23 Ağustos 2009 Pazar

Kendi Evimizde Hapsetmeyin Bizi!


Haydigencler.com'dan ağabeyim olan ve benim blogumun en büyük takipçisi olarak gördüğüm Ahmet Günen ağabeyim bana yazdığı mesajda %5'lik deplasman kontenjanından çektiğimiz sıkıntıları dile getirmemi istemiş. Bir anda beynimde şimşekler çaktı, doğru dedim bu konu benim aklıma nasıl gelmedi. Bunun yanında ağabeyimin ricasını da kırmamak adına hemen şöyle bir araştırayım dedim. Son Beşiktaş maçı da biraz daha körükledi açıkçası beni bu konuda. Beşiktaşlıların da hakkını yemeyim =).



Futbol Federasyonun uyguladığı yasalara göre ev sahibi takım, rakip takıma yüzde 5 oranında bir kontenjan ayırmak durumunda. Ancak ev sahibi takım bu durumu gönlünce kullanabiliyor. Futbolun güzelliği tabi ki seyirci de başlıyor, görüldüğü gibi aksi bir güvenlik durumu olmazsa Futbol Federasyonu da bu güzelliği yaşatabilmek adına yüzde 5 lik bir hak tanımış rakibe. Ancak bizim gibi taraftar potansiyeli sadece yerel olan Anadolu takımları için bu uygulama çok önem kazanan bir olay. Ankara 19 Mayıs Stadında benim yıllarca gördüğüm şey yüzde 5 olayının Ankara takımlarının yöneticileri tarafından yanlış anlaşıldığıdır. Yanlış anlaşıldığıdır diyorum çünkü taraftar potansiyeli yerel olmayan İstanbul takımlarına karşı senelerce %50 kontenjan verildi. Bir "0" rakamının yanlış anlaşılması (yanlış anlama diye birşey yok aslında, yanlış anlaşılmasın tamamen iyi niyetli düşünüyorum:) ) yıllarca çok zarar verdi bize. Bir kale arkasının yanı sıra maratonumuzunda yarısını rakiple paylaştık. Durum böyle olunca yıllar boyu kendi evimizde deplasmandaymış gibi hissettik. Bizim maça gelen taraftarımız belli, oysa Ankara'da Mersin'de Malatya'da kısacası Türkiye'nin her bir yanında taraftar potansiyeli olan takımlar için büyük stadları doldurmak çokta problem değil. Haliyle sesimiz duyulmadı yıllarca ve bunun mücadelesi başladı taraftarlar arasında. Yönetimin böyle bir politika gütmesinde ki en önemli sebep maç hasılatı tabiki. Senede 3 kere uğruyor bu takımlar ve yönetimde ne kadar vurgun yaparsak o kadar kar düşüncesiyle stadın kapılarını rakip taraftara sonuna kadar açıyor. 3-5 kuruş fazla kazanabilmek adına yapılan bu uygulama yüzünden sadece kaybedilen maçlar olmadı. Kaybedilen çok şey oldu bana kalırsa, kalbi kırılan taraftarların dışında belki de o maça Gençlerbirliği taraftarı olmak niyetiyle gelen çocuklar rakibi gördükleri için özenip onların yanlarında yer aldılar. Sonrasın da yetmezmiş gibi sayın başkan İlhan Cavcav çıkıp Ankaralılar bize sahip çıkmıyor dedi yıllarca. Bunu derken hiç mi düşünmedi bilet fiyatlarını makul mu yaptık? diye, rakibe bu kadar yer vermekle iyi mi ettik acaba diye? Hiç sanmıyorum bunların düşünüldüğünü, tamamen para kaygısıyla 3-5 kuruş fazla kazanmak için yok sayıldık ve sonrasında sahip çıkmıyoruz suçlamasıyla karşı karşıya kaldık.



Geçen sene en azından maratonu kurtarmayı başardık ama yine de büyük potansiyele sahip takımlara karşı yetmiyor. Eğer bu takımların Ankara'da taraftarı olmasa İstanbul'dan gelenler ile kale arkasını doldurmaları bile zor %5'lik kontenjan kuralına bile gerek kalmadan sadece ufak bir bölümü doldurabilirler ama şehir bilincinden çok başarıya göre takım tutan insanlar yüzünden kale arkası tam doluyor buda zor başa çıkacağımız bir rakip anlamına geliyor. Ahmet ağabey bana attığı mesajda 3 istanbullunun bu kuralı titizlikle uyguladığından bahsediyor. Çok doğru bir tespitte bulunuyor. Şimdi denecek ki Gençlerbirliği taraftarına tüm stadı açsak ne kadar doldurabilecek. Durum Gençlerbirliğiyle pek alakalı değil tabi ancak bizim şikayet ettiğimiz durumu 3 istanbullu Eskişehir, Bursa gibi takımlara karşı yaşayabileceği için bu kuralı titizlikle uyguluyor. Çünkü bu örnek verdiğim takımlar Anadoluda taraftar potansiyeli yüksek takımlar ve 3'ün 5'in derdini yapmadan bu kuralı uygulamak zorundalar bu taraftar karşısında ezilmemek için. En basitinden geçen seneki Beşiktaş-Eskişehir maçı örnek gösterilebilir %5'lik kural İnönü'de uygulanmasına rağmen Eskişehir'liler Beşiktaşlıların sesini yer yer bastırdılar. Eskişehir ve Bursa gibi takımlarda bu kuralı rahatlıkla uygulayabiliyor kendi sahalarında. Hoş onların stadı dolduramama gibi hasılata bakan dertleri çok yok ancak herşeye rağmen rakibi kendi evinde boğabilirsin bunun bilincinde olan takımlar. Bizim yöneticilerin bu takımlardan daha fazla bu bilinçte olmaları gerek. Ankara kozmopolit bir şehir, gerçek Ankaralıların az olduğu dışardan çok fazla göç alan bir şehir. Böyle bir ortamda her ne kadar şehir bilincini yaygınlaştırmak istesekte herkesin takdiridir zor bir durum. Bunu başta bizim takımın yöneticileri bilip Ankara'daki maçlarımızda buna göre tavır ve karar almalılar. 3 İstanbul takımı bizim maçları deplasmandan çok içeri maçı gibi görmeye başladılar. Bunu sağlayan bizden çok yönetimin ta kendisidir. Biraz baktım bizden başka bu derdi çeken kimler var diyerek internetteki eski arşivleri okuduğumda Antalyasporluların bu durumdan çok müzdarip olduğunu ve yönetime yönelik bu konuyla ilgili yazılar yazdıklarını gördüm.


Bu haberlerin yanısıra birde bu İstanbul takımlarının bize az yer verildi diye dert etmesi var. Antalyaspor öğrendiğime göre 2 senedir bu uygulamayı yapıyormuş başarıyla, tepkileri sonuç vermiş ancak bir Galatasaray maçında Galatasaraylılar bize az yer verildi diyerek isyan etmişler. Bu düpedüz yüzsüzlüktür. Taraftar potansiyeli ne kadar çok olursa olsun sen deplasman takımısın bunu yaşaman gerek oldu olacak Antalyaspor maça da çıkmasın bedavaya yenin gidin. Böyle şeylere taviz verip %5'ten fazlasını verince bu kulüplere bizim maçlarımızı deplasman görmemekten çok iyice tepemize çıkıyor kendi evimizde bize küfür ediyorlar. Son maçta yaşadığımız buna bir örnek. Son maçta http://www.uzunpaslar.com blogunun sahibi sayın Göksel Sert bizim çok haraketli olup yer yer Beşiktaş taraftarının sesini bastırdığımızı söyledi. Ancak %5'lık kontenjana sadık kalınsaymışta Beşiktaş o köşeye hapsedilseymiş neler olabilirmiş hiç düşünmüş müdür yöneticilerimiz?


Beşiktaşlıların veya Fenerbahçelilerin kendi evimizde o kadar yere sahip olup bir de üstüne bizi sesleriyle yokedip anamıza bacımıza küfür etmeleri hoşlarına mı gidiyor? "Gençler kümeye" tezahüratı kulaklarına bu kadar mı hoş geliyor? Tamam belki yöneticilerimizin içinde has Gençlerbirliği taraftarı, sempatizanı yok ve o küfürlere bu kadar aldırış etmiyorlar ya da biz zaten küfür yemeye alıştık deyip alışmış kudurmuştan beterdir komedisini oynuyorlar ancak yönettiğiniz, ekmeğini yediğiniz takıma ve bu takımın taraftarına edilen hakaretler hiç mi içinizi acıtmıyor? Bu bize yapılan zulümdür. Bilet fiyatlarını bile bir kenara bırakıyorum çünkü dün maça gelen çoğu seyirci kombine sahibiydi. Böyle ucuz kombine uygulamaları çok başarılı ve taraftar toplamak için güzel bir olay ancak bunların yanında rakibi 19 mayısın en ücra yeri gibi duran o köşeye sıkıştırırsak sayısal anlamda üstünlüğün yanında moral olarakta üstün oluruz. Dün kim ne derse desin eğer o halde Beşiktaşlıların seslerini bastırabildiysek, onları köşeye sıkıştırdığımızda yaşayacağımız şenlik ve takımımıza vereceğimiz destek çok farklı olacaktır. Ankara bizim evimiz insanlara şehir bilincini anlatmanın yoluda güzellikle açıklamanın yanında böyle zorlamaktan da geçiyor. O zaman Ankara'da yaşayan Galatasaray'lı burada bu takımı tutmak çok zor diyecek yeni gelen nesiller, çocuklar bizi daha güzel görecek ve rakibi ezdiğimizi gördükçe bizim yanımızda yer alacak. Böyle böyle taraftar toplayabiliriz.


Parayı düşünen yöneticilerimize sesleniyorum. Bu kazandığınız hasılatların transfere veya başka birşeye katkısını göremiyoruz zaten vazgeçin artık biz kendi evimizde deplasman muamelesi görmek istemiyoruz. Tribünlerimiz boş kalsada futbolcuların emeğini düşünün onlara bari deplasman havası yaşatmayın bu %5'lik uygulamayı ilk haftaki Kayseri maçında yaptığınız gibi her maçta uygulayın. Şu takıma, şu oyuna halihazırda daha iyiye gitmesi muhtemel şu taraftara yazık etmeyin kalan maçlarda uygulayın bu kuralı lütfen.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara