyebiliriz. Umarım ikinci yarıda bu performansını devam ettirebilir.

Futbolcular bazında hepsini tek tek yazmak yerine hepsini tebrik etmek ve bu performanslarının devamını dilemeyi tercih ediyorum. İlk yarı boyuncu mevkisi olmadığı halde sağ bekte iyi işler çıkaran kaptan Cem Can, duran topları etkili kullanan Azofeifa, sonradan girip attığı gollerle süper yedek ünvanı almaya az kalan Ermin Zec güzel bir ilk devre yaşattılar. Tabi son olarak bir ismi atlayamayız;



Bütün futbolcularımızdan daha çok alkışı hakeden biri varsa o isim kesinlikle Fuat Çapa. Çok fazla süprizi yaşadığımız bu sezonda bize bu güzellikleri sunan kendisiydi. İkinci gelişi ne kadar iyi olur tartıştık, çok yorum yaptık ama o bizden daha çok inandı belkide. Daha çok fazla işler yapacağına inandığımız hocamızı alkışlıyor ve teşekkür ediyorum. Umarız yönetimden beklediği desteği arkasında bulur ve çok daha güzel işlere imza atar.

A2'ler Farkı Açıyor!

 A2 Ligi 2. grupta mücadele eden ekibimiz 11. haftası biten ligde 27 puan ile lider durumda. Namağlup yoluna devam eden ekibimizin en yakın rakibi Fenerbahçe ile arasında 8 puanlık muazzam bir fark oluşmuş durumda. Ligin bitimine 6 hafta kala 2. grupta liderliği kaybetmesi çok zor görünen ekibimiz aldığı sonuçlarla da bunu kanıtlanıyor. Son maçında Güngörenspor'u 5-0 ile geçen ekibimiz diğer gruptan gelecek rakipleri için ne kadar tehlikeli olduğunu ve bu senenin en büyük şampiyon adayı olduğu sinyalini vermekte.

Gençlerbirliği A2 takımının ise golcü sıkıntısı yok. Bu haftaya kadar atılan 32 golün 22'sinde 4 ismin imzası bulunmakta. Bu isimler gol krallığı listesinde de ilk 10 içindeler. 7 gol ile başı çeken isim ise Berat Tosun. Devre arası kampında A takımla antremanlara çıkıp kendini göstermesi beklenen genç Berat, ileride Türk futboluna kazandıracağımız isimlerin başını çekmekte.


Berat'ı takip eden isimler ise 6 gol ile Afrikalı akımının yeni temsilcilerinden Franck. Sezon başı A takım ile lig maçına da çıkan Franck, A takımla devre arası kampına çıkıp tekrar kendini göstermesi beklenen isimlerden. Son haftalarda A2 formasıyla attığı gollerle dikkat çeken diğer isim ise 1993 doğumlu Burak Çolak. 5 gollü Çolak'ı sezon başındaki hazırlık karşılaşmalarında da izlemiştik.

Fuat Hocanın elinde gelecekte kullanabileceği çok iyi isimler var. A2 takımının oyuncuları ve aldığı sonuçlar bunun en büyük göstergesi. Devre arasından sonra bir iki ismi kadroda görebiliriz belki.

14 Aralık 2011 Çarşamba

Anderlecht'in Gözü Bizde!

 Belçika'nın büyük takımlarından Anderlecht kancayı Gençlerbirliği'nden iki isme taktı. Devre arası için düşündüğü isimler başarılı defans oyuncumuz Aykut Demir ve altyapımızdan çıkma yetenekli orta saha oyuncumuz Soner Aydoğdu.

Bu haber daha önce bir kaç internet sitesinde geçmiş olsa da pek duyulmamıştı. Ancak Trabzonspor maçı öncesi bu haberler teknik direktörümüz Fuat Çapa'ya sorulduğunda bunların dedikodu değil gerçekler olduğunu söyledi.
İlhan başkanın huyunu biliyoruz, iyi para gelirse bu oyuncularımıza elveda diyebiliriz. Ancak başka bir açıdan bakarsak bu oyuncuları İstanbul takımlarında izlemektense Avrupa'da izlemek bizler içinde daha gurur verici olur ancak devre arası için gideceklerse bu oyuncularımız gerçekten bizim için büyük sıkıntı olabilir.

Anderlecht taraftar sitesinde de bu haber doğrulanmış;

http://anderlecht-online.be/article.php?id=13901&lang=eng

10 Aralık 2011 Cumartesi

Boz Baykuşlardan Anlamlı Tepki!

Pankart yasaklarına dair yazdığım yazının hemen ardından gördüm bu protestoyu. Diğer İstanbul takımları stadlarında ve deplasmanlarda istediği pankartları rahatça asabilirken son dönemde türeyen ve eğlenceli pankartlarıyla tribünlere renk katan grup Boz Baykuşlar da pankartlarına emniyet tarafından el koyulmasından şikayetçi.

Bu çifte standarda karşı tepkilerini Beşiktaş maçında boş pankartlarla göstereceklermiş. Böyle benzer bir tepki aslında bizim tarafımızdan hatta aynı dertten müzdarip bütün takım taraftarlarınca yapılabilir. Tabii ki emniyet yetkilileri "bu pankart boş bi işe yaramaz" diye el koymazsa...

8 Aralık 2011 Perşembe

Hurşut Lyon'da Atıyor!

Resmin büyük hali için tıklayınız
 Şampiyonlar Liginde Trabzonspor'un tur atlayamamasına üzülürken facebook'ta karşıma çıkan bu görüntü beni bir hayli güldürdü.

Şampiyonlar Ligi maç skorlarını yayınlayan bir internet sitesi bizim Hurşut Meriç'i Lyon'a transfer etmiş, Hurşut'ta boş durmamış 3 golle Lyon taraftarlarına şölen yaşatmış =D. Hangi site olduğunu bilmiyorum ama yapılan bu hata beni gecenin bir vakti evde kahkahalar atarak güldürdü.
Hurşut'un Lyon'da ki bu başarısını bizde de devam ettirmesini diliyorum. Daha biz kendisinden hat-trick görememişken, ilk maçta yaptığı bu performans beni kıskandırdı açıkçası =D.

Not: Hatayı nasıl yapmışlar, neden yapmışlar bilmiyorum ancak o goller Bafetimbi Gomis'e ait. Bir zaman Arjen Robben ile Hurşut'un benzerliğini konu etmiştik ama siyahi ve uzun saçlı Gomis, Hurşut ile taban tabana zıt =D

7 Aralık 2011 Çarşamba

Yasaklar Şehri Ankara!

 Gençlerbirliği - Galatasaray maçının en çileden çıkartan olayı ne kötü futbol ne de mağlubiyet, Pankart yasakları yıldırdı bizi. Bir tribünün olmazsa olmazıdır, stadı gelin gibi süsleyen öğesidir pankart. Takımına sevgini, aşkını, vefanı gösterirken, sahada takımına "bak biz burdayız, seni yalnız bırakmadık" demektir. Ama maalesef yıllardır Ankara Emniyeti ve Valiliği yüzünden çok çile çekiyoruz.

Yıllardır Ankara'da belki çoğu kişi bilmez ancak bir pankart ve bayrak yasağı vardı. Bu konuda denetimler oldukça sıkı. Küfür içeren, aşağılayan pankartların açılmaması ve denetlenmesi aslında güzel birşey ancak Ankara'da bu denetimler öyle bir boyutta ki her pankartınıza bir kusur bulunabilir.
 En üst fotoğrafta yuvarlak içine aldığım pankart taraftarlarımızca yapılmış ve iç sahadaki üstünlüğümüze atıfta bulunan bir pankart, rakibi baskı altına almak için ideal ve bilindik bir slogan kullanılmış "BURASI ANKARA! BURADAN ÇIKIŞ YOK!" bu sloganı her şehir, her takım muhakkak kullanmıştır ve kullanıyordur.

İkinci fotoğrafta ise aynı pankartın yarısı katlanmış ve sadece "BURASI ANKARA" kısmı okunuyor. Nedeni mi?

Emniyet güçleri tarafından saldırgan bir söz olarak bulunduğundan ancak burasının yazılmasına izin verilmiş. Evet maalesef yılların sloganı şiddet içeriyormuş haberimiz yokumuş. Oysa biz, hatta bir çok takım bu tezahüratı stadyumda haykırıyor ama kimse şiddet içeren(!) bu söz yüzünden ceza almış değil.
 3. fotoğraf ise Galatasaray tribünleri resmin üzerine tıklarsanız daha büyükçe göreceksiniz teller baştan başa Ultraslan pankartlarıyla dolu. Size bir hikaye daha bizim meşhur tezahüratımızın pankartlaşmış hali olan "ne küfürbaz, ne arsız, ne torpilli ne yüzsüzüz, işte bizim farkımız, biz centilmen Gençlerliyiz!" pankartı siyasi içerikli diye stada alınmayan bir pankart, bu örnekle yola çıkarsak "Ultras" kelimesi daha siyasi içerikli ama yersen!
Allahtan bizim "Her Zaman Her Yerde..." pankartına "sonu üç noktayla bitiyor küfür içeriyor" diye yasak gelmedi de astık maratonun tepesine...

Galatsaray atkısı, forması, şapkasıyla gelip bizim tribüne girmek isteyen taraftarlara eyvallahı olan Ankara Emniyetini bize karşı sergiledikleri bu tutum yüzünden kınıyorum. Başkent'e yakışmayan bu durumu umarım bir daha yaşamayız.

6 Aralık 2011 Salı

Ümit Bozkurt'tan Sitem!


Eski kaptanımız, UEFA'lı dönemin unutulmaz ismi Ümit Bozkurt kişisel twitter hesabından Gençlerbirliği yöneticilerini isim vermeden bombaladı. Daha önce Luc Nilis'in ailevi sebeplerden ötürü Fuat Çapa'nın yardımcılığından ayrılmasıyla ismi Luc Nilis'in yerine geçeceği söylenen kaptan, bu anlaşmanın bazı kişiler tarafından engellendiğini söyledi.

Antrenör olarak Gençlerbirliği ile anlaştığını ancak bazı "hırsız" kişilerin rahatsız olup bu transferi engellediğini söyledi. Twitter'dan bu hırsızın soyadının "KAPLAN" olup olmadığını sorduğumda ise "hırsızın adı olmaz, çünkü O artık hırsızdır" diyerek isim vermedi.

Başkanın ve Fuat Çapa'nın onay vermesine rağmen kaptanı engelleyen bu kişiler Mustafa Kaplan ile sınırlı kalmayıp bazı yöneticilerin de aralarında bulunduğu sonucunu çıkardım açıkçası. Bu tarz olayların yaşanıldığını söyleyen Ümit Bozkurt, "tarihinin en başarılı dönemini yaşatmış kaptan olsan dahi bu tarz olaylar olur" diyerek kulübe karşı olan sitemini vurguladı. 

Fuat Çapa'ya sabredilip güven duyulursa çok önemli şeylerin olabileceğini söyleyen kaptan, başkan İlhan Cavcav'ın artık insanlara 300-500 verip kişiliksizleştirmemesini ve saygı duymasını da söyledi. Gençlerbirliği'nin altyapı ekolünün de tekrar oluşturması gerektiğini vurguladı.

Gençlerbirliği taraftarlarını da "Gençlerbirliği taraftarları Türkiye'de olması gereken çoğunluğun azınlığıdır" diyerek öven Ümit Bozkurt, sayımızı arttırmak için organize olmamızı tavsiye etti.

Son olarak taraftarlarımızdan Umut Sayın'ın,  yöneticilerin bizleri görmezden geldiğini vurgulaması üzerine ise kulüp içindeki yöneticilerin yaptıklarını şu sözlerle özetledi;

"Onlar için kulüp değil şu an önemli olan kendi hazları.. bu yüzden siz sayınızı arttırıp güçlenirseniz duyurursunuz sesinizi"

Sadece taraftarı itmekle kalmayıp kulüp içindeki dengeleri bozup son dönemlerde bize düşme kabusu yaşatanların yönetimin içindeki vurdumduymaz isimler olduğunu bir çok kez vurgulamıştık. Kaptan Ümit Bozkurt'un bu sözleri durumun boyutunu özetler nitelikte.

Kaptan Ümit Bozkurt'un twitter adresi; https://twitter.com/#!/umitbozkrt

1 Aralık 2011 Perşembe

En Golsüz Süper Ligde; Deplasmanda Kısır, Evimizde Golcüyüz!

 12. haftası sona eren annemizin ligi "Spor Toto Süper Lig"in ülke olarak en kısır sezonlarından birini yaşıyoruz. Eldeki veriler karşılaştırıldığında 12. hafta sonunda atılan toplam 255 gol ile son 25 sezonun en düşük sayısı elde edilmiş. 94-95'ten bu yana geçen 18 sezonda ise ilk 12 hafta sonunda 280 gol barajının altına sadece 3 sezonda düşülmüş. 2006-2007, 2007-2008 ve 2011-2012 sezonları ilk 12 hafta sonunda 280 golü geçemeyen sezonlar.

Bu sezonlara Gençlerbirliği'nin katkısını incelemek istedim. Son 13 yıla yani 2000lerden günümüze olan Gençlerbirliği'nin ilk 12 hafta performanslarına baktığımızda aslında bu sezon çokta kısır bir Gençlerbirliği yok. Son 13 sezonun Gençlerbirliği'ni bir sıralamaya koyduğumuz zaman 2011-2012 sezonundaki Gençlerbirliği, 12 hafta sonunda atılan gol bakımından 2000-2001'deki Gençlerbirliği ile 5. sırayı paylaşıyor. İki takımında 12 hafta sonunda attığı gol sayısı 15 ancak yedikleri gol ve topladıkları puan bazında baktığımızda 2000-2001 model Gençlerbirliği son model Gençlerbirliği'ne 4 puan fark atarken 3 gol de daha az yediğini görüyoruz. Ayrıca bu sezon deplasman fobimiz yüzünden deplasmanda olmasa da kendi evimizde oldukça golcüyüz. Bu sezon attığımız 15 golün 11'i kendi sahamızda gelirken sadece 4 tanesini deplasmanlarda atabildik. Kendi evimizde maç başına yaklaşık 2 gol atarken deplasmanda yaklaşık 2 maça 1 gol ile oynuyoruz.

Gençlerbirliği'nin bu son 13 sezondaki en golcü takımını tahmin etmek heralde çok zor değildir. 2002-2003 sezonunda Adanaspor'a, Samsunspor'a 7, kupada Göztepe'ye 6 attığımız Ersun Yanal'lı dönemindeki Gençlerbirliği 12 hafta sonunda tam 24 gol atarken sadece 14 gol yiyerek 21 puanlada en çok puan toplayan takım olma özelliğinde.

Süper Ligin ilk 12 haftada 280 gol barajını geçemediği sezonlarda ki Gençlerbirliği'ne baktığımızda 2006-2007 sezonunda 11 gol atarak bu barajı geçememekte bizimde katkımız büyük olmuş. Gençlerbirliği'nin de 2000lerden günümüze en kısır olduğu sezonlardan bir tanesi 2006-2007, diğeri ise yine 11 golle bir önceki sezon olan 2005-2006.

2007-2008 sezonu ise Süper Lig için kısır olsa da bizim için o kadar kısır değil aslında. 14 golle 12. haftayı kapatan Gençlerbirliği'nin, 11 gollü 2 sezonu ve 13 gollü 2 sezonu ve geçen sene 10 golle kapattığı 12. haftası olan bir sezonu var.
ilk 12 hafta sonundaki en iyi 25 sezonumuz. Kaynak: gencler.org

Kabuslar gördüğümüz son yıllarda en dikkat çekici durum ise Thomas Doll yönetimindeki 2009-2010 sezonunda ilk 12 haftada 17 gol atma başarısı gösterirken ve bu en iyi Gençlerbirliği gol başlangıçlarından biri kabul edilebilecekken ertesi sezon ilk haftalarda aynı başarıyı gösteremeyip 12 hafta sonunda 10 golle en kötü lig başlangıçlarından biri sayılabilecek bir sezonu bize yaşatması.

Yukarıda ki tabloda da Gençlerbirliği'nin en iyi 25 "ilk 12 hafta" tablosu var. 

Kaynak: www.gencler.org
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara