7 Eylül 2009 Pazartesi

Ankaragücü Sorunsalı ve İlhan Cavcav'ın Açıklamaları

İlhan Başkan tam bir siyasetçi. Futbolda değilde siyaset içinde olsa, hatta başbakan olsa nasıl olur diye düşünmeden edemiyorum bazen. O kadar ilginç bir adam ki, söyledikleri iyi niyetli mi yoksa alttan alttan vuruyor mu? tam bir muamma. Günlerdir tartışıla tartışıla bitirilemeyen Ankaragücü-Ankaraspor arasındaki transfer ve yönetim değişikliği (ya da kamuoyunda ki diliyle "birleşme") konusunda İlhan Cavcav'da bir açıklama yapmış. Şu aralar biz Gençlerbirliği taraftarlarının yeni gündemi oldu, açıklamasındaki sözleriyle Cavcav.


Açıklamasının temelini Ankaragücü-Ankaraspor sorunsalı oluşturuyor. Federasyonun verdiği 3 günlük ihtarnameyi az bulmuş Başkan ve diyor ki en az 15 gün verilmeli. Ayrıca belediye destekli kulüpleri desteklediklerini söylemiş İlhan Cavcav. Federasyonun verdiği süre ya da ihtarın az olması olmaması konusunda pek bir yorum yapamayacağım, yönetim işlerinde pek bulunmadığımdan ancak bir kaç sene evvel sürekli olarak Melih Gökçek ile ilgili sorunlar yaşayan İlhan Cavcav'ın verdiği destek ilginç geldi bana. Zamanında Turgut Özal Atatürk Orman Çiftliği arazisinin bir kısmını tesis yapmamız amaçlı bize kiralamıştı ve yakın zamanda Melih Gökçek bu araziyi elimizden almaya kalkmıştı, imar izni gibi şeyler bahane ederek. Sadece bize değil, aynı sorunu Ankaragücü'ne de yaşatmıştı Melih Gökçek. Cemal Aydın ve İlhan Cavcav'da elele verip, bakan bakan dolandılar o dönem ve sonunda tatlıya bağlandı mevzu. Mevzu'nun tatlıya bağlandığı sıralar olmuştu sanırım Mehmet Çakır transferi ve hala ne kadar alındığını bilmiyorum ben o transferden. Sudan ucuza gitti gibi haberler çıkmıştı. Ayrıca Ankaraspor'un lige çıktığı ilk dönemlerde yaptığı o 28 oyuncu transferinden sonra da ayaklanmamış mıydı Cavcav? Belediye kaynakları tek yere kullanılıyor diye yılların küskünleri Cemal Aydın ve İlhan Cavcav yine kolkola açıklamalar yaptılar.


Bütün bu yaşanmışlıklar varken şimdi belediylerin desteklediği takımların olmasını destekliyoruz diye açıklama yapmak biraz ilginç gelsede,bu durum bir çıkar ilişkisinin olma ihtimalini kuvvetlendiriyor. Sadece Ankara takımına destek olmak amaçlı yapılmış bir haraket desem işte bu destekleme açıklaması kafamı karıştırıyor ister istemez. Yine de sadece bir Ankara takımını destekleme amaçlı yapılmış bir açıklama ise bende sonuna kadar hak veririm. Aslına bakıldğında belediye kulüplerinin gereksizliği tartışıldı yıllardır, bana kalırsa da bu tarz kulüplerin olmasından çok belediyelerin mevcut takımlara destek vermesi daha olumlu bir hareket. Bu yüzden Ankaraspor'un kapanıp Ankaragücü bünyesi altına girmesi dışarıdan bakıldığında güzel bir durum ancak Melih Gökçek'in bu davranışının takım sevgisinden çok iktidar hırsından dolayı olduğunu düşünüyorum ve bununda Ankaragücü'ne getireceği yararlar konusunda ciddi şüphelerim var. Yılan hikayesine döndü herşey resmen. Ankaraspor ile Ankaragücü'nü aynı aile yönetiyor diye verilen 3 günlük süre zarfında Melih Gökçek'in şirket olan Ankarapor A.Ş.'yi Rus yada Arap sermayesine satmak istediği de söyleniyor. Genel görüntüye baktığımızda gerçekten oldukça çirkin bir tablo var ne yazıkki. Yapılanların hangisi şu sıralar çok geride olan Ankara Futbolunu ilerletmeye yönelik çözemedim. Aksine bir durum varmış gibi duruyor, bana göre futbolun saflığı kalmıyor böyle bir durumda ve endüstriyel futbol acı acı giriyor Ankara'nın kanına, bunun yanında iktidar kavgaları ve ligden düşürülme mevzuları derken Ankaragücü'ne kaydırılan Ankaraspor'lu oyuncuların ardından Alman Teknik adam Jürgen Röber'in yaşadığı şok bütün bunlar Türk Futbolunun referansını kötü etkiliyor. Bir Gençlerli olarak Ankaragücü'nün durumunu değerlendirmek bana düşmez tabi ve Cavcav'ın dediği gibi Ahmet Gökçek'in başkanlığını, Ankaragücü'nün esas sahipleri olan taraftarları kabulleniyorsa, memnun iseler bir sorun yok. Diyebileceğimiz sadece Ankaragücü'ne hayırlı olması ve bir an evvel bu durumun hallolması. Bütün sezon Hacettepe-Gençlerbirliği takımlarının aynı ligde oynamasına ses çıkarmayıp, küme düşme korkusu yaşayınca atıp tutan Denizli başkanı Ali İpek'e de güzel malzeme çıktı, sezon sonu Denizli kritik duruma gelirse kullanır durur artık bu durumu. Bu tarz söylemlerle de kirletmemek adına bu sorunun bir an evvel giderilmesi herkesin tek isteği sanırım.




Bu Takım Kimin?

Gelelim Gençlerbirliği taraftarlarının asıl gündem konusunu oluşturan açıklamalarına Sayın Başkanın. Başkan laf arasında aynen şu cümleleri sarfetmiş:

"Sayın Gökçek'e çağrıda bulunuyorum; Gençlerbirliği'nin bir kuruş borcu yok. Borçsuz olarak kendisine bu takımı verelim. Borcu olmayan bir kulüp olduğunu ifade etmeme rağmen Gökçek, Ankaragücü ile yakından ilgilendi."

Taraftarlar haklı olarak bu cümlelere tepkisini koyacaktır. Her ne kadar açıklamanın Ankaragücü'ne destek amaçlı söylenmiş sözler olarak çevrilebilme şansı varsa da Cavcav'ın biraz daha dikkatli olması gerekirdi bu sözleri söylerken. Cavcav'ın neden sözleri dikkatli söylemesinin gerektiği aslında yine kendi açıklamaları içinde gizli. Gençlerbirliği'de Ankaragücü gibi bir dernektir. Herhangi bir sahibi yoktur şirket gibi, haliyle bu takımı size verelim tarzı açıklamalar yaparken taraftarın "kimin malını kime veriyorsun?" itirazı kadar normal birşey de olamaz diye düşünüyorum. Kulübün bir borcu olmadığını bütün ülke biliyor ve bunun yanında da nakit para konusunda en rahat kulüp olduğumuzda herkesçe bilinmekte, durum böyleyken herhangi bir zengin kişiden yardım istemek ne demektir bu da ayrı bir sorun. Transfer yapabilecek gücümüz varken yapılmıyor ve sonrasında Melih Gökçek'e çağrıda bulunuluyor. Heryerde "yerime bakabilecek birini bulursam anında bırakırım bu koltuğu" şeklinde açıklama yapan sayın Cavcav'ın kulübü yöneticilik konusunda parası olan kimseden farkı olmayan Melih Gökçek'e devretmeye çalışması kendisiyle çelişmesidir. Bu kulüp Gençlerbirliği'lilerindir ve gelen yönetici seçimle gelir, seçimle gider. Gerçek Gençlerbirliği'li Atilla Aytek gibi bir yöneticiyi kulüpten attırıp ardından da "benden daha iyisi henüz yok" diye açıklama yapan Cavcav'ın kulübü Melih Gökçek'e devretmek istercesine yaptığı bu açıklama abesle iştigaldir. Parasal olarak çok büyük katkıları olmasa bile bu işi gönülden yapacak ve takımı gerçekten sahiplenecek bir yönetim kadrosuyla yönetecek isimlere bırakmak yerine her fırsatta bu isimleri baltalamak yerine destek verseydin ya sayın başkan şimdi nereden çıktı Melih Gökçek'e çağrıda bulunmak. Tabiki mevzu Melih Gökçek'e çağrı değil. Mevzu "kulübü verelim" sözleri. Gerçek Gençlerbirliği'li insanların yönetimden uzaklaştırılıp, yerlerine plakalarında GS veya FB harflerini taşıyan yöneticileri kulübe dolduran Sayın Cavcav'ın bu sözleriyle takıma nasıl baktığı açıkça belli oluyor. Takım 3. ligdeyken fabrikanın kasasını açıp bu takıma yardımda bulunduğunu asla unutmadık Sayın Cavcav'ın, bu takım üstünde tartışmasız çok büyük emekleri ve hakkı olan bir insandır Sayın Başkan ancak takımın kendisine belli bir borcu olsada gerek maddi, gerek manevi, bu takımın asla kendisinin olduğu anlamına gelmez. Melih Gökçek'in bizimle değilde Ankaragücü ile ilgilenmesinin sebebi çok açık bir şekilde taraftar potansiyeli olan Ankaragücü'nü alıp iktidarını kuvvetlendirmek isteme çabasıdır. Cavcav açıklamalarında Ankaragücü taraftarının memnuniyetinin göz önüne alınması gerektiğini söyleyebilmiş ancak bizi ilgilendiren açıklamalarını sarfederken memnuniyetimizi hiç düşünmeden konuşmuş. İzmir takımlarının halini gördükçe Ankara takımlarının birbirine bu tarz destekler vermesi önemli ancak Sayın Başkan'ın bizimle ilgili sözler söylerken biraz daha dikkatli konuşması gerek.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara