25 Ağustos 2009 Salı

Kaybolan Yıldızlarımız! #2


Eski futbolcularımızı takip etmek bizim için bir gelenektir diye başlamıştık kaybolan yıldızlarımız yazısının ilkine ve yıldız adayı savunmacımız Beyhan Sümer'den bahsetmiştik nerededir, ne yapıyor şimdi diye. Uzun bir aradan sonra bir isimden daha bahsetmek istedim. Bu sefer bahsedeceğimiz isim Beyhan'dan daha farklı olarak, "yazık ettin kendine be çocuk" diye daha çok üzüldüğümüz bir isim. Bizde parlayıp yıldız olacak derken şimdi nerelerde çok bilinmeyen Okan Koç'u araştırdım neler yapmış diyerek.


Okan Koç

Sene 2001. Gençlerbirliği ismine uygun, yapısına uygun kısacası kendinden beklenildiği üzere Çanakkale Dardanelspor'un bu gencini daha 18 yaşında bünyesine kattı. İlhan Cavcav'ın daha kurt olduğu dönemler tabi ki, U-18 milli takımının da formasını giyen bu genci ondan başka kimin alması beklenebilir ki? 2001-2003 Yılları arasında bizim formamızı giydi bu genç oyuncu. Tam başarılı UEFA sezonunu hazırlayan dönemde, hazırlayıcılardan biridir, Gençlerbirliği'nin o sene o konumda olmasının baş sebeplerindendir. "Cast"ta adı başrolde geçse kimse itiraz etmezdi heralde. Tam bir sağ kanat oyuncusuydu. Uzun saçlarını savura savura attığı deparlar, top sürmeler hala dün gibi aklımda. Sağ kanat oyuncusu olmasına rağmen takımın beyin, kilit ismi gibiydi. Birebirde o dönemin en etkili ismiydi Türk Futbolunda. Sağ kanatta, aldığı topu önünde kimse yoksa önce yavaş yavaş ortaya çeker, üstüne adam gelmesini beklerdi. Rakip oyuncuda gelince de, sağından atıp solundan geçer, rüzgar gibi akardı rakip yarısahaya. Bu çalım sevdası çoğunlukla başarılı olsa da, arada kaptırdığı toplar yüzünden az küfür yememiştir heralde. Bir sağ kanatta olması gereken herşey ondaydı, top sürme, çalım, hız, iyi ortalar.


Türkiye'nin bu genci keşfetmeye başladığını Galatasaray ile Beşiktaş kendisi için transfer teklifleri yapınca anladık. Yaşı henüz 20'ydi. Görmüş geçirmiş başkan İlhan Cavcav bu sefer paradan önce futbolcuya ağabey edasıyla nasihat ettiğini söyledi habercilere. Benim yaşım gereği yaşayamasamda çok sıkça duyduğum bir Tarık Daşgün olayı vardı ve Cavcav bu gencinde böyle harcanmasını istemiyordu. "Gitme hemen biraz piş, sonra istediğine git" nasihatı maalesef etkili olmadı, Okan Koç'un abisinin Cavcav'a gelip Galatasaray'a vermesini rica ettiği haberler çıktı. Görüşmeler başladı, Galatasaray'ın teklifi kabul edilmedi devreye Beşiktaş girdi 3 genç futbolcu + 1.6oo.ooo $'a kendini Beşiktaş'ta buldu. Futbol programlarından öğrendiğimi hatırlıyorum ilk, bir gece yarısı operasyonu olarak duyurdular. Çanakkale'de ailesinin yanında bulduk dediler, kapıyı açtığında sanki bilerek yapılmış birşey değilmiş gibi üstünde Beşiktaş formalı Okan Koç'u görünce dumur oldular, şok haber diye yazılar geçtiler. Dönemin Mehmet Topuz vakasıdır bir yerde, "Galatasaray'da oynayacak" diyen ailesine rağmen Beşiktaş'a gidip, sonrasında ailesinin, "kararına saygılıyız, gurur duyuyoruz" diyerek biraz döneklik yapıldığı söylenmiştir. Parlak bir hayata "merhaba" dedi Okan ancak parlak bir kariyere sahip olamadı ne yazıkki. Gece hayatı, disiplinsiz davranışlar filan dediler ya benim için Okan Koç'un bitişi yine bizim maçımızda oldu. Tam tarih olarak hatırlamıyorum ancak Beşiktaş'ın bizi yendiği bir maçta yerde kıvranan oyuncumuzu hiçe sayıp, hızlı adımlarıyla oyunu devam ettirmiş, o pozisyonun devamıda gol olmuştu. O gün futbolcularımızdan, taraftarına herkes "senelerce bu formayı giydin, geldiğin yeri inkar ettin yakıştı mı?" diye serzenişte bulundu. O ana kadar herkes gururla izliyordu oyuncusunu, biz yetiştirdik diye ama biz mi eksik verdik eğitimini yoksa İstanbul muydu bütün değerleri hiçe sayacak kadar kazanma hırsı verdiren insana bilemedik hiç. Bu olayın ardından basında da, takımda da gözden düştü ya da ben takip etmeyi bıraktığım için bana öyle geldi. Beşiktaş macerasının ardından Galatasaray ile anlaştı haberleri düştü gündeme ancak lisans problemi yüzünden bir türlü imza atılamadı. Sonunda soluğu Konyaspor'da aldığı sorunlu bir yarım sezonun ardından takımdan ayrıldı. Ankaragücü'nde tamamladı sezonun kalan yarısını. Ertesi sezon tekrar Ankaragücü ardından terse dönüş; Konyaspor. Kısa bir süre Süper Ligde Manisaspor formasıyla gördük kendisini ama hiç maçını izleyemedim. Nasıl oynuyor? , eskisi gibi mi? bu soruların cevabı aslında izlemeden de verilecek gibi duruyor. Manisaspor macerasıda kısa sürüp Sakaryaspor'a geçtiğinde "futbol evliyaları" diye tabir ettiğimiz oyunculardan hiç bir farkı kalmadığını kendiside biliyordu sanırım. Sakaryaspor'da bir iki maçını hatırlıyorum ama birazda yaptığı göbeğin etkisiyle eski günlerinden çok uzak, vasat futbolcu havalarındaydı.


Bu sezon başı Altay ile 2 yıllık sözleşme imzalamış. Siyah- Beyazlı İzmir takımında kendini bulup eski günlerine dönmesi çok zor gibi.Lakin ben O'nu her zaman beyaz üstüne kırmızı-siyah şerit inen Gençlerbirliği formasıyla rakiplere attığı çalımlarla hatırlayacağım. Birde Ümit Milli takımda yıllarca giydiği "10" numaralı formasıyla. Belki de o "10" numaranın lanetidir bugün düşüşe geçmesinin sebebi, kendisinden sonra 10 numarayı giyen Gaziantep'in yetenekli genci Kemal Arslan'da yıllarca sakat oturduğu Fenerbahçe yedek kulübesinden sonra dolaştı şehir şehir, tıpkı Okan gibi.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails
Bu blog BloggerV.com üyesidir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara