26 Ocak 2012 Perşembe

Bir Garip Gençlerbirliği!

İkinci yarının başından beri çok ilginç maçlar oynuyoruz. Karabük ve Samsun gibi iki küme düme hattındaki takıma 5 puan kaybettikten sonra Türkiye Kupasında Boluspor'a elenmek tuz biber oldu resmen. Umutların tükendiği anda Eskişehirspor galibiyeti geldi.

Herkesin düşüncesi Ankaragücü maçının rahat olacağıydı ancak beklenen olmadı. İlk yarıda attığımız tek gol ve biraz üstün oyun, ikinci yarı taraftarı kanser eden ve strese sokan bir oyuna dönüştü. Son dakikalarda Ramazan'ın kurtardığı pozisyon olmasa orada da puan kaybetmek işten bile değildi.

Son haftalarda bekleneni veremeyen Bursaspor maçına içimizde bir şüpheyle girdik aslında. Ankaragücü karşısında ki oyun umutlarımızı tüketmişti. Lakin maça iyi başlayan taraf biz olduk. Kanatlardan, özellikle Hurşut ile çok iyi bindirmeler yapıp pozisyonlar bulduk derken 3 isim maçın kaderini çok farklı bir yere çekti.

Mehmet Akgün&Ergün Teber A.Ş. Ve Kuddusi Müftüoğlu
Öncelike sahneye Ergün Teber çıktı ve defansif zaaflarını gösterdi derken Curri'nin sakatlanması ve Aykut'un eksikliğinde Burak-Mehmet Sedef ikilisi boylarının kısalığından doğan zaafı kapatamayınca ilk golü yedik. Henüz santra olmuştu ki Ergün Teber riskli bir pasla korner çizgisinin ordan topu Mehmet Akgün'e atınca olanlar oldu. Mehmet Akgün topu rakibin ayağına teslim edince pozisyon devamında topla buluşan Ndiaye yılın golü olabilecek güzellikte çok klas bir gol attı. Ya da Mehmet Akgün, Ndiaye'ye hayatının golünü attırdı diyebiliriz. Burada Mehmet Akgün ve Ergün Teber çokça eleştirildi tarafımızdan ancak asıl Fuat hocaya sormamız gerekenler var. Neden hala Mehmet Akgün? Neden Ergün Teber transfer edildi?Bu söylediğim iki isim oynadıkları her maçta resmen birer saatli bombaydı. En sonunda bugün patladılar ve iyi oynadığımız ilk yarıda 2 gol yememize sebep oldular.

Bütün bunların yanında Kuddusi Müftüoğlu ve özellikle yancıları sahneye çıktı. Hurşut'un pozisyonunda penaltı çalmayan ve sertliklere biraz taviz veren tavrı ilerleyen dakikalarda iyiden iyiye hatalar silsilesine döndü. Serdar Aziz, Ozan İpek ve Vederson üçlüsünün hareketlerini görmezden gelen Kuddusi Müftüoğlu, Ermin Zec'in pozisyonunda kalecinin dokunduğu ve bizim çok net gördüğümüz korneri, aut olarak değerlendirdi. Bunun yanında ofsayt pozisyonlarına devam deyip, olmayan pozisyonlara ofsayt çalması cabası.

İkinci yarı Bursaspor, normal ve skoru korumak isteyen oyununa devam etti ancak Gençlerbirliği durgun başladı. Yaklaşık 30 dakika durgun ve etkisiz bir Gençlerbirliği'ni izleyince ümitlerimiz kırıldı biraz. Azofeifa-Ergün ve Zec-Soner değişikliği ilaç oldu. Özellikle Ermin Zec hücum olarak Gençlerbirliği'ni o kadar güzel ayaklandırdı ki iki golde -özellikle 2. gol- Zec sayesinde oldu dersek yanlış bir kelam etmiş olmayız. Sonuçta zorda olsa beraberliği kurtardık ancak oyunumuz Bursaspor'dan daha üstündü.

Burada tekrar Fuat Çapa'ya seslenmemiz gerekiyor. Süper Ligin en kötü kadrolarından birini adam edip play-off'a sokma noktasına getirip bize uzun zamandır yaşamadığımız bir heyecanı yaşattın kalbimizdeki yerin çok ayrı ancak, Ergün Teber ve özellikle Mehmet Akgün'ü oynatma konusundaki ısrar neden Ermin Zec'e gelince gösterilmiyor. Çift forvet oynayamıyoruz çünkü orta saha dengesi bozulur lakin haftalardır bekleneni veremeyen Soner bir süre dinlendirilse ve Zec forvet arkası oynasa yada Yasin, Soner'in yerine geçip Zec kanatta oynasa? Uzun lafın kısası şu adama bir şans verilse çok mu şey istemiş oluruz?

Geriden gelip puan almak çok güzel bir psikoloji ama böyle oyuna puan kayıpları ilerleyen haftalarda çok büyük sıkıntı olabilir. 3 İstanbul takımıyla deplasmanda karşılaşacağız ve kolay olmayacak umarım ilerleyen haftalarda hatasız futbolcular ve oyunun hakkı sonuçlar elde edebiliriz.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara