27 Nisan 2009 Pazartesi

Bir de 1...


Çok önemli bir virajdı Gaziantepspor maçı açımızdan. Çok kötü bir oyunlada olsa geçmeyi başardık. Haftalardır iyi oynayıp kaybettiğimiz maçlara sayılsın artık bu maç. Her ne kadar puandan ziyade güzel futbolu, temiz oyunu savunsamda bu kritik dönemde o kadar çok iyi oynayıp kaybettik ki bende pes ettim. Duygusallığımıda katarak çok önemli ve güzel bir galibiyet aldığımızı düşünüyorum.

Maç öncesi formalarımızla Kızılay Gima önünde buluşup stada doğru çok koyu sohbetler eşliğinde yürümeye başladık. Eskişehir de okumam sebebiyle uzun süre ayrı kaldığım bu ortamı öyle özlemişim ki yol bitipte stada geldiğimizde nerelerden geçtiğimizi bile hatırlayamadım, sohbete öyle dalmışım. Stada vardığımızda bilet fiyatlarının 1 tl olması nedeniyle yoğun ilgi varmış sanırım maraton biletlerinin tükendiğini duydum. Hoş birkaç işgüzar bolca bilet alıp 5 liradan karaborsa satıp yolunu bulmaya çalışıyordu ama kombine sahibi olduğum için çok önemsemedim. Stada girdiğimizde suni çimin görüntüsü güzel gelsede o hep duymak istediğim çimen kokusunu duyamamak biraz kırdı beni ama maçın heyecanına öyle kapılmışım ki çok fazla etkisinde kalmadan şöyle bir çevreme bakındım. Saatli kale arkasında pankartlarıyla az sayıda Gaziantepli taraftarlar varken kapalı tribünü ve maraton tribününü taraftarlarımız doldurmuştu. Gecekondu ise ilk haftalara göre dolu olmasına rağmen yinede büyük boşluklar vardı. Güneşli hava, biletlerin ucuzluğu, bayan ve öğrenciye bedava olması nedeniyle renkli ve heyecanlıydı tribünler.

Takım oyuncularımızı bir bir çağırarak başladık tezahüratlara. Derken bir üçlü eşliğinde maçta başladı. Takımı ateşlemek için arzulu bir taraftar vardı maçta fakat buna paralel olmasını beklediğimiz oyun maalesef ki zıt yönde ilerledi. Dakikalar geçti Gaziantep baskıyı üzerimizde kurdu ve birbirini üstüne ataklarla yokladı kalemizi kalecimizin biraz iyi performansı ve şansımız sayesinde demek istiyorum savurduk atakları. İlk yarının sonlarına doğru Mustafa Pektemek’in sakatlanması ve yerine Burhan’ın girmesi sanki biraz daha bizim oyunumuza hareket getirir gibi oldu.

İlk yarının göze batan futbolcuları arasında Gençlerbirliğimizden Kahe ve Mehmet Nas diyebilirim. Mehmet Nas istekli oynarken Kahe eski günlerine göre daha çok koştu ve takım arkadaşları anında farkedemesede çok güzel akıllıca yerlere kaçtı. Bunun dışında etkisizdik. Gaziantepsporda ise defansın solunda oynayan İsmail Köybaşı isimli futbolcuya ayrı bir parantez açmak isterim. Bizim önümüzde oynadığı için ilk yarı net izleme fırsatım oldu ve açıkçası çok kaliteli bir sol bek geliyor diyebilirim. Daha genç ve tecrübesiz ilerde hücum gücünü biraz daha geliştirirse gerçekten çok modern bir sol bek kazanacak Türkiye. Ortaları gayet kaliteliydi.

İkinci yarı başladamadan yağmur başladı rüzgar çıktı. Acaba dedim herşey kötü mü gitmeye başlayacak hava bile oyuna sırt çevirdi bir anda. Maç başladı ilk yarıya göre biraz daha sağlam başladık ama kötüydük. Korktuğum başımıza mı gelecek derken yağmur bir anda hırslandırdı bizi meğer sırt çevirmemiş bizim yanımızdaymış. Yağmurun en şiddetlendiği anda sağdan gelen kontratakta Mehmet Nas’ın güzel ortasına Kahe’den dokunmak kaldı ve golünü attı. Tribünde sevinçten deliye döndük. Üstümdeki Kahe formasını ters çevirdim Kahe yazısı öne gelecek şekilde ve bakışları sanki golü ben atmışım gibi üstümde hissettim bir an =). Seyircimiz o golle coşageldi açıkçası bizi aşan diye tabir edebileceğim bir şey yaptık ve biz(maraton), kale arkası ve kapalı tribün kırmızı-siyah-en büyük- GENÇLER diye sırayla inledi. Biz gaza gelmiştik takımımızında gaza gelmesini istedik ama yine hayal kırıklığına uğradık. Maçta Gaziantep’in tartışılmaz üstünlüğü vardı. Son dakikalarda Mehmet Yozgatlı’nın kalecimizle başbaşa kalması yüreğimizi ağzımıza getirirken İsailoviç’in kurtarışı ve maçın bitiş düdüğü koskocaman bir “ohh” çekmemizi sağladı.

Çok önemli dediğim 3 maçın ilkini kötü bir oyunlada olsa kayıpsız atlattık. Tribünde olmanın coşkusuda bambaşkaydı. Maçtan sonra serin bir hava olsada açan güneş galibiyetimizin şerefine gibiydi. Ayrıca küme düşme potasında olan takımlar yani rakiplerimizin puan kayıpları bu haftanın en karlı takımı yaptı bizi Ankaragücü ile birlikte. Hacettepe ağabeylerine büyük kıyak geçti. Şim sırada İstanbul Belediye var, kulübümüz otobüs kaldıracakmış deplasmana bir aksilik olmazsa haftaya İstanbuldayım, İstanbuldayız tüm taraftarlarımızla birlikte. Çok sert ve kora kor bir mücadele geçeceğe benzer. Hayatımın 2. Deplasman macerasında umarım kazanan taraf biz oluruz. İstanbul Belediyeli oyuncuların emeğine haksızlık etmiş olmayayım ama bu maçı alıp düğümü çözelim ve düşen 3. Takım Belediye İstanbul olsun isterim çünkü bir belediye takımı olarak bu lige fazlalar diye düşünmekteyim.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara