28 Mart 2010 Pazar

Tribün Güzel, Oyun Kötü, Direklerin Günü!

Diyarbakırspor engelini tek golle geçmeyi başardık ve Gençlerbirliği tribününde izlediğim en ilginç maçlardan birine sahne oldu bu maç. Kazandık, daha atak oynayan bizdik lakin oyun oldukça sıkıcı bir havadaydı. Buna rağmen 4 topumuzda direkte patladı. Başka bir yerde 4 topumuz direkte patladı diye anlatsam çok zevkli maç olduğunu düşünür eminim insanlar ancak oldukça ruhsuz oynadık ve fark atabileceğimiz bir karşılaşmayı 1-0'lık galibiyetle ve az kalsın son dakikada zorla yiyeceğimiz bir golle berabere bitirecektik.

Öncelikle tribünü anlatmak istiyorum. Maça girdiğim sırada Bizim tribün ile Diyarbakır'dan gelen 500 kişilik taraftar karşılıklı kırmızı-siyah çektiler. Derken kırmızı-yeşil çekerken buldum kendimi. Dün demiştim bizim maçta olay olmaz diye sağduyulu taraftarımız ve sağduyulu Diyarbakır taraftarı sayesinde böyle karşılıklı güzellikler yaşandı. Bunu bizimle yapabilen takım sayısıda azdır, kendimizi övmek için demiyorum, rakipler istemedikleri için böyle karşılıklı atışmalar yapıldığını çok görmedim ben. Daha sonrasında sahaya çıkan her iki takımıda her iki tribün tek tek çağırıp alkışladı. İstiklal Marşı ve Özhan Canaydın'a durulan saygı duruşunda hiç bir olay olmadı, bende biraz etkilenmeyle ister istemez acaba yaparlar mı bir yanlış diye düşünmedim desem yalan olur ama Diyar'ın bugüne kadar yaşadıkları tamamen provakatif bir kaç densizin yüzündenmiş. Maç sonuda aynı tribün güzellikleriyle sona erdi.
Maça gelirsek, antreman havasında geçti uzun süre, kimin ne yaptığı belirsiz bir şekilde ve top kayıplarıyla 30 dakika geçti. Cem Can sol kanatta mecburi oynadı ve sırıttı başlarda. Çok korner kazandılar ve atsa Diyarbakır ancak bu duran toplardan atabilirdi. Bir de ilk dakikalarda İlhan'ın yaptığı hata vardı ki gol olabilirdi Bebbe'nin becerisizlikliği diyelim. İlhan çok bocaladı bu maçta gerçi beklenmeyen bir şekilde. Derken Mustafa Pektemek'in golü geldi ve ataklarımız başladı. Diyarbakır çözüldü. Kaptığımız her topta kaleye gitsek harcamadan farka koşuyor olurduk ancak takım üstünde bir ciddiyetsizlik ve bezmişlik var. Takımın sıralamadaki rahat ve amaçsız konumu sanırız futbolculara fazlasıyla yansımış durumda.
Bu takımda Kahe'nin olması şart. Girmesiyle kendini farkettiriyor. Ve en önemli diğer isimse Hurşut. Oyundan çıktığı anda olan az bir heyecan varsa oda kaçtı gitti. Topu aldığı anda heyecan yaratmasını biliyor ki direkten dönen bir topta kendisine aittir. Mustafa Pektemek çok zayıf kalıyor ama yine yararlı olabiliyor bu maçta da Hurşut sayesinde biraz daha iyi gördüm kendisini. Sandro'da şanssızlık var sanırım, Trabzon maçında bizi öne geçirecek rahat pozisyonda vurduğu ve direkten dönen pozisyonun aynısını bu maçta da buldu ve yine topu direğe vurmayı başardı. Ayrıca Kerem ve Sandro'nun uzaktan vurduğu birer top daha direkte patladı. Bu kadar direğe rağmen bir çok gol atabileceğimiz bir maçtı. Kontrataklarda da Hurşut dışında becerebilen adamımızın olmadığı bu maçta görüldü. Yine de Sandro'nun bu kadar pozisyon bulması eski günlere nazaran hırsının(!) göstergesi diye yorumladım.

Tribün açısından çok hoş bir maçtı ancak futbol vasatı yakalayamadı. Diyar'ın işi çok zor gözüküyor ilerleyen haftalarda. Bizse amaçsız devam edeceğiz ve bu futbolla ilerleyen haftalarda zevk alamayacağız gibi. Haftaya Manisa maçını bilmem ama evimizde ki Bursa maçı bizim için acı bir tecrübe olabilir.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara