27 Mayıs 2009 Çarşamba

Gençlerbirliği İsmi Sarmış Dört Bir Yanı!


Ajansspor.com sitesinde isminde Gençlerbirliği bulunan takımları araştırıp yazmışlar bu çok hoşuma gitti ve birazcıkta kıskandım açıkçası böyle bir araştırmayı ben yapmak isterdim. Yazıyı sizinlede paylaşmak istedim. İşte buyrun;



Futbolda Gençlerbirliği bolluğu!
Türkiye'nin profesyonel ve amatör futbol liglerinde adında 'Gençlerbirliği' bulunan tam 79 kulüp bulunuyor.


İHA muhabirinin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye liglerinde tam anlamıyla bir 'Gençlerbirliği enflasyonu' yaşanıyor. Türkiye'de faaliyetlerini sürdüren profesyonel ve amatör liglerde toplam 79 takımın adında Gençlerbirliği bulunuyor. 1923 yılında kurulan ve halen Turkcell Süper Lig'de mücadele eden Gençlerbirliği, ismiyle birçok kulübe ilham olmuş durumda. Türkiye'de birçok kulüp Gençlerbirliği'nin ismini kendi takım isimlerine eklemiş durumda. Türkiye profesyonel liglerinde 3 takım ve amatör liglerde 76 takımın adında Gençlerbirliği bulunuyor. Geçtiğimiz sezon Süper Lig'de mücadele Gençlerbirliği Oftaşspor ise adını bu sezon başında Hacettepe olarak değiştirmişti. Gençlerbirliği isminin ise en çok Bursa ve Kocaeli illerinde yaygın olduğu göze çarpıyor. Gençlerbirliği, Turkcell Süper Lig'de kümede kalma mücadelesi verirken, profesyonel liglerde mücadele eden diğer Gençlerbirliği takımları küme düşmekten kurtulamadı.


TFF 2. Lig 1. Klasman Grubu'nda mücadele eden Darıca Gençlerbirliği ve TFF 3. Lig 1. Grup'ta mücadele eden Orhangazi Gençlerbirliği küme düştü. Türkiye'nin birçok ilinde adında Gençlerbirliği geçen takım bulunurken yurt dışında da bu ismi kullanan takımlar bulunuyor. Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'nde (KKTC) Gençlerbirliği isimli takımlar profesyonel olarak mücadele ediyor. Böylelikle dünya üzerinde Gençlerbirliği ismini kullanan takım sayısı 81 oluyor. İşte Türkiye liglerinde adında Gençlerbirliği bulunan takımlar:


"Gençlerbirliği (Ankara), Adana Gençlerbirliği (Adana), Kahta Gençlerbirliği (Adıyaman), Diyadin Gençlerbirliği (Ağrı), Patnos Gençlerbirliği (Ağrı), Gençlerbirliği Alaşehir (Manisa), Konyaaltı Gençler Birliği Spor (Antalya), Üzümlügençlerbirliği Spor (Aydın), Yenipazar Gençlerbirliği (Aydın), Batman Gençlerbirliği (Batman), Gençlerbirliğispor (Bilecik), Osmaneli Gençlerbirliğispor (Bilecik), Bingöl Gençlerbirliğispor (Bingöl), Ahlat Aktaş Gençlerbirliğispor (Bitlis), Orhangazi Gençlerbirliği (Bursa), Bursa Gençlerbirliği Spor (Bursa), Karacabey Gençlerbirliğispor (Bursa), Kumyaka Gençlerbirliği Spor (Bursa), Sarıbey Gençlerbirliğispor (Bursa), Sölöz Gençlerbirliği Spor (Bursa), Çorum Gençlerbirliği (Çorum), Gençlerbirliğispor (Diyarbakır), Düzce Gençlerbirliği (Düzce), Yıldırım Gençlerbirliği (Edirne), Ayşekadın Gençlerbirliği (Edirne), Elazığ Gençlerbirliği (Elazığ), Ç.Gençlerbirliğispor (Giresun), Kelkit Gençlerbirliği (Gümüşhane), Dörtyol Gençlerbirliği (Hatay), Kırıkhan Gençlerbirliği Spor (Hatay), Reyhanlı Gençlerbirliği (Hatay), Mersin Gençlerbirliği (İçel), Tarsus Gençlerbirliğispor (İçel), Çağlayan Gençlerbirliği (İstanbul), İstanbul Gençlerbirliği (İstanbul), Çamdibi Gençler Birliği (İzmir), Gençlerbirliği İzmir (İzmir), Karaburun Gençlerbirliği (İzmir), Su Durağı Gençler Birliği (Karaman), Abana Gençlerbirliği (Kastamonu), Ağlı Gençlerbirliği Spor (Kastamonu), Bozkurt Gençlerbirliği (Kastamonu), Kayseri Gençler Birliği (Kayseri), Polisgücü Gençlerbirliğispor (Kırıkkale), Kırklareli Gençlerbirliği (Kırklareli), Kırşehir Gençlerbirliği (Kırşehir), Darıca Gençlerbirliği (Kocaeli), Aslanbey Gençlerbirliğispor (Kocaeli), Derince Gençlerbirliği Spor (Kocaeli), Gebze Gençler Birliği (Kocaeli), Gölcük Gençlerbirliğispor (Kocaeli), Gültepe Gençlerbirliğispor (Kocaeli), Kandıra Gençlerbirliği Belediyespor (Kocaeli), Bozkır Gençlerbirliği (Konya), İhsaniye Gençlerbirliği (Konya), Konya Gençlerbirliği (Konya), Seydişehir Gençlerbirliği (Konya), Emet Gençlerbirliğispor (Kütahya), Gediz Gençlerbirliği Spor (Kütahya), Kütahya Gençlerbirliğispor (Kütahya), Alaşehir Gençler Birliği (Manisa), Bakır Gençlerbirliği (Manisa), Killik Gençlerbirliği (Manisa), Sarıgöl Gençlerbirliği Belediyespor (Manisa), Derik Gençlerbirliği (Mardin), K.Tepe Gençlerbirliği (Mardin), Muş Gençlerbirliği (Muş), Fevzi Çakmak Gençlerbirliği (Ordu), Düziçi Gençlerbirliğispor (Osmaniye), Kozluk Gençler Birliğispor (Sakarya), Sinop Gençlerbirliğispor (Sinop), Of Gençlerbirliği (Trabzon), Trabzon Gençlerbirliği (Trabzon), Gençlerbirliğispor (Tunceli), Uşak Gençlerbirliği (Uşak), Yalova Gençlerbirliği (Yalova), Yerköy Gençlerbirliği (Yozgat), Elmatepe Gençlerbirliği Spor (Zonguldak), Kayıkçılar Gençler Birliği (Zonguldak)


Engin KOCABIYIK / İHA

Son Haftaya Girerken Hala İp Üstündeyiz.


Maalesef ki oklar bir türlü hedefe ulaşmıyor. Galatasaray'a nazaran daha zor dediğim rakibimiz Sivasspor karşısında da mağlubiyetle ayrıldık. Halbuki Galatasaray maçına göre daha da rahat ve golle başlamıştık. Haftalardır defans oyuncularımızın sakatlığı sebebiyle defansımız çok kırılgan yapıda olduğu aşikar ve ardarda yediğimiz gollerde bunu çok net görebiliyoruz.


Sadece defansımızın kırılganlığı görülmedi tabii. Bu kırılgan yapının bu maçta bütün takım üstünde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Samet Hoca'nın gelmesiyle hucüm futbolunu eskiye nazaran daha iyi yapsakta duygusal bir yapıya büründüğümüzü söyleyebilirim. Gol atsakta, 2 farkla önde olsakta yediğimiz bir gol takımımızı hemen kırmaya yetiyor. Biraz mental açıdan antrenmanlarda zayıf kaldığımızın göstergesi olabilir bu durum.


Hafta sonu yerini garantilemiş umudu kalmamış Kayserispor ile karşılaşacağız alacağımız bir puan bizi ligde tutmaya yetiyor. Ayrıca Antalyaspor ile de 3lü averaj hesaplarına girmememiz içinde Antalyaspor'un beraberlik dışında her türlü sonucu bizi yenilmemiz durumunda dahi ligde tutmaya yetmekte. Yalnız bu durum yavaş yavaş beni ürkütmekte. Geçen sezon 2 hafta kala garantiledik düşmemeyi, bu sezon ise son hafta garantilemeye çalışacağız. Şayet ligde kalırsak gelecek sezon neler olacak hiç düşünmek istemiyorum. Elazığspor'dan genç diye oyuncu almakla olmuyacaktır gelecek sezon. Rakibimiz Kayserispor'un dün Habertürk gazetesinde ki haberlerde La Liga'dan oyuncu aldığını okudum ayrıca ilgilendikleri oyuncular arasında bir dönem İngiltere milli takımında da forma giymiş ve bizim milli takımımıza da gol atmış bir oyuncu olan Darius Vassell'in olduğunu okudum. Alınır alınamaz bilmem ama hedefler böyle kaliteli liglerin kaliteli oyuncuları olmalı. Sürekli söylediğim gibi zamanında Babangida transferleri gibi transferler yapmak zorundayız. Bunca yıllık tarihimize ve kültürümüze yakışmalı bazı şeyler artık. 4-5 senelik geçmişleriyle Sivasspor, Kayserispor bunları yapabiliyorsa, Almanya'da Wolfsburg tarihinde ilk kez şampiyon olabiliyorsa tamamen kendilerini büyük görmek ve buna yaraşır kadro kurmaları sayesinde bu durum gerçek olmuştur. Daha büyük takımlar (mali anlamda), bu takımların oyuncularına göz koyup alacaklardır belki, satmak istenmesede oyuncu gitmek isteyecektir belki ama yerine aynı kalitede isimlerin getirilmesi önemli. Bugün bir Fenerbahçe forma satışlarıyla Roberto Carlos'un parasını çıkarabiliyorsa, dünyaca tanınan bir isim Gençlerbirliğine geldiğinde izlemeye gelen taraftar da artacaktır, piyasaya forma sürülmesi halinde de alınacaktır. Endüstriyel futbolun gereklerini uygulamak istiyorsa kulübümüz, bu sadece genç oyuncu al yıldız yap sat mantığıyla olmaz. Hedef bakımında da, gelir bakımında da büyük düşünmeli buna göre yatırımlar yapılmalıdır.


Bu transfer konularına çok giriyorum ama ondan önce düşünmemiz gereken Kayseri maçı var. 3 puanla lige son vermek güzel olsa da 1 puan olsun bizim olsun diyorum. Ligde kalırsak sezon başı transfer politikaları seneye ki konumumuzu büyük ölçüde belirleyecektir zaten. Umarım ligde kalır ve seneye söylenenler ile yapılanların doğru orantılı olduğu bir Gençlerbirliği izleriz.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Gençlerbirliği Ve Rakipleri 33. Hafta


Boş geçen bi haftadan sonra liginde iyice kızışması münasebetiyle yeni haftanın heyecanı sardı hemen hemen tüm futbolseverleri. İyice kritikleşen dönem yüzünden bende takımım Gençlerbirliği hakkında oldukça endişeliyim. Ligde her takım için bir beraberlik bile önemli durumda şuan. Konum itibariyle hala ip üstündeyiz. Bu hafta Galatasaray'a nazaran daha zor bir rakip bizi bekliyor. Koltuğunu geçtiğimiz haftalarda kaybetsede şampiyonluk iddiası devam eden Sivasspor kritik haftalara girerken bizde düşme potasından kurtulmaya bakıyoruz.


Mücadelenin üst düzeyde olmasını beklesem de bizim cepheden gelen sakatlık haberleri iyice tadımızı kaçırıyor. İlhan ve Traore'den sonra bir diğer defans oyuncumuz Koray'ın da sezonu kapattı haberinin gelmesi savunmamızı öyle bir hale soktu ki sıkıntı desem hafif kalacağından sadece bakıp göreceğiz demek geliyor elimden. Bunun dışında sol kanat oyuncumuz Bilal'in de sezonu kapatması bir diğer sorun. Cezalı futbolcumuzun bulunmaması ve Momha'nın da bu maçta yeniden takımda ki yerini alacak olması sevindirici. Bugün ayrıca dostluk ve fair-play adına çok önemli bir karşılaşma olan Filistin milli takımıyla yapacağımız bir maç var herkesi bu ücretsiz ve Gençlerbirliği kültürüne yakışan maça davet edip kaldığımız yerden devam edelim. Bu dostluk karşılaşmasında İsailoviç forma giyecekmiş buda iyileştiği yönünde olumlu bir haber diyebiliriz. Jedinak'ın durumunada hala merak etmekteyim açıkçası. Kahe'nin gol atmaya başlaması olumlu, son antremanda fazladan gol çalışması yapmış. Soner, Troisi, Mehmet Nas orta sahada güvendiğimiz isimler olacak.


Sivasspor cephesine gidersek maç büyük hırsla asılacaklar. Sakat olarak sadece Kanfory Sylla var onunda iyileşme ihtimali var ve maç saatinde belli olacak. Son maçta kırmızı kart görerek cezalı duruma düşen Murat Sözgelmez'in yokluğu defansta sıkıntıya yol açabilir Sivasspor adına. Ayrıca benim en sevindiğim haber son maçta gördüğü sarı kartla ceza sınırını doldurup oynamayacak olan Sezer Badur. Sivasspor'un en etkili hücum silahlarından Sezer, bizim defansında durumu ortadayken bu haber güzel oldu diyebilirim. Bunun dışında Balili'nin hızı dikkat edilmesi gereken bir yön, kaleci Petkovic'i de geçmek çok kolay olmayacak. Zor bir maç bizi bekliyor.


Sivas maçından alacağımız 1 puan bile çok işimize yarayabilir. Ayrıca sön dönemlerde bir galibiyet bir mağlubiyet giden bir istatistiğimiz var bu faktörü de katacak olursak işe bu hafta galip geleceğimiz gözüküyor. Tabi bu işin geyiği ama 1 puan çok önemli gerçekten, Fenerbahçe'nin Konya karşısında alacağı bir galibiyet Denizlispor ile bizim ligde kalmamız için yeterli olacak ancak yenildiğimiz taktirde son hafta ikili averajlar girebilir işin içine bu yüzden alınacak bir puan ve Konya'nın mağlubiyeti son haftaya formaliteden çıkmamızı sağlayacak. Ankaragücü ile Denizli kritik bir maç oynayacak beraberlik dışında alınacak herhangi bir sonuç bize çok yaramayacak. Ankaraspor ile Antalya maçı ise bir diğer kritik maç ve Ankaraspor'un formsuzluğu, Antalya'nın ise hırsı göz önüne alınınca olası bir Antalya galibiyeti görülüyor ufukta buda hiç işimize gelmeyecek bir durum. Bu yüzden alınacak her puan çok önemli. Bu hafta bol bol dua edeceğim gibi hadi bakalım hayırlısı. Bizim için en iyi olan olur umarım.

Bizim Çocuklar.




Sezon başında disiplinsiz davranışları nedeniyle gerek Gençlerbirliği'nde gerek kiralık gittiği Eskişehir'de olay isimlerden olan Engin Baytar takım arkadaşı Youla tarafından ağır eleştirilmiş, bir diğer sorunlu kiralık Batuhan ile kavga etmiş, Eskişehir yöneticileri tarafından ağır eleştirilmişti. Ta ki bu haftaya kadar. Sezonun belki de en önemli maçına çıkan Eskişehirspor 1-0 geriye düştüğü karşılaşmada Batuhan ve Engin'in golleriyle 2-1 galip gelince bu iki oyuncuya çok kızan Rıza Çalımbay'ın da ağız değiştirmesine neden oldu. Maçtan sonra açıklama yapan Rıza Hoca:
-“Disiplinsiz hareketleri de oldu. Ancak takımın başarısı için de ellerinden geleni yapıyorlar. Onları tebrik ediyorum” demiş.

Artık başarıya giden yolda herşey mübahtır deyip geçelim ya benim değinmek istediğim mesele seneye Gençlerbirliği'ne dönecek Engin'in akıbeti. Türkiye'nin en yetenekli futbolcularının başında geldiğine inansam da bu uslanmaz tavırları beni müthiş endişelendiriyor. Endişem hem takımım, hem ülkem futbolu böyle bir yeteneği kaybedebilir. Zaman ne gösterir bilmem ama uslanırsa seneye onu takımda görmeyi çok istiyorum.

Engin gibi kiralık ama sorunsuz birinden daha bahsetmek istiyorum. Ferhat Kiraz Karşıyaka'da kiralık oynamakta ve kulübün maddi sıkıntıları yüzünden seneye bize dönmesi kesin. Play-Off karşılaşmalarında Karşıyaka'nın umutlarındandı. Karşıyaka Süper Lige çıkamamış olsa da Ferhat genç yaşına göre ve Süper Lig'e göre daha zor bir ligde başarılı bir sezon geçirdi diyebiliriz sadece istatistiklerine bakıp. Seneye kadromuzda olması gereken biri Ferhat. Alt yapımızdan eğitim almış bu genci, Gençlerbirliği kültürüne yakışır biçimde sadece futbolunu oynayan bu genci Engin'den evvel kazanmamız gerek. Kaldı ki Ferhat seneye bizde de iyi bir performans çizerse Engin'i pek hatırlamayız bile.


Dipnot: Play-Off karşılaşmaları öncesi Ferhat gibi önemli oyuncu olarak bahsettiğim Kasımpaşa'lı Erhan Küçük 2 Play-Off karşılaşmasında da ağları sarsıp ondan bahsetmekle ne kadar haklı olduğumu gösterdi. 61 numaralı bir arkadaş Trabzon'a Engin'i gönderip, bizde Erhan'ı kazansak çok da güzel olur.

Hayır Olsun! Ne Diyelim? =S


Bu hafta da maalesef sorunlu Galatasaray karşısında elimiz boş döndük. Maçı canlı bi şekilde takip edemedim ne yazık ki. Ama özetlerden izlediğim kadarıyla ilk yarı da baskılı gözüken, gol atmaya çalışan ekip biz olsakta gol vuruşlarını yapamamak iyice sıkıntıya sebep olmuş. Hakan Aslantaş'ın getirdiği toplarda Kahe'nin bir türlü bitiriciliğini gösterememesi geri kalan bölümlerde bizi rahatça galibiyete götürmekten alıkoymuş.

Maçın 2. yarısında daha açılan ve bastıran ekip Galatasaray. Bize nazaran bitirici özelliklerini çok iyi kullanmışlar diyebilirim. Ardarda gelen iki gol zaten kırılgan yapıda olan takımımızı iyice kırmış. Haliyle Muammer Akyüz'ün dediği gibi de çevirmek o dakikadan sonra iyice zorlaşmış takımımız için. Maçın genel analizi böyle. Sadece özetlerini izleyebildiğim için maçın detaylarına, Gençlerbirliği'nde kim iyi oynamış, ne olmuş gibi durumlara çok fazla giremiyorum.


Gelgelelim özetlerde yediğimiz golleri izledim. Artık defans oyuncularımızın eksikliğine mi verilir ama biraz ucuz goller gibi geldi. Defans oyuncusu olsanda olmasanda sol kanattan içeri yerden ortalanan topa kimse dokunamaz mı bunu sorgulamak istedim. Gördüğüm kadarıyla ceza saha içinde topun geçtiği noktalarda da kalabalıktık. Nasıl dokunulamaz o topa hayret ediyorum. Pas geçipte Kewell'a geldiğinde top önünde bir engelleyici kuvvetin bulunamaması da üzücü. Artık defans oyuncularımızın eksikliğine verelim demek istiyorum bu durum. Lakin gerek bu maçta, gerek İstanbul Belediyespor'la yaptığımız maçta defans S.O.S veriyor. Belediye maçında Traore'nin yaptığı hatalar, bu maçta Mehmet Polat gibi isimlerin defansa ağırlık koyamaması seneye için nerelere transfer yapmak lazım sanırım açıkça gösteriyor. Defansif ortasaha oyuncusu olan Koray'ın futbolunu tartışmıyorum. Belediye maçında oyuncudan kaçar gibi defans yaparak hata yapmış olsada herşeyden önce ruhsuz oynayışı geliyor. Bence kenara çekilip konuşulmalı hala Beşiktaş'ı istiyorsa bu oyunla rüyasında görür. Hele ki Ernst gibi bir adam alınmışken. Ha canı oynamak istemiyorsa 2. Liglerde Zafer Biryol örneğinde olduğu gibi çok para verip bizi çıkar diyen, ölün yeter diyen bir çok takım var bence onları düşünmeye başlasın.

17 Mayıs 2009 Pazar

3. Geliyor!

Bugün Ankara'da Süper Ligin son temsilcisi belli oluyor. Süper Lige daha önce Manisa ve Diyarbakır'ın geleceği belli olmuştu.Bu takımlar Hacettepe ve Kocaeli'nin yerlerini aldı diyebiliriz. Süper Lig'den düşen 3. takım inatla belirsizliğini koruduğu şu sıralar Karşıyaka ile Kasımpaşa son bilet için karşı karşıya geliyor. Kazanan takım artık düşen 3. takımı bekliyecek ve seneye onun yerine Süper Ligde ter dökecek.

Berabere biten iki karşılaşma sonunda da takımlar penaltı atışlarına gitmi ve Karşıyaka Bolu'yu Kasımpaşa da Altay'ı devirmişti. Uzun süre Bank Asya 1. ligde lider giden Kasımpaşa'yı iddaa da 2.1o luk oranıyla favori gösterirken, Karşıyaka hem kendi, hem de İzmir'in Süper Lig özlemini dindirmek için sahaya çıkacak. Daha önce Play-Off larda izlenesi 2 futbolcu hakkında yazı yazmıştım 2'si de bu takımlarda forma giyiyor. Artık içimemi doğmuş bilmem ama bu adamlara bu maçta da çok önemli işler düşmekte. Kasımpaşa'da izlenesi bulduğum Erhan Küçük Altay maçında beni yanıltmadı ve normal süresi 1-1 biten maçta takımının tek golüne imza attı. Ceza yayının ordan hoş bir gole imza atan Erhan, penaltılarda da üstüne düşen görevi yapıp hata yapmadan kendi hakkını gole çevirdi. Bu maçta yine gözler onun üstünde. Takımının yükünü o çekeceğe benzer.

Karşıyaka cephesinde ise Gençlerbirliği'nin futbolcusu olan Ferhat Kiraz ilk maçta takımıyla ilk 11 de sahaya çıktı. 119. dakikada yerini başka bir arkadaşına bıraksada sahada başarıyla mücadele ettiğini söyleyebiliriz. Bu maçta da onunla beraber takım arkadaşlarına büyük görev düşüyor. Bank Asya 1. Ligin en başarılı kalecilerinden biri olan eski Galatasaraylı ve Galatasaray'dan Gençlerbirliğine transfer olan ilk futbolcu unvanını elinde bulundursada Gençlerbirliği'nden sorunlu bir şekilde ayrılan Kerem İnan Boluspor karşısında penaltı atışlarında kurtardığı 3 penaltı ile ne kadar formda olduğunu gösterdi. Karşıyaka'nın bu maçta çok şey beklediği ve güvendiği isimlerden biri olacak yine Kerem.

Altay taraftarlarının Göztepelilerce taşlanması, Eyüp ileVan Belediye arasındaki olaylar ve Bolu- Karşyaka maçı öncesi 7 taraftarın bıçaklanma haberlerinin maalesef ki gölgesinde kalacak olsada kazanan futbol olur diye umut ediyorum. Fikrimi sorarsanız, favori yok ama umarım Karşıyak çıkar da Türkiye'nin ilk futbol maçının yapıldığı şehir olan İzmir'in futbolu kaldığı yerden lige renk katar.

Gençlerbirliği Ve Rakipleri 32. Hafta


18 takımlı ligimizin 9. Sırasından itibaren düşme tehlikesi içinde takımlar. Gerçi 9. Ankaraspor’u bu takımlar arasında en rahatı olarak görebiliriz. Hemen ardından 10. Sırada Gençlerbirliği 38 puanla diğer rakiplerine göre avantajlı konumda görünsede 15. Konyaspor’un alacağı bir galibiyet Konya’yı Gençlerbirliği ile aynı puana getirecek. Son dönemlerin en garip ligi yaşanıyor gerçekten. Hal böyle oluncada takımların hesağları her an şaşıyor. Elindeki rahatlama fırsatlarını hep heba eden Gençlerbirliği bu hafta bir umut UEFA belkide bi gayretle Şampiyonlar Ligi’ni hedefleyen Galatasaray’a konuk oluyor.

Defanstaki 3 stoperimizin sakatlıklarının olması ve sol bekimiz Momha’nın sarı kart cezasının olması zaten normal zamanda sıkıntılı olan defansımızın iyice zora girmesine neden oldu. Refleksleri iyi olsada hava toplarına hakimiyet konusunda boyunu inkar ettiğini düşündüğüm kaleci İsailoviç’in bu zaafınıda değerlendirilirse çok zor bir karşılaşma olacak gibi duruyor. Alınacak bir beraberliğin bile gerçekten çok önemi var. Galatasaray cephesinde ise Kewell’ın durumu belirsiz gözüküyor. Forvet hatlarındaki kısır dönemleri bizim maçımızda da devam ederse şansımıza olur gerçekten. Alt sıralarda da bizi çok ilgilendiren maçlar olacak gerçekten. AKP’li belediye başkanlarının desteğiyle giden 2 takımın mücadelesinde İstanbul Belediyesi Kayserispor’u ağırlıyor. İddiasız Kayseri İstanbul Belediye karşısında ne kadar oynar(!) muamma gerçekten. O maçı Belediyenin alacağını düşünerek hareket edecek olursak diğer bizi ilgilendiren maçta Konyaspor Eskişehirspor’u ağırlıyor kendi evinde ve şimdiden yönetimler ve taraftarlar arsındaki çekişmeleri gördükçe çok sert kıran kırana bir maçın geçeceğini söylebilirim. Çıkacak bir beraberlik Gençlerbirliği adına güzel bir sonuç olabileceği gibi Eskişehir’İn kazanmasınıda güzel bir sonuç olarak nitelendirebiliyorum kendi adıma. Rakiplerimizden Antalyaspor’un Fenerbahçe ile karşılaşacağı maç içinse birşeyler söylemek zor. Mehmet Özdilek’in Antalya’yı erken düşmekten kurtarması gerçekten büyük başarı. Fenerbahçe’nin kupada ki moralsizliği, iç karışıklıklar ve kötü gidişatı Antalya’nın lehine çok büyük avantaj. Ama Fenerbahçe’nin Antalya’ya göre kaliteli olan kadrosu ve bu maçı kazanarak biraz ortalığı yatıştırmak istemeside bir diğer durum. Gönül ister ki kimsenin eline bakmadan yenelim ve yolumuza devam edelim ama maalesef ki söylemek kolay olsada icraatı sıkıntılı oluyor.

Galatasaray karşısında alınacak 1 puan bizi bu haftalıkta idare eder. Alınacak bir galibiyet ise fazlasıyla ihya eder. Ama defanstaki sıkıntılarımızı ve Galatasaray’ın pes etmeyeceğini düşününce en az 1 puanı almak başarı olacaktır bizim için diye düşünüyorum. Yine de Haydi Gençler alalım şu maçı ve artık seneyenin hesaplarını yapalım.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Play-Off'da İzlenesiler! #2


Play Off'un bir diğer ekibi Karşıyaka'dan bir futbolcuya geçeceğim bu sefer. Gençlerbirliği taraftarının çok yakından tanıdığı bir isim hemde.


Ferhat Kiraz

1989 Doğumlu 20 yaşında çok genç bir futbolcu Ferhat. Konya doğumlu ve futbola başladığı takımda Konya Demirspor. 16 yaşında Gençlerbirliği B takımına transfer olur fakat çok durmaz. Tutunamadığından değil o dönemin PAF takımı antrenörü Metin Diyadin'in ilgisini yalnızca 1 hafta içinde çeker ve Gençlerbirliği PAF takımında oynamaya başlar. 1 sene sonra da A takıma geçsede çok fazla forma şansı bulamadı. Fakat 2006 da Hollanda da düzenenlenen turnuvada Gençlerbirliği U-17 takımıyla sahaya çıktı, oynadığı futbol ve gösterdiği performans ile turnuvanın MVP'si yani en değerli oyuncusu seçildi Ferhat. Bu başarıların üstüne azda olsa giydiği Gençlerbirliği formasıyla gösterdiği performans birleşince dönemin Beşiktaş teknik direktörü Jean Tigana onu ısrarla takımına istemiş fakat alamamıştı. İlhan Cavcav'ın pazarlama taktiği midir? bilmem ama o dönem Beşiktaş ile yaptığımız her maçtada forma giydi. Geçen sezonun sonunda formayı giymeye başlamış olsada istenilen verimi alamadığımız bir isimdi kendisi. Bunun sonucu olarak bu sezon başında pişsin diyerek Karşıyaka'ya kiralandı.


Bu sezon bir kanat oyuncusuna ve genç yaşına göre 6 golle güzel bir sezon geçirdi diyebiliriz. Milli takımların çeşitli evrelerinde 61 kez forma giymiş. Bu sezon toplam da tek sarı kart görmüş. Takımın Cihan Yılmaz'dan sonra en golcü 2 numaralı futbolcusu. Bank Asya 1.Lig sitesinde yılın 11 anketinde de adaylar arasında gösteriliyor. Bir Karşıyaka forumunda haftanın futbolcusu kim sorusuna 9. Haftada ki Kayseri Erciyes maçında attığı gol vurgulanıp çoğu taraftarın cevabı olmuş Ferhat. Önümüzde ki sezon büyük ihtimalle Gençlerbirliği forması altında izleyeceğiz lakin tabii paranın kokusu alınmaya görülsün hiç belli olmaz. Kanatlarda yaşadığımız sıkıntıyı göze alırsak piştiğini ümit ediyorum, seneye takımızın ilk 11inde, güzel futboluyla izlemek nasip olur inşallah. Ama önce Play-Off da bir kere daha izlemekte fayda var bakalım neler yapacak.

Play-Off'da İzlenesiler! #1


Bank Asya 1. Lig'de Play-Off heyecanı başladı. Altay, Kasımpaşa, Karşıyaka ve Boluspor bu sene bu heyecanı yaşayacak bir takım ve aralarından biri Süper Lig vizesini alacak. Bu vizede Ankara'dan geçiyor bu sene. Hazır takımlar Ankara yollarına düşmüşken bizim yöneticelerde şöyle bir izlesede yararlı olabilecekleri takıma kazandırmaya baksalar dedim ve benimde ilgimi çeken isimleri yazayım dedim. Daha önce Ankara'da gerçekleşen Play-Off'larda Sakarya'nın kalecisi Recep Öztürk Gençlerbirliğine gelmişti. Ayrıca İstanbulspor formasıyla izleyip beğendiğim bir isim olan Mehmet Yıldız bugün Sivasspor formasıyla birçok takımı peşinden koşturuyor. Bende seneye takımımda görmek isterdim dediğim oyunculardan bi kaçını yazayım istedim.


Erhan Küçük

Kasımpaşa'nın orta sahasının sağında ve solunda oynayabildiği gibi forvet hattında da etkili bir oyuncu Erhan. Bu sezon 12 golü var. Bu da takımı için önemli bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor. Galatasaray altyapısından gelmiş bir futbolcu ama bir Trabzonlu. 3.ligden beri Kasımpaşa'da oynuyormuş. Kasımpaşa'nın Süper Lig döneminde izlediğim ve beğendiğim bir oyuncuydu. Bu sezon devre arasında da Trabzonsporla adı bir çok kez çıktı. Trabzonspor'un efsane isimleri, Trabzonlu evlatları takıma kazandırma projeleri kapsamında Engin Baytar, Özer Hurmacı gibi isimlerin yanı sıra Erhan'ında takıma kazanıldırılmasını tavsiye ettiler. Sert vuruşları ve duran toplardaki hakimiyeti ile dikkat çekiyor. A-2 milli takımında sadece 1 kere forma giyebilmiş. Toplamda gördüğü 4 sarı kart da çok sert futbolu olmadığını gösteriyor. Kasımpaşa ligden düştüğünde forvetleri Moritz ile birlikte bir Süper Ligin bir takımına transfer olacağını bekliyordum fakat Manisasporlu Sezer Öztürk gibi oda Bank Asya 1. Ligde kaldı.


Elimizi çabuk tutabilirsek bizim takıma da kanatlarda faydalı olabilecek bir isim. Bakalım izleyip göreceğiz diyeceğim ya maalesef maçlara gidemeyeceğim. Tv'den takip etmeye çalışacağız artık.

Mile Sterjovski


2007 yılında Gençlerbirliği OFTAŞ formasıyla izlediğimiz 2008 yılı ara transferinde ailevi problemlerini göstererek vatandaşı Nick Carle gibi bi rüzgarla geldi geçti Sterjovski. Gençlerbirliği'nin orta sahasında iyi işler yapan Carle'nin vatandaşıda olması dolayısıyla kardeş takımdan Gençlerbirliğine transferini düşlerken ikisini birden kaybettik. Avustralya'nın Skoko'dan sonra Türk futboluna kazandırılmış 2 yetenek olacak isimlerdi kendileri.


Aynen Nick Carle için yazdığım yazıda olduğu gibi FourFourTwo dergisinin Avustralya'da yayın yapan internet sitesinde gördüğüm bir yazıyı paylaşmak istedim. Biraz Google çevirinin yardımı biraz İngilizcem ile çevirdiğim kadarıyla OFTAŞ'tan gittiği Derby County'den ayrılabileceği gündeme gelmiş. Menejeri takımda ilk 11 garantisi olmadığı için ayrılması gerektiğini savunmuş. Başkan ise Sterjovski'nin yeteneklerine dikkat çekerken "onunla yapabilceğimiz çok şey var, zaten büyük ihtimal Dünya Kupasında forma giyecek ama kimseninde ilk 11 garantisi olamaz" gibisine bir laf etmiş. Nick Carle'de olduğu gibi onunda memeleketine dönme ihtimalinden bahsediliyor. Güzel futboluyla, Gençlerbirliği OFTAŞ'ın ligdeki ilk yılında yakaladığı başarıda çok büyük etkisi vardı. Açıkçası bende onu seneye Gençlerbirliğine bekleyenlerdendim fakat olamamıştı. Bir umut yine benimkisi belki adaşı Mile Jedinak ile güzel bir uyum yakalayabilirler.

12 Mayıs 2009 Salı

Böyle Olmaz Ama Başkan.

Hayırlı uğurlu olsun başkanlık dedik Sayın Cavcav'a ama bir konu beni aşırı rahatsız etti. Kendisine uzun yıllardan sonra muhalefet olarak çıkan, bir zaman yakın dostu olan Atilla Aytek ve bir kaç değerli Gençlerbirliği'li ismi genel kurul kararıyla ihraç ettirmesi bu kadarını yapma be başkan dedirtti bana.



Seçim esnasında yaptığı konuşmada affettiğini söylemiş ama en sonunda yapılan oylamayla ihraç ettirmiş. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyebiliyorum bunun üstüne. Yaptığın hizmetler büyük sen olmasan bile kendin uygun gördüğün bir aday çıkar, senin yönettiğin gibi yönetecek adamı yarat, şu an yoksa yine başkanlığa sen adaylığını koy ama bu Gençlerbirliği için çalışan adamlardan ne istedin başkan? Bir muhalefetin olması, yaptığın işlerin denetlenmesinin nesi kötü. Demokratik ortamda daha sağlıklı kararlar alınmasını kolaylaştırmaz mı bu durum? Birlik beraberlikten bahsediliyor. Sıkıntıları tekrar yaşamak istemiyoruz diyorsun başkan ama bu yaptığın başlı başına sıkıntı değil mi? Yarın öbür gün bu yaptıklarının yüzünden çeksek isyan bayrağını bizide maça almayıp mı ihraç edeceksin acaba?

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Disiplin+Centilmenlik=Gençlerbirliği




Türkiye Futbol Federasyonunun düzenlediği ve Turkcell'in de sponsor olduğu Fair Play Ligi'nde Gençlerbirliği 31. hafta itibariyle zirveye oturdu. Turkcell Fair Play Ligi'nde, Turkcell Süper Lig'de mücadele eden takımlar aldıkları sarı kart, kırmızı kart, saha kapatma, seyircisiz oynama ve hak mahrumiyeti cezaları karşılığında belirli ceza puanları alıyorlar. Her haftanın sonunda puan durumu güncelleniyor. Futbolun güzel yanını gösteren takımların sıralaması bir nevi.




Gerçekten değer görmesi ve önem verilmesi gereken bir konu bana kalırsa. Ama takımlar başarıya giden yolda her türlü çirkeflik mübahtır anlayışıyla son haftalarda da sık yaşadığımız gibi şike iddaaları atıyorlar ortaya. Bir taraftar stadın çatısına çıkıyor. Siz şöylesiniz, siz böylesiniz derken taraftar grupları birbirlerine giriyor. Dünya'nın önemli derbileri arasında gösterilen Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde ki olaylar zaten Türkiye'de futbol terörünün geldiği boyutu çok net gösteriyor. Futbol Federasyonuda bu konuya biraz önem gösterilsin diye sezon sonunda ilk 3e giren takımlara toplamda 1 milyon dolar para ödülü koymuş. Günümüz endüstriyel futbolunda teşvik için güzel bir yöntem. Ama gönül isterki Süper Ligde ki kapışma karşılık beklenmeden Fair Play Liginde de olsun.




Bir Gençlerbirliği taraftarı olarak 1. olmaktan onur duyuyorum. Umarım sezonu böyle bitiririz. 1.ye 500bin 2.ye 300bin 3.ye de 200bin dolar verilecek. Transfer içinde az da olsa bir kaynak olur bu bize. Şimdi Gençlerbirliği'nin taraftarı mı var tabi 1. olur geyiklerine girenler olacaktır elbet. Biz Gençlerbirliği kültürünü benimsemiş taraftarlarız az da olsak çok da olsak bu kültür bizim yaşam biçimimiz ve sonuna kadar yaşatıp nice fair-play organizasyonların da ismimiz ilk sıraya yazdırmakta bu kültürün bir parçasıdır. Her zaman dediğimiz gibi "Ne küfürbaz ne arsızız, ne torpilli ne yüzsüzüz, işte bizim tek farkımız, Biz Centilmen Gençlerliyiz!"




Bu da 31. Hafta Fair-Play Ligi Puan Durumu:


1-Gençlerbirliği.......: 86


2-Gaziantepspor........: 91


3-Trabzonspor..........: 93


4-Denizlispor..........: 94


5-Ankaraspor...........: 108


6-Hacettepe............: 109


7-Bursaspor............: 124


8-Konyaspor............: 141


9-Kayserispor..........: 143


10-İstanbul B.Şehir Bld: 147


11-Kocaelispor.........: 150


12-Fenerbahçe..........: 152


13-Sivasspor...........: 166


14-Eskişehirspor.......: 171


15-Antalyaspor.........: 185


16-Galatasaray.........: 218


17-Ankaragücü..........: 231


18-Beşiktaş............: 244

10 Mayıs 2009 Pazar

Ne Seninle, Ne Sensiz...


Bugün yapılan Gençlerbirliği Kulübü Olağan Genel Kurulu'nda, İlhan Cavcav yeniden başkanlığa seçildi. Sayın başkanı tebrik etmekten başka birşey gelmiyor elden. Aslında son dönemde artık misyonunu doldurduğuna inansamda başkanımızın yerine gelecek isim kim olursa olsun onun gibi ayakta tutabilir mi diye de düşünmeden edemiyorum. Kulüp için yaptıkları düşünülünce o bir fenomen duayen ama Cem Onuk'un menajerliğe tekrar getirilmesiyle ve dolayısıyla hatalı transferler zincirinin başlamasıyla güvenimi yitirmeye başladı. Bunun üzerine Hacettepe'yi Süper Ligde tutup iyi paraya satma hevesi Gençlerbirliği'nin küme düşmesiyle sonuçlanıyordu az daha.


Bakalım yeni dönemi ne getirecek takımımıza izleyip göreceğiz yine. Ama birkaç istekte bulunalım bizde başkandan taraftar olarak. Öncelikle vizyon istiyoruz eften püften değil gerçek bir hedef istiyoruz ve bu hedefe ulaşabilecek kadro kurulmasını, Sırbistandan Çinden garip oyuncular değil zamanında olduğu gibi Babangida ayarında futbolcular bekliyoruz. Taraftarı kazanmaya yönelik çalışmalar olmalı. Bu sezon ki kombine fiyatları oldukça güzeldi mesela, gelecek sezonda çok artmazsa bu ayarda olursa güzel olur. Bunun yanında belki store açılmıyor ama en azından kulüp içindeki mağazada yeni sezon formalarının artık olmasını bekliyoruz. Eğer sorun kulüpte değil sponsor firmadaysa konuşulsun anlaşılsın yada başka firmalarla anlaşılsın. Önemli maçlara otobüs kaldırmak gibi alışkanlıkların edilmesi lazım. Sayımız az da olsa taraftar böyle kazanılır. İyi futbolcuları izlemeye herkes gelecektir birde iyi futbol oldu mu deymeyin keyfimize.


Yeni yönetime tekrar hayırlı olsun diyelim. Geçen 2 sezondan dersler çıkarılır umarımda UEFA da tarih yazan Gençlerbirliğini tekrar izleriz. Hazır her takım güçlenmişken lig zorlaşmışken iyi bir Gençlerbirliğini bu ligde izlemek ne tatlı olur ama =).

İddaa Ediyorum!!!

Cemal Ersen'in 9 Mayıs Cumartesi 2009 tarihinde Milliyet'te yayınlanmış "Futbol siyasete, siyaset futbola mahkum" başlıklı yazısından bir alıntı yapacağım. Gerçekten düşündüren bir yazı komplo teorileri bitmiyor maalesef. Herkesin kendi çıkarları için konuştuğu, kimseyi düşünmediği bu iddaalara Cemal Ersen de taşlama niteliğinde bir yenisini eklemiş:

"Bir komplo teorisi de benden
Gençlerbirliği - Hacettepe maçı öncesi komplo teorilerinin ardı arkası kesilmiyor.Hacettepe ağabeyine yatacakmış.İddaa oranları 1.05’e düşmüş.FIFA bu maçı takibe almış.Ben de bir komplo teorisi atıyorum ortaya.Gelecek hafta İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Kayserispor’u yenecek.Neden mi?İkisi de AKP’li belediye başkanlarının takımı da ondan.Delilik parayla mı?Aksini söyleyen gelsin beri!" demiş.

Türk futbolu neden ilerlemiyor diye sormasınlar daha da.....

Yazının devamı için...

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1092630&AuthorID=93&b=Futbol%20siyasete,%20siyaset%20futbola%20mahkum&a=Cemal%20Ersen

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Futbol Vasat Olsada 3 Puan Çok Güzel


Kritik 3 haftanın son maçından 6 puan çıkardık. Günlerdir hakkında bir ton yazılıp çizilen Hacettepe maçından 3 puanı 3 golle çıkardık. Şike iddaalarına karşı oynanan bir maçtı. Günlerdir herkes yazıp çizdi. Maç durgundu, çok fazla hareket ve pozisyon olmadı aslında. 2 golümüz ardı ardına geldi. Özellikle ikinci gol hazırlanışı bakımından gerçekten çok hoş bir goldü. İlk golde de şık bir rövaşata görsel olarak futbolda görmek istediğimiz hareketlerden biriydi. Maç için çok fazla söylenecek birşey yok. Futbol adına zevksiz olsada Gençlerbirliği adına çok güzel bir galibiyet oldu.


Maç sonunda Orhan Şam ile Momha arasında bir takım gerginlikler oldu. Tribünden çok net göremedim ama soyunma odası koridorlarına yansır gibi oldu olaylar. Maç öncesi yazılıp çizilenlerin bu durumların doğmasında büyük etkisinin olduğuna inanıyorum. Oyuncuların üstündeki bu baskı ortamı, oynanmamış maç için bu kadar şeylerin söylenmesi hatta futbolcuların yerinde olmak istemezdim gibi birtakım söylemlerin yanında şike yapıyor musunuz yapmıyor musunuz bir bakacağız dercesine bügüne kadar İstanbul takımlarıyla maçlarımızı veren LigTV'nin maçı canlı yayınlaması dostça geçecek bir ortamı zehirledi kanaatimce. İşin İddaa'ya bile sıçraması yok Gençlerbirliğine 1.05 verildi Galatasarayı yenen Hacettepeye 8.00 verildi denmesi futbol oynanması zor bir ortam yarattı. Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka gibi spor programcılığının duayenleri diyebileceğimiz isimler bile maça at gözlükleriyle baktılar.


Bu Hacettepe'yi sadece biz yenmedik ki. Bugüne kadar kaç takım yendi ve küme düştüğüde belli bir takım. Geçen hafta Galatasarayı yendiğinde hangi mecra Hacettepe yendi diye yazdı ki. Şike iddaalarını gündeme getiren basın yazmadımı Galatasaray yenildi diye. Böyle yazarken birden ne oldu da iş Hacettepe yendiye döndü önce bunu anlamak gerek. Gerçekler ne olursa olsun futbolcuların emeğine saygı göstermek lazım. Ama maalesef ki Türkiye de spor yazarlığının olmadığını düşünürsek bu düşüncesizlikte normaldir diye düşünmekteyim

7 Mayıs 2009 Perşembe

Bütün Sene Yatarlar Lig Sonu Konuşurlar!!!


Bir sezon sonuna doğru yine şike iddaaları gündemde ligimizde. Ve yine Gençlerbirliği’nin adı geçiyor bu söylemlerde. Haftasonu Hacettepe ile yapacağımız maç için şimdiden yorumlar yapılmaya başlandı. Kardeş takımımız olan ve bir çok oyuncumuzun kiralık olarak top koşturduğu Hacettepe maçı bize satacağı yönünde konuşmalar yapılıyor. Başta Sayın Denizlispor Kulübü Başkanı Ali İpek olmak üzere tüm futbol medyası bunu konuşuyor FİFA’ya gidileceğinden söz ediliyor.

Süper Lige çıktığı günden beri Hacettepe ile maçlarımızı izlemeyen insanların bu tür yorumlar yapması benide bir taraftar olarak üzmekte. Herkesin Gençlerin 6 puanı garanti dediği geçen sezon 5 puan kaybedip sadece 1 puan alabildik Hacettepe’den. İki sezon önce teknik direktörümüz Mesut Bakkal’ın ligin son haftasında istifa etmesi ve Antalya yapacağımız maç için konuşan Sayın Ali İpek geçen sezon görmedi neler olduğunu sanırım. Çıktık oyunumuzu oynadık ve galip geldik.Bu seferde Antalya’nın düşmanı olduk maalesef. Şimdi yine aynı kişi Hacettepe maçımızı sorguluyor. Ne yapsak biz kötü oluyoruz. Bunların bizi karalamak ve Türk futboluna leke sürmekten başka bir amacı yoktur ve bencilcedir.

Gençlerbirliği taraftarlığımı bir kenara bırakıp futbolu seven biri olarak sormak isterim sayın Ali İpek’e:
-Denizlispor için ne yaptınız bugüne kadar? Niye bu durumdasınız? Başka takımlara çamur atarken önce bir iğneyi kendine batırınızda çuvaldızı biz kendimize batıralım….



Ayrıca LigTV'nin bizim maçı yayınlanacağını duydum. Bütün sene neredeydiniz diye sormak isterim bu mu sizin adil yayınınız? Her takıma eşit yaklaşımınız. Umarım yayınlanırda maçımız sizde utanırsınız kendinizden, konuşanlarda...

İsmimize Yakışan Olmalı; Birlik Şart!!!


Takımda iyi oyuncuların olması, yetenekli futbolcuların transferleri maalesef iyi bir sezon geçirmenize yetmiyor her zaman. Çok taraftar veya az taraftarda başarı için bir kriter değil çoğu zaman. Parayla pullada olmuyor. Ligimizde örneklerini görüyoruz bütün bunların. Ne Fenerbahçe’nin parası, ne Galatasaray’ın kalburüstü oyuncuları, ne Ankaragücü’nün çok taraftarı hiç biri başarıyı getiremedi.

Bir takımda başarıyı getiren en önemli şartını birlik ve beraberlik olarak görüyorum. Takım oyuncuları, yöneticeleri, taraftarı bir ve beraber olacak ki başarı gelebilsin. Bugün Sivasspor’un başarısında iyi futbolun etkisinin olduğunu çok düşünmüyorum açıkçası. Çok ahım şahım, dillere destan futbol oynamıyorlar ama yönetimiyle, futbolcularıyla, taraftarıyla beraberler, inançlılar, uyum içinde haraket ediyorlar.Kısacası tüm şehir kenetlenmiş durumda ve bu çok kaliteli kadrosu olmasada, parası olmasada itici bir güç bir takım için. Hacettepe Turkcell Süper ligine çıktığı sezon taraftarı olmasada futbolcuların yıllardan beri gelen arkadaşlığı, yönetiminde bu takıma verdiği destek ile belli bir başarı yakaladı. Bu sezon ise mevcut oyuncuların satılması ile arkadaşların başka yerlere dağılması sonucunda bulunulan lig konumu bu savımı doğrular nitelikte. Ankara’nın taraftar potansiyeli en yüksek takımı Ankaragücü ise senelerdir kümede kalmamaya mücadele ediyor. Taraftar ile yönetim arasında gerilen ipler başarısızlığı beraberinde getirdi haliyle. Seneye 100. Yıllarında birlik ve beraberlik sözcükleri var ağızlarında başarı için.

Bu örneklerden bu blogu açma amacım olan Gençlerbirliğine değineceğim. Gençlerbirliği de bu sezona hazırlık turnuvalarında şampiyon olarak başladı. Tecrübeli ve kaliteli tabir edilen Koray transferi, genç yetenekler Emre Balak, Mustafa Pektemek geldi üstüne, Hacettepe’nin herşeyi İlhan eklendi. Yabancılardan Djite ve Newcastle’dan Troisi bu senenin flaş takımı olacağının sinyaliydi bizim için fakat öyle olmadı. 2 sezondur düştük düşmedik derken çok çile çektik.

Ersun Yanal’ın son döneminden sonra Ziya Doğan’ın gelmesiyle önce takım bozuldu. Sezon öncesi Brezilya’ya milli takım formasıyla frikikten gol atan, çoğu Gençler taraftarının gözbebeği Skoko takımdan bedavaya ve yanlış biçimde gönderildi. Bununla karışırken yönetim seçimleri sırasında yıllardır seçime tek liste giren İlhan Cavcav’ın karşısına yıllardır dostu olan Atilla Aytek’in çıkması ve seçimlere hile karıştı iddaaları yönetimde bölünmeleri beraberinde getirdi. Taraftarlar arasında rant iddaaları Kale Arkası – Maraton tribünleri arasında ki gerilimle doruk noktaya ulaştı bölünmeler. Yıllardır taraftarı yok diye söz edilen kulübümüzde olan taraftar arasındaki gerginliklerde tribünü çirkinleştirir hale geldi ki bazı zamanlarda Gençlerbirliği tribün tarihinde yaşanmamamış yada yaşanmaması gereken olaylara da şahit oldum. Ersun Yanal ile oynadığımız parlak UEFA dönemimizde ise herşey çok farklıydı. Takıma bütün Ankara destek oluyordu, Ankaragüçlü taraftarların bile maçlarımıza gelip destek olduğunu görmüşümdür. Yönetim birlik içindeydi, futbolcular inançlıydı. Teknik direktör ve yönetim birbirini destekliyordu. Bütün bunlar yetenkli oyuncularla ve teknik adamla birleştiği anda başarıda geldi. O sezon kupayı alan Valencia’yı tek yenebilen bizdik ve ligi onca engellemelere karşı 3. bitirdik.

Bu 2 sezonda yaşadığımız kabus bütün bu olayların getirdiği doğal bir sonuçtur bana göre. UEFA döneminde kulübün bir vizyonu vardı. Başarı için tecrübeli futbolcular alındı ve bu futbolculardan istenen açıktı. O ruh ve inanç aşılanıyordu gerek yönetim, gerek teknik ekip tarafından. Bu son dönemlere baktığımız zaman o inançla oynayan futbolcu maalesef göremiyoruz. Her futbolcu biraz oyunuyla sivrilse nasıl giderim diye bakıyor. Oyunumuz futbol, takım oyunu ama takıma herşeyini verip oynayan 11 kişiden çok kişiyi sayamıyorum maalesef. Öncelikle yönetim içindeki çalkantıların sona ermesi gerek. Belli bir vizyon geliştirip bu doğrultuda transferler yapılmalı. Hedefler ile transferler birbirini tutmalı. Lafla sözle yola çıkılıyor ama maalesef peynir gemiside yürümüyor. Önümüzdeki sezon daha reel hedefler koyulup alınılan futbolcular hedefler doğrultusunda olmalı ve futbolculara hedefler açıklanmalı. Daha gerçekçi hedeflerle, daha candan oynayan futbolcularla ve birlik içinde centilmen ve vefakar taraftarımızla önümüzdeki sezon silkelenip başarılara ve Gençlerbirliği’nin tarihine yakışır başarılar yakalarız umarım.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

İbrahim Şahin


Cuma günü oynanan maçta artık düşmesine kesin gözüyle bakılan Hacettepe, Ankara 19 Mayıs Stadında son bir umut Şampiyonlar ligini kovalayan Galatasarayı 2-0 mağlup ederek müthiç bir süprize imza attı. Maçın tekniğine taktiğine çok fazla girmeyeceğim. Benim bu satırları yazma amacım maçın son dakikasında gelen gole resmen aşık oluşum =). Golün sahibide çok beğendiğim bir isimden gelmiş olması beni bu yazı yazma ihtiyacı hissettirdi.

Hacettepe’nin forveti İbrahim Şahin uzun zamandır beğendiğim bir isim. Pilot takımımız olduğu içinde Gençlerbirliğine gelmesini istediğim bir oyuncu Hacettepe’den. Hasan Şaş’ın kaptırdığı topta Olgay’ın çok güzel pasında ortayı açan Tolga biraz geriye doğru açmış olsada İbrahim Şahin’in kafası sadece kafa hakimiyetinin olduğunun göstergesi değildi kuşkusuz. Topu göndermek istediği yer çok akıllıca bir yerdi ve başarılı da oldu. Hem hava hakimiyeti hem akıllıca haraketleriyle, genç yaşıyla geleceği olan bir futbolcu. Hacettepe takımına küme düşen Akçaabat Sebat geldiği günden beri izlediğim çoğu maçında bu özelliklerini gördüğüm ve çok beğendiğim bir isim. Bu sene uzun bir sakatlığı vardı pek oynayamadı sanırım ama oynadığı maçlardada güzel işler yaptı. Fenerbahçe’yi Ankara’da 1-0 mağlup ettikleri maçtada onun golü vardı. Taner Gülleri gibi sükse yapamamış bile olsa gizliden gizliye oda iyi golcü olduğunu gösteriyor.

İstanbullular Orhan ile uğraşırken İbrahimi kurtarsak ellerinden fena olmaz..

Bu Kadar Heyecan Fazla Ama!!!


Pazar günü dediğimiz üzere İstanbuldaydık. Biraz geç oldu bu yazı için fakat bende kendime yeni yeni geliyorum. Kendimizi nedense ateşe atmaktan çok hoşlanıyoruz. Lige heyecan katmak için mi uğraşıyoruz acaba bilemedim? Biraz maç öncesi izlenimleri aktarayım:

Açıkçası İstanbula gidiş ve dönüşlerde ki yol muhabbetleri olmasa herşey iyice çekilmez hal alırdı. Gençlerbirliği’li dostlarımla, ağabeylerimle oldukça keyifli bir yolculuk geçti. Her ne kadar yenilsekte, deplasmanın güzel yanıda bu sanırım. Dağı taşı bina olan İstanbul’da çok bişey gördüm desem yalan olur. Boğaz Köprüsü dışında beğendiğim pek bir şey yoktu. Soğuk beklediğimiz Olimpiyat Stadı gayet sıcaktı. Ayrıca Olimpiyat Stadına bir parantez açacak olursak Liverpool ile Milan bu stadda nasıl maç yapmışlar dedim yalan söylemeyim. Mimarisine, çimine,koltuklarına bi lafım yok oldukça heybetli bir yapı fakat dıştan görünümü resmen inşaatı andırıyor. Almanya Allianz Arena ,Emirates Stadı, Estadio Luz bunlarda Olimpiyat kadar yeni stadlar olsada dış yapılarındaki ışıklandırmalarla boyalarla oldukça şık dururken bende Olimpiyattan daha fazlasını bekliyordum biraz hayal kırıklığına uğradım.

Neyse maça gelelim. Tutuk ve kötüydük. İlk yarı zar zor berabere bitirdik diyebilirim. İkinci yarı goller ardı ardına geldi ve bir anda 2-1 mağlup duruma geldik. Beraberlik için tam yüklenirken 3. golü de yedik. Açıkçası 1. Ve 3. gollerde Koray’ın büyük hatası olduğuna inanmaktayım. İlk golde golün sahibi Ali Güzeldal’ın üstüne geleceğine, geri geri çekilerek şut atmasına resmen göz yumdu. 3. golde ise İbrahim Akın’ı elinden kaçırdı. Geldiği ilk günlerde gittiğimiz antreman ziyaretinden beri yüzünü ne bir gülerken ne de kendini oyuna verirken gördüm. Hakkını yemeyeyim birkaç güzel maç çıkardı ama hiçbir zaman bu takımın oyuncusu olamadı Koray. Aklı hala Beşiktaşta sanırım. Mehmet Nas gününde olmayan bir diğer isimdi. Traore kendi kalesinede bir gol atarak, birkaç hatayla birlikteformsuzluğunu ortaya çok güzel koydu. Bu maçı alıp artık bir daha ki senenin kadrosunu düşünmek varken rahat nefes almayı haram gördüler bize.

Bu son haftalarda ki kritik bütün maçlarda böyle oldu. Antalya maçı, Denizli maçı, Trabzon maçı alsak bu seneyi kapatacağız dediğimiz maçlarken hep kayıplar verdik. Haftaya Hacettepe maçından umarım bir sürpriz yaşamayız. Yoksa son 3 haftalık cehennem için ateşimizi kendimiz harlayacağız… Herşeye rağmen yüreğiyle oynayan futbolcuları tebrik etmek lazım. Kahe her ne kadar eleştirilse ve oyundan alınmış olsa bile sahadaki birçok oyuncudan çok daha fazla bir şeyler yapmaya çalıştı.

Umarım bu kötü günler çabuk atlatılır. Ligde heyecan olması elbet güzel bir şey ama bu haftaya kadar bu stresle yaşamak çok zor futbolcularımız bundan ne zevk alıyor bilemiyorum ama biraz daha gayret gösterseler de motive olsalardı şu maça şimdi burada şikayetçi değil Boğaz manzarasının güzelliğinden bahsediyor olacaktım.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Yarın İstabuldayız!!


Gençlerbirliği'nin kritik 3 haftasının 2. ayağı olan İstanbul Büüyükşehir Belediyespor maçı Pazar yani yarın saat 15:00 da İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumunda oynanacak. Bu kritik maç dolayısıyla geçen hafta Ankarada ki maçta indirime giden Gençlerbirliği yönetimi bu maç içinde taraftara otobüs ayarlamış. Bana ulaşan bilgi 5 otobüs'ün tahsis edildiği yönünde. Sağolsun bu durumda olmamızın en büyük sorumlusu olarak gördüğüm yönetim böyle kritik bir zamanda affettirmez belki ama duyarlı davranarak taraftarın gönlünü almaya ve takımın ligde kalmasını sağlamaya çalışıyor.


Her zaman olduğu gibi herşeye rağmen tam destek parolasıyla yola çıkacağız bizde. Benimde aralarında bulunduğum HAYDİGENCLER.COM sitesi sakinleriyle şimdiden bir otobüsü doldurduk yarın sabah saat 07:30 da Ankara 19 Mayıs Stadının, Gençlik Parkı girişinin önünden hareket edeceğiz. Kötü günleri atlatma yolunda taraftarı olmayan rakibimiz karşısında Olimpiyat Stadını tezahüratlarımızla kendi evimize çevirmek, takımımıza moral vermek için, taraftarı yok diyenlere inat o stadı inleteceğiz...


HER ZAMAN HER YERDE HAYDİ GENÇLER....

Buyur Burdan Yak!




Troisi ile ilgili yazımı yazmamın üstünden çok az geçti ki Ankara'da Hacettepe ile Galatasaray arasında ki maç 2-0 sonuçlandı. Küme düşmesine kesin gözüyle bakılan, Galatasaray'ın bir futbolcusunun maliyetine kurulmuş bir takım olan Hacettepe, son yılların belkide en güçlü kadrosunu kurmuş ama maalesef en kötü sezonlarından birini yaşayan Galatasaray'ı çok net bir skorla devirdi.

Troisi ile ilgili yazımla bağlantıyı kuracak olursam Hacettepeli iki futbolcunun maç sonu açıklamalarına yer vermek istiyorum. Birincisi son haftalarda 3. kaleci olarak başladığı sezonda kaleyi devralarak müthiş maçlar çıkaran, Galatasaray maçınında kahramanlarından Ercüment Kafkasyalı...

LigTV'ye verdiği demeçte:

"Ben Gençlerbirliği’nden kiralığım burada. Hedefim 4 büyük kulüplerden birine transfer olup Milli Takım’a seçilmek. Daha sonra da Avrupa’ya transfer olmak isterim tabi ki.”

2. isim ise yıllardır Gençlerbirliğine alınmasını istediğim çok başarılı bir defans oyuncusu Orhan Şam.. Kendisi hakkındaki transfer söylemleri için şöyle demiş:
"Beni bugüne kadar arayıp soran olmadı. Mukavelem 2010'a kadar. 3 büyüklere gitmek isterim. Eğer İlhan Cavcav izin verirse ve şartlar uygun olursa 3 büyüklerde oynamak isterim"
Bu büyükler(!)de oynama hevesi belini büküyor kulüplerin. Parasal konularda yarışmayı falan da bir kenara bıraktım böyle demeçlerden sonra taraftarın oyuncuya itimatıda kalmıyor, futboldan da soğumaya başlıyor. Bunu İstanbul takımı taraftarları çok anlamaz belki ama Anadolu'nun acı gerçeği. Orhan Şam'ın futboluna diyeceğim yok en iyi yerleri hakediyor diyebileceğim bir futbolcu fakat böyle açıklamalar yapmasını kendisine yakıştıramıyorum. Haydi O'nu hoş gördük diyelim ya Ercüment'e ne demeli daha kaleyi devralalı ne kadar oldu, son iki haftada güzel performans göstermiştir, alkışlarız, tebrik ederiz, bağrımıza basarız ya hemşehrim dur ama bu ne acele!!!

Allah yardımcımız olsun ne diyeyim, çok can sıkıcı bir hal almaya başladı bu durum ama futbolcularmızda bu istek olduktan sora elden ne gelir bilinmez....

1 Mayıs 2009 Cuma

Üstüme Basıp Gitme Yar!


4-4-2 dergisinin Mayıs 2009 sayısında James Troisi röportajını okudum ve hiç şaşırmadım bir de üstüne hayal kırılığı yaşadım desem Gençlerbirliği taraftarları ne dediğimi anlayacaklardır. Çünkü böyle vakalarla öyle çok karşılaştık ki normal bir durum gibi görsekte yüreğimizin bir parçası acıyor...


Dergide röportajı yapan Umut Çelik oyuncumuza şu soruyu sormuş:

-Gençlerbirliği'nin genç futbolcuları alıp daha sonra büyük takımlara satma konusunda geleneği var. Bu oyuncular arasında Geremi de bulunuyor. Buraya gelmeden önce bunu biliyor muydun?


Ne yazık ki bizde yıldızı parlayan her oyuncuya sorulan ve belkide röportajı gerçekleştirecek kişilerin "sormam gereken ilk soru" dediği bir soru bu. Sadece bizim için demiyorum elbet neredeyse her Anadolu kulübünde yıldızı parlayan oyuncuya sorulan standart bir soru ama bizde herşeyin üstüne bir de bu durumun geleneğinden bahsediliyor. Elbette soruyu soranlara suçlusun diyemiyorum böyle anılmamızın sebebi çok açık ve insanların böyle düşünmesi oldukça normal. Duygusal bakınca biraz olaya böyle soru sorulur mu bi adamımızın da aklını bulandırmayın be kardeşim demekten kendimi alamıyorum. Hoş cevabı okurken adamın aklını bulandırmasına gerek yok dedim. Troisi'nin cevabı kısaca şu şekilde olmuş:

-Geremi ile Newcastle'da beraber oynadık. O yüzden böyle bir geleneklerinin olduğunu biliyordum.

Adam ne yapsın yahu dünya çapında duyurmuşuz ünümüzü. Dünyaca ünlü olmamıza sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.


Cevabın devamında araştırma yaptığını ve Türkiye'ye gelen genç oyuncuların bir iki sezon içinde büyük kulüplere transfer olduğunu söylüyor Troisi. Gerçekten Türkiye ne yolda ilerliyor nasıl tanıtılıyor futbol konusunda ciddi şüphelere düştüm. Haydi Türk futbolcusu Anadolu'dan şampiyon çıkmaz mantığıyla ve çok para kazanmak mantığıyla kendisini gösterip bir şekilde İstanbul takımlarına yamanmaya çalışıyor da bu yabancılara ne oluyor??? Bunun temel sebebinin her yönden Avrupaya bir köprü olmamızdan kaynakladığını düşünmekteyim. Afrika'dan Asya dolaylarından gelen futbolcu Avrupa'dan önce geçiş yolu ve iyi bir hazırlık ligi olabileceği kanaatiyle menajerler tarafından Türkiye'ye pazarlanıyor. Menejerlerin katkısıda büyük ölçüde var. Yapılan tanıtımda en büyük onların etkisi var şüphesiz. John Carew, Nicolas Anelka, Okocha gibi futbolcularda buradaki performanslarıyla kendilerini gösterip Avrupa kulüplerine, kendilerini daha iyi gösterebilecekleri yerlere gittiler maalesef ki.


Maalesef ki diyorum çünkü aslında böyle bir reklamımızın olması ligimizin kalitesinin artması için bulunmaz bir fırsat olabilecekken (renklerine vurulduğumuz takımdan gitmeleri her ne kadar acı verse de) sıfırız diyebilirim. Bugün UEFA kupası yarı finalinde 2 tane Ukrayna takımının olması bu hipotezimi doğrular yönde bir örnek diyebilirim. Çünkü Shaktar da bir Milan Baros, Lincoln, Harry Kewell ve Avrupa 3.sü milli takımımızın yıldızlarından Servet,Arda gibi kaliteli isimler birarada oynuyor diyebilir miyiz? Sanmıyorum. Peki aynı zamanda Shaktar'ın rakibi Dinamo Kiev de Avrupa Şampiyonu İspanya'nın forveti Guiza, Güney Amerika'nın en iyi defansı seçilmiş Lugano, Brezilya milli takımında oynamış Alex ve bizim yıldızlarımız Semih, Emre(sonuçta bir kariyeri var =) ) gibi kaç adam gösterebilirsiniz. Ligimizin lokomotifi dediğimiz takımlar bu haldeyken bir de bizim oyuncularımıza göz dikip büyük paralarla akıllarını çeliyorlar.Böyle güzel kadrolarla, bu zayıf(bizim takımlara göre) kadrolu Ukrayna takımları gibi başarılar yakalasalar şimdi bu sıçrama tahtası olarak görülen ligimiz belkide Almanya ligiyle, İspanya ligiyle yarışıyor olabilirdi. Tek suç kulüpleri değil tabii birazda oyuncuda bitiyor iş. Gelgelelim İstanbul takımları ile Anadolu takımlarının arasında ki bu futbolcu rekabetide ekonomik yönden adaletsizlik giderilmedikçe uzun süre böyle sürüp gidecek sanırım.


Bize de her daim bunları tartışmak kalacak. Futbol dergilerinde kendi futbolcumuzun resmini görmekten aldığımız haz ve mutluluk duygusu resmin üzerinde büyük puntolarla yazılmış "Gençlerbirliği'ni büyük kulüplere transfer olma fırsatı yarattığı için tercih ettim" yazısı ile derin üzüntüye dönüşecek yıllar boyu tıpkı şimdi olduğu gibi.
Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara